bugün

hayatın getirileri, kaçamayacağımız sorumluluklardır.
hayatını size adamış bir anne ve sizsiz yapamayacak yürüyemeyen bir baba olabilir bu sebepler.
yaşamak için önünüze neden koyan insanlar topluluğundan kaynaklanabilir.
aile ve sevdiğin arkadaşlar bir de azizim götün yememesi.
sakat kalmaktan korkmak.
inançlı insanlar için kuran i kerim'de yazanlar caydırıcı gelebilir.

şahsım adına, hem islam dininin kesin hükümleri hem de geride bırakılan kişileri* üzmemek adına intihar etmek çare gibi gözükmüyor. yoksa yaşamak benim için en büyük çile şu anda...
geride bırakacak olduklarınızdır. yani bunlar üzgün bir aile, mutsuz bir sevgili, gerçekleştirilmemiş hayaller vs. vs.
cesaretsizlik ve tabi arkada bırakacaklarınız.
bu şurubun tadı kötü
tek bir sebep vardir, o da cesaretsizliktir.

insanlari diger yaratiklardan ayiran en vurucu ozelliklerden birisi olecegini biliyor olusudur. zaten olecek isem neden kendimi oldurmuyorum peki?

cesaretsizlik; dinin emirleri yuzunden, geride kalanlar uzulmesin diye, bir umut belki hersey degisir, falan filan hep isin bahanesi... oysa gaza geldigin zaman ulken ugruna, askin ugruna, sunun bunun ugruna kosuyorsun olume degil mi? en ufak cesaret saglayici atesleyiciyi aldigin an kosabiliyorsun olume. akil yine ayni akil, olecegini bilen akil, ama cesaret geldimiydi eylem degisiyor.

boyle de tuhaf yaratiklariz iste...
sen ölüp o merdivenlerini çıkarken ebedi özgürlüğün arkandakilerin acısını yaşamaktan kaçmaktır.
yaşama mağlubiyettir intihar. yenilgiyi reddetmek intihardan alıkor.
boğaz köprülerinin yaya trafiğine kapatılması. evet bazı aksiyonlar yapılırsa oda aşılabilir belki ama ne gerek var şimdi oturuyoruz ne güzel birazdan da mis gibi uyuruz. *
ya olamaz tam intahar edecektim ''makas bitmiş.''
en mantıklısı üşengeçliktir. böyle bir adamı tanıyorum lan valla.
imandır efenim.
aile bireyleri bide intihar edenlerin cehenneme gideceği hakkında aldığım duyum (doğru mudur).
gidilecek yerin pekte romantik olmaması yüzünden.
(bkz: çiçekler) (bkz: böcükler)
hayat ne kadar kötü olursa olsun. yaşamak gerek.
her sabah güneş doğuyor.
dostoyevski demişti sanırım, bir ateist gerçek ateist olduğunu ancak intihar edebilirse kanıtlayabilir. diye, eh işte ölümden sonra yaşam yok diye düşünüyorsanız bu hiçlik olgusuna kendinizi teslim edebilecek kadar gerizekalıysanız buyrun intihar edin. yok eğer inançlıysanız ki burda inanç diye ibrahimi dinlerden birine mensup olmak kastediliyor, zaten intiharla ebedi olduğuna inandığınız hayatta mokokoya maruz kalacağınızı bildiğinizden bunu yapmayacaksınızdır kolay kolay. ama beni ilgilendiren bunlar değil. intiharı jean pual sartre, intihar kaçış değil reddediştir sözüyle anlatıyor. hayattan kaçmıyor intihar eden, hayatı reddediyor bu söze göre. bu sorumlulukların ağır yükünden kaçan korkağın seçimi değil de gözü yaşamın pozitivizmine kapanmış, yaşamı tümden reddeden çökmüş tine sahip tenin yakarışı gibi adeta. işte mesele burda, intihara sürükleyen sebepleri analiz etmekten nasıl aciz hale gelir insan ve bu yola başvurur? hangi inanç ya da görüşe sahip olursa olsun, intihar kavramının, bu olgunun açıklanabilmesi çok güç. ama zayıf ve iradesiz bir kavram ile atfedildiği ve intihar edenlerin hemen her kültürde dışlandıkları ki islamiyette cenaze namazları bile kılınmaz, açık bir gerçek değil midir? öyleyse neden intihar edemiyoruz sorusundan ziyade ''bizi bu çöküşe, bu nihilizme hatta bu dekandance' a- yozlaşıp kokuşmaya iten sebepler nedir'' diye sorup bunu tespit ederek yola çıkmak ve bu sebepleri ortadan kaldırmaya çalışmak en doğrusu olsa gerek.
sosyal fobidir. zira ulan ya ölürken g.tüm açılır da kameralarda bunu çekerse, ya arkamdan "yaşamayı beceremedi" diye düşünürlerse gibi düşünceleri akla getirir sosyal fobi.**
(bkz: sosyal fobi)
cesaretsizlik. inanan biri ise sonsuz cehenneme gitmek istememesi.
intihar edemiyorsan süren dolmamıştır ve ölüm sebebin intihar değildir.
(bkz: götün yememesi)