bugün

(bkz: takdire şayan)
son röportajını haberaktuel'e vermiş agos gazetesi genel yayın yönetmeni. http://www.haberaktuel.co...MLANDI-haberi-116186.html
at yarışı düşkünü imiş kendisi. *
demokratlığı liberallikten ayırarak kendini "demokrat" olarak niteleyen yazar. liberalliği etnik, dinsel veya başka bir kimlik bağıyla farklılaşan kesimlerin kaba bir sözleşmeyle bir arada tutan, bu yüzden toplumu atomize eden bir süreç olduğu düşüncesiyle eleştirmekte; demokratlığı "öteki"ni anlayan, empati üzerine kurulu bir bakış olarak görmektedir. taraf gazetesinde son günlerde bu bakış açısıyla başörtüsü sorunuyla ilgili olarak aydınların "üçüncü yol" bildirisini "özgürlükler arasında hiyerarşi" yapmakla eleştirmiştir.
yazılarının % 90'ı kemalizm eleştirileri, kürt sorunu, başörtüsü sorunu gibi konulardan oluşmasına ve öteki konulara oranla ermeni sorunu hakkında yazdığı az yazıda sağduyulu bir üslup kullanmasına rağmen, bazı türk milliyetçilerinin kendisini "ermeni milliyetçiliği" suçlamasıyla eleştirmesi gariptir!
agos gazetesi genel yayın yönetmeni ve taraf gazetesi yazarıdır.

ayrıca taraf gazetesinde 'her taraf' sayfasında 68 kuşağının solla pek bir alakası olmadığını söyleyebilmiş yazardır. bu neslin sanata ilgisizliğinden de dem vurabilmiştir. oysa ki yanılmıyorsam o da mücadelenin içindeydi o zamanlar. solcuların sanat adına ürettiklerinden habersiz olması, bir kitabı yazıldığı ana dilde okuyabilmek için o dili öğrendiklerini bilmemesi biraz zordur, liberalliğin getirdiği hafıza kaybını saymazsak...
' kavruk bir milliyetçiliğin ürettiği bağımsızlıkçılıkla, çaresiz bir otoriter zihni geleneğin uzantısı olan devletçi siyaseti birleştirmenin sol olduğunu sandılar ' diyerek solun kendiliğinden bağımsızlığını da görmezden gelebilmiştir. denizlere, mahirlere, ibolara, ulaşlara, hüseyinlere milliyetçi demek de ancak bir liberalin yapabileceği iştir. zira devrimciliğin milliyetçiliğe karşı olduğunu bugün her aklı selim insan bilir. son olarak otoriter zihniyeti devletçi siyasetle birleştirenleri bugün ortalıkta şaklabanlık yaparken görüyoruz; zira bizzat devlet tarafından öldürülen devrimciler bugün ortada yoklar...
karısının üzerine öyle lafın gelişi değil resmen ve fiilen bok dökmüş sevan nişanyan'ı müdafaa etmiş, üzerine dışkı boca edilen müjde nişanyan'ın yanında yer alan kadın- erkek insanlara hiç mahçup olmadan laf yetiştirmiş insandır. böyle boktan bir olay vesilesiyle tüm foyasının dökülmesi, ne menem bir adam olduğunun ortaya çıkması yaman ironidir. hak etmiştir de mahçup olmaz mahçupyan.
ırk dayanışmasının en faşizan örneğini sevan nişanyan'a yapmış ermeni asıllı vatandaş. yüzünde her daim asılı duran sinsi bakış varlığı ve karakteri hakkında çok şeyler anlatmakta ama çok uzun sürer, yazmaya değmez..
agos gibi bir gazetenin başına yakışmayan gazeteci. hem sevan nişanyan olayındaki sessiz duruşu, hem de akp yanlısı tavırlarıyla iyiden iyiye uyuz olmuşluğum var kendisine.
okudukça deli eden yazarımsı. liberalliğin sığ sularında iyi gezintiler diliyoruz kendisine.

etyen mahçupyan - 18.07.2008

bazen bir olayın, sizi de içine alan bir çatışmanın gerçek yüzünü
anlatmak için onca çaba harcar ama gene de insanlara tam olarak
ulaşamazsınız. genellikle çok yönlü ve çok katmanlı bir olaydır
karşınızdaki... bu katmanları ayrıştırdığınızda öznel olduğunuzu,
kendi hiyerarşinizi başkalarına kabul ettirmeye çalıştığınızı
söylerler. yapacak şeyiniz yoktur... size tavır almış olanların
ahmakça bir adım atıp kendilerini ele vermelerini beklemekten başka.
bu mutlu olay geçen pazar oldu... nişanyan'dan agos'a uzanan çekişmede
gerçek meselenin aile içi şiddet falan olmadığı, doğrudan agos
yönetiminin yıpratılmasını ve belki de bir vesile ile
uzaklaştırılmasını hedeflediği belliydi. ama bunu bizim söylememiz
'aile içi şiddeti' benimseyen biri olmakla suçlanmaya kadar
gidebilirdi. neyse ki yıldırım türker radikal2'de 'simgesel dışkı
olayı' başlığı ile içi dışı bir, gayet samimi ve düzeysiz bir yazı
yazdı da doğrusu ben de rahatladım.

türker'in yazısını henüz görmeyenlerin bu önemli itirafı elde edip
saklamalarında yarar var. çünkü türker şöyle diyor: "evet, agos'u bir
'kale', bir 'kurtarılmış bölge' olarak görüyorsak, şıpınişi
kotarılıvermiş vahşi iktidar diline karşı alabildiğine hassas olmak
zorundayız." sözü edilen iktidar dili agos yönetiminin ve doğal olarak
benim dilim... buna karşı hassas olmak gerekiyormuş çünkü agos bir
'kale', bir 'kurtarılmış bölge' imiş... ancak ne yazık ki bu 'kale'
olma durumu sadece bir hayal, çünkü ne agos yayın ve yönetim kurulunun
ne de benim türker'le aynı ahlaki konumu paylaşmadığımız açık. nitekim
yazar agos'un benim 'ikbal kapım' olmadığını hatırlatmayı borç
biliyor. dahası o ikbal kapısına nasıl tutunmuş olduğumu da "hrant'ın
bütün dünyaya açık odasına yerleşip oradan doğru üretilen sözü bir
post bekçiliğine dönüştürme" olarak tanımlıyor. buradan hareketle de
sergilemekte olduğu pespayeliği iyice abartarak benim 'sağcı liberal'
olduğumu kendince 'kayda geçiriyor'...

böylesine garip bir kıskançlığın ve muhtemelen birikmiş nefretin
nedenini merak ediyor insan... garip, çünkü her şeyden önce işin
temelinde bir de maddi hata var: benim agos hisselerimin aslında dink
ailesi talep ettiği anda iade edileceğini gazetede herkes biliyor.
diğer bir deyişle 'kaleyi' yeniden sahiplenmek, 'kurtarılmış bölgeyi'
bir kez daha zaptetmek son derece kolay. aileye söylersiniz olur
biter... ama anlaşılan türker bu ihtimali düşünemeyecek kadar kendi
kötücüllüğünün şehvetine kapılmış. içinde biriktirdiği ve artık
zaptedemediği kini bu kez ağzından kaçırıvermiş. gönlünün çöp
torbasından her biri pisliğe bulaşmış kelimeleri avuç avuç alıp
etrafına saçmayı marifet sanmış. bilememiş ki, bütün bu pisliğin
ortasında devinip dururken, o ağzından çıkanları yüzüne gözüne
bulaştırmaktan başka bir şey yapamamış... işin gülünç yanı bana
hakaret etmeye çalışırken agos'u korumaktan söz etmesi ve bunu
hrant'ın adını kullanarak yapacak kadar riyakârlaşması. kendisini
'kirli siyasetin' dışında duran, mazlumdan yana siyasetini tavizsizce
sürdüren 'hiç yaşlanmayan bir taze gelin' sanıyor herhalde...

yıldırım türker'i anlamak kolay... ne yürüyen tartışmaya dahil
olabilecek yeterlilikte bir entelektüel kapasitesi, ne de bu tartışma
ile yüzleşecek ahlaki formasyonu var. bildiği tek şey hakaret olduğunu
sandığı kelimeleri iğrenç çağrışımlarla yükleyerek okuyucunun başından
aşağı boca etmekten ibaret. öte yandan bütün bunların 'sol' adına
yapılıyor olması sizi şaşırtabilir... ama türkiye'de bir de böyle bir
sol var. ahlakçılığı bayrak yaparak ahlaksızlığı meşrulaştıran,
samimiyeti beceremediği için bel altından vurarak 'kale' zapt etmeye
heveslenen, toplumla kuramadığı insani ilişkiyi kendi cemaatinin
çöplüğünde aradığı ölçüde marazi hale gelen müptezel bir sol...
yıldırım türker bu akımın gerçek temsilciliğini kimseye bırakmak
niyetinde gözükmüyor. gelecek nesiller müptezel solun taşıyıcı
kişiliğini merak ettiklerinde onun yazılarına dönecekler ve kendisini
pürüzsüz ve lekesiz sanan bu 'sol' duruşun gerçekte nasıl bir eziklik,
kavrukluk ve aşağılanma olduğunu ibretle kaydedecekler.

taraf.com.tr/yazar.asp?id=9
baya eski olsa da hakkındaki güzel bir röportaj.

- başka ne sorsam bilinmeyen bir yanın ortaya çıkar?
+ kumarbazım ben...

http://209.85.135.104/sea...t=clnk&cd=1&gl=tr
http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=13863497
an itibariyle trt 2 de şakıyan ortaçağ papazı görünümlü adam. eskiden entellektüel di bu adam. yada ben öyle zannediyordum. karısına bok atan sevan nişanyan ı savunarak harcadığı kredisini şu anda akp yi sözcüsü gibi savunarak tüketmiştir. adam utanmasa türkiye nin başına ne geldiyse sol dan geldi diyecek. tayyip çıksa akp yi anca bu kadar savunurdu. trt nin son 6 yılda geldiği nokta ise ayrı bir başlığın konusu olur. tam ibretlik.
düşünür. iyi düşünür.
son aylarda kemalizm ve resmi ideoloji üzerine yaptığı sosylojik ve tarihi yorumlarla oldukça beğenimi kazanan taraf gazetesi yazarı. özelikle zaman yorum sayfasında ıkı haftada bır yazdığı yazılar biraraya getirilip kitaplaştırılacak kadar değerli. bir güzel yazı daha;

http://www.taraf.com.tr/Yazar.asp?id=9
12 eylül döneminde kazlıçeşme deri fabrikasında çalışan ve oradaki farelerin uykudaki işçilerin açıktaki organlarını kemirdiğini anlatan at yarışınd sık sık tutturan kişi.altılı tahminlerini tarafta yapıor.
etyen mahçupyan'ın 22 ağustos 2008 tarihli taraf gazetesindeki köşe yazısında birgün'ü hedef alan ağır suçlamalarına birgün gazetesinin cevabı:

"etyen mahçupyan, 22 ağustos 2008 tarihli taraf gazetesindeki sütununda birgün'ü hedef alan ağır suçlamalarda bulundu.

taraf gazetesinin köşe yazarlarının bir kısmı epey bir zamandır birgün'e yönelik eleştirilerini dile getirmekteler. beğenelim ya da beğenmeyelim, bu eleştiriler genellikle ideolojik-politik bir zeminin içinde kaldı. bu tür eleştirilerin benzer biçimde birgün yazarları tarafından da taraf yazarlarına yöneltildiğini belirtmeliyiz.

lakin etyen mahçupyan'ın sözünü ettiğimiz dünkü yazısı, ideolojik-politik tartışma bir yana, en basit ahlaki sınırları bile yok sayan bir anlayışın ürünüdür; birgün'ü ve devrimcileri ırkçılıkla, faşistlikle suçlamaktadır.

mahçupyan suçlamalarını, bir dönem birgün'de çalışıp problemli bir biçimde ayrılan ve o günden sonra siyasi duruşunu geçmiş çevresine karşı olmak üzerinden kuran, taraf gazetesinin bir başka köşe yazarının suçlamasına dayandırıyor. iddiaya göre hrant dink'i hedef alan; kimin, nerede, ne zaman söylediği belirsiz 'artık atın bu ermeniyi, yazmasın' lafından yola çıkan mahçupyan, birgün'ün çalışan ve okur topluluğunun 'faşist katiller toplamı' olduğunu söylüyor.

aşağıdaki satırlardan başka bir mana çıkarmak maalesef mümkün değil.

'...cemaatçi solun en azından bir bölümünün gerçekte ergenekon'a tavır alamama gibi bir sorunu olmadığını, ergenekon siyasetini bilerek desteklediklerini şimdi dehşetle kavrıyoruz. onların laiklikten hareketle muhafazakâr alerjisi yaşadıkları için darbeci olduklarını sanırken, şimdi ucu cinayete kadar giden kötülük şebekelerinin içinde doğal olarak yüzen yaratıklar olduklarını keşfediyoruz. (...)

sol içinde nasıl demokratlar varsa, tabii ırkçılar ve faşistler de olacak. söz konusu faşistlerin kendilerini özgürlük, eşitlik vb. yanlısı saymaları ise zaten epeyce uzun bir zamandır kimseyi kandırmıyor.'

birgün, bir zamandır dile getirilen 'ergenekon'a tavır almıyorsunuz' asılsız iddiasına zaten alıştı ve artık çok da önemsemiyor. ama mahçupyan şimdi bizleri ergenekon'un bir parçası olmakla da itham ediyor. üstelik, bunu yaparken şimdi koltuğunda oturduğu ama her fırsatta devrimci geçmişine küfür ettiği hrant'ı kullanmaktan da geri durmuyor.

bu ahlaksızca ortaya atılan saçmalığa cevap vermek elbette abesle iştigal olur. ama kendilerini köpeksiz köyde değneksiz dolaşmanın rehavetine kaptıran mahçupyan ve benzeri fethullah sermayesi destekli neoliberallere, türkiye devrimci hareketinin tarihinin bugünün ergenekoncularının ağababalarına karşı yürütülen bir ölüm-kalım mücadelesi olduğunu hatırlatmak gerekiyor. devrimci hareketin yeminli düşmanları da dahil, bu ülkede bunun aksini iddia edecek bir tek kişi yoktur.

türkiye'de kötü bir alışkanlık gelişiyor: pislik biriktirmek. biriktirmek ve bulduğu uygun bir anda hasım bellediğinin başından aşağı boca etmek.

kendi pisliğiyle bu kadar içli dışlı olmak, malum, bir çocukluk hastalığıdır. ilerleyen yaşlarda bu oyun sürdürüldüğünde ortada patolojik bir durum olduğu düşünülebilir. ama yapılan suçlamalar geçici bir delirme halini değil; sola ve devrimcilere karşı yürütülen neoliberal saldırının ulaştığı ölçüsüzlüğü göstermektedir."
bu adam akp den milletvekili adayı olmazsa kafamı keserim. tayyibe bu kadar yalakalığı en son nazlı ılıcak yapmıştı ama o da geri tepti. tayyibin elinde nazlı ılıcak gibi insan çoktu. ama bu adam gibisi yok. hem ermenilere ve tüm azınlıklıra şirin görünmek için birebir hemde adam sağcının fetullahçının bayrak taşıyanı tam bir vitrin adamı. avrupa ya da selam çakılır. bak biz ermenileri milletvekili yapıyoruz diye. cizye vermek için havada parendalar bile atar bu kişilik. birde kadın düşmanlığı var ki dillere destan, adamın hamuru akp için yoğrulmuş.

ha ayrıca at yarışları tahminleri de bi boka benzemiyor. bu adama uyup 70-80 milyonluk kupon yatıran varsa aklına tüküreyim.
liberal degerler isiginda turkiye de resmi ideolojiyi hedef almis dusunur.
"etyen mahçupyan ve benzerleri amerikancı dinciliğin türkiye entelijansiyası içindeki tünel kazıcılarıdır. ve artık yüzeye çıkmışlardır. ve çok yaladıkları aydın doğan medyasının kapısından kovulduklarında intikam hırsıyla soluğu aldıkları; 90'lı yılların sonunda kendilerinden çokça, bir dizisini istihdam eden islamcı medyada ne denli onore edilirse, finanse edilirse edilsinler ama bir yandan da gözleri hep dışarıda olan bu 'aydın'lar, akp'nin iktidara gelmesiyle birlikte; aynı, uzun süre batıcıl, laikçi burjuvazi karşısında ezilmiş, kendisini ezik hissetmiş islami burjuvazinin kendi yaşam tarzı ve estetiğini şiddetli bir abartıyla dışavurması gibi içlerinde ukde kalan her şeyi, bu süreçte hiçbir iktidar odağına yaslanmadan ayakta kalmış solculara duydukları kıskançlık kaynaklı düşmanlıklarını, öfkelerini dışavurmaktadırlar.

etyen mahçupyan da bunlardan biri sadece.

şunu söyleyip geçelim bu konuyu da: kabaramazsın kel etyen, hrant güzel, sen çirkin."

(bkz: ahmet tulgar)
dün gece taha akyol'un trt 1 deki programına katılım gösterip, pek değerli profesörlerle 12 eylül'ü irdelemiş, ermeni, karısını kanser neticesinde kaybetmiş, katolik yazar..
ülkeyi sattırmamak istemeyi, böldürmemek istemeyi, atatürk devriminin korunmasını istemeyi ergenekonculuk ve darbecilik addeden kişi.

"saylan güzellemesi" başlıklı yazısında türkan saylan, "ülkemizi sattırmayız, böldürmeyiz, devrimimizi -atatürk devrimini- korumak zorundayız" demekle ergenekon'un ideolojik bir parçası olduğunu itiraf etmiş, öyle diyor hazret.

bu sözlerinden açıkça görülüyor ki, bu hazrete göre ülkeyi satmak, bölmek istemek, atatürk devriminin yıkılması için çaba göstermek en büyük demokratlık.

eğer bu sözleri hiç utanmadan edebiliyorsa ben de hiç utanmadan söyleyebilirim ki, bu kullandığı tanım çerçevesinde ben de ergenekoncuyum arkadaş. ülkeyi sattırmamak, böldürmemek, atatürk devriminin korunması için çaba sarf etmek ergenekonculuk ise, ben ergenekoncuyum arkadaş!

kendi tanımı çerçevesinde sesleniyorum, seni gidi ülkeyi satmak için çabalayan, bölmek için çabalayan, atatürk devrimini yıkmak isteyen büyük(!) demokrat seni.
http://www.yenicaggazetes.../haberdetay.php?hit=15488
taraf ve zaman gazetesinde yazılar yazan ermeni yazar.
demokratlığı bir 'zihniyet' olarak iliklerine kadar içselleştirmiş, işin teorik çözümlemesini yapan hakiki demokrattır. ermenidir, anlaşıldığı kadarıyla 'agnostiktir' milliyetçilikle derdi vardır. uzun yıllar zaman'da yazmasını senelerdir bu gazeteyi okuyanlardan bile anlamayanlar vardır.
zaman'da yorum yazıları devam etmekte olan entelektüel. bir demokratın gündemi isimli bir söyleşi kitabı vardır hayykitap'dan çıkan.