bugün

Lanetli Şiirler kitabında, kendisini de lânetli şairler zümresine dahil gördüğünden, kitabın en sonunda, kendisine ithaf ettiği bir şiiri vardır.

Hilmi Yavuz'a

Kendinin orda yakınında o senin
Yaşadığın bunca safsatanın gösterişin
Ortasında hiçbir şey görmedin, -Göremezdin
Çünkü insan, aynasıdır kendisinin
https://www.google.com/am...ik-mektup-3007161200.html
"bir göl güle düşerse
göl değil de gül bulanır"

Doğunun sevdaları, Hilmi Yavuz.
geçtiğimiz günlerde istanbul Edebiyat Evinde (Kıraathane de) dinleme/tanışma fırsatı yakaladım. Yaşına rağmen hafızası ve ses tonu yerindeydi. Hocası Behçet Bey üzerine konuştu. Tekrar görür müyüm bilemem, Allah uzun ömürler versin. Biraz geç tanıdık.

Moderatör hanımefendinin üslubunu ayarlamayan, garip çıkış/tavırları dışında her şey güzeldi.

iyi ki varsın Hilmi Yavuz.
islam estetiği ile birleştirdiği imgeci bir üslupla işlemiştir şiirlerini. Hüznün ve erguvanın şairidir. Şiir kitabının da adı olan çok güzel bir de deyişi vardır;

Hüzün ki en yakışandır bize...
serbest bıraktılar mı ki ? böylesine bir akıl adamının böyle işlere kalkışmasına akıl sır ermiyor.
Dücane Cündioğluyla 99 yılında yaptığı Gazali-ibn Sina konulu tartışmada darma duman olmuştur bu bay irfan külyutmaz.

Tartışmanın yazılarını bulun okuyun. Gerçekten dücane cündioğlu koymuş geçirmiş.

Ayrıca orhan pamuk gibi bir yazara yönelttiği içi boş ve tutarsız eleştirilerle kendini rezil etmiştir benim gözümde.

Pamukun hurufilikten bahsetmesine bakıp kurandaki ayetle dalga geçtiğini nerenden çıkardın?

Pamuk olayı bir edebiyat konusu olarak kullanıyor. Kuranla, dinlede dalga geçen biri değil kesinlikle.
bir garip saç şekli ve bakışıyla geçen kafenin birinde selamlaştığımız şair.
Hilmi yavuza sormuşlar:
-"Yahya kemalin nesini sevmezsiniz?"
Yanıt vermiş:
- Ankara dan istanbul'a dönüşü esprisini.
köşe yazarı.
eleştiri sınırını bilmesi gereken bir yazarda ayrıca. Hasan bülent kahraman'a cahil diyerek doğru bir yazı yazdığını düşünüyorsa yanıldığını söyleyebilirim.
http://www.zaman.com.tr/h...kahramanligi_2194969.html
dün akşam enver aysever'in programını izlerken keyifli dakikalar geçirmemizi sağlayan şair. iyi bir soru-cevap oldu kesinlikle. kendisini program bitene kadar sıkılmadan dinledik.
Karizmatik bir ses tonuna sahip kişi. Düşüncelerini severim.
Karizmatik bir ses tonuna sahip kişi. Düşüncelerini severim.
enver aysever'in programındaki tutumuyla şu an twitter'da eleştirilen ve onur behramoğlu ile aralarında bir anlaşmazlık olduğu görülen şair. kuşak çatışıyor herhalde. hem de sosyal medyada.
bu şiiri yazmış şair, daha ne yazsın.

hep senin içindi,
hep güle dönüşü hiç'in...

varlık gurbet, yokluk sıla;
aşklar hep sana varmak için...

kalbimin ötesi, gülümün üstü;
yolu yolculuktan ayırdın, -niçin?
behçet necatigil' in öğrencisi ancak ustasını eleştirmeyi bilen bir şair aynı zamanda. kendisiyle bir kere karşı karşıya gelme fırsatım oldu ve diyebilirim ki eleştirirken egoist yanını da açık etmekte. şimdilerde bilkent üniversitesi'nde öğretim üyesi.
Cok şey söylemek gerekti/ ve biz sadece ima ile gectik.
[...]
Sen ki acının tiryakisisin
keza tütün ve kahır
evvelahir
şunu hatırdan çıkarma:
bu ağır sevdayı hayata geçir
bil ki dağların hiç sonu yoktur
her ağıda bir gül daha yetişir
hayat ev sahibi, ölüm konuktur
ölümü
gülerek
kucakla.
geçen sene 24' te incir çekirdeği adlı bir program vardı. o programı sunardı. yahya kemal' in ıtri için yazdığı şiiri okumuştu bir keresinde. ve ben o zaman bir kez daha anlamıştım ki şiir bir insan için her şeydir. şiirlerinde -aldığı eğitimden olacak- bir derinlik vardır. kendisinin şiirlerini ciddi manada anlayacağım isteğiyle okumanızı öneririm.
ANNEM VE AKŞAM

bir kapı açıldı, ansızın, baktık:
akşam!.. kimse benzemez oldu kendine;
kimbilir ne kadar hüzünlü artık,
bir odadan ötekine geçmek bile...

sen neysen o kadarsın, ey akşam!
annem içini çekiyor kimi ansa;
ürkü!.. biri ansızın bir gül koparsa;
şimdi uzak olandır neye ulaşsam...

ah, akşamdan bile ürküyor çocuk;
her yer alacakaranlık gurbet;
soldu annem, solarken goblen ve tülbent;
ve akşamın ucuna doğru yolculuk...

bir türkü söylendi, neyin tadı var?
akşam bile bitti, kalmadı çünkü...
çekildik, bir başına kaldı o türkü;
kapılar arkamızdan kapanmadılar.
bugün yazdığı yazısında cumhuriyet halk partisini ve kemal kılıçdaroğlu'nu konu almıştır.

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1037
üşürüz, çünkü uzağız şimdi o yazdan;
ey, birazdan bir yazdan geçer olan, ey!
kimbilir ne anlama geliyor artık,
şu eskiden “hüzün” dediğimiz şey?
cumhuriyet dönemi türk edebiyatının en iyi şairlerinden biridir.
karşısında utanmadan sıkılmadan rahatça konuşabileceğiniz, samimi, içten insan. konuşmamız süresince ağzını bir kez açıp ' peki sen kimsin lan dürzü' demedi. tam tersine dikkatlice dinledi. düşüncelere değer verdiği fazlasıyla aşikâr. 'lan ben hilmi yavuz um' gibi afra tafraları zerre barındırmıyor içinde. kendisine olan saygım kat ve kat arttı. üstad hitabıyla çağrılmayı hakediyor vesselam.
''kemalist müslümanlik" ya da "gardrop islami" köse yazisiyla cok faydali bir tartisma acmis yazar.