bugün

birkaç yıl önceki bir basın toplantısında kendisine ankarasporla ilgili soru sorulduğunda, önce soruya çok efendice cevap vermiştir. sonra gazetecilerin çıktığını zannedip el hareketi yapmıştır. * bunu gazetecilerin yakaladığı anlaşılınca tutuşup basın danışmanına * derhal bu görüntünün imhası için emir vermiştir. * nitekim ertesi gün gazete ve televizyonlarda bununla ilgili bir haber görememişizdir.

bu akşam 22:00'da tgrt'de 2007'de yapacağı yeni şelaleleri anlatacaktır.
emin çölaşan' ın kendisiyle sürekli uğraşması sebebiyle ondan kazandığı tazminatlarla * ankara halkına döner ziyafeti çektirmiştir. evinin önüne emin çölaşan' ı hatırlamak amacıyla döner kesen adam heykeli yaptırmıştır, bu da ne? diye soranlara, "tanımadınız mı, emin çölaşan. sağolsun, emin beni çok sever. bakın, 24 saat kapımda nöbet bekliyor. Ben de emin' i çok seviyorum" diyormuş. 19 ekim 2006 tarihli emin çölaşan' a gönderdiği mail aşağıda ki gibidir.

"sayın çölaşan maillerimi uykum kaçınca yazdığımı söylemişsin. melih gökçek senin gibi köşe yazısı yazıp işini yarım saatte bitirmiyor. ankaralılar için bazı günler 18 saat çalışıyor. sen bunu anlayamazsın anlasan da bana olan husumetinden dolayı yazamazsın. ama bilen biliyor. şimdiye kadar onlarca dava kaybettin sanırım ve yazılarından dolayı en az 250 bin dolar tazminat ödedin. ancak parayı sen ödeyeceğin yerde gazetene ödettin. yani hakareti veya gerçek dışı suçlamayı sen yaptın, cezasını gazeten çekti. ancak sana hakaret eden biri olunca tazminat kazandığında parayı gazetene verdiğini sanmıyorum. geçenlerde benden bir tazminat kazandın, parasını aldın, parayı hürriyet gazetesi' ne verip vermediğini çok merak ediyorum. bu senin gazetecilik ve dürüstlük anlayışını ortaya koyması açısından benim ve kamuoyu için çok önemli. aslında seninle ilgili kamuoyunun merak ettiği çok şey var ki, nasıl olsa seni bir gün televizyonda yakalayacağım. sayın abdülkadir aksu' ya sorular sormuşsun, sevgili kardeşim ben sana gel televizyonda cevaplayayım demedim mi? kim kimden kaçıyor. hadi cevap versene. ben kaç yıldan beri seni televizyona çağırıyorum gelmiyorsun. biz senelerdir sana sabrediyoruz sen 18 gün sabredemiyorsun. bana yazdığın yazında servetimi hangi nedenle merak ediyorsun meraklı taze sıfatınla mı? cümlelerini kullanmışsın. bu cümleler senin düzeyini ortaya koymuyor mu? bu tabirlerin hesabını mahkemede vereceksin. senin servetini başta meslektaşların gibi türk kamuoyu gibi bende merak ediyorum. demagojiyi bırak aile servetini derhal açıkla. hürriyet okuru olarak derhal bunu açıklamanı istiyorum. ben senin paranın miktarını nereden elde ettiğini nereden bileyim. ne kadar aile servetin var. eğer bunu açıklarsan bütün türkiye de seni alkışlayacak".
yapılabilecek tüm köprü ve kavşakları yaptıktan sonra, kalan boş yerlere de fıskiye, havuz gibi bilimum su birikintileriyle doldurarak ankara'nın karasal iklimini ılıman iklime çeviren tanrı.

başta küresel ısınma'dan dolayı bu kadar sıcak havalar sanmıştım da yok değil. iyi ki varsın melih gökçek
Emin Çölaşan tarafından Türk siyasetine tanıtılan saygın(!)kişidir...
24 mart 2007 tarihinde kuğulu park köprülü kavşağını açıp, ankaralıların yol çilesine son vereceğini iddia eden ankara büyükşehir belediye başkanı.* yakında deniz ve disneyland getirecek ankaraya. *
antipatik olmak için ciddi gayret gösterdiği izlenimi veren siyasi şahıs.
büyük çoğunluk tarafından sevilmeyen kişilik.
"ben yaptım oldu ülen"ci tayfanın en girişken neferi.
yaptığı köprülü kavşaklarla ankaranın altını oyan adam. deniz filan mı getirmeye çalışıyo tam çözemedim. bide bunun gökkuşağı diye bi projesi vardırki evlere şenlik. *
yaptırdığı tünellerle ve alt geçitlerle vatandaşların dnalarıyla oynayan, asıl amacı köstebek-insan karışımı bir ırk yaratmak olan belediye başkanı. ***
ankara'nın Anıtkabir'den sonra belki de en güzel ve iç rahatlatıcı yeri olan Cinnah Caddesi'ni otoyola çeviren belediye imparatoru kişidir. Şehir yönetmeyi, kavşak ve alt geçit yapma kavramlarından ibaret sanan imparatora sorulması gereken ilk şey, trafiğin mi şehri, yoksa şehrin mi trafiği yönetmesi gerektiğidir. Öyle ki, trafiği düzelticem diye, o sağlı sollu yaşlanmış ağaçların teşekkür edercesine gölgelediği güzelim caddeyi ne işe yaradığı anlaşılmayan bir otoyola dönüştürmüştür. Çok yakın gelecekte, grubuna dahil olduğum insanların yürüyüş yaptığı kaldırımların, gölgelik bir alandan çok, alt geçitten vızır vızır son sürat geçen taşıtların hengamesine bakacak olmasının da başlıca sorumlusu gördüğüm kişidir. Dünyanın hiçbir şehrinde tarihi güzelliği olan bir cadde trafik yüzünden otoyola dönüştürülmemiştir. Trafiğin belli zamanlarda sıkışık olması, güzelim caddenin değil, o caddeye o kadar otobüsün ve taksinin girmesine izin verenin kabahatidir.
amsterdam belediye başkanıyla tanıstıktan sonra bizim belediye başkanını yanına staja mı versek diye düşündüren Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinin belediye reisi.
tartışma adabı kavramını muhtemelen yeni bir köprülü kavşak modeli sanan zat-ı şahane. kendisini izledikçe, vakti zamanında birilerinin ettiği "bir memlekette namuslu insanlar da en az namussuzlar kadar cesur olmadıkça o memleket icin kurtuluş yoktur." sözü aklıma geliyor.
aklı başında bir destekleyicisinin bulunduğuna inanmak istemediğim şahıs.
alfabeyi sayarken a, b ve c'den d harfini söyleyen i önadlı şahıs.

pre-edit: ne dedim yanlış bişi mi dedim.
kendisine ismiyle hitap edilmesini istemeyen belediye başkanımız.
(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
üslup ve tarz olarak devletin yerel bile olsa herhangi bir mevkisine yakışmayan, halktan aldığı oylarla oturduğu koltukta millet yararına iş yapmak yerine, emin çölaşan'a gönderdiği maillerden görüldüğü gibi vaktini dedidoku yapmak için harcayan kişi.
ankaraspor'un Türk statüsünde oynatmaya başladığı manevi oğlu gökçek wederson'la mutlu mesut bir hayat yaşamasını dilediğim, ancak wederson'un kirvesi olup olmayacağını da merak ettiğim biri.
oğullarını da kendi tarzında yetiştirmiş olduğu anlaşılan zat. küçük oğlu ankara sokaklarında polat alemdar havalarında gezmektedir. sonuçta da belalarını bulmuşlardır.
--spoiler--
http://www.milliyet.com.t...07/03/30/yasam/yas06.html
--spoiler--
cumhuriyetimizin kalesi ankara'nın başına yıllardır çöreklenmiş, bir türlü çekilmeyi düşünmeyen koltuk sevdalısı kimsedir. usta gazeteci emin çölaşan hakkında açıkladığı belgelerin en ciddisi(?) hocanın cinsiyetinin kütükte kadın olarak göründüğüdür ki internet ortamında söz konusu bilgiler nüfus kütüğüne girilince karşımıza ''erkek'' ibaresi çıkmaktadır. hal böyle olunca bendenizde melih gökçek e küfretmek için ''kadın olmayı bir hakaret etme vesikası olarak kullanmasını mı'' yoksa ''açıkladığı en ciddi(!) belgenin bile kolpa olmasını mı'' kullanayım bilemiyorum.
emin çölaşan'ın kendisine i.melih demesinden rahatsızlık duyan belediye başkanı. oysa kendi dememiş midir canlı yayında "çok şerefli bi adım vardır" diye.

-evet çocuklar hep birlikte
-i.melih
üç dönemdir belediye başkanı olup da sert tavırlarından vazgeçmeyen kişi.
(bkz: sozluk e 99 defa gelinse alinmayacak nickler)
emin çölaşan'la katıldığı tartışma programından inciler:
" Melih Gökçek yakaladı mı bırakmaz. birkaç el enseden sonra tuş."
" Bunlara alışacaksın emin, ya da ben alıştıracağım. çünkü ben senin belediye başkanınım."
"Bak emin bunları köşende tıklamazsan seni televizyonda öyle bir tıklayacağım ki yüzyıl akılda kalacak."
Bu diyaloglar böyle sürdü gitti,çok güldüm çok...
türk siyasetinde artık klasikleşmiş bir durum. Bütün başarısızlıklara yolsuzluklara rağmen,göz boyama ve gösteriş yatırımları ile 3. dönemini yaşayan başkan. (bkz: Takım tutar gibi parti tutmak) sözü bu durumu en iyi şekilde açıklar sanırım.
bundan bir önceki yerel seçimlerde ankaralının oylarını "ankaranın 7 harikası" ile alacağını vaadedip bunların bildiğim kadarı ile hiçbirini gerçekleştirmemiştir. projelerini sıralayacak olursak:
1- samsun yolu tarafına atatürk heykeli; içi müze, kütüphane ve kitap satış yeri olacaktı.50 metre boyunda. melekette müzeler yeterince geziliyormuş gibi bir de konusunu merak etmekteyim müzenin. (bkz: uçuk belediye projeleri müzesi) (bkz: geçit projeleri müzesi)
2- eskişehir yolu tarafına nasreddin hoca heykeli; içi eğlence ve iş merkesi olarak pplanlanmıştı. 50 metre boyunda. galiba eşeğin s.kinin altında bir de havuz vardı yanlış hatırlamıyorsam; kaçıracak suyun kolay temin edilebilmesi için.
3- istanbul yolunun olduğu tarafa ise yine 50 metre boyunda fatih sultan mehmet heykeli; içi müze, bir çok tesis ve sarığın içinden ankaranın izlenmesi için seyirlik alan.* bir insan düşünün ki üzerine çöken sis yüzünden göremediği şehri izlemek için 50 metre yukarı çıksın. benim evim yüksekte birşey gözükmüyor yemin ederim.
4- konya yolu üzeine kurulacak olan son heykel semazen ise içinde 7 katlı restoran ve her katında ayrı bir bölgemizin yemekleri olacaktı.*
yiyin efendiler yiyin, bu içaçıcı sofra sizin;
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin! demiş tevfik fikret herhalde bunun için.

5 numaralı uçuk fantezisi ise ankara kalesine dikilecek olan 180 metrelik* bayrak direğiydi. bu bayrak direğini ise heralde bir zafer işareti olarak dikecekti kaldırdığı genelevlerden sonra bentderesindeki. etrafındaki gecekondular değilde devletin yaptırdığı genelevler bozuyor resmin tamamını.
6 numaralı vaadi ise daha bir ilginç olan melih gökçek havaaalanı yolundan gelirken gözüken görüntüden muzdarip olduğundan gecekonduları yıkacak ve ışıklandırma ile bir savaşı hatırlatacaktı gelen konuklara.

son vaadi ise yanlış hatırlamıyorsam peluş hayvanlar koyup açık hava hayvanat bahçesine çevirmekti şehrin bir kısmını. hayvanların seslerinin çıkabileceği hoparlör bile koyacaktı; kendilerinin* çıkaramadığı sesleri çıkarması için.

bugün ise televizyona çıkmış milletten* heasp soruyorken; hiç utanma duygusu olmayan biri gibi sırıtabiliyorken, televizyonda bu vaatlerinin hesabını vermesi gerekir diye düşünüyorum. yanlış anlaşılmasın sakın; bu vaatlere kanıpta oy verdiğimden değil bu hesap istemem benim. benim istediğim hesap hiç bir vaadin yerine getirilmemesiyle ilgili. her tarafı alt üst geçit doldururken, açılışlara belediye bütçesinden karşılanan konserler* düzenlerken veya işi gücü bırakıp şahsi meselesine dönüştürdüğü bir gazeteciyle televizyonlara çıkıp kavga etmesi beni ilgilendiren kısmı bu adamın.
ne iş yapar bilmiyorum ama bu adam yakında başımıza cumhurbaşkanı bile olur. kurduğu partiden * dönüp tekrar ankara büyükşehir belediye başkanı olması nasıl bir siyasi çevikliği* olduğu konusunda bize bir fikir verebilir sanırım.
http://www.radikal.com.tr...7066&tarih=31/03/2007