bugün

hem fetöcüdür hem apocudur. ama ne hikmetse hiç yargılanmamıştır. tam bir dönme dolaptır. bukalemun gibi girdiği her ortama ayak uydurur. zaman gazetesi, taraf gazetesi gibi fetö yayınlarında bir dönemler yazmışlığı vardır.
Eski akpli cihangir solcusu, Yetmez ama evetçi ve fetocu bir ermeni.
Türkçesi ethem mahçupoğlu'dur.
Apo'nun hayranı olan ermeni yazarımsı. Apo hayranı olmasıyla çapsız bir dingil olduğunu göstermiştir.

Öcalan goriline methiyeleri:

ÖCALAN iDEOLOJiK OLARAK BiR REHBER VE LiDER

Abdullah Öcalan hakkındaki algının bu kadar kısa sürede değiştiği nadir insanlardan birisi. 10 sene önce neler deniyordu şimdi neler deniyor.
Abdullah Öcalan’ın kendisi hakkında kaygısı olduğunu düşünmüyorum. ideolojik olarak gerçekten bir rehber ve lider.
Öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var oluştu. Bunu tabi ki kendisi de yarattı. Onun çok fazla kaybedeceği bir şey olmayabilir.

ÖCALAN SORUNU ÇÖZERSE TARiHE GEÇECEK

Öcalan’a ne verileceğini çok somut küçük detaylarla ölçüyor insanlar.
O dünya çapında bir problemin taşıyıcısı, lideri ve bu sorunu çözerse tarihe geçecek bir insan.
Abdullah Öcalan’a bir şey verilmesine gerek yok, o alıyor zaten. Kendisini karizmatik hale getiriyor.
Kandil’de kendisine savaşçı diyen insanların bile belki de hayatlarının yüzde 20’sini savaşarak geçirdiğini görürsünüz. Orada da başka bir ortam var. Ve o hayat bölgeye geri gelecek.
Seçimlere girecekler ve olabildiğince çok milletvekili ve belediye başkanlığı kazanmak isteyecekler. Her birine HDP’den çok sayıda talip var.
Kandil'dekiler gelip de onlar da belediye başkanı olmak istediklerinde bu nasıl olacak. Kürt dünyasının içinde yaşananlar şu ana kadar hiç konuşulmuyor. Herkes kendisinin makbul durumda olduğunu düşünerek hayal ediyor geleceği.
PKK’nın bir hükümranlığı var. Barış geldiğinde bu devam edebilecek mi? Normal hayata adapte olmak demek birden bire bir balonun sönmesi gibi olabilir ve bu bazı sıkıntılara da yol açabilir.
Statüyü söylediğiniz an kendi toplumunuzla karşı karşıya geleceksiniz.

Not: Talat paşa'ya ve Cemal paşa'ya tehcir için bir kez daha minnettar oldum. Eğer tehcir olmasaydı bunun gibi ermenilerle daha fazla uğraşmak zorunda kalacaktık.
Değerli bir isimdir.
gelecek partisi genel başkan yardımcısı. tilki gibi herif.

zaman gazetesinde yazardı. baktı işler sarpa sarıyor hop atladı tayyip'in kayığına. şu sıralarda ise davutoğlu'na yancılık yapmakta.

nevşin cnn türk'deyken 4-5 ayda bir çıkar tayyip'in ne büyük bir deha olduğunu ballandıra ballandıra karşısındakini küçümseyerek anlatırdı. aynı tip çıkmış şimdi dalga geçer gibi 'erdoğan'ın etrafı boşaldı o yüzden bu halde' diye poz kesiyor. lan oğlum hani bu adam bir allah'ın yeryüzündeki gölgesi falandı ne oldu o iş?

çıkmış diyor ki 'biz suriyelileri almasaydık ve o insanlar ölseydi mutlu mu olacaktık? almakta sorun yok sonraki yönetilme şeklinde asıl problem' yahu türkiye bu sosyolojik ve ekonomik koşullarıyla avrupalı devletlerin bile beceremediğini nasıl başaracaktı? genel başkanını savun tamam da bu kadarı dalgaya giriyor artık.

bir de hiç utanıp sıkılmadan şöyle bir laf etti bizler vatandaşlar olarak 'babacan ve davutoğlu'na allah razı olsun' demeliymişiz. ulan sırf davalık falan olmamak için yutuyorum yazacaklarımı da allah gerçekten hepimizden razı olsun ve etyen kardeş ya.

adam harbiden yolunu bulma konusunda bir dünya markası lan.
ahmet davutoğlu nun yeni kuracağı partide olacak eski genel yayın yönetmeni.
muharrem ince'den yana saf tutmuş isim.

http://haber.sol.org.tr/t...-baskanlikta-baska-240669

--spoiler--
Bu değerlendirme ışığında, benim gibi AK Parti’nin kuruluş ilke ve kriterlerini desteklemiş ve hala desteklemeye niyetli seçmenler için ‘tercih’ muhalefet yelpazesini işaret ediyor. Normalleşme açısından HDP’nin Meclis’te olması gerektiği açık olsa da baraj sorunu yaşayacağını sanmıyorum. Dolayısıyla parlamento seçiminde oyum Saadet Partisi’ne gidecek. Çünkü Meclis’te muhafazakar ‘sesin’ sadece ‘yeni’ AK Parti tarafından temsil edilmesini tehlikeli buluyor ve dini duyarlılığı yüksek bir partinin sağduyulu duruşunun normalleşmeyi teşvik edeceğini düşünüyorum.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Muharrem ince’ye oy vereceğim… Çarpıcı meziyetlere sahip olduğunu varsaydığımdan veya ülkeyi bir anda rasyonel yönetime geçireceğinden emin olduğum için değil… Siyasetin dilini rahatlatan bir rakibin güçlenmesi ve belki de kazanmasının bu akıl dışı zorlama gidişatı, insanların ruhi dengesini bozan atmosferi normalleştirebileceğini umduğum için. Ve de bu sayede dindarların ve genelde muhafazakarların (bilerek ya da bilmeyerek) kendilerine daha fazla zarar vermelerinin engellenmesi, basiretli algı ve değerlendirme kapasitelerini yeniden kazanmalarına yardımcı olunması, kısacası yeni bir ‘nefes’ için…
--spoiler--
severek takip ettigim fakat son 1-2 yıldaki akp karşıtı tutumuna katılmadıgım ve de asla söyledigi yönde oy kullanmayacagım kişidir.

twitterda trend olunca bakayım ne oluyur diye dedim. yine klasik olarak akp'ye oy vermeyecegini açıklamış.
ha bu üzülecek bir şey degil açıkçası etyen mahçupyan benim için degerlidir fakat kararını etkileyecke bir kitleye hitap etmemektedir. atıyorum bir kaç cemaat örnegin ismailaga aynı şeyi söylese örnegin parlementoda saadet cumhurda ince deseler o zaman yandı gülüm keten helvası derdim.

etyen mahçupyan karşı tarafta sinir bozan bir şahsiyet oldugundan " akpye oy vermemesi diger taraf için gurur sebebi olmuyor hatta bundan utanıyorlar ahahahahah.
bu ve benzeri insanlar ile bunlardan mütevellit insan yığınları ancak 3. dünya ülkelerinde söz sahibi olur zaten..

bu dahil bütün benzer ve türevlerinin sıfatlarını sikeyim..

bunları içlerinden sıçar gibi söküp atamayan sözüm ona sınıfların de taa amına koyayım..

muasır medeniyetin anahtarı artık sadece doğru ya da yanlış ürün vermekten geçmiyor..

en önemli kriter akılcılık ve ilkelilik..
(bkz: yalama)
Eleştirilerinin dozu giderek artmaktadır.
Mahçupyan ahmet davutoğlu'nun danışmanıydı. Davutoğlu, gül ve arınç hayır cephesindeyken mahçupyan evet diyeceğini açıklasaydı işte o zaman ilginç olurdu.
Bugün(aslında dün) yazdığı yazı ile hayır diyeceğini açıklayan ak partili yazar. muhteşem bir yazı yazmıştır. helal olsun.
" AK Parti toplumu cemaatçiliğe dönmeye zorluyor, muhafazakar kesim militanlaştı "

https://tr.sputniknews.co...parti-toplum-cemaatcilik/
yakın dünya tarihini 2. dünya savaşı öncesi ve sonrası olarak inceliyorsak, etyen mahçupyanıda 7 haziran seçimlerinin öncesi ve sonrası olarak inceleyebiliriz.

karar gazetesinde yazıyor, haklı yanlarıda var lakin sanki eksen kaymasına bağlı olarak alttan alta tarafgirlik niyetiyle eleştirmenliğe soyunuyor gibi. buda insanı tam bağamsız yazar kılmaktan uzak kılıyor.
Bugün ki köşesinde döktürmüş olan köşe yazarı.
kendisinin güzel bir ak parti analizi var bugünkü köşe yazısında. umarım muhalefet bu sistemin içine aktör olarak katılır, insanlar için bir seçenek olur. tbmm çatısı dışındaki bir birlikteliğin sonuçlarını hep beraber yaşadık, gördük..

Önemli gördüğüm için aşağıya da aldım. yazının linki:
http://www.karar.com/yaza...sayetci-donemi-bitti-1766

Başlık: Ak PArti'nin vesayetçi Dönemi Bitti

"Gülen cemaati ile ilişkisi nedeniyle bugün herkesin kendisini az çok suçlu hissetmesi doğal. Ancak bu yapının bir örgüte dönüşmesi zaman içinde, uygun koşullar sayesinde ve elde edilen başarıların teşviki ile oldu. Gülen’in gelecek tahayyülünde muhtemelen bir darbe yoktu. Çünkü devlet kurumları yanında AK Parti’ye de nüfuz edeceğini ve bu sayede ülkeyi yöneteceğini düşünüyordu. Öte yandan söz konusu yapının şeffaflıktan kaçan, nabza göre şerbet veren ve her koşulda kendi ağını genişletmeyi hedefleyen niteliği her zaman rahatsızlık yarattı. Bunları herkes gördü, birçoğumuz yazdı ancak siyasetin dengeleri Gülencilerin palazlanmasını engelleyemedi.

***

Bugün herkes kendi özeleştirisini yapmalı… AK Partililere de kendi özeleştirilerini yapma görevi düşüyor. AK Parti iktidar olduğunda bürokrasi karşısında fazlasıyla zayıf bir konumdaydı, PKK ile mücadele edilmesi gerekiyordu ve asker darbe planları yapıyordu. O noktada bürokrasi içine yerleşmiş ve muhafazakar cenahtan gelen Gülen cemaati ile işbirliği yapmaktan başka çıkış yolu bulunamadı. Sonrasında askerin yıpranması ve Kürt meselesinde çözüm girişimleri ile birlikte iktidarın hareket alanı genişledi. ‘Cemaate’ ihtiyaç azaldı ama bu kez de Gülenciler fazla güçlenmişlerdi ve iktidardan pay istediler. AK Parti doğru bir duruşla buna ‘hayır’ deyince de, Gülenciler ile siyasi iktidar arasında bir ‘ölüm kalım savaşına’ doğru gidildi ve PKK’nın savaşı tercih etmesinin de etkisiyle AK Parti bu kez de askerle işbirliğine yöneldi.

Burada AK Partilileri rahatlatacak olan şey, önce Gülen cemaati, sonra da askerle yapılan her iki işbirliğinin de ‘zorunlu’ olduğudur. Her iki durumda da iktidar ayakta kalmak ve tehditleri atlatmak üzere belirli bir grupla ‘istemese de’ anlaşmak, birlikte hareket etmek zorunda kalmıştır…

***

Ne var ki artık bu türden rahatlatıcı değerlendirmelerin ötesine geçmek gerekiyor. Soru AK Parti’nin niçin askerle Gülenciler arasında sıkışıp kaldığı, bu sıkışmada kendi payının olup olmadığıdır… Bu sorunun basit bir cevabı var: AK Parti Ordu-Gülen eksenine sıkıştı, çünkü iktidar-muhalefet eksenini işlevsel hale getirmedi. Klasik bir sağ yaklaşımla çoğunlukçu ‘demokrasi’ anlayışı sürdürüldü, Meclis yürütmenin uzantısı olarak kullanıldı ve nihayette parlamento gerçek anlamda çalışamadı. Bunda iktidarın hızlı davranmak istemesinin, muhalefete güvenmemesinin, muhalefetin ise yapıcı olmayan bir tarz sergilemesinin payı da var… Ancak meselenin temelinde, yönetme işlevini siyaset ekseni yerine vesayet ekseni üzerinden aramak yatıyor.

AK Parti hala alt edilemeyen bir tepkisellik içinde, kendi siyasetini vesayet dengeleri içinde aradı. Çünkü iktidarda kalmanın tek yolu tüm seçimleri uzak ara kazanmaktı ve bunun için de kutuplaşmadan medet umuldu. Böylece muhalefet sistem dışına itildi ve Ordu-Gülen ekseninde salınmak durumunda kalındı.

***

Şimdi vesayet ekseni bir bütün olarak çökmüş durumda. Ne askerin ne de Gülencilerin siyasi gücü veya prestiji var. PKK ile savaşılıyor. Batı ise demokrasi sınavından çakmış durumda… işbirliği yapılacak kim kaldı? Evet, sadece Meclis… Yani muhalefet. Aslında demokrasilerde olması gerektiği gibi… Erdoğan’ın iki muhalefet liderini makamında ağırlaması, AK Parti’nin CHP mitingine destek vermesi gibi örnekler bu ‘olumlu zorunluluğa’ işaret ediyor.

Yanlışımız demokrasiyi hepimizi kucaklayan bir bağlam olarak değil, rakipleri sindirecek bir araç olarak görmemiz… Vesayetle mücadele ederken bile vesayetçi bakıştan sıyrılamamamız. Şimdi geçmiş dönemi ve ima ettiği zihniyeti hızla arkada bırakma zamanı.
10 yıl boyunca cemaatten maaş almış fetö örgütünün tetikciliğini yaparak sağa sola saldırmış şahıs!

Bugünlerde maaşını veren eski patronuna dirsek gösteriyor başka çıkar yolu yok yani! Bu şahıslar da sorgulanmalı ve yargılanmalı! Sahte belgelerle orduya ve devlete iftira atan bu kişiler cemaatin hangi çıkarlarına hizmet ettiğini itiraf etmeli.

Yoksa devlet bu adi terör odağını çözemez.
15 temmuz darbe girişimi hakkında bir analiz yapmış yazar.

siyasete hayat dersleri.

http://www.karar.com/yaza...asete-hayat-dersleri-1653
son açıklaması ile beni bendem alan kahlaha attıran, akp yi açıklayan kişidir. * *
ERDOĞAN’IN DANIŞMANLARI ARASINDA GEY iLiŞKi VAR demiş. haberin linki bu

http://www.yeniyon.tv/ety...-danismanlarina-salvolar/

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun fahri başdanışmanı Etyen Mahçupyan, Ak Saray’ın danışmanları Cemil Ertem ve Yiğit Bulut için demediğini bırakmadı.

(bkz: içeri girdiğimde jöleli başını sıvazlıyordu)
adam bir yazı yazmış. ortaklık kavrulmuş. cık cık cık. ayıp etyenciğim ayıp.
aklına ve olayları okuma kabiliyetine saygı duyduğum adam...

lakin mevcut konumlanışı samimi mi yoksa bir güven arayışının eseri mi bilmiyorum...
Zamanın akili. Günü yakındır bir kenara atılınca başlar hükümete sallamaya demokrasi diye ağlamaya. Unutma ethen efendi, şimdi o dilinden düşürmediğin adaleti ayaklar altına alanlara uşaklık yapıyorsun ama o adalet günü gelince sana da lazım olacak.
çok sevdiğim, değer verdiğim bir ermeni yazar.

onur, şeref haysiyet bunlar insanın ırkından gelen özellikler değildir. insanın kendisinin sonradan kazanması gerekir.
ben türküm ama benim her türlü faşistin anladığı anlamda ırkların, dinlerin hiç bir önemi yok.
ben fikirleriyle insanları aydınlatan bir ermeniyi, bir yunanlıyı, bir israilliyi, bir kürdü... milyonlarca türk e değişmem.
bu girişi eklememin nedeni böyle az bulunan değerli insanların fikirlerinin değilde ırklarının, dinlerinin öne çıkarılması.
bazıları sanki şu ya da bu ırkdan olmanın bu insanların fikirlerindeki gücü azaltacağını sanıyor , bilmiyor, bilmediğinide bilmiyor.

bugün pkk hakkında güzel bir yazı yazmış buraya aktarmak istemiştim.
hazır yeri gelmişken bu pkk nin içerisinde bir çok kürt ve az sayıda ermeni, yezidi vb. ırklardan insanlar var.
işte bu pkk nın hepsi kendi sandıkları gibi kahramanlar, onurlu insanlar değil. bzim için alçaklar, şerefsizler, mafya sürüsüdür.
tek bir farkla bunları böyle yapan kürt, ermeni vb. olmaları değil. halk deyip kendi dikta hedefleri adına izledikleri yöntemdir.

http://www.aksam.com.tr/y...zakere-olsun/haber-484193