bugün

murathan mungan'ın muhteşem şiirindeki son dize.

elini çenene koyup dinlerdin hep sinirli olduğunda yaptığın gibi ve bir kaş havada.
saçma nedenlerle tartışır, burnumuzdan kıl aldırmadan devam ederken birden öperdin beni
dudaklarımdan, erirdim.
aynıydık bütünüyle aynı.
aynı şeylerden zevk alıyor, aynı kitpları okuyor, aynı yemeklerden hoşlanıyor, aynı filmlerde
gülüyor, aynı olaylar karşısında ağlıyorduk. sen bir şiir okumaya başlayınca ben tamamlıyor,
ben bir kitaptan bahsedince sen sonunu söylüyordun.
sadece tek bir şeyimiz farklıydı, oda sevgimizi gösteriş biçimlerimiz.
ben haşin sever, bazen öpücüklere boğar, hırpalardım seni.
sense, kırılacak bir biblo gibi davranırdın bana. bir bebeği incitmekten korkar gibi,
tüy hafifliğinde dokunurdun yanaklarıma. uzun uzun durup beni seyrederken,
gözlerindeki aşkı görmek için kör olmamak yeterliydi.
sadece bana sarılırken sımsıkı sarardın, anne karnındaki güveni hissederdim. kokunu içime çekerken,
nefesini hissederdim ensemde, ve bu anın hiç bitmemesi için dua ederdim.
güllerden nefret ettiğimi anlamış olmalıydın ki, en başından beri kucak dolusu papatyalar
alırdın hep bana. bahar gibi güzel yüzünde yine baharı yaşardım.
"biliyor musun, en sevdiğim mevsim bahar" deyince beni elimden tutup b.sayarın başına oturtmuş
hadi arayalım her zaman baharı yaşayayan bir ülke var mı diye, varsa gidelim demiştin gözlerin bir
çocuğunki kadar parlayarak. biliyordum bunu laf olsun diye söylemediğini. bana olan sevgin karşısında
çocuklar gibi ağlamaktan başka bi şey yapamadım o an.

hasta olunca geceleri tetikte uyur, yönümü değiştirmek için döndüğümde bile, panikler
iyi misin diye sorardın. gece elimi tutar, yarı uykulu sayıklamalarını duyardım, 'beni bırakma'
vicdanının sesiymiş sonradan anladım.
6 ay askerliğin süresince sensiz nasıl kalıcağımın derdini çekerken, bilemezdim bir ömür boyu
seni göremeyeceğimi.
çok sonraları öğrendim birinin olduğunu hayatında. dediler inanmadım, sormadım bile sana taki
gözlerimle görene kadar.
hiçbir şey demeden çekip gittim o evden beni bir daha asla bulamayacağın bir yere, her mevsim
baharı yaşayan ülkeye.
haberlerini alıyorum hala. pişmanmışsın, perişanım diyormuşsun,
olmaz bal gözlüm olmaz artık, büyü bitti..
iyi ol, sağ ol, uzak ol, ama bir daha görme beni.
gerçek bitişin cümlesi. aşkından ölsen de geri dönemeyeceğin gerçek son. hep ertelediğin, hiç ummadığın anda karşına dikilen iğrenç ve acı gerçeklerin öğrenilmesiyle gelen sonsuz ayrılık. ebedi veda.
Daha az seviyorum seni
Giderek daha az
Unutur gibi seviyorum
Azala azala
Aramızdaki uzaklığın karanlığında
Geceler kısalıp,gündüzler uzuyor böyle olunca
Daha az seviyorum seni
Kendini iyileştiren bir yara gibi
Daha az
Ve zamanla Sen geceyi tutuyorsun,ben nöbetini
Uzak dağ kışlalarında
Görmüyoruz birbirimizi
Usul usul sis iniyor
Kopmuş yollara
Işığı hafif,uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da
Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi,ölür gibi daha az
Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini
Kolay değil
Yalnızca sevgilimi değil,evladımı da kaybettim ben
Kaç acı birden imtihan etti beni
Tek bir gece vardır insanın hayatında
Ömür boyu sürer nöbeti
Bu da öyleydi,iyi ol,sağ ol,uzak ol
AMA BiR DAHA GÖRME BENi!
murathan munganın 'gece nöbeti' isimli şiirinin son dizeleridir.

(bkz: gece nöbeti)
son vedadır aslında.içinde tarifi imkansız bir nefret duymaktasındır ve karşındakinin sadece sağlıklı olmasını dileyebilirsin içinden.çünkü hala insani duygular taşımaktasındır kendince!ama sağlık dediğin mutluluğun olmazsa olmazı olmasına rağmen herzaman mutlu etmez insanı..sağ olmalı sağlıklı olmalı ve mutsuzluğu da burnundan gelene kadar tatmalı diye düşünürsün karşındaki için ..yani pekte hatta hiç de iyi niyetli değilsin özünde...
yakılacak onca anının yakılma vakti geldiğini bize hatırlatan murathan mungan'ın en sevilesi şiirlerinden gece nöbeti'nin en can alıcı dizelerinden yalnızca biridir. bunun için mi başlamıştı her şey dersin bu şiiri ilk okuduğunda.. her şey bitmek için mi başlamıştı? aşk bitmek için mi gelip midenize kramplar saplamıştı...ve gariptir sonunda biter her şey. çünkü her aşk bi' gün bitermiş.. öyle diyorlar.. sen aşka aşıksındır, müsaitsindir gördüğünü abartmaya çünkü... giderken söylenebilecek en anlamlı sözü söyler; hoşca kal, iyi ol, sağ ol ama uzak ol der ve her şarkı ömrünüzde yeni bir sayfa açsın diye gidersiniz...çünkü o size, siz ona gitmek için gelmişsinizdir/gelmiştir.***
(bkz: sen sag ben selamet)
(bkz: bana uzak allah a yakin ol)
(bkz: bsg)
#4146440
"Artık daha az seviyorum seni
Unutur gibi,ölür gibi daha az
Yeniden ödetiyorum kendime Onca aşkın öğretemediğini
Kolay değil"

bir insan, bir ayrılığı ve ardından hissedilenleri ancak bu kadar güzel anlatabilir..
ellerine, düşüncene, yüreğine sağlık başka ne denebilir ki..
kendini her şeyin ortasına bırakmaktır;sevginin ,aşkın buna karşılık öfkenin ,hayal kırıklığının...canının ötesinde bir can olarak bildiğin kişiyi sonra çok uzaklara taşımanın verdiği histir.vaz geçemezsiniz her şeyi bilseniz de her detayı bilseniz de yapamazsınız işte vaz geçemezsiniz;ama olmayacağını da gayet net bilirsiniz tılsımını kaybetmiştir her şey ,yama tutmaz artık bu aşk dersiniz,buna rağmen yine de ona kızamazsınız iyi olmasını istersiniz.insan çok üzülmüş ,kırılmış olsa da bir zamanlar kalbini verdiği ruha ihanet etmeye kıyamıyor işte...
bazen söylemeye bile cesaret edilemeyendir. elinizdeki en değerli şeyden, ümit etmekten vazgeçmeye bile cesaretinizin kalmadığı zamanların dil ucunda barınan ve hep tetikte bekleyen şiirinin noktası.