bugün

psikolojide geçerli olan, "bazı korkuların altında yatan şey, korkulan şeye sahip olmaktır" kuralından yola çıkınca, ısrarla homofobik olduğunu söyleyen ve bunu bir kalkan gibi sosyal hayatında kullanan bi çok kişinin aslında gizli homoseksüel olduğu ortaya çıkmaktadır. hatta "amerikan güzeli" * adlı filmde bu karakter çok iyi deşifre edilmiştir. o yüzden ısrarla homofobik olduğunuzu vurgulamadan önce, etrafta psikoloji ya da uludagsozluk okuyan kimseler var mı dikkat edin..

başlıkla ilgili bir not, belki işe yarar : homofobi; homoseksüel ilişkiden hoşlanmama hali, homofobik ise; homofobisi olan insan demektir.
nedense erkeklerde sık raslanan ,
beraberinde ırkçılık vari bir nefret getiren fobi.
asalım keselim hatta tedavi edelim gibi saçma söylemleri barındırır.

(bkz: eşcinsellik bir ruh hastalığıdır)
iki erkeğin veya iki kadının birbirine 'aşık olmasını'(!) ve cinsel ilişkilerini normalleştiren, sanki bunu normal görmemek bir hastalıkmış kanısını yaygınlaştırmaya çalışan anlayışın derogative bir anlam yüklediği ifade.

homofobik olmak doğaldır. aslında bu bir fobi falan da değildir. bildiğiniz insani tepkidir o kadar.
fobilerin şahı.
(bkz: genç eşcinseller rahatsız)
en rezil ruh hastalıklarından * biridir. genelde kendi içlerindeki eşcinsel eğilimleri kabul etmeyen, edemeyen birey*lerde görülür.
turkiye'mde, birileri bazisina "siz turbana dusmansizin" der, kimisi otekine "siz ataturk'e dusmansiniz" der. cogunun ortak noktasi, escinsellere dusman olmalaridir. tabi herkes dusman olunca olay yanlis gibi algilanmiyor.
normallerin şaştığı hobilerin fobilerin birbirine girdiği düzende normal bi fobi olan bu durumun anormal karşılanması sonucu ortaya çıkan durumdur.
*homofobik olmak mı homofobik olmamak mı işte bütün mesele bu
zaten yeterince "iğrenç" gelen heteroseksüel ilişkilerden bile tiksinen birinin sahip olmaya binlerce kez hakkı olan fobi. insancık faşik hatta taocu falan diye zırvalanmadan önce, sevmemenin tıpkı sevme gibi bir hak olduğunu belirtmek ister şu homo momo ayırmadan hepinizden nefret eden misantropik bünye. (bak aynı zamanda eşitlikçiyim ama, yaa ....)
kendi içerisinde ikileme düşmüş hededir. hem eşcinselliğe karşı olan hem de homo olan bi fobidir.
homoseksüellere aşırı tepki vermeyle kendini gösteren fobidir ve gizli eşcinselliğin de göstergesi olabilir. zira şimdinin homofobiği bir zamanların biseksüeli tanıdıklarım var. burda kastedilen tepki homoseksüelleri sevmemek ya da eleştirmek değildir. bir homoseksüel gördüğünde, homoseksüellikten bahsedildiğinde gözü dönmüşcesine bağırmak, çağırmak, hakaretler yağdırmaktadır. kendi adıma homoseksüel ilişkileri tasvip etmiyorum ancak cemil ipekçi'yi televizyonda gördüğümde yedi sülalesiyle ilgili iyi niyetlerimi de sunmuyorum.
eşcinselleri sadece "birbirini siken erkekler" olarak gören, onları "insan" olarak dahi kabul edemeyen, aynı heteroseksüeller gibi duyguları ve aşık olma yetenekleri olduğunu bilmeyen insandan bozma şeylerin sevdalısı olduğudur.

not: korkmayın, babanız eşcinsel olamaz. eşcinseller "hadi biraz da erkeklerle yatayım" diyip de erkeklerle sevişen insanlar değildir, ergenlikten itibaren erkeklerden hoşlanan kişilerdir. farklı tutku ve heveslerle eşcinsel olmamışlardır, bu zaten olan bir şeydir onlarda. bunun için sapık da değillerdir. ha bir gün eşcinsel bir baba görürseniz bunu kurcalayın bence. öyle bir baskı içindedir ki, evlenmek zorunda kalmıştır, çocuk yapmak zorunda kalmıştır. siz tahmin edin içinde bulundukları durumu. bir daha da türk toplumunun hoşgörüsünden falan bahsetmeyin artık, komik oluyorsunuz.
insanların cinsel tercihleriyle yargılanmasıdır ve patolojik bir durumdur. Çevresine zarar verebileceği gibi, erkekliğini gösterme, ne kadar anti-feminen olduğunu ispat yolunda kişinin kendisine de zararlı bir durumdur bu.
gizli eşcinselliğin kabullenilememesi sonucu ortaya çıkan tepki.
heteoseksüaliteyi "norm" kabul etme sonucu (bilinçli/bilinçsiz olarak) gerçekleşen, geniş alan ve anlama sahip dışlamadır.
bu tip norma aykırı/anormal durumlarda, nasıl tepki verileceğine ve durum karşısında nasıl vaziyet alınacağına dair kamusal-özel-akademik tüm kuruluşlar için mihenk taşlarının en hası olan amerikan psikiyatri derneği, 1970'li yıllarda "homoseksüalite"yi, "hastalık" olmaktan kavramsal olarak çıkarmıştır. yerine; "yönelim", "edim", "tercih" kelimeleri kullanılmaya başlanmıştır. zaten herşeyde olduğu üzre burda da kırılma noktası; kuralı-normu-yasayı "yapanlar" ile bundan etkilenen ve manipüle olan sıradan "bireyler" arasındaki çatışmadır: adlandıran (belki de yaftalayan) ve değerlendiren; norma aykırı addedilen bir durumu yaşayan, bizzat içinde bulunan kişi değil, farklı sebeplerden ötürü (toplumsal nüfuz sebebiyle kanaat liderliği, ekonomik güç, bilimsel ve akademik statü, politik tandans,..v.b.) iktidar sahibi kişilerdir. adlandırma ile değişme ve gerçeğin saptırılması olabildiği gibi; ne yazık ki çoğu zaman, adlandıranlar, adlandırmanın temelinde haiz olmaları gereken temele sahip değildirler, altyapı bomboştur. akla hastası olduğum erving goffman'ın muhteşem deneyini getirir: araştırma ekibi tarafından akıl hastanesine yollanan, psikiyatrik (özellikle de psikosomatik) sorunları olan bireylerin, "tıp nişanı"na sahip doktorlarca muayene edilmesi ve "sağlıklı" bulunarak yatırılmadan eve yollanmalarının ardından; ekipçe doktorlara haber verilerek, bir araştırma için hastaneye "sağlıklı" ve "hasta" bireylerin, bu sefer karma olarak yollanacağının iletilmesi. sonuç olarak; doktorların doğru hastayı "tutturma" yüzdelerinin trajikomik bir sayıda kalması, yatarak tedavi görmesi gereken hastalar dışarı salınırken, proje grubu da dahil olmak üzere, oldukça fazla sayıda "sağlıklı" kişinin, doktorları ikna edememesi ve "akıl hastası" tanısıyla içerde tutulmaları, dışarı çıkamamaları gibi.

örnekten hareketle söylersek; norm ya da olması gereken şey, kurumdan kuruma bile sayısız farklılık gösterir. norm ve gerçek bir değil birden fazladır. toplumsal gerçeklik de öyle. benim öğrendiğim; biri ötekine "doğru" ya da "yanlış" farketmez; hepsinin bir arada ve yan yana yaşamak zorunda olmalarıdır. korkarak ya da benimseyerek, tercih kişilerin neticede.
(bkz: homofobi safsatasi)
http://www.facebook.com/v...=1071302712871&ref=nf

baktıkça, hastalık değil, doğanın gerektirdiği bir durum olduğunu düşünmeden edemiyorum, bu nedir ya? Kafamızdaki hadise imajına tecavüz ediyor herif.
(bkz: ibne korkusu)
olmayan şeyleri varmış gibi algılayan kimi heteroseksüellerin sıklıkla mustarip olduğu cinsel korkudur.

(bkz: escinsellik denen bir seyin aslinda olmamasi/#4799936)
hıyarlı babanın sahip olduğu fobidir...
milletimizin bu konudaki ikiyüzlülüğüdür efendim. gece koş peşlerinden gündüz lanetle. affınıza sığınarak ulan bu kadar travestiyi gayi kim zikiyor...
doktorlarca reçeteye "gün aşırı milk izlenecek" yazılır bu hastalığın tedavisinin bir basamağı olarak.
homofobi, homoseksüllikten korkmak demektir ama günümüzde homofobi homoseksüllerden nefret edenler için kullanılır. bunun nedeni ise bastırılmış duygular ve sosyal rejeksiyondan korkan insanların bu birikmiş enerjiyi en kolay şeye, yani nefrete aktrmasıdır.
eşcinsellik denilen davranışlara sapkınlık diyenler için eşcinsellerin yaptığı tanımlama.

önceden ibneydiniz birileri size homoseksüel dedi. şimdi daha da cool olup gay bilinir oldunuz. şerefsiz bazı medya organları sizi bize sevdirmek için farklı tanımlar kullanmaya çabalayabilir ama topsunuz işte. niye gocunuyorsunuz ki. utanmadan bir de bu gerçeği yüzlerine vuranlara böyle garip sıfatlar yakıştırınca trajikomik hallerine gülmememek mümkün olmuyor maalesef. * *
hiç tanımayan insanların düşüncesidir aslında. her gay olan size vercek sanıyorsunuz. avucunuzu yalarsınız. unutmayın ki onların arasında da beş vakit namaza kalan, camiye giden, kuran okuyan, sırf allah korkusu yüzünden yalnız yaşayanları var. onlar aramızda. onlar her yerde. sizler onları dışladıkça, sizler onları hor gördükçe daha bir insan oluyorsunuz değil mi? onları fuhuşa iten sizsiniz başkası değil.