bugün

islam felsefesinde işrakilik ve sühreverdi ekolünün en güçlü temsilcisidir. Felsefeye Metafizik ve kozmolojik anlamda çok güçlü eserler vermiştir. Özellikle kozmolojisini anlayabilmek çok ciddi fizik ve astronomi bilgisi gerektirir.

Fakat ülkemizde felsefe bölümünde islam felsefesi alanında değil de, sadece teosofi başlığı altında incelenmesi enteresandır.
dejavu olayını ilginç bir yaklaşımla ele almıştır.şöyle ki;ona göre dejavu denilen olay külli iradenin yani allah'a mahsus olan olmuş ve olacak her olayı bilme özelliğinin cüzi iradeye yani biz insanlara ufak bir sinyal çakmasıdır.bu yaklaşıma göre dejavu olduğumuz anda nasıl herşeyi her ayrıntısıyla hatırlıyorsak allah'da bu şekilde tüm olacak olayları önceden biliyor ve dejavu aracılığıyla bizlere bunu gösteriyor.

eğer allah'a inanıyorsanız dejavunun bundan daha mantıklı bir açıklaması yoktur.
Muhyiddin-i Arabi ismiyle de tanınan velî, şeyh-i ekber. tasavvuf konusunda daha önce hiçbir alimin yazmadığı kadar ayrıntılı ve derin mâlumat içeren ciltler dolusu kitabları vardır. yazdıklarını anlamak için dinî konularda alim denebilecek kadar geniş ve derin mâlumat sahibi olmak gerekir. kayıp olan mezarı Yavuz Sultan Selim tarafından bulunmuştur. Mevlânâ'nın pîridir. Kendileri Sadreddîn-i Konevî hazretlerinin şeyhidir ki Sadreddîn-i Konevî hazretleri Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerini yetiştirmiştir.
Muhyiddin ibn Arabi nin işaret ettiği diğer bir konuda benim ne demek istediğimi ancak 21yy. da anlayabileceksiniz olmuştur. Hala o zamanın gelmediğini görmek çok üzücü malesef biz bilim ve felsefe aşıkları için. Avicennayla karışıranı var hala entrylerde. yaklaşık 1000 yıllık Ortaçağ felsefesine baktığımızda hemen hemen tüm varoluşçuların eserlerinde Arabi nin izlerini görebilirsiniz. Avrupa 12.yy dan beri çevirip yorumluyor üstelik litaretürde adı bile geçmeden biz hala münafık mı değilmi onu tartışıyoruz çok yazık.
aha biri daha; mümine münafık deyip kendisi kafir oluyor farkında değil. biraz fıkıh öğrenin gençler bırakın şu mealciliği.
aşktır benim dinim ve imanım

Bugüne kadar benimle aynı evde oturan

can dostumu görmezden gelmişim

dinimin olmadığı şu anda

O'nun dinine tabiyim

ve artık kalbim

bütün suretleri kabul eder oldu

ceylanlara otlak

rahiplere manastır

putlara tapınak

hacılara kâbe

Tevrat'ın levhaları

Kuran'ın sayfaları

aşk dininin yolundan gidiyorum şimdi ben

ne tarafa yönelirse aşk kervanı

aşktır benim dinim ve imanım.
çocuk yaşlarda iken babasının arkasında gördüğü Mevlana için; "hele bakın. okyanus denize takılmış gidiyor" demiştir.
dini butun bir din bilginidir, eserlerinden birkaçının adına değişik kaynaklardan ulaşılabilir. benim yaptığımsa bilgi sahibi olmadan entry girmektir.
"Bizden olmayanların bizim kitaplarımızı okumaları haramdır/yasaktır." demiştir
insanın kim olduğunu 900 sene evvel çözüp kabul etmeseler de bir çok filozofa esin kaynağı olan büyük islam mutasavvıfı.
Ibn Arabi’yi anlayabilmek kendi eserlerini ve hayatını bilmenin yanında, Kuşayri’nin Risale-i Kuşayri, Serrac’ın Luma’sı, Kaşani’nin Istılahat-ı Sofiye’si, Kelabazi’nin Taarruf’u ve Cürcani’nin Kitabaü’t Tarifat’ı gibi eserleri de bilmeye tabiidir. Keza, derin anlayış ve öğrenimin uzağından Ibn Arabi’nin söylemlerini anlamak, diğer tüm tasavvuf ehinin eser ve rubailerini anlayabilmek kadar imkansızdır. (Hayyam’ın rubailerinin yanlış anlaşılması gibi)
Anlamadan eleştirilen kişi. Özellikle günümüz modern dünyasında anlamak biraz daha zor zaten kendisini anlayanlar çok azdır. (imkansız diyecektim ama anlayanlara haksızlık olur.)
kısacası eleştirmeye lüzum olmayan günümüz Anadolu coğrafyasındaki islamın temellerini atan kişilerden biri (belki Ahmet Yesevi kadar). Fikirleri Osmanlının dinamiklerinden biri olmuştur. örnek olarak osmanlının ilk müderrisi Davud-u Kayseriyi verebiliriz. kendisi ibn-i Arabinin öğrencisi.
dini bozmak ve insanları etkilemek için tasavvuf şeyhlerinin en temel söylemleri 'bizi kimse anlayamaz, dediklerimiz sırdır, bunlar bize verilmiştir, yazdırılmıştır, söylettirilmiştir' ifadeleridir. muhatabının zekasını küçümseyerek ve kendisini 'ulaşılmaz', 'anlaşılmaz', 'bilinemez' bir alana taşıyarak her dediğini kabul ettirme taktiği kısaca.

kendilerini 'veli' olarak nitelendirir ve peygamberden daha üstün olduklarını iddia ederler. çünkü veliler allah ile 'aracısız' iletişime geçmektedirler. peygamberlerin vahiy aldığı kaynağın (melek) kaynağından (allah) doğrudan bilgi alırlar. peki bunun doğruluk ölçüsü nedir, doğruluk ölçüsü yine kendileridir...
"insana 'ol' yerine Bismillah verilmiştir." diyerek besmelenin önemini şahane bir şekilde özetlemiş olan büyük insan.
kimi tayfanın küfre saptığını düşündüğü ancak kendisinin o böceklerden çok yükseklerde olduğunu bildiğimiz (bilmesek kaç yazar) nefs-i kamile hudutlarını arşınlayan alimlerden birisidir. hayır madem kafan karışıyor, zihnin almıyor ne diye çamur atıyorsun derler adama.