bugün

beşevler'de bulunan, ulaşım imkanı olarak rahat bir yerde bulunan fakülte.
http://www.med.gazi.edu.tr
(bkz: gazi universitesi tip fakultesi hastanesi)
(bkz: selçuk üniversitesi tıp fakültesi)
kasap yetiştiren fakülte..şaka biyana hacettepe kadar olmasada ilk sıralarda gelen tıp fakültelerindendir. aşkına karşılık bulamayan kel ama karızma intern dr tanıdığımdır. ayrıca ÇS sinde kışın ders çalışmak zevklidir.
15 katlı yapılmış ama, adam gibi asansör yapılmamış binadır.
devam zorunluluğu olmayan fakülte.*
amfilerinde arka sıralardan hocayi gormek icin durbun gerekir. sabahları cok kalabalik olan amfileri ogleden sonraki derslerde issizlasir.
üzerlerinde önlükle yedinci cadde ye akın eden öğrencileri bulunur.
Zevkinden doyum olmayan, Sosyal tesisinde geçirilen vaktin nasıl aktığının farkına varılmayan, benim gibi birini içinde barındıran bir bölümdür.
ankaradaki yeri açısından en guzel tıp fakultesi. bahcelievlerde oluşu giyim açısından ögrencilerini etkilemiştir.
görüntü olarak üniversite havası vermeyen , kalabalık iç içe sıcak bir ortamı olan , önde oturmak için 1 saat önceden gelmenin gerektiği , arkaya kalınırsa boşuna kalabalık yapmamanın gerektiği , hocaları ve yeri çok iyi olan , insan üstü bir mücadele içine girilen ortam.
(bkz: doğal seçilim)
(bkz: Kare çarşı)
ankarada hacettepe ve ankara tıp fakültelerinden sonra 3. sırada gelir.
(bkz: döner sermaye kurudu şerefsizim)
bu sene taban puanı ege üniversitesi tıp fakültesi'nin altında kalmıştır.
(bkz: tezcan kırtasiye)
hiç bir zaman, "keşke burayı tercih etmeseydim" demediğim fakültedir.

Hastaların her bölüme gönül rahatlığıyla gidip muayene olabileceği tıp fakültesidir.

özellikle, beyin cerrahi, kulak burun boğaz, göz hastalıkları, ortopedi, plastik cerrahi, patoloji ana bilim dalları işlerinin piridir. *
tek kötü yanı öğrencilerin oturup zaman geçireceği yerlere hastaların oturmasıdır.
Hacettepeden sonra tercih edilebilir universitedir.
nam-ı diğer gazi hastanesi'dir. kapısında ölüyor dahi olsanız girmemeniz gereken yer. hele ki bir "acil"i vardır Ki sormayın gitsin.

Vaka 1: Reflü Hastalığı Başlangıcı

bir arkadaşım öğlen saatlerinde midesinden dolayı inanılmaz ağrı yaşar. acil bölümüne apar topar gidilir. yoook öyle pat diye acilde bakılmak. acil bile olsa sıraya geçeceksin. kıvranman nafile, istersen öl ! önünde senden acil bir hasta olmayabilir. ama önce o gelmiş, ona bakacaklarmışmış. 20 dk sonra sıra bize gelir ve şikayet dile getirilir. kadın doktor sorar:

- gece erken yatar mısın?
+ öğrenciyim, gününe göre değişir.
- sigara var mı?
+ yok.
- alkol kullanır mısın? ( alkol kullanılmaz içilir. http://www.birgunabone.ne...6&day=03#.U-VJjPl_vBw )
+ evet
- hah işte, böyle içiyorsunuz içiyorsunuz sonra hasta olup acile geliyorsunuz oh olsun, iyi olmuş.

bizim arkadaş doktora "sen ne diyorsun orospu?" der, güvenlikler falan gelir ve acilden kovuluruz. düşünün hastaneden hem fırça yiyoruz hem de kovuluyoruz! küfürümüz yanlış oldu ama söyleyin ne deseydik?

sonuç: başkent üniversitesi hastanesi gastroenteroloji'ne gidilir. tedaviye orada devam edilir.

vaka 2: kalp krizi

çok sevdiğimiz, değerli bir büyüğümüz kalp krizi geçirir. apar topar gazi hastanesi'ne gidilir. gidilir de adam akıllı bir müdahale olmaz. aksaklıklar, teknik eksikler, doktor beceriksizliği derken hastamızı kaybederiz. daha sonra çok yere danıştık, sorduk. değerli büyüğümüz kurtulabilirmiş. bu olaya, vade bu kadarmış demek üzücü.

sonuç: cebeci asri mezarlığı'na defin.

vaka 3: ikinci derece yanık

bir arkadaşım, bir tesisin havuz kenarında güneş altında 1 saat uyumaktan dolayı vücudunda yanıklar oluşur. haliyle hastaneye gider. tabi acil servisi yine lay lay lom modunda ve niye geldiniz şeklinde bakar.

"hasretinize dayanamadık da ondan geldik dangoz herifler."

diyemedik tabi. vücut çok şeyi anlatırken, doktorlar cool edayla "al sana merhem, yallah" şeklinde yaklaşırlar. adamın vücudu su toplamış. ona bir çare bulun ne bileyim sargı yapın. yok tövbeler olsun ! sizden daha kötüleri var diye acil servisten teselli edilip gönderiliriz.

sonuç: ankara numune eğitim araştırma hastanesi yanık bölümüne gidilir. tedaviye orada devam edilir.

vaka 4: ayak bağı yırtılması

halı sahada ayak bileği burkulan arkadaş, yurtta odasına çıkar. dinleneceğim diye çıktığı odasında uyur. sabah bir de bakar ki ayak olmuş toynak. morarma ve kızarma görülür. acil bir şeydir ve de yakın diye yine gazi hastanesi'ne gidilir. gidilir de yukarıda da anlattığım gibi:

yoook öyle pat diye acilde bakılmak.

neyse sıramızı bekledik. doktor baktı ve:

- bir şey olmaz. az biraz istirahat et, al merhem yazıyor, al bir de hap, haydi yallah.
+ doktor bey bu morarmalar ne peki?
- onlar geçer, geçer.

yahu, arkadaş yürürken ayağı tam tutmuyor ve sık sık burkulma yaşıyor bir bakın. yok! bari ortopediden sıra alalım onlara gösterelim dedik. o gün pazartesiydi ve en yakın sıra cuma günüydü. aldık sıra ama önemli bir durum olursa özele falan gideriz diye düşündük. neyse yurttayız akşam oldu. arkadaşın ayak parmakları morarmaya başladı. çocuğu bir korku aldı gitti:

ya kangren olduysam...

sonuÇ: Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi gidilir. sıra aldık yine ama 5 dk geçmeden sıra geldi. acilde hemen baktılar bize. başımızda 1 doktor 3 tane tıp fakültesi 5 sınıf öğrencisi sandığım kişi. film çekildi. bağlarda yırtık varmış. morarmalar da ödem yüzündenmiş. tamam çok büyük tıbbi tedavi olmadı ama en azında mesele anlaşıldı, iç rahatlatıldı.

daha örnekler arttırılabilir. cenazelerin karışmasından, yanlış tedavi, kötü hizmet vs\vb. hatta karşı taraftan(doktor, hastane cephesinden) bize de eleştiri gelebilir. bir çok hastane böyle olabilir veya daha kötüsü vardır, bilmiyoruzdur. hepsini bir kenara bırakalım. benim tanık olduklarım bunlar. büyük konuşmayayım ama ne ben giderim ne de yakınımı götürürüm bu hastaneye. ankara'nın merkezindesin ama hizmetin ortada !
acil servisi ile bazı birimleri kötü ve umursamaz olan yer.

tecrübe ile sabittir.

yaşlı bir yakınımı vücudunun sağ kısmındaki his kaybı nedeniyle pazar sabahı erkenden apar topar gazi üniversitesi hastanesi'ne götürdük. giriş kısmı bir nevi bekleme odasına çevrilmiş ve servis kapısı kilitli. öncelikle derdinizi özel güvenliğe anlattıktan sonra tekerlekli sandalye alıp hastanızı doktora götürebiliyorsunuz. neyse götürdük, kısmi felç gibi bir durum var dediler ve yakınımızı bir sedyeye yatırdılar. tomografi çekilmesi gerekiyormuş, birkaç saate halloldu. sonrasında da mr çekilecek dediler.

normalde acil hastalarına doğal olarak "acil" oldukları için öncelik verilir "normal" hastanelerde. bekliyoruz mr servisinden tık yok. mr bölümüne gittik, hastaları çağıran sekreter "aaa evet 2 acil hasta var, araya sıkıştıracağız sizi birazdan çağırırız." dedi ve biz de acile geri döndük. ancak saatler geçiyor hiç bir çağrı yok. acil doktoruna gittik durumu belirttik, doktor "hastanın bildirimini biz mr bölümüne yaptık, çağırırlar bekleyin." dedi. hastamız hala kıytırık sedyede öylece saatlerce beklemeye devam ediyordu. mr servisine tekrar gittik ve hastamızın kısmi felç olma şüphesi olduğunu ve durum tespitinde her geçen zamanın kıymetli olduğunu belirttik, sekreter "evet anlıyorum haklısınız bir saate çağıracağım sizi." dedi bu sefer. biz tekrar acile döndük ve neyse bir vakit telaffuz ettiler en azından dedik.

ancak elbette yine mr bölümünden hiçbir çağrı gelmedi, bu anlaşılmaz tutum üzerine tekrar mr bölümüne gittik. gittiğimizde bir hasta, sekreter ve mr teknisyeni ile tartışıyordu. birbirlerine karşılıklı hakaretler, birbirinin üstüne yürümeler ve saire... elbette hastane çalışanlarının yorgunluğu ve stresi üst seviyededir, elbette ciddi bir iş yapıyorlar ancak hastanede çalışanların hasta ile diyaloglarının düzgün ve çözüm odaklı olması gerektiğini düşünüyorum. neyse, tartışma bittikten sonra biz tekrar acil hastamızı hatırlattık ve sekreterin bize neden " bir saate kadar çağırırım." dediğini anladık, sekreter mesaini doldurmuş gitmeye hazırlanıyordu ve bize "ben mesaimi doldurdum, arkadaşım sizle ilgilenecek." dedi ve gitti.

yeni gelen sekretere durumu anlattık, bize " ben burada bekleyen hastaların yerine sizin hastanızı alamam, bittikten sonra ancak." dedi, biz de "bize 1 saate çağıracağız dendi ve arkadaşınız çıktı gitti. hastamız normal hasta değil, acil hastası ve felç şüphesi var. biz torpille araya hasta sokmaya çalışmıyoruz, saat 10.00'dan beri mr çekilmesini bekliyoruz ve şimdi saat 20.30 olmuş, bu kadar zamanda acil hastaya nasıl yer olmaz?" dedik. sekreter bize " bir saate çağıracağım diyen kişi gitti, beni bağlamaz." dedi.

acil servise geri döndük ve acildeki yeni gelen doktorla görüştük, elbette nöbetçi doktor değişmiş ve önceki doktor bizi hastamızın durumu ile ilgili bilgi vereceğini söylediği halde bizimle görüşmeden gitmiş. yeni doktora durumu anlattık, bize "biz dış bölümlere herhangi bir baskı yapamayız, ne zaman çağırırlarsa o zaman olur." dedi.

hayır o zaman "acil servis" biriminin ne kıymeti kalıyor ki? bir hasta acil kapısında saatlerce muayene, test sonucu, randevu saati veya doktor beklerken geri alınamaz bir zarara uğrarsa bundan kim sorumlu?

hastamızı gazi hastanesinin acil servisine sabahın erken saatlerinde getirdik ve kısmi felç olma riski taşıyan veya olmuş olan hastamızı 12 saate yakın bir süre acil servisin sedyelerinde beklettiler. mr çekilmedi, acildeki doktorlar ve hemşireler umursamaz bir haldeydiler ve son olarak bize " şu anda nöroloji bölümünde boş yatak da yok ve nöroloji doktoru da ancak sabah gelip inceleyebilir." denince geceyi en azından kendi yatağında geçirsin diye hastamızı imza karşılığı teslim aldık ve evimizin yolunu tuttuk.

ertesi sabah erkenden gazi hastanesine oranla çok daha kalabalık ve yoğun olmasına rağmen atatürk hastanesi acil servisine gittik. acil serviste sizi güvenlik görevlileri değil nöbetçi doktorlar karşılıyor ve adama derdinizi yüz yüze anlatabiliyorsunuz. ve dahası, girişte hastalarla ilk muhatap olan iki doktor da nazik, hastalarla iyi iletişim kuruyorlar ve ilk kabulden bölüme yatışı gelene kadar takip ediyorlar. hastamız acil serviste bir süre bekledi, öncü testleri yapıldı ve sonra nöroloji doktoru gelerek "kısmi felç durumu var, hemen yatması gerekiyor." dedi. akşam üzerine kadar nöroloji bölümünde hiç yatak boşalmayınca başka bir bölümdeki boş yatağa yatırıp tedavisine başladılar.

bu yazı gazi hastanesi kötülemesi değil. ancak anlaşılıyor ki, gazi hastanesindeki acil servisin fiziki yapısında problemler var, acil servis personelinin de hasta kabul ve hastanın tedavi sürecini takip etmede açık ilgisizliği var. hastanedeki sağlık çalışanlarının bazılarının hasta ve hasta yakınlarıyla iletişim ve diyalog kurma, çözüm odaklı olma ve işlerinin gerektirdiği sorumlulukların farkında olma gibi bazı konularda belki de tekrar eğitim almaları gerekiyordur.

bilmiyorum ben mi abartıyorum ki? acildeki hastamız öylece beklerken ve bu umursamazlığı görünce televizyonda gördüğümüz doktor ile hasta/hasta yakını olayları aklımıza geldi. harbiden de hastanedeki bazı çalışanlar insanların sabırlarını zorluyor dedik. buradan o olayları haklı gördüğüm çıkarılmasın ama yaşanılan bu olaylara sebep olan şeyin karşılıklı anlayışsızlığın ve umursamazlığın olduğunu düşünüyorum. bu durum, hasta ve hasta yakını baz alındığında insandan insana değişirken sağlık alanı çalışanları söz konusu olduğunda hem insandan insana hem de kurumdan kuruma tutum değişkenlik gösteriyor.

münferit bir olay olarak yaşadığımız zorluklar bize denk geldi desem, hem bizden başka kişilerin yaşadığı problemlere tanık olmamız hem de buradaki başka yazarların girişleri öyle olmadığını gösteriyor.

sonuç olarak tavsiyem, tercih şansınız varsa gazi hastanesi acil servisini değil de başka hastanelerin acil servislerini tercih edin.
daha kısa birşey okumak için.

(bkz: manas destanı)