bugün

dönem dönem delicesine dinlediğim bana cok özel seyler anımsattıran hiç bir zaman sıkmayacagına inandıgım alan parsons sarkısı
As far as my eyes can see
There are shadows approaching me
And to those I left behind
I wanted you to know
You've always shared my deepest thoughts
You follow where I go

And oh, when I'm old and wise
Bitter words mean little to me
Autumn Winds will blow right through me
And someday in the mist of time
When they asked me if I knew you
I'd smile and say you were a friend of mine
And the sadness would be lifted from my eyes
Oh when I'm old and wise

As far as my eyes can see
There are shadows surrounding me
And to those I leave behind
I want you all to know
You've always shared my darkest hours
I'll miss you when I go

And oh, when I'm old and wise
Heavy words that tossed and blew me
Like Autumn winds that will blow right through me
And someday in the mist of time
When they ask you if you knew me
Remember that you were a friend of mine
As the final curtain falls before my eyes
Oh when I'm old and wise

As far as my eyes can see

şeklinde sözleri olan muhteşem parça
dinlendirici melodisine rağmen sözleri ve o müthiş sesin yarattığı etkiyle gece dinlenmesi oldukça yıkıcı olan alan parsons şarkısı. yalnız bir yolculukta kafanızı dayadığınız otobüs camından hayatınız, ilişkileriniz, dostluklarınız, aileniz film şeridi gibi geçecekse fonda bu inanılmaz şarkı olmalı.
sonundaki saksofon solosunun çok yakıştığı şarkıdır.
(bkz: bana old and wise ı çal)
bu kadar derinden bir sesin, insanı harbi derinlerden etkilediği, vazgeçilmez bir klasik. bıkmadan usanmadan dilenir..

(bkz: the alan parsons project)
(bkz: ihtiyar ve arif)
''You've always shared my deepest thoughts
You follow where I go''
alan parson's in muhteşem şarkısı. çarpar, ağlatır, kendinize gelemezsiniz.
hayatın kenarından aşağıya doğru sarkarken, gördüğün küçük erkek çocuğu suratı, aldatmışlık, aldatılmışlık ve sefaletle kanlanmamış henüz ortalık.. bir de aynan var karşında, belki o anda bir su birikintisi, pis, kirli, suratın gibi kalbin gibi.. bir tabutun başında dua ediyorsun, gözlerinden yaşlar sessizce iniyor, herkes dua ediyor içinden, birisi bilinmeyene gidiyor..
anlıyorsun ki hayat aslında ölüme doğru yapılan ürkütücü bir yolculuktan ibaret, ne zaman o tabutta olacağını merak ediyorsun, oraya girdiğinde şu old and wise^ı söyleyeceğin birisi olacak mı merak ediyorsun..
her şey bitince geriye ne kalacak, ölünce ne düşüneceğim diyorsun..
ama aklının bir yerinde, hep o lanet yerde old and wise çalıyor..
insanı kendinden alan çalışma.. dinledikçe dinleyesi, çağrıştıran bir şeyler duyduğunda mırıldanmaya başlatan şarkıdan da öte..
Duygusal, insanı kendini ve yaşamını sorgulamaya iten, her dinlendiğinde farklı düşünceler ve arzular uyandıran, Alan Parsons Project şarkısıdır.
pıhtılaşmış kan gibi bir şey...

ışıklar söndüğünde eğer hala unutamadığınız bir şeyler varsa ve bu sihirli melodiler çaldığında kendinizi gök yüzünde bulacaksınız.

buğaza düğümlenen, akıldan çıkmayan.

(bkz: allah ım bu ne şarkı)

bırakın saatlerce çalsın.
dinlerken bi'çok şeyi aynı anda yaşatan , oluşan melankoli sonucu bu kadar azabı kaldıramayıp insanı kendini kandırtacak sebeplere iten ancak biterken ki o soloda bunu yapabilcek gücü bile bırakmayan bir şarkı.
Sevgiliden ayrıldıktan sonra gece dinlenilmemesi gereken şarkıdır. Sarsar, titretir ve bütün damarlarınızda akar. Gözleriniz kapanır, ayrıldığınız sahne belirir önce zihninizde. Şarkı akar perde yavaş yavaş iner. Son notalar vurduğunda, omuzlarınız çöker, derin bir nefes alırsınız. 1 ay önce dinediğiniz Closer to Heaven gelir aklınıza. Ama o an Silence and I dinlemek ister canınız.
solistin sesi, şarkının tınısı. ritmi, kullanılan enstrümanlar, sevkettiği duygular, yaşanmışlıklar, "keşke"ler, "iyi ki"ler, loş bir oda, kalabalık ama yine de yanlız... işte böyle bir şarkı. duygu içinde duygu. gündüz içinde gece, aydınlık içinde karanlık, gülümseme içinde acı, kalabalık içinde yanlızlık... daha da fazlası... işte böyle bir şarkı. dinledikçe dinlenesi...
dinlerken insanın içini huzurla dolduran, sözleriyle "dünyadaki bütün güzellikleri anlatıyor sanki" düşüncesini beyninize kazıyan, dinlendirici bir tınıya sahip, ölmeden önce dinlenmesi gereken nadir parçalar arasındadır.
fazla bir yorum yapılmayacak şarkı. müzik, zaten fazla anlatılmaz sözcüklerle, ki, mükemmel bir şarkı demek kâfi.
birçok benzeri olmasına rağmen akıllarda kalıcı, hüzünlü bir şarkı.
Damar bir ecnebi şarkı. Ecnebi derken yabancı manasında.

Saatlerinizi günlerinizi bırakın alıp gitsin, kapatın gözlerinizi şu anda deli gibi aşık olduğunuz karşılık olmayan insanı düşünün 15 yıl sonra arkadaş olarak karşılaştığınız.

Damar budur işte..

(bkz: Bunu söyleyen insan olamaz)
şarkı çalarken hiç bitmemesini dilersiniz, her sözcük de şarkının sonuyla hüzünlenirsiniz. defalarca dinledikten sonra bile "As far as my eyes can see, There are shadows surrounding me" cümlesine sıra geldiğinde içiniz titrer, belki de elleriniz.
dinleyin bu şarkıyı, duygu ruh haliniz ne olursa olun dinleyin.
çağan ırmağın ilk filmine adını veren alan parson şarkısıdır.insanı alıp uzaklara götürür.kesinlikle dinlenesidir.

(bkz: bana old and wise ı çal)
türkçesi;

gözlerimin görebildiği kadar
gölgeler yaklaşıyor bana
ve arkamda bıraktıklarımı
senin bilmeni istiyorum
sen benim her zaman en derin duygularımı paylaştın
nereye gidersem beni takip ettin

şimdi yaşlı ve olgunum
acı sözcükler bana küçük geliyor
sonbahar rüzgarı içime doğru eserken
ve zamanın mistiği içinde
seni tanıyıp tanımadığımı bana sorduklarında
gülüyorum ve senin benim eski bir arkadaşım olduğunu söylüyorum
ve mutsuzluk gözlerimi kaplıyor
ah yaşlı ve olgunum

gözlerimin görebildiği kadar
gölgeler yaklaşıyor bana
ve arkamda bıraktıklarımı
senin bilmeni istiyorum
sen her zaman benim en karanlık saatlerimi paylaştın
gittiğimde seni özleyeceğim

ve evet yaşlı ve olgunum
ağır sözcükler beni yaraladı ve itti
tıpkı sonbahar rüzgarının esmesi gibi
ve zamanın mistiği içinde
seni tanıyıp tanımadığımı bana sorduklarında
senin bnm eski bir arkadaşım olduğunu hatırlayıp
final perdesi gözlerime düşmeden..

ah yaşlı ve olgunum

görebildiğim kadar..
bu şarkıyı sevmek için sadece sondaki saksofon solosu bile kafidir.
the alan parsons project'ın müthiş şarkılarından birisidir. sadece yıldızların aydınlattığı berrak bir gecede uykusu tutmayan ve gökyüzünü seyre koyulan bir insanın dinlemesi gereken tek şarkı bence.* o kadar sakin, o kadar etkileyici.

hatırlıyorum da; orta okul zamanlarında dinlediğimde vurulmuştum bu şarkıya. eskiden üst üste dinleme sabrını bu şarkıda fersah fersah gösteriyordum. kasedi şarkı bitince geri sarmak, şarkının başını kaçırmak durumları çılgına çevirirdi ama bu şarkıyı dinlemek için bıkıp usanmadan aynı işlemleri tekrar tekrar yapardım. * *
bir kaç kez dinledikten sonra insanı alıp çok uzaklara götüren parça.