bugün

çocukların, delilerin ve hayvanların kavrayamayacağı hakikat.
Hergün beni saran duygu sabah uyandıktan sonra gece yatmadan önce..
hiçlik yapmayın lütfen...
her şeyin başlarken ve sona ererken tecelli eden ebedi ve ezeli hakikate verdiğimiz isim.
Hala günümüzde bile Karanlık madde ile birlikte hala anlaşılamamış, gizemini koruyan sebepsel bir olgudur, maddenin varlığı kadar yokluğunda sınırları çözülmelidir, büyük patlamadan sonra evren neyin içinde genişliyor mesela.
diyalektiği ve zıtlıkları doğuran, iyi ve kötüyü, doğru ve yanlışı anlamlı kılan ölüm ve maddeyi aşan mefhum.
alfa ve omega.
başlangıç ve son.
hayat ve ölüm.
cansızlık ve canlılık.
zaman ve zamansızlık.
şuur ve şuursuzluk.
akıl ve aklı, bilinci aşan ihtişam.

her şey ama her şey ondan tezahür etti.

ve onu anlamanın tek bir yolu mevcut.

acıya karşı hoşgörü.
acıyı sevmek.
anlamı acıda aramak.
her şeyin başlarken ve sona ererken tecelli eden ebedi ve ezeli hakikate verdiğimiz isim.
risale-i nur buna ''adem'' diyordu galiba.
sonsuz evren içerisinde limit sonsuza varırken birey olarak hiçliğe gömülüp kayboluyoruz. sadece felsefi olarak değil maddesel olarak da "aslında ben yoğum" diyebilirsiniz.
(bkz: nihilizm)
(bkz: friedrich nietzche)
(bkz: adem)
Cehennem yanında cennet kalır.
hiçlik yapmayın lütfen.
Ateistler(stephen hawking gibi) big bangi(evrenin başlangıcını) anlatırken “hiçlik” durağan hale geldi sonra big bang oldu ve bu evren oluştu der.Yalnız burda yanlış anlaşılan şey şudur ki bir şeyin “hiç” olması o şeyin herhangi bir potansiyeli bile olmadığı anlamına gelir.Yani hiçlikten birşey kendiliğinden çıkamaz.
görsel
hiç dediğin nedir? bir saksı, bir çekiç, bir toprak, bir çiçek, bir damla, bir renk, bir ten, bir doku, bir boşluk, bir ses, bir koku, bir tat, bir gülüş, bir his, binlerce soru ve tek bir yanıt... içinde yoktan öte olan, var olanla aynı sandığın hep bir eksik; hiçlik.
travmanın adlarından biri.
hiçlik başlangıçtır, bitiştir, alfadır, omegadır.

hiçlik halini kabul ettikten sonra her şey başlar.
Tasavvuf mahallesinde makamı bulunan, yokluk tortusu. Makamda dervişler ve meczuplar divanda eğleşiyor, duru ve demli bir göl gibi olan ruhlarına zikirsel çakıl taşı atıyorlar.

Hiçliğin bu kadar eğleştiği bir başka camia yoktur. Parekende usulden çok toptan usule iman eden bu güruhun, kapital anlamda, sanayi devrimine bir civatalık katkıları yoktur.

Dervişlerin ve mezcupların kafası güzel de felsefeleri atıl.
Makam mevki mertebe ve rütbelerin son durağı. Hiçlik.

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
“Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
Dudak bükülüp önemsenmediğini görünce,
sormuş Hoca: “Sen kimsin?”
“Mutasarrıf”ım demiş adam kabara kabara.
“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
“Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam…
“Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
“Vezir” demiş adam.
“Daha daha sonra ne olacaksın?”
“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
“Peki ondan sonra?”
Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp “Hiiiç.” Demiş
“Daha niye kabarıyorsun be adam, demiş Hoca..
ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım.
Varlığın olduğu her yerde bulunan tek şey.
türkiye'de yaşamanın verdiği his.
büyümek dediğin neydi ki..
dursa zaman ,
sussa anılar,
hatta kıyamet kopsa ,
bu dinginlik sürer miydi..

hani kaybolan anılar gibi,
yitirdiğini anladığın zamanlar,
daldıkça uzaklaştığın anılar..

hani gecenin köründe yapayalnız geçen vurgunlar..

koca koca anlamsızlıklar..
içlik giyen insanda hiçlik olmaz arkadaşlar, evet..
anlamsızlığın eş değeridir.