bugün

Uğuruna şiir yazılmış, dünyanın sayılı metropollerinden..
bknz: istanbul'u dinliyorum gözlerim kapalı Orhan Veli .
özlenendir, kendine çekendir ayrı bir havası var ama yaşamak için değil arada gidip şuursuzca eğlenmek için.

(bkz: vakti mi geldi ne)
Trafiğini sevmesem de orada yaşayan insanların öyle güzel bir şehirde yaşadıkları için nasibli olduklarını düşünüyorum. Ekim ayından beri gidemedim. inşallah yakında giderim. Kesinlikle insanı terapi eden yönü var bu şehrin dışarıdan günübirlik gelenler için.
yaşanacak şehir değil ama gezmediyseniz gezin o havayı bi koklayın.
bir tek kuzguncuk için bile tüm kaosuna, trafiğine, çilesine değecek şehir.
pahalı ve kalabalık olmasını geçtim de, gittikçe arap yarımadasına benzemeye başlayan, arap nüfusunun hızla arttığı bir yer olmaya başlamıştır. tamam adamlar zengin, lakin parası olan bu memlekette her istediğini yapabilecek konuma gelirse, bu memleketin çivisi çıkar.
Sıcak havalarda hiç çekilmeyen şehir. Efendim dün malum hava sıcaktı. Beyazıt'ta bir işim olduğundan eminönü'nden tramvayla geçeyim dedim. Aman aman. Tramvayın eminönü durağına ikindi saatlerinde bi girdim ki bir sürü insan var. içimden "neyse dert etme eminönü'nde boşalır tramvay rahat rahat giderim" dedim. Neyse tramvay geldi. ağzına kadar dolu. inen yok. bekleyen millet ise binmeye çalışıyor zorla. Dayanamadım geri çekildim. Dedim en iyisi karşı perona geçip karaköy'e gidip, oradan -en azından eminönü'nün hengamesinden daha az olduğu düşüncesiyle- tekrar karşı perona geçip bineyim dedim. Tam bu düşündüğümü eyleme koymak için karşıya geçtim. Yeni bi tramvay geldi. o tramvayın son seferi eminönü olduğundan yolcuların hepsi indi. Ben geri eski perona geçip tramvaya bindim. Ama hemen doldu. Arada sıkıştım. Sonra sirkeci, gülhane ve sultanahmet'den bir sürü insan daha -ne zorları varsa- tramvaya zorla bindim.Balık istifi olduk. itiş kakış, bağrış, homurtu... tiksindim. Hele kadınların kızların durumuna daha çok üzüldüm. Afedersiniz ama o tramvay... çok kötü. Neyse dayanamadım çemberlitaş'ta ineyim, dedim. Yok. Millet oynayamıyor. Bir yandan da birileri binmeye çalışıyor. inemedim. Dedim beyazıt'ta inen olur arkalarına takılır açtıkları yoldan inerim. Beyazıt'a geldik bir yığın insan binmek için tramvayın kapılarının açılmasını bekliyor. kendimi gaza getirip "müsade edin" diye diye zorla indim. indiğimde oturup iki rekat şükür namazı kılsam yeriydi. Böyle mahşerî kalabalığı olan toplu taşıma araçlarına binmemek için kendime bir daha sözler verip, defoldum gittim duraktan.

bugünse hava yağmurluydu. Yolum çemberlitaş'a düştü. işimi hallettikten sonra mütereddit bir tavırla kendime: tramvaya bineyim, dedim.. dünkü maceradan sonra korkuyordum. Neyse akbili bastım ve cesurca girdim. Tramvay geldi bomboş... koltuğa bile oturabildim. Ayakta yaşlılar da yoktu...

Böyle işte efendim onlarca kez tecrübe ettim ki bu şehirde hava "güzelse" dışarı çıkmayacaksın. işi olan olmayan herkes fırsat bilip dışarı çıkıyor. Oysa soğuk, yağmurlu ve karlı havalarda kimsecikler yok. Yalnızca işi olanlar ve bahsettiğim gibi görünüşte kötü aslında "güzel" olan havaları sevenler dışarı çıkıyor. Allah'tan daha az insanın sevdiği "güzel" havaları çoçukluktan beri seviyorum...
abartıldığı kadar da güzel değil orda doğdum ama samsun istanbula bin basar.
(#)samsunhayattır
kendimi ait hissedemediğim şehir. daha beteri kendimi memleketime de ait hissedemiyorum.
şehrimdir. benimdir. beykozda doğdum, büyüdüm. okul için paşabahçe ve sonra çengelköye gittim. devamında beykoz uzak diye üsküdara taşındım.ilkokul ve lise sırasında antrenmanalara gitmek için bağlarbaşına gittim. liseye geldiğimde arkadaşlarımla buluşmak için kadıköye gittim. sonra rexx benim oldu. moda2 ye bira alıp gitmek, vagon cafede oturmak, rexxde bulusup asla sinemasına girmemek rutin hale geldi lisede. eğlenmek içinse beyoğlu yollarını gözler, mervelerde kalırdık. sevgilim ile huzur istediğimde adalara giderdik. evet bunları lisedeyken yaptım, istanbula o zaman aşık olmuşum farkında olmadan.

Sonra kütahya diye bir şehre taşındım... 1 sene kaldım ve döndüğümde o şıp şıp yağmurlu, soğuk, trafik halini bile deli gibi özlediğimi farkettim. ne olursa olsun geri dönmeliydim, ben oraya ait değildim. döndüm de.

kendimi bir yere ait hissedebilen biri değilim aslında. ama o özlem beni burdan ayrılmaya korkar yaptı. hep kısa ayrılıklar yaşadım, uzuna cesaret edemedim.
istanbul deniz, arkadaşlar,aile, vapur, simit..
ve ben bu şehri, bu şehri bana sevdirenleri, beni buraya bağlayanları seviyorum.
iyi ki burda doğdum, büyüdüm ve yaşıyorum. bu şehri seviyorum.
Bu gece gideceğim şehir. Akşam 7 de araç kalkıyor. Bu sefer son deneme. Güzel biş bulduk bulduk bulamadık boğaz köprüsündr haberlerdeyim.

Şaka lan şaka askere giderim amk.
gelmeyin kardeşim bu şehirde iş falan yok gelmeyin izmire ankaraya bursaya falan gidin . bıktık yahu yeter trafiğin içine sıçıyorsunuz nefes alamıyoruz gelmeyin nolursunuz . şehrimdir sonradan gelenler geri giderse dünyanın en güzel şehri olacaktır .
türklerin anlatmak için kelime bulamadığı adına şiirler şarkılar yazılan muhteşem şehir. iki kıtayı birbirine bağlar. bu şehirde bir insan hem asya ya hem de avrupa ya geçebilir bir günde.
Avrupa ve Asyayı birbirine bağlayan tek şehir. Bünyesinde Taksim, Eminönü, Topkapı gibi çeşitli turistlik yerler barındırır. Esenler, bağcılar, güngören üçgeni içerisinde hiç hoş olmayan, serseri kılıklı tipler de barındırdığını inkar etmemize gerek yok.

Genelde turistler "istanbul güzel çok, ben gelmek tekrar istanbul" gibi cümleler sarfederek beğendiğini belirtir. Nüfusu 14 milyondur.
Derme çatma şehir. Nerden geldim sana nerden düştüm bilemiyorum. Ama bir o kadar da seviyorum o hırçın halini.
Orgazımdır.
ne yapacağı belli olmayan bir şehirdir. bugün şahit olduk bu duruma. dün yazı yaşıyorduk bugün kışa döndük.
türkiye'nin en güzel şehridir. ama en yaşanılır şehri değil maalesef.
dengesiz havası kedileri de şaşırtmış olan şehir. Yağmur yağdı, fırtına koptuu diye hayvanlar mart ayı zannedip tekrar çiftleşmeye başladılar. Daha az önce kapının önünde gördüm.
yağmurun misafirliğiyle gözümde birden güzelleşivermiş şehir. sıcak yok, insanlar evlerinde, otobüsler sakin, sokaklar boş.
Özlediğimdir.
Keşke bu güzel şehrin anasını sikmeseydik.
ekmek kavgası derdine yenik düşüp bu betonlaşmayı, trafiği, kalabalığı kendine işkence aracı olarak seçmiş insanların yoğunlaştığı şehirdir. her dakika güne küfürle başlarsın; metroya binersin küfür edersin, sabah işe gitmek için 6'da kalkıp diğer yakaya gitmeye çalışırsın küfür edersin, haftanın 5 günü köpek gibi çalışıp haftasonu arkadaşlarınla 2 bira içmek için itin götüne girersin küfür edersin. hele ki trafik çilesi insanın sabır katsayısını artırıp ermiş yapar. gelmeyin lan istanbul'a!
istanbul
beş dakikada bir motorunun acelesine inat
biniyorum meçhule
ardımda martılar telaş

bırakıp gitmek var
şimdi seni yarim
dört yan ezan
vapur vapur boğaz

gozlerin bu kadar mı
bu kadar mı iki hüzün
ellerin istanbul
istanbul ellerin bugün
ellerin istanbul
istanbul hüzün bugün...
nüfusu 14 milyonu aşmış ildir
http://m.uludagsozluk.com/e/27635140/