bugün

topun sahibi asla kaleye geçmez.
penaltı olduğunda, kaleci değiştirilse penaltı sayısı 2 ye çıkarılırdı. ilk penaltıda golü atarsan 2. atılmazdı.
örnek olarak;
avantaj kuralı öküzlemesine işlerdi. oyuncu yerde kaldığında aynı takımdan oyuncu topa dokunduğu anda faulu yapan takımın tamamı aynı anda "adamın devam etti" diye maça devam ederdi.
(bkz: sözlük formatı)
top kiminse kuralı o koyar.
birde maç süresinin kuralı vardı.
(bkz: ezan allahuekber maç biter)*
en iyi oynayan hem hakemlik yapar, hem teknik direktörlük yapar, hem de top oynardı. tam bir futbol dehasıydı.*
burun vurmak yasaktı, kaleler 11 adımdı, direğin üzerinden geçen toplara gol ya da aut demeyi mahallenin en haytası üstlenirdi, yandan bir ebeveyn geldiğini görünce kimse küfür etmez, en nazik şekliyle oynardı.
uzatmalar vardı olm çok fena. yenilen takım 5 gollük bir uzatma talep ederdi. eğer bu uzatma gollerinde maçı önde bitirirse bu kez diğer takıma 5 gollük bir uzatma şansı daha doğardı. mk 10 gol olurdu halen koşardık. sigaraya bulaşmadığımız zamanlar tabi. 10 gol lan. plastik mavi topla 10 gol.
3 ayrı süre kategorizasyonuyla sabit olan kurallardır.

1) 3'te devre 6'da biter

- o gün takımda eve erken dönmesi gereken bir oyuncu varsa, o maç bu şekilde oynanır. 3te devre 6da biter beyler işimiz var derler. arkadaş evine gidecek diyemezler, çünkü "aa süt çocuğu" cümlesini duymak egolarına hiç iyi gelmez.

2) 5'te devre 10'da biter

akşam evde ders çalışmak isteyip de, bunu arkadaşlarına söyleyemeyen, çünkü "ineeek yaa" hitabından hoşlanmayan bir oyuncu varsa, o da bu teklifle çıkar karşınıza.

3) 10'da devre 20'de biter

abi bu adamlar sabahın 8'inde, karganın bokunu yemesiyle beraber sokağa çıkar ve akşam ezanıyla da eve girerler. hayatı futboldur bunların. muhtemelen bir amcanın gelip, "seni galatasarayda oynatacağım" demesini beklerler. veya fenerbahçede, beşiktaşta siz anladınız işte.

kurallar:

- kalecinin boyunu aşan top gol değildir.
- taşın üstü direk değildir, top taşın üstünden geçtiyse goldür, direk uzunluğu hesaba katılmaz.
- penaltı atılırken kaleci kaleden çıkar. oyuncu kaleye götünü döner ve vuruşu topuğuyla yapar. aksi takdirde bir kural hatası söz konusu olur ve atış tekrarlanır.
- bir oyuncu yere düştüyse ve dizi kanıyorsa, pozisyonun akışı hiç önemli değildir. bariz bir fauldür o. (bkz: fuğal beyler yaa çocuuun dizi parçalandı)
- 2 golde bir kaleci değiştirmeyen takım hükmen 3-0 yenik sayılır.
futbol topu çok lükstür. o an için bulunan herhangi yuvarlak bir madde ile bu ihtiyaç giderilebilir.
bu maddelere kozalak, kutu kola kutusu örnek verilebilir ve hiç bir şey bulunamazsa taş ile yola devam edilir.
artık hava kararmış ve maçın bitmesi için daha çok gol atilması gerekiyorsa,atan kazanır denir ve gol atan takım maçı kazanır.
mahalle abileri gelince onları bir dediği iki edilmezdi. yaptığı hareketler hayranlıkla seyredilirdi.
beleşçilik zinhar yasaklanmıştır.
(bkz: gendeki ofsayt kuralı)
bu maçlarda en çok tartışma yaratan durum kale direği ve topun tam olarak nerden geçtiğidir. zira kale direği denen şey iki arası bilmem kaç adım olan iki taştır. taşların izdüşümleri aha ordan değil burdan geçti diye hesaplanır. çaresiz tartışmalar, çaresiz...
adam çalımlamadan gol sayılmazdı.
atan alır beyler.
-topun sahibi kimse, istediği oyuncuyu seçer.
-üç faul 1 penaltı eder.
-topu dışarıya, ya da bahçeye kaçıran getirir.
-itiraz ve cıngar çıkarmak serbesttir.
- maç sonunda kavga çıkması kaçınılmazdır.
- mahallenin abileri topa gelişine vurur ve uzaklara gönderirse arkasından bir araba küfredilir.
bunlar benim hafızamda kalanlar. çok eskide kaldı ama hatırlayınca hala gülümsetir beni.
lan bari başka sözlüklerde ki entryleri araklasaydın. bu kadar da aleni yapılmaz ki a.q. bir de kimse uyanmamış, adam bu hırsızlıkla coşmuş coşturmuş a.q. araştırmacılığımın semeresini görmek istiyorum sayın yazarlar.

işte çaldığı entry nin başlığı;

(bkz: eski zamanlarda mahalle maçı kuralları)**
kale adı altında iki taşın ortasında 15 adım sayılarak kurulan bir düzenek oluşturulurdu. adımları atan şahıs son adımını zıplayarak atardı. bir kalenin diğerine oranla büyük olması büyük bir sorundu. kalelerin aynı büyüklükte olduğu, birkaç kişi tarafından tescillenmeden maç başlamazdı.
eğer çok iyi oynayan iki oyuncu varsa aynı takımda yer alamazdı.
(bkz: mahalle maçı kuralları)
ahmet ilk yarı bizden ikinci yarı sizden.
topu kaldırıma çarptırarak gol atmak yok.
3 korner 1 penaltı.
(bkz: kaleci oyuncu)
(bkz: aramaya inanmak)