bugün

Gırgır Mizah Dergisi 1972 yılında tam da bugün yani 26 Ağustos tarihinde yayımlanmaya başladı. En popüler olduğu dönem 1981 - 1983 yılları arasıdır. Düşünün ki o dönemde Türkiye'de yaşanan ihtilalden dolayı askeri rejim vardı ama bir mizah dergisinin tirajı 500 bin'i buluyordu. Bugün değil bir mizah dergisinin 500 bin satması gazeteler bile bu rakama yaklaşamıyor.

Gırgır'ı son dönemde alan yeni nesil esprileri komik bulmamışlar. Açıkçası benim de aşina olduğum, çizimlerine alıştığım sanatçıların olmadığı Gırgır'a ben de mesafeliydim. Ama Gırgır Türk mizahının gerçekten de yüz akıdır. Bugün neden o seviyeden böylesine uzak olduğumuzun nedeni ise ortada.

Bugün lise - üniversite öğrencicisi olanlar Yiğit Özgür ya da Erdil Yaşaroğlu'nun dışında kaç çizer sayabilirler. Oysa o yıllarda pek çok kişi Hasan Kaçan, Ergün Gündüz, ilban Ertem, Bülent Arabacıoğlu, Latif Demirci, Suat Gönülay kim bilirdi... Kimin nasıl bir çizgisi olduğu ayırt edilebilirdi. Galip Tekin'in uçuk, bilim kurgu, fantastik hikayelerinin müdavimleri vardı. Lise arkadaşım Zübeyde ilban Ertem'in hayranıydı. Bugün o yaşta olanların TV yıldızlarına duyduğu bir hayranlıktı ve ilban Ertem öyle yakışıklı bir adam da değildi. Ama o dönem Gırgır sadece gülmek için alınmıyordu ve çizilen eserlerin sanatsal yönü de önemliydi. Çünkü çizerler sadece sizi güldürmek için çizmiyorlar, onlar aslında bir eser veriyorlar. Gırgır bunu algılamamızı sağlardı.

Demet Akbağ'ın yıldızlaştı "Bir Demet Tiyatro" daki Lütfiye Karakteri aslında Gırgır'da çalışmış olan Atilla Atalay'ın Sıdıka karakterinden esinlenmişti. Daha sonra bu isimde dizi de çekildi zaten. Yonca Evcimik'in canlandırdığı Çılgın Bediş karakteri de yine Gırgır'daki Özden Öğrük'ün karakteriydi. Yeni nesil bilmez ama "En Kahraman Rıdvan" inanılmaz bir karakterdi ve inanılmaz da eğlenceliydi. Bülent Arabacıoğlu çizeriydi. Elleri dert görmesin. Muhlis Bey, Yavrum mithat ve yeliz Hanım sizin için günümüz nesli için bir şey ifade etmese de bizim dönemimizin sanal yıldızlarıydı. Ergün Gündüz'ün kadın çizimlerini internetten bir araştırın. Bunlar kesinlikle karikatür diye küçümsenecek çalışmalar değil bildiğiniz sanat eseriydiler. Ergün Gündüz de o dönemin kadınlar arasında popüler figürlerinden birisiydi. Gönül Adamı bir çokları için bir şey ifade etmeyebilir ama Gırgır okuyanlar için gözünde her daim bir damla gözyaşı hazır olan ve çoğunlukla elinde tamburuyla ayar veren bir karakterdi.

Ah, ah... Gırgır'ı yeniden o hazla almak, o hazla okumak ne de güzel olurdu. Bir statü sembolüydü Gırgır almak. Çünkü çizerleri sert ama insancıl, muhalif ablalar ve abilerdi. Annem bile bu yüzden aldığın zaman herkese gösterme diye uyarırdı. Bu yüzden şu anda sadece Uykusuz kaldığı için canı gönülden sarılın Uykusuz'a... Gırgır gibi sizin de anlatacağınız Uykusuz anılarınız olsun. Ne yazık ki bu kuşak bir şey okumaktan öylesine uzak ki cep telefonu ekranlarından başlarını ayıramıyorlar. Bu bağlamda çok rahatlıkla söyleyebilirim ki Gırgır benim kuşağıma okumayı da öğreten ve sevdiren bir dergidir.

Doğum günün kutlu olsun sevgili Gırgır.