bugün

'her zaman doğruyu söyle, ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.' lafını etmiştir.
''klasik,herkesin okumuş olmayı istediği,ama kimsenin okumak istemediği şeydir'' sözüyle klasik okumanması gerektiğine inandıran yazardır..
60 yaşında iken iflas edip 200 000 dolar borçla bir daha toparlanamamış.önce
kızının memenjit den daha sonrada karısının beklenmedik ölümü ile mutsuz bir sonu olmuş.
daktilo ile yazan ilk romancı.

şöyle de güzel bir sözü vardır ;

"benim inanmadığım bir dine inananları kafir saymanın rahatlığı, beni de kendi dinimi sorgulamaya götürdü"
"ben kimseye hangi ırktan olduğunu sormam;insan olması yeterli,daha beter ne olacak"

(bkz: The Man that Corrupted Hadleyburg)
(bkz: Mark Twain)
"akıllı insanlar herşeyi farkeder, aptallar farkettiği şeyler üzerine konuşur."
eserlerinde kullandığı mark twain adını mississippi nehrinde çalışırken bulmuştur. takma adının anlamı ise , 'işaret iki' olan bir gemicilik terimidir.
kitap okumaya onun sayesinde başladığım yazar.
(bkz: tom sawyer)
'imkansız olduğunu bilmiyorlardı, bu yüzden başardılar.'

imkansız olan bir şeyin imkansız olup olmadığını bilmemiz, onu başarıp başarmayacağımızı nasıl etkiler? zaten imkansız ? insanı mı yüceltmiş her şeyi yapabilir diye? öyle olsa yine saçma? ya da bunu bana aktaran yanlış mı aktardı? acaba haifisch bu esrarengiz olayı çözecek mi? azzzsora!
"cennet ve cehennemle ilgili ileri geri laf söylemek istemem; çünkü ikisinde de dostlarım var." diyen yazar.
Eğer aç ve kimsesiz bir köpeği alıp bakar ve rahata kavuşturursanız sizi asla ısırmaz. insan ve köpek arasındaki temel fark budur.
"inanç yalan olduğunu bile bile bir şeye inanmaktır."
"incil'in anlamadığım değil anladığım bölümleri beni rahatsız ediyor."

gibi sözler etmiş abd'den çıkmış en önemli yazar ve düşünür.
"insanlığın haline baktığın zaman, Nuh'un gemiyi kaçırmamış olmasına üzülmemek elde değil."
tarzıyla diğerleri arasından sıyrılan yazar. kendisinden anektodlar:

*diyelim, salağın tekisin; diyelim, milletvekilisin. hay allah, aynı şeyi söyleyip duruyorum.

*doğru kelimeyle, hemen hemen doğru kelime arasındaki fark; ateşle, ateş böceği arasındaki farktır.

*yaşadığı küçük şehrin önde gelen sakinlerine "kaçın! her şey açığa çıktı" yazılı birer pusula gönderdi. ertesi gün, dört kişinin tası tarağı toplayıp şehri terk etttikleri görüldü.

*imkansız olduğunu bilmiyorlardı bu yüzden başardılar.

*ben ondört yaşımdayken babam o kadar cahildi ki, yakınımda olmasına dayanamazdım. ama yirmibirine geldiğimde öyle çok şey biliyordu ki, yedi yılda nasıl öğrendiğine şaştım.
bi kere çok şık adamdır. yani konulara çok şık yaklaşır. mark abimiz yaşarken malın biri tutmuş gazeteye "mark twain öldü" diye bir ilan vermiş. daha sonra bunu kendisine sormuşlar. aynen şu cevabı vermiş: "basın ölümümü çok abartmış."
düşünceleriyle, doğruluk felsefesiyle ve tarihe bıraktığı süpersonik sözlerle aklı çelen müthiş yazar.

--spoiler--
Başarının sırrı işini tatile çevirmektir.
--spoiler--
esas adı; samuel langhorne clemens dir, mark twain in. mark twain isminin, missisipi deki kaptanların suyun derinliğini ölçerken birbirlerine "mark twain"(benim için 2 tane kenara yaz) demesinden ileri geldiğini kendi hatıratında anlatır. dolu dolu, keyifle kendinden sonrakilere de, haz verecek bir yaşantı sürmüştür. iç savaş patlak verdiğinde; 25 yaşında savaşmak için konfederasyon a katılıp; ilk fırsatta silahlı kuvvetlerden kaçtı. bir gemi seyahati sonrası ulaştığı miamide; çalınmasın diye, kıyafetlerinin üzerlerine oturan birbirinden cici kızlar ile gönül eğlendirdi. birlikte sarhoş oldugu ağabeyi ile; tüm kasaba evlerinin çatılarında gezdi. ortak işe giriştiği arkadaşları deli gibi çalışırken; kendisi barlarda insanlara tuhaf öyküler uydurdu. hikayelerinde yaşattığı karakterleri gemici tayfası olduğu dönemde, missisipi nehrinde tanıştığı insanlardan türetti mark.

çalıştığı gazetede gerçekten uzak hikayeler de, yazıyordu. bunlardan birisinde: ailesini bıçakla öldüren ve boğazının bir yerinden bir diğerine kesik oldugu söylenen bir katilin; at sırtında kasabaya geldiği şeklindeydi. bu haberle sabah kahvaltılarında karşılaşan kasabalı, bir daha kahvaltısına devam edemedi. bu hikayeleri yazarken de, halkın kendilerini saflaştıracak hikayeler yazmalarını istemelerinden ileri geldiğini söyleyerek, tutumlarını meşrulaştırırdı.
gerçeğe yakın makalelerinden birini okuyan bir genç, bundan çok etkilenerek, söz konusu yazının sahibi clemens'i bir düelloya davet etti. önce kabul eden twain, daha sonra bu kişinin bir keskin nişancı oldugunu duyunca, bir posta arabası ile kaçıverdi. yapacağı gösterileri haber verecek afişleri; kendi mizahi öğeleri ile bizzat twain dizayn ederdi. yaşadığı dönemde amerika da, çinli lere karşı uygulanan ırkçı politkaların hep karşısında oldu. protest bir tutum takındı.

"eğer isa burada olsaydı; tek yapmayacağı şey, hristiyan olmak olacaktı." sözü de, yine kendisine aittir.
bu söz ona aittir.

--spoiler--
bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı, yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız. demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık...rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin.
--spoiler--
"Sadece Adem kendisinden önce hiç kimsenin bir şey demediğinden emin olarak, yeni bir şeyler söylediğini iddia edebilir." demiştir.
solaktır kendisi. ayrıca bugün 176. doğum günü imiş.
güzel entryler sahibi hoş yazar.
doğum günün kutlu olsun.
doğum gününü kutlamak için, özel mesaj da atacağım.
önemli detaylar, bu kutlama işleri.
"her zaman doğruyu söyle; ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın."
"fransa’nın yazı da yoktur kışı da yoktur ahlakı da yoktur. bunların dışında şahane bir ülkedir. ve genellikle fahişeler tarafından yönetilir."

yıllar önce Fransa'nın tespitini yapmış yazar.
--spoiler--

Hiç kimse izlemiyormuş gibi dans et,
Hiç incinmemiş gibi sev,
Hiç kimse dinlemiyormuş gibi şarkı söyle,
Dünya cennetmiş gibi yaşa...

--spoiler--
--spoiler--
Bundan yirmi yıl sonra yapmadığınız şeylerden dolayı,yaptıklarınızdan daha fazla pişman olacaksınız.Demir alın ve güvenli limanlardan çıkın artık.Rüzgarları arkanıza alın, araştırın, hayal edin ve keşfedin.
--spoiler--