bugün

baştan sona bu memleketin insanını anlatan, acısıyla, sevinciyle, yenilgileri ve zaferleriyle anlatan bir esat kabaklı eseri.

http://www.youtube.com/watch?v=Cv6iWAJ_pTc

Gönlü Bağda Gönlü Gani Birisi
Kirve Memê Ayran Içer Bel Vurur Lele Bel Vurur
Çilelerle Eker Bağı Bostanı
ilkbaharda Dolu Vurur Sel Vurur Lele Sel Vurur

Güveni Yok Kadir Bilmez Kullara
Ümidi Yok Elin Atmaz Dallara
Alır Başın Düşer Gider Yollara
Gurbet Elde Dostu Vurur El Vurur El Vurur

Kirve Kirve Memê Kirve
Geçti Geçti Demi Kirve
Bütün Ömrün Gamla Keder
Bırak Artık Gamı Kirve

Askerliği Bergama’da Bitirmiş
Gençliğini Yad Ellerde Yitirmiş Lele Yitirmiş
Selvi Boylu Allı Gelin Getirmiş
Gamı Vurur Perçem Vurur Tel Vurur Lele Tel Vurur

Döndü Geldi Vatanına Yurduna
Dayanılmaz Figanına Derdine
Az Rastlanır Insanların Merdine
Mert Olana Namert Vurur Dil Vurur

(Nakarat)

Memnun Değil Gözlerinin Ferinden
Beni Gördü Bir Ah Çek Ti Derinden Lele Derinden
Selam Verdim Kalkamadı Yerinden
Garibimi Nefes Vurur Yel Vurur Lele Yel Vurur

Ne Var Ne Yok Kirve Dedim Hiç Dedi
Çağa Çoluk Davar Doluk Geç Dedi
Ya Akraban Hısımların Kaç Dedi
Koparmaya Kıymadığı Gül Vurur Gül Vurur

(Nakarat)
gönlü bağda değil "göllübağda" diye başlayan bir esat kabaklı parçası.

bir zaman bir kirve memi de ben tanımıştım.

Hakikaten gani gönüllüydü, kimi gün bir yerlerden bulduğu kuru ekmeği bir sokak çeşmesinde ıslatır, veren allah'a şükreder, yarısını böler verirdi. yememek ne mümkün! çile ne ki, yitirmiş aklını...

Evlat derdi, "gördüğün her yüz gülüşten doksandokuzu gönülden değildir. kul ki kadir bilse cennetten kovulmazdı. benim artık güvenecek dalım kalmadı, güvensek yeniden akıllı da olmayız ya..."

Burkulurdu yüreğim. Olur mu hiç usta derdim, olmaz mı ya derdi. harb okulundan atılmış, tıbbiyede yaralanmış, evlenmiş, boşanmış, oğluna hasret, yitirmiş aklını. özürlü maaşını nafaka alıyor eski karısı... dostu da vurmuş el de...

Son gördüğümde "hiç iyi değilim evlat" dedi. usta dedim, sen iyisin dünya hasta. derin bir ah çekti, "madem öyle niye dünya yanmıyor da ben yanıyorum" dedi...

ertesi gün duyduk ki usta evini ateşe vermiş. yarısını yakmış apartmanın. alıp götürmüşler samsunda bir akıl hastanesine. bize sokak çeşmesinde ıslatıp yediği ekmeğin tadı kaldı hatıra. bir de köşede boş kalan sandalyesiyle, dibini dökmeden çay içtiği bardağı.

aklıma düştün, özlemişim be usta!
“mert olana namert vurur dil vurur“