bugün

Film konusunu, Beethoven'ın ölümünden sonra bulunan ve kimliği tarihçileri hala meşgul
eden 'Ölümsüz Sevgili'ye hitaben yazdığı bir mektubun sahibinin aranmasından alıyor.

--spoiler--
1820'ler, Viyana. Müziğiyle bir asra damgasını
vuran dahi kompozitör Beethoven (Gary Oldman),
çocukluğunda babasından yediği dayak yüzünden
sağır olsa da müthiş besteler yapan fakat bu
sakatlığı yüzünden zamanla son derece aksi ve
nemrut bir kişiliğe bürünmüş bir adamdır. Artık
ölüm döşeğindeki bestecinin kardeşi bile onun
ölmesi ve mirasına konabilmesi için günleri
saymaktadır. Derken Beethoven ölür ve sadık
dostu ve yakın arkadaşı Anton Schindler (Jeroen
Krabbe), onun evrakları arasında WÖlümsüz
SevgiliWye hitaben yazdığı bir mektup bulur.
Film, bundan sonra Schindler'in bestecinin
hayatındaki ipuçlarını takip ederek, hiç bir
zaman evlenmemiş fakat pek çok sevgili edinmiş
bu adamın hayatına girmiş kadınlardan hangisinin
söz konusu 'Ölümsüz Sevgili' olduğunu bulmaya
çalışmasını anlatır. Orta Avrupa'ya belirsiz bir
yolculuğa çıkan genç adam ilk önce adam ilk önce
Karlsbad'da bir otele gider ve orada
Beethoven'ın en büyük aşkı olduğunu iddia eden
Kontes Giulietta Guicciardi'yle konuşur.
Schindler'in ikinci durağı ise Macaristan olur.
Burada Kontes Anne Marie Erdody'yle (Isabella
Rossellini) buluşan sadık dost, ondan, genç
kadının yıllar önce büyük besteciyi sağırlığı
yüzünden düştüğü zor bir durumdan kurtarmasının
hikayesini dinler. Beethoven'in hayatındaki
kadınlardan birinin de küçük kardeşinin köylü
karısı Joanna oluşu işleri iyice karıştırır.
Acaba, bu kadınlardan hangisi onun 'Ölümsüz
Sevgilisi'dir? Beethoven'i canlandıran Gary
Oldman'ın iyi oyunculuğu ve piyano
yeteneğiyle göz dolduran 1994 yapımı bu film,
müzikleriyle de pek çok müziksever için ayrı bir
yeri olan bir yapım.*
--spoiler--
yeğenin piyona yeteneğini yoksa babadan mı aldığını sonunda süprizlemiş filmdir.
Gary Oldman'ın devleştiği filmdir. Beethoven'ın dramını yansıtması, kurgusu, senaryosu ve müzikleri bakımından da muhteşemdir ve Amadeus filmiyle birlikte, bana göre, en iyi klasik müzik temalı filmdir.
''meleğim; her şeyim; diğer yarım;
bugün ancak birkaç kelime yazabileceğim sana ve onlar da seninkiler olacak.
sadece yarın kesin olarak nerede kalacağımı biliyorum. ne gereksiz zaman kaybı bunlar. bu derin keder neden? bir araya gelebilirsek eğer, kalmaz geriye ne hüzün ne de keder. neredeysem sen de benimle birliktesin. yakında birlikte yaşayacağız ve o ne hayat olacak ama!

seyahat korkunçtu. sabah saat 4 olana kadar ulaşamadım buraya. son durduğumuz yerde beni gece seyahat etmemem için uyardılar ve bir ormanla beni korkutmaya çalıştılar ama bu beni sadece kışkırttı. fayton berbat bir yoldan gitti ve orada arıza yaptı. hiç sebep yokken kır yolundan gitti ve şimdi tamamen alıkonuldum. ama başka bir fayton buldum ve kısa zamanda birbirimizi muhakkak göreceğiz. umuyorum bugün.

seni görmek zorundayım. beni ne kadar seviyorsan, ben seni daha çok seviyorum. kendini benden asla saklama.

yatağımdayken aklıma sen geldin, ölümsüz sevgilim. bazen mutlu, bazen kederli, kaderin bizi duyup duymayacağını bekliyoruz. sadece tam anlamıyla seninle yaşayabilirim. yoksa hiç yaşayamam. evet. öyle olması gerek.

artık uykuya dalmam gerek. sakin kal aşkım. bugün, dün senin için gözyaşlarıyla özlem dolu olsa da , sen sen benim hayatımsın. her şeyimsin.
elveda artık. beni sevmeye devam et. ebedi seninim, ebedi benimsin, sonsuza kadar … ''

http://youtu.be/b7LtAHQOP3M
1994 yapımı 121 dakikalık biyografi/dram/müzik kategorisindeki, bernard rose'nin yazıp yönettiği muhteşem film. 7.5 imdb puanına sahip, hakkında sadece 5 entry olmasına üzüldüm. Şahsi puanım 8.6 Zira oldukça underrated kalmış bir filmdir, izlenmesi şiddetle tavsiye olunur. Bir amadeus bir de bu film türünün en harika örneğidir. amadeus kadar müzik geçmişine değinmese de, şimdiye kadar yapılmışların en iyisidir. Türkçeye ölümsüz sevgili olarak çevrilmiştir, beethoven'in müzikle karışık aşk hayatını anlatır görsel

--spoiler--
Dahi oyuncu gary oldman, dahi müzisyen ludwig van beethoven'i muhteşem canlandırmıştır. son kez sahneye çıkıp, neşeye övgü çalınırken geçmişe gitmesi akabinde eser bitince dinleyicilere dönüp eğilerek selam vermesi müthiştir! Gençliği ayrı, olgun hali ayrı güzel olmuştur. Kaç kez izlesem de, yüzündeki o çaresizlik ifadesini unutamam. Neden aksi ve huysuz bir adam olduğu güzel anlatılmış. Karl'dan çalmasını isteyip yatağında oturuyor, onunla birlikte müziği biz de duymuyoruz, sonra hissetmeye başlıyor ve elleri ile duyuyormuş gibi müziğe eşlik ediyor. Duygulanıp yatağa uzanıyor, o mavi gözlerin doluşu ve acı içinde kendinden geçmesi.. anlatılamaz..
Beethoven'in sevgilisine yazdığı mektup içimi burktu, son sahnede gözyaşlarıma hakim olamadım* My angel'le başlayıp, forever'le bitiriyor ya aman yarabbi!
Başını piyanonun üzerine koyup, ay ışığı sonatını çalması akabinde masum bakışları ile sanki duyuyormuş gibi bakması mükemmeldir. Gary oldman'ın piyano yeteneğine hayran olmamak elde değil* Bir piyano Anca bu kadar duygulu çalınabilirdi, kontesle birlikte ben de ağladım.. görsel
--spoiler--
imdb'de aldığı 7,5 puanın çok daha üstünde bir puanı hak eden filmdir.
izlemek istediğim film, altyazılısını bulunca izleyeceğim.
görsel
Bazen bir şeyler olur ve o beğendiğiniz, sevdiğiniz kişiyle birlikte olamazsınız. Ancak çok uzun zaman sonra anlarsınız ki kaçırdığınız randevu ruh eşinizle olandır. Filmdeki gibi kinlenmek yerine kendine acımanız da son derece olasıdır. Bazen Yine filmdeki gibi o kişi bunu ancak ölümünüzden sonra ısrarlı bir dostun çabasıyle öğrenir. Ama bazen de ilk andan itibaren ikiniz de bilirsiniz. Güzel olan da budur belki. Ölümsüz sevgili ? sen değilse kim peki?