bugün

belki de bir sonbahar gününe isabet eden gecenin bulutlar arasından sıyrılan cep sıcaklığında resmi. gece ve ay ışığı dersin ellerim cebimde yürümeye başlarım. sol gömlek cebimde açılmamış sigara paketi. saçlarımın arasında düş yorgunlukları, şerbetçiotları ezerim dalgınlıklarımda, yeni söndürülmüş odaların pencerelerine göz kırparak yürümüşlüklerim. sonradan geceyi özlediğim gelir aklıma. ay ışığında city of lights olmaktan yeni kurtulmuşum. ellerim cebimde yürümeyeli onlarca gece varmış, kitap kapağında gezinen karınca gibi dolaşırım. sayfalara girme teyakkuzunda.
Zaten sözcükler kilitlidir. Sadece ay ve gece konuşur saçlarının arasında. Tek bir bulut yoktur seni terkedecek, bu kuruluğa sevinir ve gökyüzüne bakıp sigaranı yakarsın. Mutluluk budur.
Tekinsiz bir semtte oturuyorsanız iki üç tinerciden bıçak yemeyle sonuçlanabilecek olaydır. Eskiden romantik bir adamdım ne oldu bana böyle yahu. Hayat işte hep hayat yüzünden.
Havalar soğudu artık gece gece ne işin var sokakta dedirtecek hede.
Herhangi bir özlenen gecenin tezahürüdür. Sanki dünyadaki son adımlarını atarcasına yürürsün aya doğru. Bir de kara battığını düşün bu demonstrasyonda. Off yak bi sigara yürü.
elleri cebinde yürüyorsa aya odaklanıyor olabilir.
gecenin karanlığına saklanıp umutsuzluğa sürüklenmek.
Bir de havada taze aşk kokulari varsa hangi mevsim olursa olsun içine çektiğin hava serin bir yaz aksamidir .
Saplıktır, net.
Sağlıklı kafayla yapılacak şey değildir. Bunu yapan Ya aşktan derdi olan biridir ki sarılacak bir sevdiceği yoktur, ya da sadece canı sıkılıyordur. Her şekilde saptır.
ılıklığa delalet eder.
Çok özlediğim duygu...
dolunay olsun ama bir de bu çalsın kulağınızda

http://www.youtube.com/watch?v=Vv2CMtBKSho

huzur verici.
geniş zamanların sana itaat ettiği gece ayini. her şeyi ezersin usulca.
izmirdeyseniz bu günlerde önermem. zaten 300 metre yürüyüp direk donarsınız geri dönme şansınız olmaz.
Bir rita hayworth şarkısı olan moon river ı akla getirir. inanılmaz keyif verir. Sanki bir sandal nehrin üzerinde dönerek ay ışığını kutlar. Uzaklara bakınca.
hele bir de sonbaharsa ve ellerin cebinde rahatsa...ağaçların hışırtısıyla ritim tutarak keyifle yürünür. yaprakları ezdikçe irkilir, ay saçlarını yalarken ürperirsin. bir sigara yakıp yoldaki taşlara başın önde plaseler yaparak küçük bir sitemle ve kabullenmişlikle göğüs kafesine doğru yaklaşırsın. o uzaklardadır.
Şuan yapmak istediğim tek şey... Ama araba gürültüsü olmasın gittiğim yolda... Salt yol, ağaçlar belki sakin bir deniz... Yürüyeyim. Varmayayım ama. Sadece yürüyeyim. Yalnızce ben ve ayağım altında ezdiğim kurumuş yapraklar olsun. Üstümde rengi solmuş pamuklu kalın kumaştan lacivert bir kapşonlu olsun mesela. Lastikli kolları bileklerimi sarsın. Ellerim ceplerimde pamuk artıkları bulsun. Ne kadar huzurluyum o an...
çok kral bir gece yürüyüşü.
akla bu şarkı sözlerini getiren eylemdir.

gecenin ışığında aya gitmemesi için dizlerimin üstünde yalvarıyorum

kalbim kırık

bazense kötüye kullanılmış

eğer beni bu halde yalnız bırakırsan affetmeyeceğim

rüzgâr gibi git

her şeyi canlandır

ve beni deli et.
eryamandan-emeğe doğru yürüyorsanız pek de güzel olmayan eylem.