bugün

hakkında entry girerken dikkat edilmelidr. zira internette "intihara yönlendirmek" şeklinde tanımlanmış bir suç vardır.
hangi din veya görüş olsun fark etmez, azıcık bile öbür dünya inancı olan kişinin yapmayacağı eylemdir.
intiharı düşünen kişinin bu dünyası zaten bir anlamda b.k olmuş demektir, öbür tarafı da b.k etmeye ne gerek var ki veya öbür dünyanın güzel olma umudunu yok etmeye.
buralardan gitme isteği.

lakin, bu işte bi terslik var.
namussuzların hicbiri gitmeyi istemez kendi isteğiyle nedense. siyasi aktörlerimizin coğunun yaptığı kusurlar yüzünden iyice arsızlaştıklarını gördügümde tümünü japonya'ya gönderip 'onur' seminerlerine katılmasını, ülke ve halka verdikleri zarar yüzünden 'buralardan gitmenin' bir onur olduğunu harakiri yöntemiyle öğrenmelerini gönlümden geciriyorum.

benimki de hayal işte...
intihar edenler korkaktır. Ayakta tek başına durmak zor olandır, kolay yolu seçmek korkakların işidir.
varlığın son bulduğu yere kendi isteğinle gitmek, bilinçli bir şekilde o sonsuz, maddeden uzak, bilinçsizliği seçmek.
intihar etmek ;(gitmek) yine bir gidiş çeşididir ama bu sefer sen değilde arkadankileri ağlatan bir gidiş.ciddi cesaret isteyen bir işlem.genelde hayatın tadı tuzu kalmadı diyip seçerler..sakın...hayatta tuzdan başka lezzetlerde var.
insan vücudunda milyarlarca hücre var ve bu hücrelerin herbirinin ayrı ayrı görevleri mevcut. teker teker ayrı işler yapan bu hücreler resmin bütününe bakıldığında tek bir iş yapıyorlar: hayat. her allah' ın günü bıkmadan usanmadan çalışarak bir hayat yapıyorlar, ürettikleri şey hayatın ta kendisi. inanılmaz bir ritmle yılmadan, yorulmadan çalışıyor, hayat ne kadar boş demiyor, ne kadar sıkıcı demiyor, neden her gün aynı şeyleri yapmak zorundayım demiyor bu orkestra. her gün aynı tuşara basarak aynı sesleri çıkardığı halde yaptığı işten birgün olsun bıkmıyor. ancak o orkestranın sözde maestrosu olan insan ne yapıyor? kendisine zevk vermeyen birkaç kötü günü üst üste yaşasa "bıktım, usandım bu hayattan" diyerek teslim bayrağını çekiyor. kendisine hayat veren o milyarlarca hücreyi intihar ederek bir anda ölüme mahkum edebiliyor. herhalde insanın kendisini yaşatarak ölümden kurtaranlara vereceği cevap bu olmamalı.
tüm hayallerini bir kenara bırakıp kadere boyun eğdin andır. fiziksel ölümden bahsetmiyorum. beden yaşar ama duygular ölmüştür. bir makineye dönüştüğünü farkedersin. kendini bırakırsın, hayat akıp geçsin diye beklersin artık.

(bkz: sürrealist algılar)
(bkz: döner keserken ustaya senin karınla yattım demek)
72 yaşındaki dedemin* teşebbüs ettiği eylemdir. lan manyak dede, sabret az kaldı ha bugün ha yarın ölecen zaten. *
Cehaletin bir farklı yaşanış şekli,ne kadar aydın görünürseniz görünün o cehaletin en büyük aynasıdır...
hakkında yazılan tüm entryleri okuduğum sayılı başlıklardan biri bu başlık..

insanların tek bir olguyu algılayışlarındaki farklılığı okudum. bunu okurken mutlu oldum*
intihar etmek..
güçsüzlük olarak gören de olmuş bu başlıkta bunu, cesaret olarak, kaçış olarak, hatta bir erdem olarak gören de. kimisi ergenlikten dem vurmuş.
bende kendi algılayışımı cümleye dökmek istiyorum..

bir durakta bekliyor gibi hissediyorum kendimi. dönüp bakıyorum "hangi duraktayım, bulunduğum yerin adı neymiş lan" diye.. üstünde büyük harflerle hayat yazıyor.. otobüsü bekliyorum, gelince binip gidicem. numarası yok otobüsün, üstünde ecel yazıyor olmalı, daha önce geçmedi bilemiyorum..
ama an geliyor beklemekten sıkılıyorum, yüküm çok ağır zaten.. otobüsün de ne zaman geleceği belli değil.. yüküm de çok ama çok ağır!
bunun için tanrıya kızmayı bırakalı da uzun zaman oldu, onu anlıyorum sanırım. kendim yüklendim bu kadar şimdi niye yüküm ağır geldi diye zırlayayım ki??
beklemekten sıkılıyorum, yükümün ağırlığından uyuşuyor bedenim, hissetmez oluyorum.

"ulan lanet olsun böyle işe" deyip sinirleniyorum, ben sinirli bi insanım. hatta sinir hastası bi insan. tedavi olmuştum bi ara ama ona ne oldu bilemiyorum. taksiye binmeyi düşünüyorum çabucak gitmek, daha fazla beklerken eziyet çekmemek için..
e bu taksiye yüklü bi miktar para vermek de lazım şimdi. cebimdeki parayı çıkarıp bakıyorum; üstünde atatürk'ün falan resmi yok, bir çerçevenin içinde cesaret yazıyor.. taksiye binmeye yetcek kadar param olup olmadığını kestiremiyorum. hem paraya da kıymak lazım şimdi..

düşünüyorum; getirileri götürülerinden fazla olacak gibi çıkarsa sonuç, binicem taksiye.. param yetmezse de yetmesin.. taksici canımı alacak değil ya??
saatler filminde julian moore yatağa uzanır ve sular yükselmeye başlar....

gerçekten tüyleri diken diken eden bir sahne...
--spoiler--
sadece halüsinasyon. ölmüyo...
--spoiler--
not: şu anda tnt ekranlarında yayınlanıyo. bahsedilen sahne birazdan...
hayat artık anlamsız geliyorsa, hayattan istediğini alamıyorsan, istediklerin senden çok uzaktaysa, mutlu bir hayatın başlangıcıdır. * *
eylemi gerçeklerştirmeden önce; geri dönüşü olmayan yola girmeye hazır olduğundan emin olmalısın...
en az 5698 kere düşünülmeli aksi halde kusmuğunuzda boğulurken veyahutta beyninize oksijen oranının az olduğu vakitte pişmanlık fayda etmez...

(bkz: benden sizden biri yaratmayi nasil başardiniz)
insanın aynı zamanda hem kendisinin kahramanı hem de celladı olabildiği tek an.
(bkz: bi siktirin gidin oğlum)*
zayıflıktır, acizliktir.

lakin öyle anlar vardır ki, insan zayıf ve aciz olmaya razıdır.

işte o anlar gerçekleştirilebilitesi olan eylemdir.
intihar eden hayatın en zayıf halkasıdır.
ruh yetmezliğidir.
insanın aynı anda hem çok güçlü ve cesur; hem çok zayıf, aciz ve korkak olabilmesidir. beyaz ve siyah; gündüz ve gece gibi
intihar gibisin dedi.
herkesin bir defa düşündüğü ama kimsenin cesaret edemeyeceği kadar güzelsin.
(bkz: küçük iskender)
ulan hala bu olaya zayıflık diyebilen insancıklar varmış.

skik bedenini canlı tutmaya devam et sen, tamam. ama onu yok edebilecek kadar güçlü olan insanlara laf etme, cidden çok acizsin çünkü.
kaçmaktır. kişilerden değil kendisinden kaçmaktır. kişinin kendisinden kaçması için tek yol intihardır.
özendirmenin ve teşvik etmenin suç olduğu, sadece gerizekalı ve malların başvurduğu sözde kurtuluş yöntemi.

intihar etmek isteyen herkes hayattan soğur, hayatı boktan bulur, tipik ergen tripleridir ki bazı kişiler ergen değildir. geçmişin geleceğe intikamıdır intihar.

edeceksen, yani eğer çok kararlıysan etmeden önce çıkıp bir parka git. gece ise bir gece bekle nasıl olsa ölmeyecek misin olum sen? kararlısın sonuçta.

parkta oynayan çocuklara bak. kahkaha atarlar onlar. bir erkek ile bir kız bebeğin ilk etkileşimini gör. sarılmalarını gör, gözlerinin içine bak.

hala kararlı mısın?

evet kararlıyım diyorsan ;

bir sahil kenarına git, dalga seslerini dinle sigara içmiyorsan bir sigara yak. nasıl olsa öleceksin bari tadına bak amına koyım. benim şehrimde deniz yok diyorsan ormana git. gece veya gündüz fark etmez. kuşların sesini dinle, doğayı dinle. korkma sakın, nasıl olsa öleceksin göt gitse de olur fark etmez.

hala mı kararlısın?

aileni, seni sevenleri ve seni hayata bağlayacak olan yeni şeyleri düşün. aşktan yana intihar edeceksen, tekrar aşık ol. maddi durum için intihar edeceksen, git köpekler gibi çalış. aile konusunda intihar edeceksen, işte orada dur. aile seni karşılıksız seven insanlardır.

yok ben hala kararlıyım mı diyorsun?

aynanın karşısına geç. çırıl çıplak soyun. vücuduna bak, ve o çok özen gösterdiğin vücudunun, saçlarının, makyaj yapmak için saatler harcadığın yüzüne bak. onlar çürüyüp gidecekler. allah'ın sana emanet ettiği canı alacaksın sen öyle mi? salaksın.

ya ben harbiden malım çok da kararlıyım mı diyorsun?

seni vazgeçirmek için 20 dakikadır şu yazılarla uğraşan beni, şu an senin iyiliğin için dua eden sevenini ve sevenlerini düşün.

intihar aptalların işidir ve sen çok zekisin. tek yapman gereken sabretmek ve kurtulmayı beklemek. ipleri de bırakma sakın elinden.

bu atın dehleyeni sensin.