bugün

(bkz: mektep)
eski tuğla fabrikalarına verilen isim..
amele grubunun haftalıklarını aldıklarında ilk ziyaret ettikleri yer.
dogru soylenisi karhane olan kelime. *
efsaneye göre önceden sikerhane olarak adlandırılmış,fakat daha sonra her ortamda bu şekilde söylemek çirkin bulunmuş ve si bölümü atılarak artık kerhane diye telafüz edilmeye başlanmıştır.
genelev.
vicdanın ve midenin nasıl kaldırdığını düşündüğüm yerdir. çocuk sahibi anaların bile satıldığı yerdir.
kezban'ın evi diye de anılır
içeriye ses kayıt cihazı almıyorlar. * *
abaza erkeklerin sik gittigi mekan.
bir grup ya da bireysel olarak abazan insanların gidip para karsılığı cinsel ilişkiye girdiği yer...
yurt dısından yada yurt içinden ekonomik zorluklardan dolayı istanbula yada diğer büyük kentlere gelmek zorunda kalmıs kadınları saflıklarından ve işbilmezliklerinden yararlanıp tutsak edip parayla ilişkiye zorlayan tacirlerin calıstırdığı işletmeler bütünü...
kelime kökü olarak ker kötü anlamına gelen bi kelimedir kerhane de kötü yer anlamına gelir
sivasta olmayan ve cuma, cumartesi, pazar günlerinin tokat merkezinin sivaslılarla dolmasına sebep olan işyeri
(bkz: kerhane tatlısı)
(bkz: keraneci) *
(bkz: zürafa sokak)
sıcacık ne güzel abi.***
ker: kötü şey.
hane: ev gibi bişey..
ikisinin karışımı kerhane yani kötü işlerin yapıldığı homojen karışımını oluşturur.
argo da genelev.
tabelası göz önünde bulunmayan iş yeri. Müşterilerinin bağımlısı olduğu tek dükkan.
pislik yuvası.
kar yapan yer.
toplumda çoğunun el bayramlamak için gittiği mekandır. *
vakti evvel uğramışlığım bulunan mekan. ne "off karılara bakın lan arüü" abazanlığında, ne de sosyolojik tespit üzere mekan arşınlayan bir bilim adamı soğukkanlılığındaydım. lılığındaydım. 25+ entry var, tasvir yok, alayı benzer olduğu içün, tek bir mekanı tasvir eylemek yeterli olur sanırım.

odalar var hacı, camlı pencereli, numaralamışlar. içeri bakıyorsun kadınlar sereserpe. karşılarında onu izleyen rezil rüsva, adam deyip de suratına bakmayacağın orta anadolu, doğu anadolu eşkıyaları. hasbelkader para bulup girse içeri, yazık o beyaz tenli kızcağızın üstünde tepinecek.

yetmişine merdiven dayamışını da gördüm. kırmızı ruj sürmüş birader, g.tümü s.ken ilk ayrıntıdır, harbi yandıydı canım; "gelsene bah yagışıklı" diye seslenmişti, öyle de nineydi.. hiç niyet bozulur mu ona?

sonra bir yokuştan inen sakallı yaşlıları gördüm içeride. zaten ortam mahalle gibi, odalar falan, dükkan gibi zaten, anla işte. sakallıları görünce yemin ederim yukarıda cami var sandım, yalan değil. neyse tırmandık yokuşu, yokuş boyu odalar tabii. sonra bir kıza takıldı gözüm. en kabadayı yirmisindedir. uzun boylu, uzun saçlı, pamuk gibi teni, camın önünde bacak bacak üstüne atmış, yerlere bakarak dalmış gitmiş, şerefsizim o yerdeki kaldırım taşı, en uzak ufuktan daha da uzaktı o kız içün. o kadar güzeldin ki, kim bilir, sevdalandın bir şerefsize de düştün buralara. iki çocuk annesi namus timsali kadın olurdun sen, o melek gibi yüzden başka şey olmazdı güzel kız. kahır binsin üstüne kimse sorumlusu. umulur ki çıkar bir orhan gencebay sana da bacım...

yanımdaki herifler yiyecek gibi bakıyor "et"lere, ben eğmişim kafamı, bir tanesini de istemedim, istemem, hepsi kardeşimdir. sonra bir "oda"dan çıktı biri, öbür odadaki hanımkıza "hava nemli bugün" dedi. hava nemli. çok mu önemliydi? şu an bildiğin doğuya kebap yemeye gidip "ah ne otantik değil mi fergan" deyu laf pisleyen boğaza nazır devrimci ablalar abiler hesabı oryantalist takılıyor gibiyim ama yok öylesi değil.. hayatla bir bağı var, hava nemli, onu rahatsız etmiş, ya da belki yalnızca muhabbet için öylesine söylenmişti. bittim la, s.kildim ayak üstü.

allah hepinizi kurtarsın kardeşler. zor yaşıyorum diyen halt etmiş. öyle işte, gitmeyin siz.