bugün

Hala unutamıyorum. Akşam vakti yürüyerek eve dönüyorum. O sırada yolda kamyonunu park eden bir adam araçtan indi. Inmesiyle apartmandan gelen bir ses beni hayal kurmaya teşvik etti resmen. O ses;
- babam deeeeldiiiiii..
(bkz: yalnızım), (bkz: yalnızız) (bkz: yalnızlar), (bkz: en çok ben yalnızım). Önerme budur.
Yakın arkadaş grubumla dört kişilik bir WhatsApp grubumuz var. istisnasız her birimizin doğum gününde hediyeyi ya da hediye kartını yanlışlıkla doğum günü çocuğunun bulunduğu gruba atmayı başarıyoruz * * doğum günü kartına sevgili zumba güzeli diye giriş yapmışlar devamını okumadım, meraktayim sözlük
Yakın zamanda, Zürih' te yapmış olduğum tatilde, her cafe, bar ve restauranta, evcil hayvanların kabul edildiğini, ve oturur oturmaz, evcil hayvanınıza getirilen su kabını görünce, sıcacık gülümsemezsiniz de ne yaparsınız?
Uygarlık başka birşey!
bir kadının sizi 5 yıl sonra baba olarak görmesi. sen çok yaşa emi.
görsel
eşit boydaki kitapları üst üste dizince mutlu olmak, küçük kavanozlara sahip olmak, saksıdaki biberlerin çıkmasına çok sevinmek.
görsel
sovyet askerleri için alman nazi ordularının stalingrad'dan çekildiğini görmektir.

görsel
görsel
Bugün komşunuzun torunu benden arabayı istedi. Çocuk birinci sınıfa geçmiş.

-Bu arabayı bana satar mısın ?

Ben: babama söyleyeyim kabul ederse satayım .Ne kadar verirsin?

-25 kuruş

Ben:Niye o kadar çok para veriyorsun ki.

-Ya abla sen öğrencisin hem.
(Fenaa sanki kendi değil , bacaksız)

Ben:Tamam hadi getir parayı al arabayı.

Gitti bana 10 kuruş getirdi.Senin 25 kuruşun var mı diye sordu.Ne yapacaksın 25 kuruşu dedim .Önce senden borç alacağım sonra arabayı alacağım .Sana 25 kuruşu vereceğim.
10 kuruş ne olacak dedim .Borcumdan düşeceksin dedi.Benim para annemde duruyor sen okulu bitir ben arabayı sana öyle satayım dedim.
O zamana kadar sende yaşlanırsın araba da dedi.

Dedesinin anlattığına göre geçende bir tır sahibi ile anlaşmış .1 liraya tırı alacakmış.Parayı götürmüş Adam da tır maketi vermiş.

Şu dünyada çocuklar kadar sevdiğim kimse yok.
Trende arkamda oturan iki yaşlarında bir kızın yol boyu "hotuss potuss" diyerek sihir yapmaya çalışmasıydı.
Yeğenimin teyze neden çiş yapıyorsun diye sormasıydı.
babamın dün ilk defa anlattığı olayı paylaşacağım.

sene 1970'ler

o dönem babamlar etiler'de oturuyorlarmış. abisinin, yani amcamın kendine ait bir bisikleti varmış. arkadaşlarıyla beraber uzun turlara çıkıyorlarmış. günlerden bir gün, amcam yine binmiş bisikletine ve kilyos tarafına doğru yola koyulmuş. oradan demirciköy'e gitmiş. köyün dışında, ormanın kenarında çeşme varmış. amcam o dönemin ilkel bisikletiyle katettiği kilometrelerin ardında susamış haliyle. ekürisiyle beraber yumulmuşlar çeşmenin suyuna. kana kana içilen suyun ardından eve dönmüşler. işin enteresanlığı bu kısımdan sonra başlıyor.

aynı gün rahmetli dedemle şu an turp gibi olan babaannem arabayla turlamaya çıkmışlar. bahsi geçen çeşmeden şişelere su doldurmak için durmuşlar. suyu doldurdukları esnada dedem çeşmenin dibinde duran gözlüğü fark etmiş. babaanneme "hanım bu bizim uğur'un gözlük değil mi?" demiş. ikisi beraber inceledikten sonra gözlüğü alıp eve gelmişler. akşam amcam çok sevdiği gözlüğünü kaybettiğinden bahsederken, babaannem çantasından çıkarmış gözlüğü. amcam şaşkınlıkla beraber gözlüğü nerede bulduklarını sorunca "çeşmenin başında" demişler. o dakikadan sonra yaşanan duruma hem inanamamışlar, hem de ailecek çok gülmüşler.

dünya ne kadar küçük. hayatında ilk defa kilyos'a arkadaşıyla beraber giden amcam, o gün arabayla turlamaya çıkan tombul ihtiyarlar ve aynı çeşmenin başında mola vermeler. akabinde bulunan ve çok sevilen gözlük.
bir tane daha gelsin. gerçi, ben çok güldüm ama babamın o an yaşadıkları pek de gülünç değilmiş kendi nazarında. olay şöyle gerçekleşmiş;

yıl 1986

babam arkadaşıyla beraber yurt dışına tatil amaçlı gitmek için pasaport çıkarmaya gitmiş. pasaportu alabilmek için akserlik yaptığına dair yazı istemişler. yazıyı almak için askerlik şubesine gitmiş. babamı sivil bir memura yönlendirmişler. adam o sıra daktiloda yazı yazıyormuş. babama ne için geldiğini sorunca durumu izah etmiş. askerlik yaptığı yeri, devresini, kimliği ile alakalı soruları sorduğu esnada arkasına yaslanmış ve gözlüğünü çıkarmış. babama "sen bir yere gidemezsin" demiş. haliyle babam da "neden?" diye sormuş. pek mübarek memur abimiz daktilodan yazdığı yazıyı çıkarmış ve babama göstermiş.

babamın adresine postalamak için yazdığı 21 günlük sefer görev emrini yerine getirmek için terhisinden 4 yıl sonra yeniden askere çağrıldığı bir yazı.

düşünsenize o boktan anı.. dün sofrada bize bunu anlatırken "ağlayacaktım karşısında" dediği an altıma sıçtım gülmekten. böyle bir basiretsizlik yok.. mecburen 21 günlük sefer görev emrini yerine getirmek için gitmiş yeniden.
bugün babamın doğum günü.

az önce eve girdi, elinde bi poşet. baba bu ne dedim, kendine doğum günü pastası almış. bir de diyor ki annen doğum günümü kutlayacakmış, ne var yani insan kendine pasta alamaz mı?

bayılıyorum bu adama.

edit: pastanın üzerine iyi ki doğdun yazdırmayı unutmuş, çok üzgün.
(bkz: organik hoşaf)
Ağlayan bir bebeğin sizin kucağınıza geldiğinde uyuyakalmasıdır.
görsel
detay olmak için fazla güzel
birilerini sevindirmek ve onların mutluluğunu görmek.
Suratımı yalayarak uyandıran kedim.
Beğendiğin bir çocukla göz göze gelince ki o sırıtma hali.
Dün Bursa trafigindeyim, fsm bulvarinin lanet trafiğini yaşayanlar bilir, motorumu getirmediğim için kendime kıza kıza hastaneye gitmeye çalışıyorum, trafik gidim gidim ilerliyor, 2 araba ilerime bir güvercin indi, kesin ezilecek dedim yaktım dortluleri, sağ seride el kol yaparken sağdaki araba çekti el frenini durdu, 2 tane iNSAN indi arabadan, herkes inen güvercini görmüş olmalı ki bir tane korna çalınmadi, avuçlayip seve seve arabalarına aldılar güvercini ve devam ettiler, insanlık ölmemiş dedim. Teşekkürler güzel insanlar hala varoldugunuz için.
yürümeye yeni başlayan bir çocuğun, koşmaya çalışırken yavaşlamayı henüz bilmediği için dengesini kaybederek sürekli düşmesi.
Hafif sinirli, hızlı bir şekilde derse yetişmeye çalışırken, kafasını pencerenin demirliklerine yaslamış tatlı mı tatlı bir kız çocuğunun​ canı sıkkın şekilde otururken sizi fark Edip "AA, abbi!" Demesi, sizin ona doğru gülüp "melaba" demeniz ve onun sıkkın surat ifadesinin bir anda değişerek ihihihi diye siritmasi.

Bütün modunuz bir anda değişiyor.