bugün

emre yılmaz kitabı. toplatılıp toplatılıp tekrar basılmaktan bir hal olmuştur.
zaman zaman ulan bu adam harbiden doğruları söylüyor diye gaza geldiğim, sonra da yıllardır dürüstlüğümüz ve ahlaklı oluşumuzla tanınmamızdan dolayı ''sana uymaz'' diyerek doğru yaptığımı düşündüğüm ama sonra öyle tanınıyorsun da ne oldu bunca yıldır diyerek beni gel-gitlere sokan yazarın, kendine bir yol çizeceklere paraya giden yolda herşeyin mübah olduğunu anlatan kitabı....
-kitaptan notlar-

"aslında ne yapıyor göründüğün ne yaptığından daha önemlidir"

***

"sosyal hayatta kimse senin ne olduğunla ilgilenmez sadece ne yaptığınla ilgilenir."

-naber ya , ne yapıyorsun?

***

"sahte bir neşe, gerçek bir kederden her zaman daha iyi görüntü verir."

***

"genç dotum. eğer hava basmak istersen bunu belli etmeden yapacaksın.
kimse farkına varmadığı zaman gerçek havayı basıyorsun demektir. aksi
halde alay konusu olursun.."

***

"birilerine birşeyler beğendirmeye çalışmak güçsüzlük işaretidir.
asla çabalama. unutma en çok çalkalanan şişeler yarı dolu şişelerdir"

en muhteşen hava basma:

bir nakit,
iki seks,
üç neşeyle olur..

öyle kılık kıyafetle ev ile bmwyle tekneyle olmaz. ancak nakitte,
sekste ve neşede özürlüler, kendilerini beğendirmek için yırtınırlar."

***

"insanlara zaman konfor vaat eden her alet, insanların en güzel zamanlarını çalmak için pazarlanır. bütün bu hırdavattan kurtulsak yaşamaya başlar mıyız ne dersin?

***

"genç işadamı dost değil düşman kazanmaya çalış. dostlar nasıl olsa sahtedir. düşmanlarsa gerçek!!! "

***

"keşke gençler bilebilse yaşlılar yapabilse..
siyasete de tam tersi geçerlidir.."

***

doğayı korumaya cürret edecek kadar insansınız!! sizi kim koruyacak ?
aptallar.. *swh* *
kimseye iyi bir arkadaş olamamış insanlar, iyi bir sevgili de olamazlar.
Arkadaş diye ya şimdi, ya da geçmişte yattığın birilerini hatırlıyorsan, sen iş adamısın arkadaş.

onları dahi hatırlamıyorsan sen büyük bir iş adamısın *

***

"yalan söylemekten korkma, yalanına inanmaktan kork"

ben dürüstüm diyene inanma, "ben bir az ve bazen hırsızım" diyene inan..

"Ben, biraz ve bazen hırsızım" de ve gerçekten çal..

***

"yalan, nasıl söylenirse söylensin en medyatik, en seksi 'showman' dir. Doğru ise her zaman sıkıcı bir profesör."

***

"iş dünyasında teorrik bir ahlak söz konusu olsaydı, kimse sıfırdan zengin olamazdı. Zenginler de asla kaybetmezlerdi. Sınıflar arası geçişi sağlayan, pratik ahlaksızlıklardır.

***

vicdan
o başkalarının göremediğini gören, yüreğindeki bir çift göz.
o lanet olası gözler.
sadık bir köpek gibi sana yumuşak yumuşak bakan gözler.
ruhunu sattığın gün vicdanını da sattığını zannetme.

ruh satılır.
vicdanı ise yavaş yavaş boğmalısın.
bir köpek yavrusunu boğar gibi...
boğulur da it oğlu it merak etme!
(bkz: iş adamı)
ikinci kitabı; (bkz: şeytanın fısıldadıkları)
son kısmı şöyledir:

ve küfür

çok ciddi olduğum zamanlarda ise içimden sadece küfretmek geliyor.
sen ve ben genç dostum eğer birgün bir yerlerde karşılaşır da bir şeyler yazmak istersek, gel, birlikte uzun bir küfürname yazalım. şöyle kendimize, herkese ve herşeye - önden arkadan, ana avrat, doya doya küfredelim.

allah a, cumhurbaşkanına, bayrağa ve isim verilerek kimseye küfür edemeyiz.
gel dostum seninle bu kanunları böyle yazanlara küfredelim.

ilerlemeliymişiz. kalkınmalıymışız.
uygar bir sanayi ülkesi olmak için çok çalışmalıymışız.
sabah yedi akşam yedi haftanın beş günü...
ve trafikte geçen zamanımız için hiçbir ücret talep edemezmişiz.

terbiyeli, uslu, efendilerimize karşı saygılı yurtdaşlar olursak bir kat, bir araba ve arada sırada güney de 15 gün bir tatil ile ödüllendirilecekmişiz.
keza birgün, biz de efendi olrsak yaşantımızın emrimizde çalışacak iş kölelerinden hiçbir farkı olmayacakmış.
ne yaparsak yapalım, ne kadar güçlü olursak olalım, kıçımızı yine allah ın her günü ofisten arabaya, arabadan gürültülü lokantalara veya bir başka efendinin iğrenç sofralarına taşımalıymışız.
yirmi defa gördüğünüz paris ve londra yı yirmi kez daha görmeliymişiz. hep aynı karıları becermeli ve aynı sohbetleri tekrarlamalıymışız. bir milyon dolarımızı on, on milyon dolarımızı da yüz yapmak için kıçımızı yırtmalıymışız. yüz milyon naktimiz olduğunda da kimsenin bizi iplemediğini görüp hiddetten kudurupmalı ve o hırsla gözümüzü milyarlara dikmeliymişiz.

gel dostum seninle bu dünyayı böyle kuranlara, bu hale getirenlere ve bunu savunanlara önden arkadan bir güzl bindirelim.

anasını satayım
döne döne satayım,
liberal demokrasiymiş,
iletişim çağıymış.

kişi başına şu kadar elektrik şu kadar bilgisayar, bu kadar cep telefonuymuş.
bu lafları ağzından hiç düşürmeyerek dünyanın içine edenlere, gel dostum evire çevire soka çıkarta ağız dolusu küfredelim.
ellerimizi kaldırıp indirerek, gözlerimizi devirerek, tükürükler saçarak...
döne döne doya doya...

sadece sandallı balıkçılara, sokak çocuklarına ve aylaklara küfretmeyelim.
ama yok, gel bu yolda hiçbir cıvıklık yapmayalım. işi istisnalarla sulandırmayalım.
onlara da küfredelim.
analarını sattığımın pezevenkleri.
kim zannediyorlar ulan kendilerini.
ressammış, ayyaşmış, sokak çocuğuymuş, serseriymiş...
şairmiş, balıkçıymış, adalıymış...

bütün gün oyun oynayacaklarmış.
çimenlere uzanıp bulutları sayacakmış.
çok eskilerin doğa filozoflarını okuyacakmış.
var mı ulan bu devirde böyle kıyak?
eşşoğlu eşekler.

işte böyle başlayalım, genç dostum.
herşeye.
yeniden.
şık kıyafetli lüks işletmecilerin hayatında , beyaz lekelerin arkasının çok da beyaz olmadığını gösteren ; bukowski'ye kıyasla vasat , türkiye'de yani samimiyetsizliğin topluma uyma olduğu canım ülkemde , iyi kitaplardan biri..
çok açık seçik yazılmış..acı olan , iş adamı olmayanların bu paramparça hayatlara özenmesi değil , gerçekten işadamı olanların * bu kitap için "aa günlüğüm bu herhalde" demeleri..
...klasiklerden küçük kümleler ve pasajlar ezberle, bulunduğun davetlerde hafif alımlı bir telaffuzla tekrarla. Kelimeleri duruma göre değiştirebilirsin, ama ses tonunun kültürlü bir ibne gibi çıkmasına dikkat et. * *
filozofil sayesinde haberdar olduğum tam da ihtiyaç duyduğum buydu dedirten baş ucu kitabı. iş hayatına dair kızgınlıkları, isyanları, adaletsizlikleri, küfürlere varana dek yazmış. mutsuz çalışanlar, beyaz yakalılar tayfasının mutlaka okumuş olması gereken kitap. * *
emre yılmaz'ın insana dünyaya yeniden baktıran kitabı.

"ruhunu sat, hemen şimdi, sat ve kurtul" diye başlayan bir kitap.

aslında kitabın mesajını alan birisi "süper kitap mutlaka okuyun" dememelidir. rakipleri uyandırmanın alemi yoktur çünkü. lakin geldiğimiz durum öyle vahim ki, rekabet edecek sağlam rakiplere ihtiyaç olduğudan tavsiye ettiğim kitaptır.

bir ara yasaklanmış zaten.
--spoiler--
ne garip eskiden insanları zorla köle yapardık. şimdi seve seve geliyorlar. kapitalizmin en göz kamaştırıcı basarısı budur.
--spoiler--
kitap nasıl başarılı bir işadamı olur sorusuna cevap verir gibi yapıp neden bir işadamı olmamalıyız konusunu anlatmaktadır. kitap tamamen bir ironidir, ancak çok başarılıdır. kılavuz edinenleri bizzat gördüm.
emre yılmaz'ın, mart 1996'da angora yayınevi tarafından ilk baskısının yayımlandığı başucu eseri. insana, aklını ve mantığını kullanırsa neler yapabileceğini cesur bir dille sunan ve her okunduğunda bir şeyler yapmak isteği uyandıran herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm kitap.

-- spoiler --

hayat hiç olmazsa bir konuda herkese eşit davranmıştır. zaman. hepimize doğarken verilen sermaye 25-30.000 gün kadardır. genç işadamı; bu kafana dank ettiği yaşta sermayenin yarısını tüketmiş olduğunu göreceksin.

-- spoiler --
Başlarında aşırı güzel ama sonlarına doğru sıkmaya başlayan kitap. iş hayatına atılmadan önce okunulması gereken, en azından piyasa hakkında üç beş bilgi sahibi olmak isteyenlere tavsiye edilebilecek bir kitap. 10 üzerinden 8 puanı vardır banko