bugün

Şu son iki gündür hayattan hiç zevk almıyorum. Yemek yemek zorunda kalmamak için duşa girip yatıcam.
zaten yazarken yapıyorum bunu sözlükte.
Koray candemir'in tam kış aylarında dinlenecek şarkısı.
zorunluluktan giyip, kötü olduğunu bildiğim bir elbise gibi yakışıksızım şu sıralar. benliğim ve bedenim birbirine uymuyor. beynim başımın üstünden atlayıp gidiverecek sanki, öyle sıkılmış ve ağrılıyım.
insanlara iyi gelme çabamın karşılığını isteklerimin gerçekleşmesiyle aldım ama ne istediğimi bilmiyormuşum. isteğimin bana getirecek olduğu zorluğu görüp kaçtım. çok mahçup hissediyorum, hatta utanmış.
razı gelsem de, kabul etsem de pişman olacağım.
bencillik yaptım belki. belki kaderim bu. düşünceler yine yük oldu üstüme.

yanımda birileri olsa rahatlayacak gibiyim. oyalanmak için de kimsenin rahatını bozamam, bariz bir bencillik bu.
şimdi Kefaretimi birilerine koşulsuz sarılarak mı ödesem yoksa birilerinin reddedip birilerinin 'kalıbını bastığı gibi' kötü mü olsam kararsızım.
Ara ara gelen ataklar hariç gayet mutluyum, şimdi Beşiktaş'a yalnız başıma icmeye gidiyorum. Deniz havasi, bira, müzik ve senin hayalin. Bir insan ac gözlü değilse daha fazla ne isteyebilir ki? Bir düşünelim, ben olsam yanımda olmani isterdim herhalde daha fazlasi bu olurdu.
“Annemi özledim. Özlemi anniyorum. Anlıyorum. Zenit bana ne söylediydi, hatırlanamıyor. Kurumlar ve kuramlar beni anneme üzüyor. Bende şiir yazabilme kaabiliyeti varmış, öyle söylüyorlar. Ne dediğimi bilmemek istiyorum. Hakkımı aramamak istiyorum. Boş başıma dolaşmak istiyorum. Sosyalleşmek istememek gibi bir hak tanınmak istendiriliyorduğum. Sahipsizim. Sonra sokokta dolaşırken her şeyi rasyonalize etmek durumunda kalıyorum. Bazı kediler rasyonalize olmak istemiyorlar. Annem rasyonel ne demek, ağlamıyor. Kendimi bana bırakmak istiyorum. Annemi özlediğim için kızlardan uzak duruyorum. Kızlar bana yaklaşmakda zorluk çekiyorlar. Köfteci de öyle. O da bana yaklaşmakda zorluk çekiyor. Canım akşamları daha çok sıkılıyor. Annem daha çok. Akşamları hava siyah oluyor. Havaya bakıyorum. Hava bana bakıyor. Bana salık verilecek sevgiliyi doğrudan reddetmek durumundayım. Kızlar bana önem vermemek konusunda tutarlılar. Köfteci de öyle. O da bana önem vermemek konusunda tutarlı. Annemi özleyince, annem yok ya hani, böylece Hayati'ye bakıp, Hayati'ye bakıyorum işte. Yani şey oluyor. Hayati benim hayatımda etkili bir yere sahipmiş ben de hani Hayati'ye bakıyorum ya, hah, işte Hayati'nin yani şey. Sonra dışarı bakınca bir küçük irrasyonel kedi görüyorum. Kedi bana aç aç bakıyor. ben ona artık annemi özlediğim için konuşmakmak istemediğimi ancak rasyonel anne kedisiyle gidip gitmesini işte istedim. Kedi bana bakıp gitti. Ben gece korkunca istemediğim kitaplar okuyup anlamadığım annelere saygı duyuyorum. Ataya saygı hamurumun içinde varmış. Benim hamurum orda. Annem beni sevip özler. Ben de böylece yalnızken annemi düşünüp irrasyonel kedi gibi annemin peşinden gidemem. Sonra annemi de rasyo… Neyse...”

En az bu şiir kadar kafam karışık. kimi özledim, bilmiyorum. irrasyonel özlem, irrasyonel ben, irrasyonel ah muhsin ünlü şiirleri.
Arkadaşlar cidden aşk acınız o kadar saçma geliyor ki, hayır duyar kasmıcam kıskanıyorum sadece keske ben de böyle şeylerle uğraşsam lükse bak acı olarak aşk acısı çekiyorlar.
şimdi derdimizi tasamızi burda anlatırız internette yayılir gerek yok insanları üzmeye.
yazmaya devam, ancak ne zaman yazar olacağım bilmiyorum, bilgi verende yok, "şuan tek hedefim yazar olmak." umarım olurum.
Galiba rahat 4-5 senedir dudaklarımı yiyorum. Bu illete nerden başladım bilmiyorum. Ama şunu çok iyi biliyorum ki babama ne zaman bişeyler anlatsam veya onu gözlemlesem eliyle çenesini tutarak dudaklarının içini ısırırken görürdüm. Aklımda bu görüntüsünün çok fazla kopyası var. Bunun bişeyleri çok fazla düşünen insanlarda bir dışa vurum belirtisi olarak görüyorum. Soyut bir sıkıntının dışarıdan ufak bir görüntüsü gibi. Bilemiyorum.
Farklı zamanlarda farklı sebeplerden dudaklarımı farketmeden yediğim çok oldu. Artık o kadar benden bi hareket olmuş ki en önemli işlerin arasında bile yine kendimi bu şekilde yakalıyorum. Neden diye düşündüğümde bunun net bi sebebi oluşmuyor kafamda.
Büyük bi olay olmasına gerek görmüyorum. En ufak aklıma takılan bi şey de bunu körüklüyor..

Bir şeyleri düşünmemek için türlü yöntemler deniyorum. Bu bir şeyler bazen beni gerçekten üzen şeyler olurken bazen de geçmişteki bir olay, gelecekten bir beklenti, en ufak kırıcı bir söz, özlem duyduğum bir insan olabiliyor.
Tüm bunlar olurken içimde giderek benimle büyüyen bir boşluğun varlığı da beni düşündürüyor. Kendimi çoğu zaman gülerken bulsam da bu boşluk muhakkak bana kendini hatırlatıyor. Yerini doldurmaya çalıştığım şeyler sadece günü kurtarıyor. Ya da haftayı..
Sonrası? Yine aynı durum.

Bu boşluk bende her şeyi uçta yaşamama da sebep oluyor. Sevdiğim şeyleri çok sevmek,alıştıklarımdan vazgeçememek, üzüldüğüm şeyleri büyütmek, bazı şeyleri takıntı haline getirmek gibi.
Kendime tahammül etmekte zorlanırken bi başkasından bunu beklemem de giderek zorlaşıyor haliyle..

bu başlığın bir işe yaramadığını bilsem de dönüp arada kendime bi bakmak için yazmak mantıklı geldi.
Dudaklarımı yiyorum ve iyice tipsiz bir hâl aldım.
Dudaklarım ayın yüzeyi gibi kreter çukuru dolu..
Hayatımı s2yim, benim elimde olmayan şeyler yüzünden bana fatura kesenleri s2yim, yaşamın zorluğunu s2yim, çıkarken bana gelcen mi diye sorulmuş da bende he demişim gibi yaşattıklarını s2yim, alayını s2yim.
Bazen o kadar büyük bir neden çığlığı geliyor ki içimden, boğazımda düğüm düğüm kalıyor.. Gözyaşı oluyor doya doya ağlamak istiyorum ama kimseyi üzmemeliyim diyerek yüzüme tekrar o gülümsemeyi yerleştiriyorum. Hoş anlatsam da anlamıyor ki zaten kimse...
Kaç yıldır aralıksız geceli gündüzlü çalışıyorum. Para kazanayım ailemin borçlarına destek olayım dedim didindim durdum yıllardır.. Tam borçlar bitti artık kendi kariyerime hayatıma odaklanabilirim, birikim yaparım kendime harcarım sonunda rahat rahat dediğim noktada... Bir telefon ve sil baştan her şey... Borçlanmamak için o kadar dikkat eden ben boyumu aşan kredilerin altında eziliyorum şimdi. Hemde yıllardır tek bir an abiliğini görmediğim abim yüzünden. Ben annem ve babam üzülmesin diye çabalarken onların bile benim boğuluşumu görmemeleri çok yıpratıyor beni..
Tek ihtiyacım olan birisinin bana sarılıp yeter bak sen çok yalnız kaldın bu olaylarda farkındayım ama artık, ben yanındayım beraberiz her şeyde demesi... Benim ne hissettiğimi gerçekten umursayan, gerçekten merak eden anlayan birisine sarılıp hüngür hüngür ağlayabilmek istiyorum sadece..