bugün

malları kaldırmak, borç miktarına, kaldırılacak eşyaların değerine, borçlunun tavrına göre değişen bir şeydir.

yazmaksa, malların tutanak altına almak, değerlerini belirlemek ve borçluya bu malları yed'i emin sıfatıyla teslim etmektir. borçlunun bu eşyalarla ortadan kaybolması ya da kaçması pek muhtemel değildir. zira türk ceza kanununa göre bu suç teşkil edip yargılanmayı gerektirir.

çoğu borçlu bunu tercih etmez çünkü sadece ekonomik bir yaptırımla karşılaşırken -ki zaten adamın bi şeyi yok o yüzden malları kaldırılmıyor- malları kaçırmakla alenen bir suç işlemiş olacağından başı bu kez gerçekten belaya girer.
- malınızı kaldırmaya geldik beyefendi.
* çok açık sözlüsünüz.. valla tebrik ediyorum.
- haydi naci tak eldivenleri masalardan başla.
* ağığğ bu süper. mükemmel kaldırıyonuz. ohşşşş devam devam içim kıyılıyor..
- beyefendi lütfen piçlik yapmayın.
* ohşşş altdan sıkıca kavra, daha sıkı...
- beyefendiiiiii

+ sikecem ama böyle işi ha.
konu hakkında zerre bilgisi olmayan yazarların saçmalamasıdır. hukuki ve tam bir bilgi verirdim ama görünüşe göre anlayabilecek pek insan yok. ayrıca;

(bkz: o da ayrı)
o kadar çok yanlış şey yazılmış ki düzeltmek farz oldu;

öncelikle kesinlikle alamazlar ibaresi kesinlikle yanlıştır. haciz mahalinde bana kesinlikle alamazsın diyen adamın büyük ekran televizyonunu aldığımızda sanırım kesinlikle alamazsın cümlesini çürütmüş olduk yeterince.

efendim icra iflas kanununda bazı değişiklikler yapıldı yargıda reform adı altında. önceden haczedilemez mallar daha sınırlı sayıdaydı. yapılan değişikliklerle haczedilemez mallar genişletilmekle beraber yine de bu malların ne olduğu açıkça belirtilmemiş olup icra memurunun takdir yetkisine bırakıldı.

eski kanunda borçlunun ekonomik yaşamının devamı için gerekli mallar haczedilemezken yeni kanunda borçlu ve onunla birlikte aynı çatı altında yaşayan insanlar için lüzumlu malların haczedilemeyeceği hükmü getirildi. bu insan haklarına son derece uygun bir düzenleme şahsi fikrimce. çünkü menkul(taşınır) haczi artık borcu karşılayacak kadar malın alınıp(haczedilip) icra yoluyla satılarak borcun kapanmasını sağlamaktan ziyade borçluya zarar verme ve onu zor durumda bırakarak ödemeye mecbur etme haline dönüşmüştü. ülkemizde avukatlık mesleğinin işlevi de insanlar tarafından pek bilinmediğinden dolayı borçlu da bir avukata danışmadığı için alacaklı ve vekili tarafından zulme uğratılıyormuş gibi bir etki bırakıyordu bu toplumda. kısmen de haklı bir düşünceydi bu. işte bu yeni düzenlemeyle kanun koyucu alacaklıya ''sen borcunu tahsil etmeyi düşün, borçluya zarar vermeyi değil'' dedi kısaca.

şimdi yeni kanun borçlu ve onunla birlikte yaşayan ev halkı için lüzumlu eşyalar (2 tane olması durumunda 1' i hazedilebilir) haczedilemez diyor ama bunların ne olduğunu söylemiyor. uygulamada ise mesela bazı icra memurları televizyonu lüzumlu sayarken bazıları lüzumsuz sayıyor. örneğin bir gecekonduya girdiniz ve evde büyük ekran bir lcd gördünüz, şimdi bunu haczedemezsiniz sözlükteki bazı arkadaşların yorumlarına göre. bu arkadaşlar zannediyorlar ki biz hep borçlu kalacağız ve sağ olsun devlet bizi koruyor. e arkadaşım bu kanunu senin yorumladığın şekilde yorumlarsak, birgün alacaklı olduğunda paranı nasıl tahsil edeceksin bunu da düşün istersen...

nitekim 10. ayda verilen bir mahkeme kararında haczedilen çamaşır makinesi ve televizyona karşılık borçlunun yaptığı haczedilemez mallar haczedildi itirazına mahkemenin verdiği karar bozularak televizyon ve çamaşır makinesinin lüzumlu eşyadan sayılamayacağına hükmedilmiştir.

daha teknik bilgi verebilirim ama özetle olur da haciz ile karşı karşıya kalırsanız bir halt bilmeden karşınızdaki adamlara atıp tutmayın. konuşmayı deneyin, durumu anlatın ama kötü niyetli olduğundan da eminseniz boşuna çirkinleşmeyin çünkü haczedilemezlik itirazının yapılacağı yer mahkemedir. yani o adam o malları alır götürür sen de icra mahkemesine giderek memuru şikayet eder ve kanuna aykırı bir işlem yaptığını söylersin. haklı bulunursan da mallarını ve sonrasında da uğradığın zarar için tazminatı alırsın, ama inan bana oradaki memur da hacize gelen avukat da senden kat be kat hakimdir konuya ve kanunlara; dolayısıyla o avukat haczedilemeyeceğinden emin olduğu malı haczetmeye uğraşmaz. senin orada tek şansın memuru ikna ederek o malın haczedilemez olduğunu kabul ettirmek olabilir ama dediğim gibi avukat ve memur o malları zaten senden daha iyi bilmekte ve onları haczetmemektedir.

sen haciz mahalinde bu mal haczedilemez diye kıyameti de koparsan, o avukat ve memurun tepesi atarsa eğer 10 tane polisle o eve girer -ki polisler o sırada icra memurunun talimatı altındadır- senin üstünü başını, odalarını, çekmecelerini, yatağın altını arar, cebindeki telefonu, kolundaki saati alır istediği malı da alıp götürür. yol yordam bilmiyorsan da nereye, nasıl şikayet edeceğim ve nasıl ispatlayacağım diye de yırtınır durursun.

sağdan soldan duyduklarınızla, avukatlık mesleği hakkında bir bok bilmeden sallıyorsunuz pek çok konuda olduğu gibi, tam türk işi yani. inanın bana bir avukatın haczi mahalinde yapabilecekleri yaptıklarından çok daha fazladır. icra iflas kanunu 10 tl. alın, okuyun, görün. ve son olarak hukukla ilgili bir sıkıntınız olduğunda bunu avukata danışın. yoksa sonunda kanunda yazanlar size aynen uygulanır ama siz haksızlığa uğradığınızı, ezildiğinizi filan sanırsınız.

şimdi sizin haczedilemez mantığınıza dönelim;

bir adama televizyon, buzdolabı ve çamaşır makinesi sattınız ama adam ödemedi. takibe koydunuz, takip kesinleşti ancak adamın üzerine kayıtlı arabası yok, evi yok ve adam emekli. emekli olduğu için maaşına haciz de koyamıyorsunuz. e bu mantığa göre televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makines, fırın da 1 tane olduğu için haczedilemiyor değil mi? oh ne güzel dünya. bütün evi 5 kuruş para vermeden değiştilerim o halde 2 yılda bir. hatta 2 yıllık eşyaları da satarız bir de gelir kapısı olur oradan.
bu milletin başına ne geliyorsa cahillikten geliyor.
başına 14 kez haciz gelen yerine ayda 14 kez hacize gideni dinleyin siz. avukatı dinleyin kaşarlalanları değil.
3 hafta kadar önce eve çilingirle girip plazma aldık mesela. her neyse.

buyurun mahkeme kararı;

görsel

aksi kararlar da mevcut aslında ama hala görmedim. olduğu söyleniyor. mesela 2 televizyon varken bve yenisi haczedilmişken mahkemenin yenisinin lüzumlu sayılıp eskisinin alınmasına karar verdiği söyleniyor ama bu kararı görmedim ve aramama rağmen de bulamadım. şimdi isteyen istediğine inansın.
yalnız ben ortaya bir de mantık koyuyorum; eşya haczedilemezse;

bir adama televizyon, buzdolabı ve çamaşır makinesi sattınız ama adam ödemedi. takibe koydunuz, takip kesinleşti ancak adamın üzerine kayıtlı arabası yok, evi yok ve adam emekli. emekli olduğu için maaşına haciz de koyamıyorsunuz. e bu mantığa göre televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makines, fırın da 1 tane olduğu için haczedilemiyor değil mi? oh ne güzel dünya. bütün evi 5 kuruş para vermeden değiştilerim o halde 2 yılda bir. hatta 2 yıllık eşyaları da satarız bir de gelir kapısı olur oradan.

edit: avukatlık mesleğinin ne olduğunu bilmeden, kanunları bilmeden borçlu tarafta olup bir de ezildiğini zanneden saflar var tabii. avukata beddua eden, küfredenler var. şurada bile sırf kendi istediği şekilde yorumlanmadı kanun diye deliren var.

bakın istisnai durumları tenzih ederim. adam 2 çocuk okutuyor, o çocuklara para lazım mecbur kalıyor kredi kartından çekmeye ve sonra ödeyemiyor. bu adamın başımın üzerinde yeri var kaldı ki zaten haciz sırasında bu adamın mahcubiyetini görüyorsun; adam zaten varını yoğunu çocuklarına harcamış evindeki televizyon 20 yıllık. işte o değişiklikler böyle adamları korumak için yapıldı, o 20 yıllık televizyonu alma diye yapıldı, çünkü zaten alsan da satamazsın orada amaç adamın yaşam standartlarını minimalize edip o borcu ödemek zorund abırakmak oluyordu zaten genelde. ama o kanun değişmeseydi de azıcık vicdanlı biri bu adamı anlar ona yardımcı olurdu, ben oldum, yine olurum. ama beyimizin evinde son model tv, buzdolabı, çamaşır makinesi; cebinde ıphone telefon, borcu öde deyince param yok, kanun değişti eşyaları alamazsın. burada şimdi cehennemde yanacak biri varsa o da bankanın ya da beyaz eşyacının parasını/malını karşılığını ödemeden gaspeden bu adamdır. zaten allah bu durumda bu adamı değil de beni suçluyorsa ben inanmıyorum o allah' a o zaman. beddua da döner dolaşır sahibini bulur der büyüklerimiz. bir avukat olarak benim vi,cdanım rahat ve ben beddua da etmiyorum, allah' ın takdiri diyorum.
bir de 100 tl için 400 tl avukat parası varmış öyle diyorlar. işte bu ülkenin cahil cesaretine hayranım ben. birgün malın biriyle tartışıyoruz bana diyor ki avukat istediği kadar para alır borçludan. yahu diyorum ben avukatım saçmalama, bana diyor ki benim bir sürü avukat arkadaşım var. ulan benim sadece 100 tane avukat sınıf arkadaşım var.
vekalet ücretleri bellidir. 100 tl borç için 400 tl vekalet ücreti olmamıştır ve olamaz da. masraf ve harçlarla 400 tl ekstra ödenmiş olabilir ama avukatın cebine kalan para 180 tldir o miktar için. şimdi 100 tl' ye 180 tl alıyorsun yuh diyene soruyorum; özel bir hastaneye git göz muayenesi ol 5 dakiak sürüyor 70 tl münimum. kızılay da bile 40 tl göz muayenesi. peki sen bir borçtan dolayı takip açmanın sürecini aşamalarını biliyor musun? bu ülkeden bir bok olmaz, bu kadar empati yoksunu cahil adam varken hep söyledim yine söylüyorum akp bile fazla bu ülkeye.
aslolan malları kaldırmak yerine, muhafaza koymak
malları yazmak yerine ise hacze kabil mal tespiti ifadeleridir.
bu da ilgili kanunun değişiklik yapılan maddesidir;

madde 9- 2004 sayılı kanunun 82 nci maddesinin birinci fıkrasının (2) ve (3) numaralı bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, birinci fıkrasına aşağıdaki (13) ve (14) numaralı bentler ile maddeye aşağıdaki son fıkra eklenmiştir.
2. ekonomik faaliyeti, sermayesinden ziyade bedenî çalışmasına dayanan borçlunun mesleğini sürdürebilmesi için gerekli olan her türlü eşya,
3. a) para, kıymetli evrak, altın, gümüş, değerli taş, antika veya süs eşyası gibi kıymetli şeyler,
b) aynı amaçla kullanılan eşyanın birden fazla olması durumunda bunlardan biri,
hariç olmak üzere, borçlu ve aynı çatı altında yaşayan aile bireyleri için lüzumlu her türlü eşya;
“13. öğrenci bursları,
14. diğer kanunlarda haczi yasaklanan mal ve haklar.
“icra memuru, haczi talep edilen mal veya hakların haczinin caiz olup olmadığını değerlendirir ve talebin kabulüne veya reddine karar verir.”

görüldüğü gibi burada yoruma açık bir hüküm var. sen alacaklı oalrak talep edersin icra memuru da karar verir. lüzumlu her türlü eşya ibaresi yoruma açıktır.

kanunların ruhu denen bir kavram vardır. dolayısıyla memurlar diyor ki; bu kanun değiştiğine ve ev haczine sınırlama getirdiğine göre evde kullanılan her türlü eşya lüzumludur, lüzumlu olduğu için o evdedir dolayısıyla haczedilemez diyor genelde. buna karşılık alacaklı da lüzumlu kelimesiyle kastedilen şey yoruma açık olup bulaşık makinesi olmadan da bir ailenin hayatı devam edebileceğinden bulaşık makinesi haczedilebilir diyor mesela. işte kanun yeni olduğundan henüz bir içtihat oluşmadığından şikayetler ve davalar oldukça fazla bu aralar.
biz daha 3 hafta önce çilingirle girip plazmayı aldık. icra müdürü plazmanın lüzumlu sayılmayacağına hükmetti, karşı taraf da herhangi bir şikayette bulunmadı. şikayette bulunsaydı belki mahkeme şikayeti yerinde bulup plazmanın iadesine karar verebilirdi o ayrı ama eve geldiğinde eşya kesinlikle haczedilemez gibi bir durum yok. bu memurun takdirine kalmış. kimi memur şikayette çekinir, kararlar bu yönde der haczedilmez der o zaman da ben memuru şikayet ederim haciz talebimi haksız yere reddetti diye; kime memursa örnek oalrak koyduğum kararı baz alarak haczederim ben bunu der ve sen o an oraya 1000 tane polis de çağırsan bunu engelleyemezsin. senin başvuracağın merci icra hukuk mahkemesidir. memeur haczediyorum deidğin anda oraya çağıracağın 1000 polis de o memurun talimatı doğrultusunda hareket eder.
selamın aleyküm.

şu haciz olayları ile ilgili daha önce şöyle bir olay yazmıştık;
(bkz: haciz gelen ev psikolojisi/#15803545)

burada (bkz: haciz işleminde malları kaldırmak ya da yazmak/#18441788)
ve burada (bkz: haciz işleminde malları kaldırmak ya da yazmak/#18441978)

sanırım mesleği avukatlık olan bir yazar arkadaşımız, kanun numaraları falan vererek ve yazısını süsleyerek, sönmekte ve kaybolmakta olan ve neredeyse artık açlıktan nefesleri kokan bir meslek grubunun son çırpınışlarından güzel örnekler sergilemiş.
aferin ona.

ben halk ağzıyla özet geçeceğim.

hani demiş ya avukattan dinleyin diye. isteyen gitsin yine avukattan dinlesin. gitsin taahhüt senedine imza atıp hapse girsin. ama siz gene de protest sanayici abinizi dinleyin.

bakınız muhterem müminler.
diyelim ki birine borcunuz var, ödeyemiyorsunuz.
adam da sizi avukata verdi ve evinize haciz işlemi için gelindi. burada avukatlar ve onlar tarafından yemlenen icra dairesi yetkilisi size baskı yapacak, evdeki eşyaları haczetmekle tehdit edeceklerdir.

şayet evinizde lüks eşya yoksa, örneğin;
1 adet televizyon,
1 adet buzdolabı,
1 adet çamaşır makinası,
1 adet bulaşık makinası,
1 adet fırın,
1 adet bilgisayar
ve 1 adet beyefendi(şaka lan şaka biradetbeyfendi içimizde) varsa telaş etmeyin.

bırakınız alabiliyorlarsa alsınlar.

ama yok 2 televizyon, buzdolabı, derin dondurucu vb falan varsa o zaman artislik yapmayın, adamlar alır gider.

şimdi böyle bir durumda siz telaşa kapılırsanız avukat ve yancısı icra müdürü sizin üstünüze gelecektir. size taahhüt senedi imzalatıp, alacağı garanti altına almak isteyeceklerdir.
sakın imzalamayın. böyle bir durumda hiçbir kağıda imza atmayın, hatta eşyaların yeddieminliğini dahi kabul etmeyin.
şayet yeddieminliği kabul ettiğiniz takdirde eşyaları alacaklıya vermeyi ve onun adına bakmayı kabullenmiş olursunuz ve bir dahaki sefere de geldiklerinde ellerini kollarını sallaya sallaya haciz yapıp giderler, göt gibi ortada kalırsınız.

sizi tehdit edecekler, hatta kapıya kamyon ve adam çağıracaklardır.
ne yaparlarsa yapsınlar, sakın hiçbir yere imza atmayın.

zaten şu görselde;
görsel
sevgili avukat kardeşimizin örnek olarak koyduğu kararda da haczedilen hane sahibi ilk haciz işlemi sırasında yeddieminliği kabul ve imza ettiğinden dolayı, ikinci haciz işleminde mahkeme itirazın reddine karar vermiştir. sevgili avukat kardeşimiz de bu görseli ekleyerek kendi çapında milleti hukuk ile aldatmaya çalışmıştır.

tekrar edecek olursak,

1-hacze gelen avukat ve yandaşlarının eşyaları götürürüz tehditlerine aldanmayın.
2-hiçbir yere, ne olursa olsun imza atmayın. hatta götleri yiyorsa götürsünler, tazminatıyla birlikte geri alırsınız.
3-isterseniz avukatı eve dahi sokmama hakkınız var. kapıdan bakıp "sen gelme ulan ayı" diyebilir, eve sadece icra dairesi memurunu alabilirsiniz.
4-sakın ama sakın taahhüt falan imzalamayın. açlıktan artık nefesi kokan bu meslek grubunun asıl amacı zaten budur. sizi korkutarak taahhüt almak ve sonra borç ödenmediğinde sizi hapse attırarak kanınızı bir vampir gibi emmek.
5-tüm bunlara rağmen borcunuzu ödeyiniz. ama sizin belirleyeceğiniz şartlarda ve hiçbir yere imza atmadan.
6-yine yeni yeniden hiçbir yere imza atmayın.
7-protest sanayici abinize güvenin. şu sözlükte bana mesaj atan buna benzer pek çok arkadaşımız beni dinleyerek işlerini halletmişlerdir.
8-son olarak hiçbir yere imza atmayın. imza atarsanız da gelip bana ağlamayın.
9-ben bunları neden yazıyorum? avukatları hiç sevmiyorum da ondan.
10-bitti, hadi koydum götünüze aeo...

ek:
1)"hacize kabil mal yoktur" tutanağı imzalanabilir. yalnız bunu imzalarken dikkat edin de çantalı hırsızlar başka birşeyler de imzalatmasın.
2)lüks eşya hususunda avukat arkadaşla hemfikirim. sen evinde 5000 tl'lik led ekran tv seyredip borcunu ödemiyorsan o eşyayı lüks sayıp alma yetkileri var. antika eşyalar, tarihi eserler de hacedilebilir. ben normal evden bahsettim. hani şu 51 ekran tüplü televizyon olan...
okuduğunu anlamaktan acizler için son kez yazayım;

verdiğim örnekten de anlaşılacağı gibi sen gecekonduya plazma alırsan o plazma bir tane de olsa haczedilir. ama senin 10 yıllık televizyonun haczedilmez hatta daha ileri gideyim evinde 10 yıllık 3 televizyon olsun, bak iki değil 3 televizyon olsun yine haczetmez onları icra memuru. neden haczetmez kanun izin verse dahi o televizyonu satsan satsan 100-150 tl' ye satarsın dolayısıyla masrafları bile karşılamayacağından haczetmez. ama tekrar ediyorum evdeki eşyanın bir tane olmasından ziyade niteliği önemlidir. lüzumlu eşya ile lüks eşya birbirinden farklıdır. lüks olan şey lüzumlu olmaz. zaten kanun değişmeden de televizyon buzdolabı çamaşır makinesi çok yeni değilse haczedilmiyordu genelde istisnaları hariç.
o istisna şuydu; avukat o eşyaların borcu karşılamayacağını biliyor ama yine de borçluyu zor durumda bırakmak için haczediyor ve yaşam standartlarını minimalize edip borcu ödetmek zorunda bırakıyordu. kanun koyucu dedi ki bu değişiklikle ''bunu yapamazsın, sen sadece paranı almayı düşünmelisin bunun için borçlu ve ailesine zarar verme hakkın yok'' dedi kısaca.
dolayısıyla şu an bir eve girdiğinizde o evdeki çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon genelde lüzumlu eşya sayılarak haczedilmiyor. istisnaları var daha önce koydum zaten istisnası olan bir mahkeme kararını. haczi yapılıyor, borçlu lüzumlu eşya olduğu gerekçesiyle itiraz ediyor ama mahkeme çamaşır makinesi ve televizyon lüzumlu değildir diyor.
dediğim gibi kanun diyor ki lüzumlu eşya haczedilemez, e bir eşyadan 2 tane varsa dolayısıyla biri lüzumsuzdur haliyle o yüzden o kanunda 2 ibaresi var zaten. ben şöyle bir örnek vereyim; diyelim ki bir evde 3 bebek var ve 3 de bebek arabası var (salakça bir örnek farkıdnayım) sen o bebek arabasının birini bile hacdemezsin çünkü o aile için 3 araba da lüzumlu eşyadır. bak ikiden fazla ama yine haczedemiyorsun.

uygulamaya gelince; avukatlar madem ki ben artık borçluya zarar vermek amacıyla satamayacağımı bile bile çamaşır makinesi ve televizyon haczedemiyorum, o halde diğer hakkımı kullanıyorum ve üst araması, ev araması istiyorum diyor genelde. bu süreç beyaz eşyayı kaldırmaktan daha zor ve uzun bir süreç çünkü memur bunu yapmak istemiyor, bu işlem polis olmadan mümkün değil yapılmıyor vs. ama durum budur özetle. isteyen istediğine inansın bana ne lan... ama ben sadece uyarıyorum. evinize -allah korusun- haciz gelirse siz kanun haczedilemez dedi diye memura, avukata atar yaparsanız siz zararlı çıkabilirsiniz sonunda. o yüzden atar yapmak yerine konuşun, tıpkı alacaklı gibi sizin de talep yetkiniz var, talep edin, haczedilemeyeceğine inanıyorsanız bu iddanızı yazılı olarak dile getirin. ama yok siz burada yazan karşı görüşlü arkadaşlar gibi bir halt bilmeden bildiğinizi sanarak haczettirmiyorum lan polis çağırıyorum derseniz o avukat inada bindirip tüm masrafları göze alarak -tazminat ödemeyi de- o memuru hacize ikna ederse televizyon, buzdolabı, çamaşır makinesi gideceği gibi üstünüz aranabilir, çekmeceleriniz aranabilir... eğer yapılan haciz kanuna aykırıysa yani lüzumlu olan eşyalar haczedildiyse şikayet edersiniz, eşyalarınızı geri alırsınız ve uğradığınız zarar varsa tazminat davası açarsınız.

memur da avukat da salak değil, hadi avukat taraf ama o memur tarafsız olarak orada ve senden çok daha iyi biliyor neyin haczedilip edilemeyeceğini. dolayısıyla memur haczedeceğim dediğinde bir şey yapamazsınız orada. öyle bir durumda tartışmak yerine sağduyulu şekilde beyanınızı yazılı oalrak dile getirin ki sonradan bir hak kaybınız olmasın.

özetle tartışmanın temeli şuradan çıkıyor; arkadaşlardan bazıları evde her tek olan şeyin lüzumlu olduğunu iddia ediyor, ben de lüzumlu eşyanın tek olup olmadığına bakılmaksızın, farklı bir kriterle belirlendiğini savunuyorum. olayın özeti bu.

edit: ayırca yine eksik bilgiyle bir şeyler karalayan arkadaşlar yerine siz bence beni dinleyip olur da icra tutanağına hacize kabil mal yoktur yazılırsa mutlaka imza atın.

'hacize kabil mal yoktur' ibaresi evde haczedilebilecek mal olmadığının ifadesidir, dolayısıyla bunun için evin gezilmiş olması ve evde memuru karşılayan birinin olması gerekir. siz imzadan kaçınırsanız memur da tutanağa hacize kabil mal yoktur yazamaz. neden yazamaz? çünkü evi kimle gezdin de haciz edilecek mal olmadığını gördün derler ona. işte bu yüzden imza atın sadece ne imzaladığınızı bilin, okuyun.
olur da imza atmazsanız memur bu kez kapı kapalı diye tutar tutanağı ve o adrese bir kez daha gelinir illa ki. ikincide de atmazsanız yine gelinir ve evde olmasanız dahi o kapı açtırılır çilingirle. evdesiniz ama imzadan yine kaçınıyorsunuz diyelim; bu kez avukat istemediği halde takibi bir sonuca bağlayabilmek için üst araması ve ev araması yaptırmaya mecbur kalabilir.

edit 2: avukatı eve sokma ya da sokmama kararı icra memuruna bağlıdır. bu konuda kanunda açık hüküm yoktur ancak icra tutanağı üzerinde alacaklı vekili tarafından imzalanması gereken yerin varlığı teamül olarak avukatın da haciz mahaline girebileceğini kabul eder. haciz mahali sırasında icra memuru savcı yetkilerine sahiptir neredeyse. yani kolluk kuvvetine emir ve talimat verebilir. dolayısıyla siz icra memuruna avukatın girmemesini talep ediyorum dediğinizde icra memuru bunu kabul etmezse diretmeyin. diretirseniz bu kez polis zoruyla evinize girerler ki bu da hoş bir görüntü olmaz.
haciz işleminde malları kaldırmak çok amiyane bir tabir olmuş. haciz işleminde yapılan şey mal kaldırmak değil haciz ve muhafaza altına almaktır. alacaklı ya da alacaklı vekili, icra müdürü/md.yrd ya da icra memuru, gerektiği hallerde kollk kuvvetininde iştirak etmesiyle borçlu şahsın menkul mallarının muhafaza altına alınması işlemidir.alacaklı ya da vekili tarafından temin edilen nakliye ve işçiler taraından evde haczi kabil menkullerin icra memurunca tespitinden sonra haciz mahallinden alınarak özel şahıslarca işletilen yeddiemin depolarına taşınmasıyla devam eden bir süreçtir. eğer borçlu şahıs adresinde değilse şahsın kapısı çilingir marifetiyle açılır ve muhafaza işlemi yapılır. fakat değişen icra iflas yasası menkul hacizleryle tahsilatı zorlaştırmıştır. benim hukukçu olarak görüşümde menkul haczi yoluyla tahsilatın yanlış olduğudur. nsanların evlerinden buzdolabı, tv, çamaşır makinası çıkarmakla alacak çözülmez. yüzdeye vurursak böyle işlemlerin neticesinde yüzde 25-30 civarında bir tahsilat ortaya çıkmaktadır. hele hele istanbul gibi büyükşehirlerde hacizlere konvoy halinde gidildiğide düşünülürse icra memurlarının buna vaktide pek yoktur. meslektaşlarımız daha yapıcı ve üzüm yeme yolunda davranırlarsa bağcıyıda dövmeyeceklerdir. gerçi bazen bağcıda bizleri dövüyor ama olsun. maksat para tahsil etmek, insanların onurunu kırmak değil. meslek hayatım boyunca bu ayrıma hep dikkat ettim ve etmeyede devam edeceğim.
özetle siz zaten kötü niyetli biri değilseniz, örneğin borcunuzun nedeni üniversite okuyan evladınızı okutmaksa, tüm masrafları onun için yaptıysanız korkmayın hacizden. çünkü siz varınızı yoğunuzu o çocuğa harcadığınızdan evdeki 10 yıllık televizyon, buz dolabı, çamaşır makinesi haczedilmez, haczedilemez.

ama siz beyaz eşya dükkanından 1 yıl önce evinizi baştan aşağı yenilediyseniz ve borcunuzu ödemediyseniz eve gelen memura bunlar lüzumlu eşya haczedemezsin dediğinizde o eşyaların haczedilip edilemeyeceğini görürsünüz. 102 ekran plazma lüzumlu değil lükstür çünkü 3.000 tl borcu ödeyemeyen adam için.

edit: ve şunu unutmayın:

kanundaki değişikliğin amacı alacaklının alacağını silip borçluyu borçtan kurtarmak değildir. amaç; borcu ödetmek uğruna borçlu ve ailesini zor durumda bırakan eylemleri engellemektir.

kanunu bu mantıkla okuyun ve yorumlayın.
(bkz: haciz işleminde malları kaldırmak ya da yazmak/#18479882)
ek olarak.

"hacize kabil mal yoktur" tutanağı imzalayabilirsiniz. lakin imzaladığınız şeye dikkat edin, içine farklı şeyler sokuşturulmamış olsun.
ayrıca pek tabi ki hepimiz biliyoruz ki 5000 liralık, 10 bin liralık tv'ler, plazmalar, led ekranlar lüks sınıfa girer. millete borcu olup lüks eşya kullananın eşyası haczedilebilir. ayrıca yine evde antika, tablo vb lüks sayılabilecek metalar da haczedilebilir. ama bir borçlu hem borçlu olup hem evinde antika tablo ve 5000 liralık led tv saklıyorsa zaten salaktır. sikmek caizdir.
bizim bahsettiğimiz normal, sıradan tüplü 51 ekran tv'si olan evler.

son olarak siz ister beni, ister avukatları dinleyin. kendiniz bilirsiniz.
haczi kabil olmayan mallar terimi daha öncede yasada mevcuttu. isteyenler bunu araştırabilir. bakınız bizim ülkemizde bir sıkıntı var. nedense herkes herşeyi çok iyi bilir. madem bu kadar biliyorsunuz haciz işlemini borçlulardan, ceza davalarını hapiste yatan bir arkadaşınızdan, boşanma davasını boşanan bir tanıdığınızdan öğrenin. ne gerek var avukat değil mi? nasılsa bunlar olup bitiyor. daha öncede haczedilemeyen mallar yasada tarif edilmişti ama bunun takdiri icra memurunda değildi. icra memuru haciz ya da muhafaza işlemini yapar, eğer siz yok efendim bu mal haczedilemez ya da bana ait değildir istihkak davası açacağım derseniz icra tetkik merciine başvurur, eğer halıysanız kararı alır ve mallarınızı iade ettirirdiniz. bu yeni bişey değil, yeni olan menkul mallardaki haciz işlemlerinde biraz daha iyileştirme ve borçlu lehine yapılan düzenlemedir. ayrıca devletin memuru dolandırıcı değildir. o da yaptığı işlemlerden dolayı yargı merciilerine karşı sorumlu ve denetim altındadır. cezalar ve işlemler şahsidir. sizin başınıza geldi diye aynı şeyin başkasının başına aynı şekilde gelmesi beklenemez. siz yine de avukatları dinleyin zarar etmezsiniz.