bugün

başkalrının aşkıyla başlıyan (hatta birkaç dakikadan ibaret bir aşk belki de)bir zorundalıktır.
(bkz: hayatımız sınav)
Ömrümüzün günleri değil yaşadığımız ; her gün yeni bir hayatı yaşıyoruz sanki. Herşey yeniden ve başka olasılıklarla başlıyor. Bizse, karşılaştığımız yeniyi, alışkın olduğumuz eskinin diline tecüme etmeye, onun kalıbına göre şekillendirmeye çalışıyoruz. Pek başarılı olduğumuz söylenemez bu çabada. O yüzden, her gün yeni bir yüzüyle tanışmaktayız bu çağa ait yenilgilerin.

Yeni olan aklımızı karıştırıyor ve ürkütüyor zihnimizi eski hayat. Yeniyle eski arasında çalkalanıp durmaktayız. Ne yeninin özgürüyüz ne de devamıyız eskinin. Bu hayatın içinde, ilk kez yakalı gömlek giyip kravat bağlayan vatandaşlar gibi yakamızı çekiştirmekteyiz. Çünkü asaletimizi sıfırladılar bizim, düşlerimizi, şehirlerimizi, arzularımızı, isyanlarımızı.
Atalarımız rahatsız ediyor çocuklarımızı ve biz dünün adamlarıyla aynı fotograf karesinde bukuşmaktan delice korkuyoruz. Babalarımızın, televizyon üstlerine yerleştirdiğimiz resimleri özetleyip duruyor büyük çelişkimizi ve çelişki, fasit bir daire olup döneniyor hayatımızda. Hayatımız bize ait değil. Onun üzerinde hiçbir yetkiye, hakka ve tasarrufa sahip değiliz. Özgürlük diye sunulan şey, kitlesel bir esaretin kabulü için uydurulmuş palavraların toplamı bugün. "Ben özgürüm" diye başlayan her konuşmanın dibinde yıllardır süren bir tutsaklığın zincirleri şakırdıyor. Kimse özgür değil ve her birimiz daha da tutsak kılmaktayız öbürümüzü.

Çünkü, ne yaşlı bir ağaç gibi soluk alıyor, ne de genç bir atletin rekora susayan kaslarına özeniyor zihnimiz. Dünle yarın arasında kalmanın o kahreden tembelliğiyle tembeliz ve yaşadıklarımıza uyuşuk uyuşuk bakmak acayip keyif veriyor bize. Üstünde yaşadığımız toprakların geleceğini kirletip durmaktayız. Korkak ve sırnaşık bir hal alan ruhlarımız, içimizdeki en küçük yürüme çabalarına dahi çelme atıyor. Birileri bizi koyunlardan aldığı ilhamla yontuyor. Fabrikasyon hayatlar, zevkler ve kabuller yaşıyoruz. arkasına bakmadan koşan, önünü görmeden yürüyen zavallılarız biz. Her gün yeni ve başkalarına ait bir hayat yaşıyoruz; Naylon bir hayat.
hayatlarımız..
iplerin elinde olduğunu sandığımız hayatlarımız..
kaderin çizgisine yön verdiğimizi sandığımız hayatlarımız ..
sürekli çırpınıp yerimizde saydığımız hayatlarımız..
tek kelimeyle başımıza yıkılmaya meyilli hayatlarımız..
hiç bişeye sahip olamazken ,
kendi hayatım! diyemediğimiz hayatlarımız..
hep birilerinin tekelinde yaşayamaya zorlandığımız hayatlarımız..
kimlerin hayatlarında yaşarken kukla misali,
bir türlü başrol oynayamadığımız hayatlarımız..
hükmediğimiz..
başı çekemediğimiz..
kafamıza estiremediğimiz..
gönlümüzden geçiremediğimiz..
çaresizce boyun eğdiğimiz..
soru sormaya çekindiğimiz..
alamayacağımız yanıtlardan korkup sustuğumuz..
sustukça daha cok teslim oluşumuz..
kabullendiğimizi bilişimiz..
bilirken bunu kendimize yenilişimiz..
kaybedişimiz artık kendimizide..
el de zaten hiç bizim olmamış bi hayat ..
ve hayata hiç hakim olamamış bir biz varken ..
oyundan çekilişimiz..
pes edişimiz..
ve bir kez daha kazanan..
oyunu kuralsız oynayan..
söz geçiremediğimiz..
hayatlarımız.. [M.]
yağmurda şemsiye taşıma mutsuzluğu.
ezelden gelen bir cümle olarak: (bkz: hayatımız yalan aq)