bugün

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir, bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü.
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı

Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı istanbullular..

Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların..

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı, memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik...

Cemal Süreya - AŞK
BEŞiNCi MEKTUP

Ayrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?

Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.

Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
ikisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.

Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
insanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.

Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
insanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.

Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.

işte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!

Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.

insanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.

Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.

Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!

ÜMiT YAŞAR OĞUZCAN
Aşkın iffet büstünde
Sırlı gözyaşlarından öte,
Bilmez misin
Ne v'ar !

Bembeyaz hayaller üstünde,
Kirli anılar .
Kar üstünde,
Kapkara bir leke
Ar !

Yegah Tan
GiDERSEN YIKILIR BU KENT

Gidersen yıkılır bu kent, kuşlar da gider
Bir nehir gibi susarım yüzünün deltasında
Yanlış adresteydik, kimsesizdik belki
Sarışın bir şaşkınlık olurdu bütün ışıklar
Biz mi yalnızdık, durmadan yağmur yağardı
Üşür müydük nar çiçekleri ürperirken

Gidersen kim sular fesleğenleri
Kuşlar nereye sığınır akşam olunca

Sessizliği dinliyorum şimdi ve soluğunu
Sustuğun yerde bir şeyler kırılıyor
Bekleyiş diyorum caddelere, dalıp gidiyorsun
Adını yazıyorum bütün otobüs duraklarına
Öpüştüğümüz her yer adınla anılıyor
Birde seni ekliyorum susuşlarıma

Selamsız saygısız yürüyelim sokakları
Belki bizimle ışıklanır bütün varoşlar
Geriye mapushaneler kalır, paslı soğuklar
Adını bilmediğimiz dostlar kalır yalnız
Yüreğimize alırız onları, ısıtırız
Gardiyan olamayız kendi ömrümüze her akşam

Gidersen kar yağar avuçlarıma
Bir ceylan sessizliği olur burada aşklar

Fiyakalı ışıklar yanıyor reklam panolarında
Durmadan çoğalıyor faili meçhul cinayetler
Ve ölü kuşlar satılıyor bütün çiçekçilerde
Menekşeler nergisler yerine kuş ölüleri
Bir su sesi bir fesleğen kokusu şimdi uzak
Yangınları anımsatıyor genç ölülere artık

Bulvar kahvelerinde arabesk bir duman
Sis ve intihar çöküyor bütün birahanelere
Bu kentin künyesi bellidir artık ve susuşun
isyan olur milyon kere, hiç bilmez miyim
Sokul yanıma sen, ellerin sımsıcak kalsın
Devriyeler basıyor karartılmış evleri yine

Gidersen yıkılır bu kent kuşlar da ölür
Bir tufan olurum sustuğun her yerde.

AHMET TELLi
Yolların Sonu

Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliğimize.

Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların…
Ordularla yenilmez bir gayiz var kanımda.
Dün benimle birlikte gelen tanıdıkların
Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı’na.
Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Degişilir topu da bir sokak kaltağına.

ister düşün… Kendini ister hayale kaptır…
Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.
Bakarsın aldanmışşın, gördüğün bir seraptır
Sevimli bir hayale açılırken kolların.

Ey doğunun alnımı serinleten rüzgarı!
Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!
Arzularim bir oktur, aşar ulu dağları,
Düştüğü yer uzakta dilek adlı bir saray.

O sarayda bulunca Tanrılaşan erleri
Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Herkes sussa da Kür Şad uzatarak elini:
Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun diyecek.

Hüseyin Nihal Atsız
ölüm geliyor aklıma birden ölüm
bir ağacın gövdesine sarılıyorum.

Cemalettin Seber
Kızlar

beş yıldır
aynı
lamba siperliğine
bakıp duruyorum
üzerinde bir tür
bakar tozu birikti
ve buraya gelen kızlar
temizlemeyecek kadar
meşguller

ama önemi yok
zaten ben de
şu ana dek
farkedemeyecek kadar
meşguldum

ışığın
beş yıllık
toz nedeniyle
iyi aydınlatmadığını

Charles Bukowski
Canan

Sek içsemde can zehrini,
Sekteye uğruyor her gece canan'a ölüm.

Ruhum canan'a kenetli
Bedenim can'an çekişmelerinde.

Canan'a susamış dudaklar
Ölüme ırak duraklarda bırakıyor beni.

Ne desem
Canansız bitmek istemiyor bu masal

Ne desen de
Sensizliğe giden sonsuzluğa adım atsa bu paspal.

Bitmedi
Bitmedi işte
Can bitmedi
Canan bitmedi
Ayrılık kefen giydiremedi aşkıma.

Seferler oldu canan diyarlarına
Canımdan can gittide
Geri gelmedi canıma can katan canan.

Zaman sabaha karşı can
Zaman sabaha karşı canan
Zaman sana karşı zamansız
Canansız can ne kadar da anlamsız.

Yegah Tan
Bizde Bilirdik
Bilirdik el ele tutmayı
Gözgöze bakmayı bilirdik
Yürüyüp sahil boyu şiir okumayı
Çiçek almayı
Üzerine bir dipnot sevgi düşmeyi bilirdik
doluydu ellerimiz kalplerimiz dolu
köşe başları siyaset tartışmalarından fırsat düşmezdi
biz de bilirdik yağmurda yürümeyi
ama parkamız taşımazdı incecik yağmuru
sızardı tenimize
rüyalar görmeyi de bilirdik
gecemiz işgal edilmişti karabasanlarca
dünde sallanır günde sallanır
bilirdik hisli şarkıları armağanı birbirimize bir borç
ondan olacak ki
türküler çağırdık geceler boyu
bilirdik şarap rengi denizin kokusunda
ay ışığı yakmayı
lakin yasaktı
bilirdik güneş altında sıhhate haiz olmayı
küf kokulu karanlıklar öğretti gençlikte solmayı
bilirdik tatmayı dünya mutfağında nice eşsiz lezzeti
lakin güneşi yoğurup koyduk aşımıza
bizde bilirdik sevgiliye karanfil almasını
lakin aç idik yedik karanfil parasını...

- Yılmaz Güney -
içimdeki şey gibisin
bilmemki ney gibisin
birazcık böylesin
sen benimsin
gey çiçeğim

yazar:anonim.
BAĞIŞLA

Ya zamanından çok erken gelirim..
Dünya'ya geldiğim gibi,
Ya zamanından çok geç,
Seni bu yaşta sevdiğim gibi....

Mutluluğa hep geç kalırım.
Hep erken giderim mutsuzluğa..
Ya herşey bitmiştir çoktan,
Ya hiçbirşey başlamamış...

Öyle bir zamanında geldim ki yaşamın,
Ölüme erken,sevgiye geç..
Yine gecikmişim bağışla sevgilim..
Sevgiye on kala,ölüme beş......

AZiZ NESiN
Yüreğimin sevinci ve acısı.
Hayat seninle işte böyle çelişkili
Sadistim galiba diyorum bazen
Şimdi olsanda yaksa yüreğimi, hatta bütün bedenimi diyorum.
Diyorum da, sonra korkuyorum
Bu yara izlerine kim dokunur ki sen gidersen yine,
iyisimi ben hayatıma yeni bir tesedüf bekliyim
Belki senin açtığın yaraları sarıp daha derinlerine
yenisi açar ve en güzeli de ne biliyormusun hiç gitmez...
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
''Seni seviyorum'' sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek...

Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana... Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek... Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak... Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine göz yaşlarımı basmak yüreğime.

Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?

Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi... Isırmazdım dilimin ucunu... Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.

Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda... Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda sarhoş olmazdım.

Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize... Ve her kulaçta haykırırdım seni..

Ama sen hiç benimle olmadın ki...

YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDi YA YÜREĞiN...
Sevgilim, bir günün ortasi simdi
Tasitlar hizla gelip geçiyor, her yer kalabalik,
Ben seni düsünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
Izinli askerler görüyorum, kiritarak yürüyen isçi kizlar
Istanbul her günkü yasantisi içinde, ugultulu,
Güvercinler günesten bir sessizligi biriktiriyor

Ben seni düsünüyorum seni
Hani tipki o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çikmis bir su sayaci gibi
Aski anilar besliyor düsler kadar
Bu yüzden diyorum ki ask eskidikçe asktir
Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmegimiz, türkümüz
Çolugumuz çocugumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurlarin agzi köpük içinde
Uzaklarda ne kapilar açiliyor
Tirenin biri bir istasyona variyor
Ordan çikiyor biri.

Her sey biliyor her sey
Sen biliyor musun bakalim
Seni nice sevdigimi?
Üstüne titrredigimi?

Geldigimi?
Gittigimi

Hadi!

(bkz: cemal süreya)
Bilmek istersen seni
Can içre ara canı
Geç canından bul anı
Sen seni bil sen seni

Kim bildi ef'alini
Ol bildi sıfatını
Anda gördü zatını
Sen seni bil sen seni

Görünen sıfatındır
Anı gören zatındır
Gayri ne hacetindir
Sen seni bil sen seni

Kim ki hayrete vardı
Nura müstağrak oldu
Tevhid-i zatı buldu
Sen seni bil sen seni

Bayram sözünü bildi
Bileni anda buldu
Bulan ol kendi oldu
Sen seni bil sen seni

Hacı Bayram Veli.
Sihirbaz değilim ben,

ama, göz açıp kapayıncaya kadar kaybolacak dertlerim var...

Komedyende değilim ben,

ama gülebilecek bir sürü nedenim

ve güldürebileceğim bir sürü arkadaşım var...

Sarhoş değilim ama,bir milyon kafam var...

Hatıra defteri değilim ama, yığınla yaşanmışlığım var...

Anne değilim ama, kocaman bir yüreğim var...

Cahil değilim ama, sevmeyi bilmeyişlerim var...

Uzaklık değilim ama, dalıp gidişlerim var...

Kumbara değilim ama, birikintilerim var...

Kalpsiz değilim ama, renksiz duygularım var.. !

Sağır değilim ama, bazen duymayan kulaklarım var...

Dilsiz değilim ama, bazen suskunluklarım var...

Kamçı değilim ama, vurgunlarım var...

Kitap değilim ama, cümlelerim var...

Tanrı değilim ama, "tapanlarım" var.. !

Yanlış değilim ama, sapkınlıklarım var...

Çok konuşmam ama, güçlü cümlelerim var...

Şarkı değilim değilim ama, ezgilerim var...

Pişman değilim ama, hatırlamayı unuttuklarım var...

Kendini beğenmiş değilim ama, büyüleyici bir yanım var...

alıntı.
Açık yaralarıma tuz basalı çok oldu...
Tuzun tadını özledim.
Deniz tuzunu özledim,
Balıkların, vapurların, martıların yıkandığı,
Deniz tuzunu özledim.
Ne acıdır ki yaralarım kapandı artık..
Hissedemiyorum tuzun varlığını

Okan Okutkan
Gerek
Sevmek
Gerekse
Sevdiğin için
Bir şey
Yapmak...
Bırak..!
dediğinde
direnme
bırak...

Öncel ipekçi
affan dedeye para saydım,
sattı bana çocukluğumu.
artık ne yaşım var ne de adım;
bilmiyorum kim olduğumu.
hiç bir şey sorulmasın benden;
haberim yok olan bitenden.
bu bahar havası, bu bahçe;
havuzda su şırıl şırıldır.
uçurtmam bulutlardan yüce,
zıpzıplarım pırıl pırıldır.
ne güzel dönüyor çemberim;
hiç bitmese horoz şekerim!

cahit sıtkı tarancı
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala, dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze inceden

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu’dan
Sesin nerde kaldı? Kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram

Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır -tek, tenha- bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.

Ahmet Muhip Dıranas
http://www.youtube.com/watch?v=CalDoie6Law&feature=related
Kalbim yine üzgün seni andım da derinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden
Üzgün ve kırılmış gibi en ince yerinden
Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden.

yahya kemal beyatlı.
http://www.youtube.com/watch?v=75rSdpt8OtM
kulak verin sözlerime iyice,
herkes öldürebilir sevdiğini
kimi bir bakışıyla yapar bunu,
kimi dalkavukça sözlerle,
korkaklar öpücük ile öldürür,
yürekliler kılıç darbeleriyle!

kimi gençken öldürür sevdiğini
kimileri yaşlı iken öldürür;
şehvetli ellerle öldürür kimi
kimi altından ellerle öldürür;
merhametli kişi bıçak kullanır
çünkü bıçakla ölen çabuk soğur.

kimi aşk kısadır, kimi uzundur,
kimi satar kimi de satın alır;
kimi gözyaşı döker öldürürken,
kimi kılı kıpırdamadan öldürür;
herkes öldürebilir sevdiğini
ama herkes öldürdü diye ölmez!
buna ne demeli
sen beni öpersen belki de ben gangsterleşirim
belki de şair olurum seni de aldırırım yanıma
bilesin; göğsümde hangi yöne açmış tek gülsün
yani ya bu eller öpülür, ya sen öldürülürsün.