bugün

koku kitabının başrol oyuncusu.. kokulardan oluşan algı dışı dünyasında yaşarken sonunda mükemmele ulaşıp insanı çözen kahraman..
Tüm kokuları algılayan ancak kendi kokusu olmayan das parfum başkarakteri.
her kokuyu ayırt edebilen fakat bir gün şaşkınlıkla kendi kokusu olmadığını anlayıp o günden itibaren kendine koku edinmeye çalışan das parfum romanının baş kişisi. sonunda bulduğu koku dünyadaki hemen her kapıyı açabileceği cinstendir, ancak bulduğu koku ile tek kapı açılmaz: sevgi.

--spoiler--
bulduğu koku, ne onun birileri tarafından sevilebilmesini ne de birilerini sevebilmesini sağlayabilir.
--spoiler--
raskolnikov kadar akıllarda kalan etkileyici bir roman karakteri.
bebekken bile insana itici gelen, süt annesinin ' piç' yakıştırmasını yaptığı ve papaza verdiği ve de papazın da kendisinden korkup başka bir kadına verdiği o zamanın çocuğu. burun deliklerinin kokuyu alış tasviri ve koku alma mücadelesi takdire şayandır.
--spoiler--
evet, çok hafif bir kokuydu bu. bazen kayboluyor uzun zaman sonra tekrar geliyordu. o kokunun yönünü de kestirebilmiş değildi.
--spoiler--
ben whishaw tarafindan canlandirilmis karakter.
bu karakteri canlandıran ben whishaw'ın, filmin başlarında yadırganıyor. ancak sonradan sonraya fark ediyorsunuz ki, rolüne çok uygun bir karakter.
en büyük kederi iğrenç kokan insanlar gibi kokamaması, kokusuzluğu yüzünden benimsenmemesi. muhteşem koku yeteneği sayesinde istediği her kokuyu elde edebilen bu kahraman, insan kokusunu da elde etmiştir, üstelik en acımasız yollarla dünyanın en tanrısal kokusunu... koklayan herkeste tapınma derecesinde sevme isteği uyandıracak, ona sahip olma, onun bir parçası olabilme dürtüsü uyandırabilecek bir koku... kokusunu alabildiği en güzel 24 * genç kızın bedenlerinden kokularını çalar ve sadece minik bir şişe tanrısal koku elde eder en nihayetinde. ve polis tarafından yakalandığında idama mahkum edilir. idam günü nefretle onun ölümünü izleyecek olan onbinlerin karşısına, elde ettiği kokudan sadece bir damla sürünerek çıkar ve meydandaki herkes bir anda kendisine tapınmaya başlar, ardından insanlarda uyanan şehvet duygusuyla oradaki herkes birbiriyle ilişkiye girer kontrolsüzce, kahraman idamdan kurtulur ama bu değildir asıl istediği, o insanlara karşı duyduğu nefrete nefretle karşılık alabilmektir. o anda birinin gelip kendisini öldürmesini o kadar ister ki.. bu olmaz, en sonunda paris'e gider ve yarattığı o tanrısal kokunun tamamını üstüne boca ederek tüm insanların onu parçalayarak yemesine neden olur, çünkü o muhteşem kokunun etkisiyle insanlar kendisinden bir parça alabilmeyi deliler gibi arzulamıştır ve yaptıkları onlara hayvanlık olarak değil, ibadetmiş gibi gelir.
kokusuz olmasından kaynaklanan statü kaybı, farkedilmezlik, yakalanamama ve çok kolay ortalardan kaybolma özelliği tüm bunlar sadece ve sadece koku ile. patrick suskind'in '87 yılında yarattığı unutulmaz karakter.
kadın teninden koku üretmeyi başaran insan.
çarpıcı bir romanın (bkz: koku) baş kahramanı.
--spoiler--
insana itici gelen ve romanın ilerleyen aşamalarında bildiğiniz seri katil konumuna gelen bir karakterdir. yine de ilgi ve dikkatle okumaktan ve anlamaya çalışmaktan geri duramazsınız. o dönem yeni yeni ön plana çıkmakta olan ve toplumca anlaşılamayan aydın tiplemesinin bir simgesi olabileceği yönünde eleştirmen yorumları varsa da, konu netamelidir. yine de, söz konusu olan, gayet ilginç bir roman ve ilginç bir tiplemedir.
--spoiler--
hem bu kadar az konuşup, hem de başrolu bu kadar iyi idare eden bir oyuncunun canlandırdığı koku filmi karakteri. filmi izleyeli birkaç ay olmasına rağmen hala peşimde dolanıyor hissi uyandırıyor şerefsiz.
tarihteki en büyük toplu seks olayının müsebbibi olan insan.
adolf hitleri anlatan koku romanının başkahramanıdır(hitler).

spielbergin "bunun filmi olmaz.çünkü koku öğesini sinemada veremezsiniz." diyerek filmini çekmeyi reddettiği bu roman sinema filmi olarak çekilmiş ve spielberg filme hayran kalmıştır.
otobüste yolculuk sırasında o önünüzdeki ufacık televizyonda keşfedebileceğiniz karakter. hastası oldum adamın.2.5 saat gözümü kırpmadım şerefsizim.
17 temmuz 1738 günü yılın en sıcak günlerinden birinde doğan, diğer kardeşleri gibi balık tezgahı altında ölüp gidecekken son anda ağlayıp insanlara sesini duyuran ve annesini bile bile çocuğunu ölüme terk etmek suçundan ölüme gönderen, kendisi kokmayan buna rağmen kilometrelerce ötelerden her türlü kokuyu alıp, seçip, ayırt edebilecek kadar hassas bir burna sahip, mükemmel bir kitap karakteri.kitapta tasvir edilen grenouille çelimsiz, çirkin bir şeyken filmdeki karakterle nasıl bağdaştırıldığını anlayabilmiş değilim sözlük. (bkz: ben whishaw)
bir dönem beraber olduğu insanların bu yanlarından ayrıldıktan sonra taklaya gelerek feci şekilde can verdiği veya kim vurduya gittiği roman karakteri.
cocukken kendisini evlat edinen ve daha zor günleri düşünerek her kuruşun hesabını yaparak yaşayagelen kadın jean baptiste ile ayrılınca çok uzun yaşama şanssızlığını göstermiş ve acı çekerek sefil bir yaşam koşulunda ölmüştür.
deri ustasının yanında çıraklık yapmış dericiden ayrıldığı gün adam köprüden düşerek boğulmuştur.
koku imalatı yapan usta ile kalfalık döneminde aynı evde kalmış evden ayrıldığında ev nehrin sularına hem de içindeki paha biçilmez hammade malzemelerle birlikte gömülmüştür.
romanın sonunda jean baptiste nin patroniçesini tokmaklayan ve fırsatta elemanı ezen ve hakir gören ustanın sonu ise ibreti alem.
Ismi yeter denebilecek karakter.