bugün

tasavvufta kendisini günahlarından dolayı kınayan benlik duygusu.
kendisini bir beden olarak addeden ve hayvani dürtüleriyle yaşayan emmare nefs düzeyindeki bilinçten kurtulup, geçmişinden ötürü yoğun bir pişmanlık duyan yani 'levm' eden ve emirleri uygulamaya gayret gösteren bünyelerin içinde bulunduğu nefs mertebesidir.Bunu uygulamaya çalışanlara ise abid, derviş, zahid gibi isimler verilir.
nefsin 7 basamağından biridir, günah bilincinin açık olduğu nefs basamağı olarak değerlendirelebilir,nefsi emmare'den yani ilkel nefsten sonraki basamaktır.
tasavvufa öre 7 basamaklı olgunluk aşamalarının 2. basamağı. kendi kendini kınayan, günahlarından içtenlikle pişman olan nefsdir.
bu aşamalar sırasıyla:
(bkz: nefs-i emmare)
(bkz: nefs-i levvame)
(bkz: nefs-i mülhime)
(bkz: nefs-i mutmainne)
(bkz: nefs-i radiye)
(bkz: nefs-i mardiye)
(bkz: likaullah) veya (bkz: nefs-i tezkiye) de denir. * *
nefsin mertebelerinde ikinci basamakta yer alır. bu basamakta insan yaptığı şeyin kötü olduğunu farkına varır, bundan dolayı bir suçluluk duyar. ancak yine de yaptığı kötü şeye devam etmekten de kendisini alıkoyamaz.
hoş gelmiş çıtır yazar, inşallah kızdır.
(bkz: levvame)
5 vakit namazını kılar, ramazan ayı orucunu tutar, ibadet konusunda gayret gösterir, kuran okur hatim eder fakat bir yandan da insanlara diliyle eziyet eder, başkalarının aleyhinde konuşur, ailesine eşine çocuklarına asi davranır, yalan konuşur, zinaya devam eder, mastürbasyon yapmaktan vazgeçmez yani kısaca ikiyüzlü bir hayatı vardır bu nefsi levvame grubundaki insanların. Bunlarda Allahın kendisinden razı olup olmayacağını sorgulaması ve cennete kendini layık görüp görmeyeceğini düşünmesi gereken nefis yapısıdır.
Pişmanlıklar sarmıştır her yanını.
Kendisini kınayan, işlediklerinden dolayı pişmanlık duyan ve kendini hesaba çeken nefis.

Nefs-i levvâme öyle bir nefstir ki, ruhun nuru ile bazı kere nurlanıp ruha muti olur ve bazı kere de isyan edip âsi olur. Bu isyandan sonra, “Niçin bu işi işledim” diye pişman olur.

Bu levvâmenin asıl adı, hamlıktır. Ham yiyecekler nasıl makbulümüz değilse, ham insan da böyledir. Kâmillik olgun insanların sıfatıdır. Ona erişmeye çalışmak da insanların başlıca vazifesidir.