bugün

yıllardır televizyonda mac seyrettikten sonra stadyuma gidip yahu burda bi eksiklik var düşüncesinin sonucu olan istek..
benjamin ve tsubasa cizgi filmlerinde olan bir durumdur.
ayrıca beyblade * yarışmalarındaki tüm maçlarda aynı spiker canlı yayın yapmıştır.* bir de aynı * deki stadyum sanki bana 200bin kişilikmiş gibi geldi ve çoğu çoluk çocuk ee japonlardan korkulur.
(bkz: keşke stadyumda da pozisyon tekrarı izliyebilsek)
bazen istenen durum hakaten..

antalya'daydım.. ergen olmuşuz yenice, bir şeylerin de farkındayız ya hani, baba bey tutmuş maça götürmüş beni de. hem de antalyaspor - galatasaray maçına.. heyecanlıyım sözlük, bildiğin gibi değil.. tamam daha önce gittim stadyumda maça ama, antalyasporla kayserispor'un maçını kim neylesin? dahası ufacıktım o zamanlar.. diyorum ya işte, büyüdük, evde de maç izlemeye başladık ve spikere alıştık. e tabi stadda izleyince spiker falan yok.. o ilk başta bozdu moralimi zaten.

neyse efenim maç başladı, göremiyorum ki ben yüzlerini heriflerin! uzaktan tanımaya çalışıyorum sadece, bir yandan da uygun bi pozisyon bulup fotoğraflamak niyetindeyim.. neyse işte, dakikalar ilerlemiş, maç heyecanlanmış iyice. bizim oturduğumuz yer, rakip takıma verilen yer ki o da kalenin birinin yanına denk geliyo. arkası değilse bile öyle bişey.. işte o kaleye değil de diğer kaleye saldırıyor galatasaray.. ilk yarının sonlarına doğru, ceza yayının hemen önünde, kaleyi karşıdan gören bir noktada frikik kazandık.. önceki cümlede de görüldüğü gibi spikere alışmış bu bünye rahat değil ortamda.. fotoğraf makinasını hazırlamaya çalışıyorum bir yandan da. tam kafamı kaldıracakken kulağımın dibinde bağırtı kopuyor.. ve anlıyorum ki gol olmuş bile.. gheorghe hagi yapmış yine yapacağını, atmış golü frikikten.. "tüh lan" demişim, "kaçırdık golü iyi mi.." tabi bekliyorum artık tekrarı gösterilsin diye gayri ihtiyari. ama nafile.. ve bunu maç tekrar başlayınca anlayabiliyorum ancak.. o yıllarca unutulmayan gollerinden birini capcanlı izleme fırsatını kaçırmışım yani..

iyice bozuluyor moralim.. zaten yeterince bağıramıyor ve de tezahürat yapamıyoruz 07 gençliğe bulaşmayalım diye. çıkışta ne yapıcakları belli olmuyor çünkü..

böyle geçerken dakikalar, ikinci yarı başlıyor nihayet.. bu defa önümüzdeki kaleye saldıracaklar.. ama biz bu defa atak yönüne göre sağ kanattayız ve o zaman ergün penbe gibi bir sol açığa sahip olan galatasaray doğal olarak soldan soldan yapıyor ataklarının fazlasını.. bu bir kez daha bozuyor moralimi.. ve bardağı taşıran damla yine hagi'den geliyor.. orta sahadan aldığı topu çalımlarla süsleyerek bizim önümüze kadar getiriyor sanki feryadımı duymuş gibi.. tabi biraz bekleme, ceza sahasının içinin dolması durumu falan oluyor burda.. neyse, aradan birkaç saniye geçtikten sonra öyle bir hareket "yapmış" ki hagi, unutamamışlar izleyenler bir daha.. ben yine başka şeylerle meşgul olma işini o ana denk getirdiğim için kaçırmışım pozisyonu..

o an atıyor tepem.. diyorum ki kendime, "bi daha stadda maç izlersem iki olsun!" evet sözlük, bu saçma ve de gereksiz hikayeyi anlatışımın sebebine kadar götürebilir durumu bu mesele.. hani ben anlattım ki ilk defa gidiyorsanız ya da gidecekseniz bunlarla karşılaşabileceğinizden haberdar olun.. tabi bunda benim aptallığımın da etkisi az değil..
stadyumda kimin kim olduğunu anlamayan gariban taraftar dileği.
bi radyo bi de tek kulaklıkla (istersen iki kulağına da tak ama bence saçma olur) çözülecek sorundur oysa.