bugün

içinizde buna meraklı bazı kadın ve erkeklerin olduğunu biliyorum. bu cihetle sizlere bu konu hakkında persona müspet ilimler akademisinin psikoloji bölümü adına bir kaç konu anlatmalıyım.

bölüm i: besle yetimi siksin götünü

kendine güveni olmayan birini sevmek nedir biliyor musunuz? aslında siz bıraksanız hayatı boyunca looser olabilecek birini sevip, yıllarca eksik kaldığı sevgi, saygı ve beğenilme duygusunu bir anda ona tattırmaktır. 15 gün çölde baldırı çıplak dolaşan adama bir tas soğuk su vermektir ki, o adam bu suyu bi kerede içerse oracıkta yarılır.

kendine güveni olmayan birine onu sevdiğinize inandırmanız da oldukça güçtür. çünkü o kişinin ömründe bunu daha evvel fazla yaşamadığı için içinde sevgiye karşı bir güvensizlik bulunur. siz ne kadar eğilip bükülseniz de, siz onu koruyup kollamak, içindeki cevheri ortaya çıkarsanız da sonuç değişmez. eninde sonunda kendine güvensiz o kişi, sizi aşmaya çalışacaktır. "bir kere yaptım yine yaparım" duygusu ile artık sizi beğenmeyip sizden iyi gördüğü başka insanlara yönelecektir. siz de "ben büyüttüm, başkası kullandı" diye diye dizlerinizi döversiniz sonra.

kendine güvenmeyen insanı "ben bunu düzeltirim" mantığı ile sevmeye, büyütmeye, adam etmeye çalışmayın. çünkü sizden alacağı gücü asla sizin güzel hatırınız için kullanmayacaktır.
Degisik bir durum, anlatmakla olmaz yasamak gerekir.
(bkz: gücümü kadınlardan alıyorum)

vardır boyle bir şey. kendime aşırı mı guvenıyorum hıc mı guvenmıyorum bılemedım. ama dibe battıgım durumlarda bu tarz yaglayan baglayan bir kadın buluyorum basamak yapıp ozguvenı fulledıkten sonra yoluma devam ediyorum. guzel bir sey degil galiba ama bilmiyorum.
bir beslemenin günlüğü.
(bkz: anaa ben)
denenmelidir. hep güvenenleri sevdikte ne oldu lan. belki uyumsuzluğun uyumunu yakalar mutlu oluruz.
Insanı kangren eder.
hep tetikleyen taraf olmak hep ittiren çeken peşinden sürükleyen ilişkiye yön veren taraf olmaktır.
karşı taraf dişi kişilikse pek bir problem teşkil etmez. ama erkekse dişi kişiliğin kendisini anne gibi hissetmesine yol açabilir.
Sonu hüsran.
seni seviyorum dediğinizde " neden ben " sorusuna maruz bırakır.
içinizden "sanane lan s2k" diyesiniz gelir.
daha zor olanı kendine güvendiğini sanan karaktersiz biriyle sevgili olmaktır.

kendisi sizin yerinizde olsa dağları yerinden söker atar. ama yapabildiği en büyük aksiyon ya parmaklarına evde siyah oje sürmek, ya da babasından gizli gizli arabayı kaçırmaktır. ah bravo moncher.
kendine güveni olmayan insanlar arttı.

çift kişilikli insan sayısı arttı. dolayısıyla şizofren insan sayısı da arttı. paranoyak insan sayısı da arttı.

diziler, filmler, oyunlar ve sahte başarılar arttı.

hayırlı işler bol güneşler.
kolay iştir. kendine güveni olmayan biri ancak bir hedef olabilir. kolay bir avdır. fakat avladığınız o şey, sonra sizin canınızdan can alır.

felaketiniz olur.

ağlarsınız.
ilgiye alışık olmadığından bir anda götü kalkar inanılmaz dengesizleşir. siz sakin sakin dururken ağzınızın orta yerine sıçar. daha ne olduğunu anlamadan mal gibi kalırsınız. kendinize kızarsınız. bazılarının güç elde etmemeleri gerektiğini, kendisini gerçekleştirmemesi gerektiğini düşünürsünüz.
hassas bir durumdur. birini sevmek pek insanın elinde olmayabiliyor, böyle bir durumda mümkün olduğunca az tepki vererek zamanla nasıl değişiyor onu gözlemlemek gerekir. sonra olay olabiliyor zira. *
ağır kıskançlık krizleri ile bitecek bir ilişkiye doğru yelken açmaktır.
öninde sonunda marizlenmek demektir. demedi demeyin.
Beni sevmektir. Çok büyük hatadır. Güven problemi yaşayan kişi asla onu sevebileceğinizi düşünmez. Kendisine aday kişinin her an gitmesinden çok korkar ama bunu asla dışarı vurmaz. Giden seven kişiden gider. aman diyim, yapmayın. gerçekten de çok seviyorsanız kişiyi elde edebilmenin tek yolu onun için kendinizi feda etmenizdir. böyle bir feda etme olayının sonucunda kişi ömür billah peşinizden düşmez ve harika bir hayatınız olur. (bkz: umutla kurulan hayaller)
gerçekten zordur. kimilerinden korkar, yüreksizdir ve cesaretsizdir. dolayısıyla partnerine de yansıtır bunu ve huzur bozar. dolayısıyla partnerinde de bi güven kaybı yaratır bana göre. çünkü onu yapmayalım, bunu yapmayalım, şuraya buraya gitmeyelim dedikçe ve söyledikçe karşı tarafında beyninde kuşkular oluşuyor dolayısıyla.
sevmek ve sevmeye devam edecek olmayı dilemek ise o kişinin vay haline denilesi durumdur. milletin enayisi sen misin, kimse sonradan değişmiyor. insanın kendini tanıması, ne istediğini bilmesi en önemli kriter olmalı. karşısında aksi biri olan hayatını mahvedecek ve pişman olacaktır. o da kendini bilmezin biriyse, e mutluluklar o zaman.
pratikte kendini sevmeyi becerememiş birisini severek onun doğasıya bir paradoksa düşüyorsunuz. maalesef bu iki kaybedenli bir denklem.
ya ben sevdikten sonra yemişim onun kendine güvenini. benim yanımda kazanır zaten o güveni.
KullandikÇa açılır diye düşünmektir.
kendine güveni olmayanın sizi reddetmesiyle size öz güvensizliği, kendine de sizden çaldığı öz güveni aşılamasıyla sonuçlanır. yani bir bakmışsın kartlar el değiştirmiş.
yersiz kıskançlıklar ve paranoya ile yıpratan, gün geçtikçe kendini tüketen ilişkiye maruz kalmaktır.
deveye hendek atlatmak daha zor olan bir durumdur bunun yerine kendinize bir kitap alıp okuyun kurbanlık kuzu alıp besleyin ne bileyim işte birşeyler bulun ve böyle bir saçmalıktan uzak durun dediğim ilginç bir durumdur (çok sinirlendimde * .