bugün

http://www.youtube.com/watch?v=_oA-LauXL-s
kamuoyunu belirli hedefler doğrultusunda etkilemek için çeşitli tekniklerle belirli bir görüşü yayma çabası.
1993 çıkışlı chaos a.d. albümüne ait muhteşem sepultura şarkısı.
açık bir şekilde söylüyorum: puştluktur!
girilmesi çok zor olsa da, (yanınızda kız varsa bile bazen), moskova'nın sevilen mekanlarından. ortamı ve disco müziği olarak averaj üzeridir. yalnız pazar geceleri önermiyorum, zira homo gecesidir. rusça galuboy (lacivert) denen bu kişiler, her pazar gecesi bu barı ve bölgeyi doldururlar. filmlerde komedi olsun diye abartıldığını düşündüğünüz tiplerin gerçekte var olduğunu görüp şaşırırsınız.

[http:// http://www.moscow-life.co...afes_details/9-Propaganda]
Bir düşünceyi kamuoyuna kabul ettirme çabasıdır.
kişi, olay ya da olgulardan bağımsız olarak herkesin sahip olduğu demokratik bir haktır.
(bkz: sivil toplum)
sessiz sinema oynarken seçilmemesi gereken film. zira dikenli tel sahnesiyle filmi anlatmaya kalkanlar için durum başka yönelere kayıveriyor.
konu : Yıl 1948. Doğup büyüdüğü sınır kasabası Hisli Hisara Gümrük Muhafaza Müdürü olarak atanan Mehdinin kasabasının ortasına sınır telleri çektirmesiyle, çocukluk arkadaşı ve can dostu sıhhiyeci Rahim ile ilişkisi tuzla buz olur. Bu arada Mehdinin oğlu Adem ile Rahimin kızı Filiz arasındaki tutkulu aşk, aralarından geçen sınır çizgisi nedeniyle iyice imkansızlaşır.
ilk sahnelerde duvar dibinde (yamulmuyorsam) 4 kürt amca oturur. ve oradan geçen yeni gümrük müdürünü görmeden önce ve sonra kürtçe konuşurlarken birden ayağa kalkıp ankaralı bir türkü söylerler.

ama asıl nokta sinan çetin'in adamları gerçek kürtçeyle değil "walaguaalvalga" gibi ne idüğü belirsiz seslerle konuşturmasıydı.

buradan faşo bir mesaj çıkartabilir miyim, bilemedim.
yaz aylarında iki haftada bir "kanal d ekranlarında" oynayan sinan çetin filmi.
bu saatte kanal d izlerken hatırlanabilecek film.
kemal sunal'ı çok özlediğimizi hatırlatan türk filmi.

buruldu böyle içim. Allah rahmet etsin. boğazım düğümlendi anasını satayım.
kemal sunal'ın oğlu ali sunal ile beraber oynadığı ilk ve son filmdir.
Kemal Sunal'ın ölmeden önceki son filmi.
sinan çetin gibi bir yönetmene rağmen güzel olmayı başarmış filmdir efendim. bunun sebebi sanırım metin akpınar ve kemal sunal.
--spoiler--

- ben senin gibi on parmağında on marifet birisi değilim. çocukları sünnet bile edemedim. şoförlük bile yapamam. elimden hiçbir şey gelmez, daktilo bile yazamam. napıyım? yapacak başka işim yoktu memur olmaya karar verdim. benim babam da memurdu onun babası da memurdu ben de memur oldum. bütün umudumuz ankara'ydı. ankara'ya gidip memur olmak için uğraştım. artık memur da değilim. bak halime, ne yapacağımı bilmiyorum. devletsiz, hükümetsiz, amirsiz, memursuz ortada kaldım rahim. bana bir yol göster rahim! yol göster rahim!
rahim, dur...
rahim... beni de götür...
+ beyle üşütecahsın lan...

--spoiler--
çok iyi kullanıldığı hallerde bu mevzubahis propagandayı yaratan kişiler hayal bile edemeyecekleri bir etki bırakırlar toplum üzerinde. bu boka biraz daha yakından bakalım.

beni rahatta dinleyin.

ihtiyaç teşkil etmediği sürece çoğunluğun dikkatini çekmekten ibaret olup, ilim irfan sahibi olanlara veya sadece bilgi toplamak niyetinde olanlara ders vermekten ibaret kalmadıkça, duygusallığa ve akla hitap ettiğinde iyi sonuç verir. propaganda halkın anlayacağı şekilde oluşturulmalı. manevi seviyesi hitap ettiği topluluğun içindeki kabiliyeti en dar olanların bile anlayabileceği biçimde tutulmalıdır. karşıt görüşten kendi ideolojisi için taraftar toplamak isteyen kimseler ne kadar çoksa, propagandanın manevi seviyesi de o kadar yukarıda tutulmalıdır. propagandanın kültürel bakımdan içeriği ne kadar sade ise ve toplumun duygularına ne kadar çok başvurursa başarısı da o kadar kesin olur. başarı bir propagandanın değeri hakkında en büyük kanıtı oluşturur çünkü.

düşünce gücünün kesildiği hallerde içgüdünün hakimiyeti altındaki büyük toplulukların ulaşabileceği bir noktaya gelerek psikolojik yönden uygun bir şekil alıp çevrenin kalbine girecek yolu bulmaktır propaganda. bi de bahsettiğim bu durumun akıl ve kültürün en yüksek noktasına çıktığı sanılan (sözde aydınlar, sikimin aydınları) kimselerce anlaşılmaması onların zihinlerinde boktan başka bir şey olmadığını ispat eder.

yukarıda da bahsettiğim gibi, propaganda toplumdaki en aptal insanın bile anlayabileceği şekilde oluşturulmalıdır. dünyadaki ülkelerin ve bu ülkelerin halklarına baktığımız zaman, birçoğunun embesil ve kendilerinin temsil yetilerinin sınırlı olduğunu görürüz. bunların idrak becerileri fare bokundan daha küçüktür. zaten halkın yarısı hafızadan yoksun. işte bunun için etkili propaganda halka çok iyi nüfuz etmelidir. bunlar değişmez bir kalıpta ve kurallar içinde gerektiği nispette ileri sürülmelidir. ta ki halkın en son ferdi bile bu fikri anlayabilsin.
2000 yilinda gosterime giren filmdir yani kemal sunalin oldugu yil. Vcd'sini almistik 4 vcd idi film. Rafet el roman ve meltem cumbulun sevismesi ile davulcunun vurulma sahnesi meshurdur.
tarihsel olarak irdelediğimizde, ilk kez katolik kilisesi tarafından kullanıldığı görülür. 17. asırda, katolikler, paganları süratle hıristiyanlaştırabilmek için, özel bir örgüt görevlendirirler. ve papanın önderliğinde, kardinallerin üstlendiği, bir propaganda cemaati kurulur. bunlar, paganların anlayabileceği bir dil kullanarak, hıristiyan teolojisini onlara aktarırlar. bilhassa, uzak asya ve güne amerikada hızlıca gelişen metod ve usuller, eski manada propaganda kavramını yarattı.
filmin en sonundaki herkesin kamyona binip sınırı geçme sahnesinde çalan şarkı yavuz çetin ve blue blues band a ait olan dünya adlı çok güzel bir bestedir insanı kendinden alır. http://www.youtube.com/watch?v=2o62ptY6Tos
kısaca sistemi kabul ettirmektir.

bir algı oluşturur ve bu algıyı diğer bireylere bulaştırmak için kullandıgınız yoldur.

yahudiler, ezik birer tanrının kulu olduklarını, yüzyıllarca boyunduruk altında esaret çektiği, özellikle ikinci dünya savaşında soykırıma ugradıklarını yıllarca dile getiriyorlar ve bunu kabul ettirmeyi başardılar.

nasıl mı?

Mad men sezon 1 bölüm 6. don draper rachel menken diyalogu.
piyanist, schindler'in listesi gibi onlarca oscar ödüllü yapımlar (oscar almalarının tek sebebi zaten yahudi soykırımı işlemeleri)

amerikan piyasasında yer alan herkes bilir ki ödül almanın yolu yahudilikten geçer.

keza farklı konular da buna dahil edebiliriz.

metin altında işlenen özel konular, seyirciye farkındalık yaratır böylece onları da inandırmaya yaklaşmış olursun.

peki bizim ülkemizde?

bunu en güzel reklamcılar ve politilacılar yaptı. halkın içinden geliyorum ya da demokrat parti çizgisinden geliyor filancanın oglu diyerek pek güzel işlediler.

en güzel replik de "benden sizden biriyim" "ben de halk çocuğuyum" dur.

iş dine geldiğinde ise abartıyoruz. henüz dini kesim nasıl film çekilir ögrenemedi yahut nasıl konu işlenir. dar kapsamda kalmalarının ya da stv kanal 7 çizgisi dısına cıkamamalarının temel sebebi de bu. ilgi çekici olmaktan uzak yapay.

gerçek bu.

zamanında trt 1 de bir bpeder ve onun ailesini anlatan dizi çok beğenilmişti.

neden?

çünkü konuyu sıkmadna işemesini biliyorlar, işte propagandanın gücü burada yatıyor.
insanlara, yapay fikirleri, yapay gerçekliği, kendi fikirleriymiş gibi ölümüne savundurtan, tüm olayları bu yapay fikirlerin açısından baktıran, insanları robotlaştırmak için elzem araç. tüm ideolojiler ve dinler için geçerlidir bu kural.
--spoiler--
-Gümrük Muhafaza nedir? Adı üstünde benim izah etmeme gerek var mı!
-Vardır, varrdırr...
-Demek var! Şimdi Gümrük Muhafaza gümrüğü muhafaza eder. Gümrük Muhafaza olmasaydı mazallah gümrüğü kim muhafaza edecekti.
Peki gümrük nedir? Gümrük muhafaza edildiğine göre önemli bi şeydir. Dikenli tel vatanın kenar süsüdür. Kenar süs deyip geçmeyin. Kenar süs neye yarıyor? Haritada böyle bakınca ülkeni memleketini hemen görüveriyorsun. Sevgili Hisli Hisarlılar, hem hisli hem zekisiniz. Ve söylediklerimi anlıyorsunuz değil mi?...
--spoiler--
Taksimde güzel bir mekandır.