bugün

yönetmenliğini kazım öz ün yaptığı, hiçbir yerde bulunmayan, aramaktan usanmayacağım ve izlemeye yemin ettiğim film.
çekilen anı ölümsüzleştiren kare.
fotoğraf; çekilen anın güzelliğini, bütünselliğini bozmuyor mu sanki? o bütünselliği, duyguyu bir kareye sığdırmak istemek, onu elde etmek istemek doğru mu hem? her şeyi elde etmeye çalışıyoruz bir daha yaşanmıyacak bir anı bile...kahretsin...
öyle anlar olur ya hani keşke zaman donsa hep bu anda kalsa dersin işte kısmen sana bu hissi vermeye yardımcı olan buluş.
(değildir: resim)

(bkz: ara güler)

(bkz: mehmet turgut)
fotoğraf çekmeyi denemeyenlerin bu tutkuyu anlamsız, pahalı ve saçma buldukları bir uğraş. oysa ki deyim yerindeyse elinizi verince kolunuzu kaptırıyorsunuz. benim için fotoraf çekerken hayat duruyor bunun anı ölümsüzleştirmekle filan da ilgisi yok. sadece insanlara hayatı sizin gözünüzle gösteriyorsunuz, onlara başka bir bakış açısı kazandırabiliyorsunuz. bunu fotoğraflarımda becerebiliyorsam ne mutlu bana.
zamanı dondurmaktır. gelecekten geçmişe bakmatır fotoğraf. eğer baktığınız bir insansa ve o insanı kaybetmişseniz gözünüzden bir damla yaş getirmesi olasıdır fotoğrafın.
günümüzde "pozlama" olarak kullanılan sanat dalı.

ne kadar büyük objektifin varsa, ne kadar büyük tripodun varsa o kadar iyi fotoğrafçısın!

hayır, cep telefonuyla bile çekilebilir fotoğraf. sonra da çok istersen photoshop a sokar, ruhunu aktarırsın ona.

önemli olan göz, bakış açısı. senin "çerçevenden" bakılabilmesi dünyaya. senin kadrajını aktarabilmen insanlara. senin renklerini paylaşabilmen.

tripod değil, objektif değil olay. değil.

sanılanın aksine pahalı değil o yüzden. zevk ile yapılabilecek, son derece ucuz bir eğlenti.

çok mu istiyorsun bodrum kıyılarından yunan adası çekmeyi? veya kelebeğin kanat çırpışını görmeyi? heybeliada ada değil mi gözüm? karınca böcek değil mi?

şov değildir fotoğraf sanatı. profesyonellerin ihtiyaç duyduğu "göz boyama"lara sen mecbur değilsin. evet sen!

profesyonel adam zaten 2mp ile 35mm nin eşit olduğunu biliyor. zaten objektifin çok ekstrem durumlarda değiştirilmesi gerektiğinin farkında. ışık denilen olgunun zoom suz dandik objektiflerle daha iyi yakalandığını biliyor adam. rengin ise tümüyle elde olduğunu.

fotoğrafı sevmek için binlerce liran olması gerekmez. gayette yüreğinle sevebilirsin.

çıplak ayakla top oynayan brezilyalı çocuklar gibi olabilirsin, nasıl ki; en lüks halı sahada yüzlerce liralık kramponlarla oynamana gerek yok futbolu sevmek için.
tarihin bilinen ilk fotoğrafı 1831 yılına aittir ve şudur:
http://upload.wikimedia.o...3%A9phore_Ni%C3%A9pce.jpg
--spoiler--
ulan bir fotograf,
hepsi bir fotograf istiyorum be.
bahar değil bahçe değil,
çatlamış bir narı elinden değil,
üç kuruşluk peyniri rakıya meze yapıp,
yüzüne bakmaya yetsin,
bir fotograf istiyorum.

ekmeğini suyunu bir sofrada yediğinin
huzurundan ibaret elini tuttuğunda
bileklerimi kesmemek için bir teselli
elin elimde olanından
bir fotograf.

o fotograf için yalan söyleyen puşttur;
namussuzum münip utandı çalıyor radyoda bak.
'ağlamakla inlemekle ömür geçiyor'
sarhoş ağzıma yemin bırakmadan,
yüzünü göreceğim bir fotografı o istiyor.
--spoiler--
Ara GÜLER'iN "Gördüğünü çekmek 20 sene" sözüyle anlattığı sanat dalı.
resim değil fotoğraf diye insanları bozmayı seviyorum. ayrıca meslek edinmeye çalıştığım bir sanat dalıdır
bir daha görme ihtimaliniz olmayan yüzleri de taşıyan yandaş, sanat, yaşamın kayıt altına alındığı her noktası hala canlı kalan oluşum.
anın ölümsüzleştirilmesidir.
bazen bir savaşı bitirmeye yeter, bazen bir felaketi anlatmaya yeter, bazen bir mutluluğu, bazen bir hüznü anlatır. her deklanşöre bastığında farklı bir duyguyu aktarır karşı tarafa. kimi zaman havalanan bir güvercin çekersin barış anlatırsın. her fotoğrafın ayrı bir kompozisyonu vardır. rastgelede bassan bir hikayesi vardır makineden çıkan görüntünün. ama tek doğru varsa fotoğraf hayattaki tüm duyguları tek karede gösterebilen birşeydir. birisi bakar hüzen duyar birisi bakar eğlenir aynı fotoğrafta. bir yaşam biçimidir fotoğraf. türkiye'de ki duayenler;

(bkz: ara güler) http://www.araguler.com.tr
(bkz: rıza özel) http://www.rizaozel.net
(bkz: tolga adanalı) http://www.tolgaadanali.com
(bkz: mustafa abadan) http://www.mustafaabadan.com

başlıcalarıdır ama daha niceleri vardır ki bu listeye sığmaz.
hayat olduğu için fotoğraf mevcuttur, demiş ara güler...
"Benim fikrimce bir şeyi fotoğraflayana kadar onu gerçekten gördüğünüzü iddia edemezsiniz". Emile Zola
bakmak ile görmenin ayrı şeyler olduğunu kanıtlamış sanat dalı.modern hayatta üçüncü bir göz vazifesi görür.
Pek çok şey tek bir anlık keyif ve yaşam boyu utanç sebebidir; oysa fotoğraf tek bir anlık utanç ve yaşam boyu keyfi getirir.

Tony Benn
http://www.betterphoto.com/home-rc2010.asp
aydın hatipoğlu şiiridir.

Dallarına türküler sinmiş meşe
Döktü yapraklarını döktü hüzünle
Ses oldu karıştı toprağa
Ses oldu tohum oldu umut oldu

Evvel bahar açıldı çiçeklerle
Yağmur oldu yağdı seslerimiz
Irmak oldu ağdı toprağa
Ağdı toprağa tenlerimiz

O çiçekler o çimenler
Öğrenir mi seherleyin kuzulardan kuşlardan
Söyler mi her bahar türkümüzü
-Ak kuğular da sökün etmiş yurdumdan-

Baş ucunda semah tutmuş turnalar
Üzerinde türlü türlü çimenler
Papatyalar gelincikler allı yeşilli
-Kaç kuzulu ceylan yad avcı geldi-

Koca meşe dayamış da başını
Orfeusun dizine dalıp gider
Çiçekler çimenlere çimenler rüzgârlara
Bizim türkülerimizi söyler...
eskilerle olan eski fotoğraflar acıtır,eskilerin yenilerle olan yeni fotoğrafları daha da acıtır.
"hafızamdaki fotoğrafın
severken değil giderkendi.
seviştiğin o karedeki
ben değil bir başkasıydı."
neydi o günler dedirten anın görüntüsü.
bir tutkudur. bir kere sevmeye görsün insan fotoğrafı ve çekmeyi o insan kurtulamaz artık fotoğrafın tutkusundan.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar