bugün

filmin casti:
Kemal Sunal .... Mehdi
Metin Akpinar .... Rahim
Meltem Cumbul .... Filiz
Rafet El Roman .... Adem
Meral Orhonsay .... Sahane
Ali Sunal .... Mahmut
Nazmiye Oral .... Azamet
Müge Oruckaptan .... Nazmiye
Berfi Dicle .... Melek
Kenan Baydemir .... Hamdi
Nail Kirmizigül .... Kopuk Yasar
Turgay Aydin .... Cemil
Cem Safran .... Abuzer
Zaven Cigdemoglu .... Deli Selami
Baycan Baybur .... Asker
kanımca hem duygusal hem de komik olmayı başarabilen ender filmlerden biridir.büyük usta* yine oyunculuk dersi vermiştir,sonu da ayrı bi güzeldir.
kemal sunal'ın rol aldıgı son film
(bkz: propaganda çeşitleri)
mehdi: devlet olmasaydı ne olurdu?
rahim: ne olurdu?
mehdi: ...
rahim: ne olurduuu!!?
Propaganda bir amaca hizmet eden çok belirli bir mesaj sunumudur. Mesaj doğru olsa da yönlü olabilir ve olayın tümünü dengeli bir şekilde sunmayabilir. Genellikle politikada kullanılır ve hükümetler ve politik partiler tarafından desteklenir.
Bilginin benzer bir manipülasyonu örneğin reklamda kullanılır ama buna genellikle propaganda denilmez. Propaganda kelimesi reklamın tersine kuvvetli bir olumsuz anlam taşır.
Propaganda reklamla birçok benzer tekniği kullanır. Reklama, bir ticari ürün için yapılan propaganda denilebilir. Ancak, propaganda genellikle politik veya milliyetci temalar içerir. Propaganda broşürler, posterler, TV veya radyo yayınları ve bunların dışındaki her türlü bilgi taşıyan medya aracılığıyla yapılır.
Kelimenin daha dar ve sık kullanılan anlamıyla propaganda politik bir amacı veya iktidarın çıkarlarını destekleyen bilerek çarpıtılmış veya saptırılmış bilgiye denir. Propagandacılar bir grubun istekleri yönünde halkın bir konu veya olayla ilgili görüşlerini değiştirmeyi amaçlarlar. Bu manada propaganda, aynı amacın insanlara istenen bilgilerin verilmesi yerine, istenmeyen bilgilerin kısıtlanmasını amaçlayan sansürün tersidir. Propagandayı diğer metodlardan ayıran, propagandacının halkın fikrini ikna etme ve anlatma yerine kandırma ve kafa karıştırmayla değiştirme isteğidir. Organizasyonun liderleri bilginin tek taraflı veya doğru olmadığını bilmelerine rağmen propagandayı yayan daha düşük rütbeli üyeler durumu bilmeyebilirler.
Kelimenin dinî kökenlerine uygun olarak yeni dinî hareketler için de bu hareketlerin hem taraftarları hem de karşıtları tarafından kullanılır. Kült karşıtları kült liderlerini yeni üyeler kazanmak için propaganda kullanmakla suçlarlar.
Propaganda savaşta çok güçlü bir silahtır. Bu durumda amaç genellikle içerdeki veya dışardaki düşmanı insanlık dışı olarak göstermek ve ona karşı nefret yaratmaktır. Bazı özel kelimeler kullanarak veya bazı özel kelimeleri kullanmaktan sakınarak düşman hiç yapmadığı şeyler için suçlanır ve bu sayede zihinlerde hatalı bir imaj oluşturulur. Çoğu propaganda düşmanın gerçek veya hayali bir haksızlığın sebebi olduğu hissini vermek ister. Aynı zamanda halkın kendi milletinin haklı olduğuna da inanması gerekir.
Propaganda psikolojik savaş yöntemlerinden biridir.
ingiltere'nin Almanya'ya karşı I. Dünya Savaşında uyguladığı propaganda Nazi Almanya'sının Polonya'ya karşı 2. Dünya Savaşını başlangıcındaki propagandası
Kelimenin daha da dar ve daha az kullanılan anlamıyla propaganda zaten inanan insanlara onlara inançlarını destekleyecek yanlış bilgi vermek anlamına gelir. Varsayıma göre insanlar doğru olmayan bir şeye inanırlarsa sürekli kuşkular yaşayacaklardır. Bu kuşkular rahatsız edici olduğundan onlardan kurtulmak isteyecekler ve dolayısıyla güç sahiplerinin onaylamalarına açık olacaklardır. Bu yüzden propaganda çoğunlukla amaca hali hazırda inananlara yönelik yapılır.
Propaganda kaynağına göre sınıflandırılabilir. Beyaz propaganda'nın kaynağı bellidir. Kara propaganda dost bir kaynaktan geliyormuş gibi görünür ama gerçek tersidir. Gri propaganda nötr bir kaynaktan gelir gözükür ama aslında karşı taraftan gelmektedir.
Propaganda çok sinsi yollarla uygulanabilir. Örneğin yabancı ülkelerle ilgili yanlış enformasyon eğitim sisteminde desteklenebilir. Çok az insan okulda öğrendiklerini kontrol etme ihtiyacı duyacağından bu yanlış enformasyon gazeteciler ve aileler tarafından tekrar edilecek ve yanlış enformasyonun herkes tarafından bilinen bir gerçek olduğu fikri medyaya direkt bir müdahale olmadan kimse gerçeği veya kaynağı farketmeden yayılacaktır.
Bu tip yayılan propaganda politik amaçlar için kullanılabilir. Vatandaşa ülkelerinin politikaları hakkında yanlış bir görüntü verip aksi görüşleri red etmeleri veya görmezden gelmeleri sağlanabilir.
19. ve 20. yy. Rus devrimcileri propaganda kelimesinin iki farklı yönünü birbirinden ayırmışlardır. Bu farklı yönler ajitatsiya, veya ajitasyon, ve propaganda olarak adlandırılmıştır.
Propaganda Maksizm'in öğretileri, ve teorik ve pratik temel ekonomik bilgiler gibi devrimci fikirlerin yayılması anlamına geliyordu. Bunun yanında ajitasyon kamuoyu oluşturma veya politik rahatsızlık yaratma anlamında kullanılıyordu.
Latincede propaganda "yayılacak şeyler" manasına geliyordu. 1622 senesinde, 30 yıl savaşlarının başlangıcından hemen sonra, Papa XV. Gregory Hristiyan olmayan ülkelere gönderilen misyonerler vasıtasıyla Hristiyanlığın yayılmasını gözeten Congregatio de Propaganda Fıde(inancı Yayma Meclisi)'ni kurdu. Kelimenin orijinal anlamı yanıltıcı bilgi anlamına gelmiyordu. Modern politik manası I. Dünya Savaşına kadar gider ve orijinali alçaltıcı bir mana içermemektedir.
Propaganda bilinen çok eskiden beri kullanılan bir yöntemdir. Livy gibi Roma imparatorluğu yazıları Roma yandaşı propagandanın baş eserleri olarak kabul edilir. Terimin kendisi Katolik inancının yayılması ve Katolik olmayan ülkelerde kliseye ait işlerin düzenlenmesiyle görevli papalık makamı olan, inancın Yayılması için Roma Katolik Kutsal Meclisinden (sacra congregatio christiano nomini propagando veya kısaca, propaganda fide) gelmektedir. Terimin kendisi "yayılması gereken" anlamına gelen propagand- Latince kökünden gelmektedir.
propaganda teknikleri ilk defa 20.yy'un başında gazeteci Walter Lippman ve psikolog Edward Bernays (Sigmund Frued'un kuzeni) tarafından tanımlanmış ve bilimsel bir şekilde uygulanmıştır. I. Dünya Savaşı sırasında, Lippman ve Bernays ABD Başkanı Woodrow Wilson tarafından görevi ingiltere yanında savaşa girmek için kamu oyunun fikrini etkilemeyi amaçlayan Creel Komisyonu'na katılmak üzere tutulmuşlardır.
Lippman ve Bernays'ın propaganda kampanyası altı ay içinde o kadar büyük anti-Alman histerisi yaratmıştıki, Amerikan iş alemini (ve diğerlerinin yanında Adolf Hitler'i de) kamu oyunu geniş boyutlu propaganda ile kontrol etme potansiyeli ile etkilemiştir. Bernays "grup zihni" ve "niyetin tasarlanması" gibi pratik propaganda çalışmalarında kullanılan tanımları ortaya atmıştır.
Mevcut Halkla ilişkiler endüstrisi Lippman ve Bernays'ın çalışmalarının direkt sonucudur ve hâlâ ABD hükümeti tarafından kullanılmaktadır. 20.yy'ın ilk yarısından sonra Bernays ve Lippman çok başarılı bir halkla ilişkiler şirketi işletmişlerdir.
II. Dünya Savaşı propagandanın bir silah olarak hem Hitler'in propagandacısı Joseph Göbels hem de ingiliz Politik Savaş idarecisi tarafından sürekli kullanıldığı bir savaş olmuştur.
almanya'daki çoğu propaganda Halk Aydınlanması ve Propaganda Bakanlığı (Almanca'daki kısaltmasıyla "Promi") tarafından yapılmıştır. Joseph Göbbels Hitler 1933 senesinde göreve geldikten kısa bir süre sonra bu bakanlıktan sorumlu olmuştur. Tüm gazeteciler, yazarlar ve sanatcılar bakanlığın basın, güzel sanatlar, müzik, tiyatro, film, edebiyat veya radyo alt odalarından birine kayıt olmak zorundaydı.

Naziler amaçlarına ulaşmak için propagandayı hayati bir araç olarak görmüşlerdir. Almanya'nın Führer'i, Adolf Hitler, 1. Dünya Savaşı'ında Müttefiklerin yaptığı propagandanın gücünden çok etkilenmiş ve moralin çökmesi ve 1918 senesinde deniz kuvvetleri ile cephede çıkan isyanların ana sebebinin bu olduğuna inanmıştı. Hitler hemen hergün Göbbels ile buluşup haberleri tartışmak için bir araya gelir ve Göbbels konuyla ilgili Hitler'in fikirlerini alırdı. Göbbels daha sonra üst düzey bakanlık yetkilileriyle görüşüp dünyada gelişen olaylarla ilgili resmi parti görüşlerini iletirdi. Yayıncılar ve gazeteciler çalışmalarını yayınlamadan önce onay almak zorundaydılar. Buna ek olarak Adolf Hitler ve Reinhard Heydrich gibi üst düzey Naziler yanlış olduğunu bildikleri bilgileri yaymakta ahlaki bir problem görmezlerdi. Gerçekten de bilerek yanlış bilgi vermek Büyük Yalan denilen doktrinin bir parçasıydı.
2. Dünya Savaşı'nın başlamasından önce Nazi propagandasının hitap ettiği birkaç ayrı grup vardı:
Alman halkına, Nazi partisinin ve Almanya'nın yabancı ve iç düşmanlara (özellikle Yahudiler) karşı yaptığı mücadele hatırlatılırdı.
Çekoslavakya, Polonya, Sovyetler Birliği ve Baltik devletleri gibi ülkelerdeki etnik Almanlar'a, Almanya ile kan bağlarının yeni ülkelerine olan bağlılıklarından daha güçlü olduğunu söylenirdi.
Fransa ve Birleşik Krallık gibi potansiyel düşmanlara, Almanya'nın o ülkelerin halkları bir sorunu olmadığını ama hükümetlerinin Almanya ile savaş başlatmak istediği söylenirdi.
Tüm halklara Almanya'nın kültürel, bilimsel ve askeri başarıları hatırlatılırdı.
4 Şubat 1941'de Stalingrad Savaşı'nın bitimine kadar Alman propagandası Alman güçlerinin kabiliyetleri ve Alman askerlerinin sözde insaniyetlerine vurgu yapıyordu (Toplama kamplarında Yahudilerin toplu katliamları bu noktaya kadar hemen hemen hiç bilinmiyordu). Bunun karşısında ingiliz ve Müttefik güçleri korkak katiller ve Amerikalılar ise özellikle Al Capone benzeri gangsterler olarak gösteriliyordu. Alman propagandası aynı zamanda Amerikalılar ve ingilizleri birbirine, ve her iki batılı gücü Soviyetlere yabancılaştırmaya çalışıyordu.
Stalingrad'dan sonra ana tema Almanya'nın "Batı Avrupa kültürü"'nü "Bolşevik çeteler"'den koruyan yegane güç olmasına dönüştü. V-1 ve V-2 "intikam silahları" ingilizler'e çaresizliğe ikna etmek için kullanıldı.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Propaganda
ABD ve Sovyetler Birliği Soğuk Savaş sırasında propagandayı yoğun olarak kullanmıştır. Her iki taraf da film, televizyon ve radyo programlarıyla kendi halklarını, karşı tarafı ve Üçüncü Dünya milletlerini etkilemeğe çalışmışlardır. ABD Enformasyon Ajansı, resmi hükümet istasyonu olarak Amerikanın Sesi radyosunu işletmiştir. Radio Free Europe (Özgür Avrupa Radyosu) ve Radio Liberty (Özgürlük Radyosu) kısmi olarak Central Intelligence Agency (Merkezi Haberalma Ajansı) tarafından desteklenmiş, Doğu Avrupa ve Soviyetler Birliğine haberler ve eğlence programlarında gri propaganda yapılmıştır. Sovyetler Birliği'nin resmi istasyonu, Radyo Moskova, beyaz propaganda yaparken, Radio Peace and Freedom (Barış ve Özgürlük Radyosu) gri propaganda yapmıştır. Her iki taraf da kriz dönemlerinde kara propaganda da yapmıştır.

Amerika kıtasında Küba hem kara hem de beyaz propagandanın hem kaynağı hem de hedefi olmuştur. Radio Habana Cuba (Radyo Havana Küba), CIA ve Küba'lı gruplara karşı orijinal programlar, Moskova Radyosu'nun yayınları ve Vietnam'ın sesi yayınlarını yapıyordu.

Soğuk Savaşın işgörüsü en fazla olan yazarlarından biri George Orwell'dir. Onun Animal Farm ve 1984 romanları propaganda kullanımı ile ilgili bir tür ders kitabıdır. Soviyetler Birliği'nde geçmese de, roman karakterleri dilin sürekli politik amaçlar için çarpıtıldığı totaliter bir rejinde yaşarlar. Bu romanlar açık olarak propaganda için de kullanılmıştır. Örneğin CIA 1950'lerde Animal Farm'ın orijinal hikayeden amaçlarına uygun küçük farklılıkları olan bir çizgi film versiyonunu gizlice desteklemiştir.

Rusya ve Çin arasındaki idelojik tartışmalar ve sınır sorunları bazı sınır ötesi operasyonlara yol açmıştır. Bu dönemde geliştirilen tekniklerden birinde radyo programları kayıt ediliyor ve daha sonra sondan başa, yani tersine yayınlanıyordu.

Küba CIA ve sügündeki Kübalı gurplar tarafından hem siyah hem de beyaz propagandanın kaynağı ve hedefi olmuştur. Radio Havana Cuba, bunun karşısında, Radyo Moskova'nın orijinal programlarını aktarmış ve Vietnamın Sesi ile ABD gemisi USS Pueblo'nun mürettebatına ait olduğunu iddia ettiği itirafları yayınlamıştır.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Propaganda
Sosyal psikoloji araştırmalarına dayanan bazı teknikler propaganda oluşturmak için kullanılır.

Propaganda mesajlarının hangi yollarla ulaştırılacağı önemlidir ama bilgi yayılımı stratejileri sadece propaganda mesajı ile birleştikleri zaman propaganda strateji halini alırlar. Bu mesajları tanımlamak, mesajların hangi yollardan yayıldığını çalışabilmek için şarttır. Bu yüzden propaganda oluşturmak için aşağıdaki teknikleri bilmek gereklidir:

Korkuya başvurma: Korkuya başvurma genel nüfusta korku yaratarak bir konuya destek saylamayı amaçlar. Örneğin, Joseph Göbbels Teodore Kaufman'nın Almanya yok olmalı sözlerini kullanarak Müteffiklerin Alman halkını yok etmeyi amaçladığını iddia etmiştir.
Bir otoriteye referans: Bir fikri, görüşü veya hareket planını destekelemek için bir otorite veya makam sahibini referans vermek.
Tren etkisi:Hedef kitleye "herkes bunu yapıyor" diyerek bir hareket tarzını kabul ettirmek.
Kalabalığa katıl: Bu teknik insanların kazanan tarafta olma dürtüsünü kullanır. Bu teknik hedef gruba bunun bir kitle hareketine döndüğü ve onların da katılmasının kendi çıkarlarına olduğunu söylemeyi içerir.
Kaçınılmaz zafer: Trene henüz katılmamış olanlar, kesin zafere giden yolda gidenlere katılmaya çağrılır. Hali hazırda trende olan veya kısmen trende olanlara da kalmalarının en iyi hareket olduğu fikri verilmiş olur.
Direkt emir: Bu teknik karar verme sürecini basitleştirmeyi amaçlar. Propagandacı resimler ve kelimeler kullanarak dinleyicilere tam olarak ne yapmaları gerektiğini söyler. Diğer olası seçenekleri ortadan kaldırır. Emri vermek için otorite figürleri kullanılabilir ama şart değildir. Sam amcanın "seni istiyorum" resmi bu tekniği örnektir.
Reddin elde edilmesi: Bu teknik, bir fikrin nefret edilen, korkulan veya küçük görülen bir grupta pöpüler olduğu imajının verilmesiyle bu fikrin reddinin temin edilmesinin içerir. Dolayısıyla eğer, nefret edilen veya küçük görülen bir grup insanın da aynı fikri savunduğu inandırılırsa hedef kitle bu görüşü terk eder.
Parıltılı genellemeler: Parıltılı genellemeler bilgi veya akıl yürütme gerektirmeden kabul edilmesini sağlamak için yüksek değer taşıyan olgular ve inançlarla alakalandırılmış, yoğun, duygusal olarak çekici sözlerdir. Yurt sevgisi, memleket; barış, özgürlük, onur, v.s. gibi duygulara alakalandırılır. Sözler muğlak ve herkes için başka bir manaya gelebilecek olsa da anlamları hep olumludur: "Propagandacının olguları ve programları her zaman iyidir, tercih edilir, erdemlidir."
Rasyonalizasyon: Bireyler veya gruplar tartışılır davranış veya inançları bazı genellemelerle akılcı yapmaya çalışabilirler. Muğlak ve hoş sözler genellikle böyle hareket ve inançları haklı göstermek için kullanılır.
Kasıtlı muğlaklık: Genellemeler kasıtlı olarak muğlaktır ki, hedef kitle kendi yorumlarını katabilsin. Amaç kitleyi gerçekliğini analiz etmeden veya uygulanabilirliğini veya mantıklılığını incelemeden bazı belirsiz sözlerle harekete geçirmektir.
Transfer: Aynı zamanda ilintilendirme olarak da bilinen bu teknik, bir birey, grup veya bir değerin iyi veya kötü özelliklerini bir diğerine hedef kitleye kabul ettirmek veya red ettirmek için aktarmaktır. Bu teknik genellikle suçu problemin bir üyesinden diğerine transfer etmek için kullanılır.
Nedeni aşırı basitleştirmek: Karmaşık sosyal, politik, ekonomik veya askerî sorunlara popüler genellemelerle cevap vermek.
Sokaktaki adam: Sokaktaki adam yaklaşımı propagandacının görüşünün sokaktaki adamın sağ duyusu tarafından da desteklendiğini göstermektir. Hedef kitlenin güvenini kazanmak için gayri resmi bir havada ve tarzda sunulur. Propagandacılar sokak dili ve davranışı kullanarak kendi görüşlerinin ortalama bir kişinin de görüşü olduğu izlenimi verir.
Tanıklık: Tanıklıklar alakalı veya alakasız alıntılardır. Özellikle bir kişiyi, politikayı, hareketi veya programı desteklemek veya yermek için söylenmiş sözlerden yapılan alıntılardır. Alıntı yapılan kişinin (uzman, halk tarafından saygı duyulan bir kişi v.b.) şöhreti sömürülür. Tanıklık saygı duyulan bir kişinin propaganda mesajına resmi desteğini içerir. Bu hedef kitlenin kendini bu saygı duyulan kişi ile özdeşleştirmesi ve onun fikirlerini kabullenmesi amacıyla yapılır.
Damgalama: Bu teknik propagandanın hedefini nefret edilen veya istenmeyen bir şeyle damgalayarak onun hakkında bir önyargı oluşmasını sağlamayı içerir.
Günah keçisi: Suçu aslında suçlu olmayan bir kişiye veya gruba atmak. Böylece gerçekten suçlu olanlar korunur veya sorunun çözümüne harcanacak çabalardan dikkat başka yere çekilir.
Erdem sözleri: Bunlar bir kişi veya konuya başlandığı zaman hedef kitlede olumlu bir imaj sağlayacak sözlerdir. Barış, mutluluk, güvenlik, akıllı liderlik, özgürlük v.b.
Sloganlar: Slogan kısa, çarpıcı bir söz veya cümledir. Damgalama içerebilir. Slogan haline getirilmiş fikirler ikna edicidirler.
ifade edilmemiş kabuller: Bu teknik propanda mesajınız açıkça ifade edildiği takdirde kabul görmeyecekse kullanılır. Bunun yerine mesaj sürekli farz edilir veya kabul edilir. Pazar popülizmi bu şekilde yayılmıştır. Çok az insan çıkıp pazarın demokrasinin yerine almasını söylemiştir ama bir çoğu pazarın ne kadar etkin olduğunu ve nasıl eski düzeni ortadan kaldığından söz etmiştir.

Propagandayı yaymak için kullanılan yaygın yöntemler arasında haberler, hükümet raporları, tarihin tekrar yazılması, uydurma bilim, kitaplar, broşürler, propaganda filmleri, radyo, televizyon ve posterleri sayabiliriz. Radyo ve televizyonda propaganda haberlerde, güncel olaylarda, konuşma programlarının içinde veya reklam olarak yer alabilir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Propaganda
ismet özel şiiri.

köleler gördüm, karavaşlar
hayaları burulmuş bir adamın ayaklarını yıkamaktalardı
artık kelimeleri kalmamış fiyatları sormaktan
saçları taranılmaktan usanmışlar
sinemalarda saklanıyor kışın
yaz olunca denizin yalayışlarına
kaldırımlarda demokrat
otobüslerde dindar
geceyi
saatlerine bakarak anlıyorlar
ve sabah
gökyüzünün karnını gerdiği zaman
dağların kokusundan fabrikalar
acıkınca
köleler!
gözleri camekânlarda.
silâhlar gördüm
namlusu akla çevrilmiş sahra topları
mürekkebin utandığını gördüm basılı kâğıtlarda
tetiğe basan parmaklarda çare yok, gördüm mürekkebi:
çare yok, radyoları kapatsam
çare yok, secde etsem anılarıma
bu bozulmuş yeminlerin bayrakları altında
olacak şeymi duymak portakal bahçelerini
mermiler araya girmeden anlayabilir miyiz artık
hangi kızlar hangi serin yerlerimize değdi:
sanırdık saçlarımız kumrularla kaplanır
bir çocuk, işte ırmak! diyerek haykırınca
o zaman belki çocuklar zabıtalardan daha çoktu
belki biz daha çok ağlardık bir aşk pıhtılanınca:
gördüm
gözlerinde zındanlarla bana baktıklarını
düşündüm yaslanarak şehrin kasıklarına
düşündüm kafa kemiklerimi eritinceye kadar
nedir bu kölelerin olanca silâhları
silahların köleleri olmaktan başka.
bıkmadım
koyu renkler kullanıyorum hayatımda
koyu mavi, acıyı anlatırken
sessizce öperken, koyu beyaz
ve saçlarım hakaretlerle okşanırken
koyu bir itiraf sarıyor beni.
susmak elbette zehirlidir
ve rahatlık getirir yazıklanmak da.
ey tenimde uzak yolculukların lekeleri!
ey çocuklarda uyuyan intizamsız güneşler!
gelin ve boğdurun bu köleleri.
(bkz: (#1543104)
Kisi, kurum, kurulus ve hatta devletlerin hakli ve yerinde bulduklari fikirleri yaymak uzere kullandiklari aractir. Hele ki bir devlet ucun buyuk onem tasir. Nazi almanyasi donemiinde alman fuhreri'nin emri ile bir propaganda bakanligi bile kurulmustur.
Propaganda alanen degil sinsice yapilir. zekaca sivrilememis toplumlari kisa surede etkisi altina alir. Soz gelimi Komunist moskof propagandasi mi yapilacak, hemen dostoyevski gibi rus yazarlarin romanlari tercume edilir, sanki zumruduanka kusuymus gibi bu yazar ve eserleri ovulur, bu kitaplar ucuza satilarak daha cok kitleye ulasmasi saglanir daha sonra laf doner dolasir o yazarin mensubu oldugu millete ve o ulkenin yonetim rejimine getirilir.
Ulkemiz de en cok rastlanilanlari komunist, amerikanci ve din eksenli propagandalardir. tv dizileri, reklamlar, dergiler, haber bultenleri vs isbirlikcileri olan ic dusman burjuvazisi ile birlikte hep bu amaca hizmet eder.
Adolf hitler'in propagandayla ilgili bir sözü oldukça ilginçtir;
"propagandanın ustaca ve sürekli uygulanması sonucunda insanların cenneti cehennem veya tam tersi bir şekilde sefil bir hayatı da cennet olarak görmeleri sağlanabilir"
gelişen dünyayla birlikte artan ve yayılan propaganda olanakları hitler'i haksız çıkarmamaktadır, yeterli bilinçaltı mesajı sayesinde insanlar içinde bulundukları gerçekleri olması gereken şekilde değil de görmeleri istenen şekilde görmektedirler. içinde bulunduğumuz bilgi çağında sürekli bir yerlerden edindiğimiz doğru yahut yanlış bilgiler bizi gerçekten uzaklaştırmakta, olayları ve düşünceleri bize anlatanların istediği şekilde görmemizi sağlamaktadır.
(bkz: görsel propaganda)
terör örgütleri eylemlerinden sonra propaganda yapmak için fırsat kollarlar. en ufak açıktan faydalanırlar.
(bkz: parıltılı genellemeler)
(bkz: Korkuya başvurma)
(bkz: Bir otoriteye referans)
(bkz: Tren etkisi)
(bkz: Kalabalığa katil)
(bkz: Kasıtlı muğlaklık)
(bkz: Kaçınılmaz zafer)
(bkz: Direkt emir)
(bkz: Reddin elde edilmesi)
(bkz: Rasyonalizasyon)
(bkz: Nedeni aşırı basitleştirmek)
(bkz: Tanıklık)
(bkz: Damgalama)
(bkz: Günah keçisi)
(bkz: ifade edilmemiş kabuller)
sepultura nın çalması çok zor oldugunu düşündüğüm davul ritmine sahip parcasıdır.
babam ve oğlum filmi gibi çoğu sahnesi güldürürken ağlatan film. ayrıca merhum kemal sunal'ın son filmidir... *
filmden,
"...ankara ankara güzel ankara seni görmek ister her bahti kara..."
(bkz: otoriter devlet)
çok sayıda insanın düşünce ve davranışlarınıetkilemek amacını taşıyan önceden planlanmış mesajlar bütünüdür. tarafsız bilgi değil aksine kendi kitlesini etkileme amacı görülür.
çoğu zaman propoganda denir ki bu yanlıştır. mesela;
(bkz: sozlugu propoganda aleti yapmak)
izledigim muhtesem kemal sunal filmlerinden bir tanesinin adi.
latince'de propagare on altıncı yüzyılda cizvit rahipleri tarafından inançlarını yaymak için kullandıkları bir terimdir. ingilizce'ye propagate olarak geçmiştir. ayrıca propagation kelimesi türkçe'de radyo yayınımı anlamında kullanılır.
"bir totaliter toplumda bir diktatoryada şiddet, kaba kuvvet ne ise, modern toplumda yapılan propaganda aynı şeydir." Naom Chompsky (manufacturing consent isimli belgeselden).
bir düşünceyi yaymak; bir hedefi benimsetmek için her türlü araçla yapılan; aklı , görüşü, zevkleri etkileyen çeşitli yayınlardır.
sinan çetin, metin akpınar ve şabanın cumhuriyete öfke kustuğu film. dedelerimizin uğruna kan döktüğü sınırlarla taşak geçmeyi hedefleyen liboş işi.
defalarca izlenildikten sonra tekrar izlenildiğinde yine hüngür hüngür ağlatan bir başyapıt.

mahmut: asker ateş etmeyerek kanuna karşı geliyorsunuz.
hamdi(asker): türk askeri türk vatandaşına ateş etmez. ankaraya söyle de o kağıtları götüne soksun.