bugün

özellikle fransızlarda kullanılan bir erkek ismi.
kendisine kısaca özel mesajla ya da başka şekilde polemik yapmayı sevmediğimi anlatmaya çalıştım. 15 milyar yıllık evrende, ziyadesi ile eğlenmek arada bir de başkası ne der onu bileyim ben neyi bilmiyorum öğreneyim diye girip çıktığım bir websitesi üzerinde es kaza bu tarihte bir şekilde konuşulmuş bir konu üzerinden ve kişiler üzerinden karşılıklı tartışarak; ve onu başka sitelerde devam ettirerek sidik yarıştırmanın kendi kişiliğim açısından anlamsızlığını gördüğüm içinde; yazara polemik etmeyi sevmiyorum, başka da ne mesajınıza yanıt veririm ne de konuyu devam ettiririm dedim.

bu minvalde kendisi korktu kaçtı tadında yenişemedi tadında bir entry girmiş. kendimden nefret ederek açıklama yapma ihtiyacı hissederek bu entryi kerhen yazıyorum.

hayatımın uzun ve kederli yıllarının sonunda; yüksek bir tepede durup geriye baksam sanırım binlerce ölü jackskellington görürdüm. bu çok net durum bana bir kaç prensip öğretti. bunlardan en güzeli benim açımdan; ne anlattığımın önemli olmadığı; ne kadar bildiğimin de önemli olmadığı; önemli olanın karşımdaki insanın ne kadar anladığı olduğudur. ya da bilindiği üzre "anlatabildiklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır". etienne'de bunu gördüm. çok net bir şekilde. ve polemik yapmak istemedim.

etiennein basit bir vuruş şekli var önüne gelen her topa. kanıt göster diyor. ben ısrarla kanıt göstermek zorunda olmadığımı(zı) -hiç birimizin- anlatmaya çalışıyorum. çünkü ben sözlükte kendi kişisel fikrimi yazıyorum. bu fikri okuduğum şeylerin toplamından edindim. bir tarihçi değilim. olmadığım içinde doğal olarak fikrime kanıt göstermek zorunda değilim. görüşüm bu kadar basit. bu demek değil ki herkes yazsın ama yalan yazsın. herhangi bir fikrin olmuşluğunu ya da olmamışlığını ifade etmekte herkes hürdür ve bunu kanıtlamak zorunda değildir. ama elbette bir sebep olmalıdır. bu sebebi dilerse açıklayabilir. bu sayede istenilmese de bir uzlaşma sağlanabilir. tam tersi "kanıt göster-kanıt yok; e götüne koyim o zaman ibne; ağzını sikeyim puşt" yüzeyselliğine ve doğal bir cepheleşmeye gider. bu istemediğim bir şey. ne internette böyle bytelar harcayacak kadar kendimden geçtim ne de özel yaşamımdan bu süreyi çalacak kadar akılsız değilim.

etienne özelinde içselleştirmeden yazmaya çalışacağım; etienne gibi çok fazla insan var. bu artık türkiye ortalaması. ben bu ortalamaya uzak ve yabancı kalıyorum bir süredir. bunun sebebi mensubu olduğum sosyoekonomik sınıf. (bu cümle benim param var amcıklar siz fakirsiniz demek değil.) evrim teorisine inanıyorum; sivil topluma inanıyorum, militarizmi sevmiyorum, kadın haklarınının gerekliliğine inanıyorum; işçi sınıfı idealleri ile büyüdüm ve ha keza mücadelemi de verdim, dindar, dinci milliyetçi ırkçı muhafazakar değilim. çok farklı çevrelerde bulundum ve birden fazla hayat pratiği yaşamayı başardım. yurtdışında bulundum ve hem ülkemin eksiklerini daha iyi gördüm hem de olası önyargılarım artık kalmadı.

bunları neden anlatıyorum çünkü açıkça ve net bir şekilde; neden polemik istemediğimi iletmeye çabalıyorum. etienne ile aramızda varolan uçurumun sebebini vermeye çalışıyorum. onun istediği kanıtın olmayabileceğini ama o kanıtı istediği kişi gibilerin var olduğunun ve bunun sebebinin olduğunu anlatmaya çalışıyorum. bizlerin onları anladığını varlıklarını kabullendiğimizi ve karşılığında benzer bir şeyi istediğimizi anlatmaya çalışıyorum. benim bir fikrim var. bu fikir yukarıda anlattığım şekilde yaşanılmış bir hayatın içerisinde bir gün bir şey/şeyler okuyarak oluşmuş. etienne ise kendisine anlatılan resmi tarih, resmi din, resmi algı, resmi tehdit, resmi bilinç, resmi kmlik ile yaşamış. elbette kanıtı var çünkü resmi. elbette kanıtım yok çünkü ben bir outsiderım. dışarıdan zamanında benim gibi olup bir şeyleri bir yerlere karalayıp resmileşmiş ağızdan 3-5 kelime de olsa kaçırıp daha doğrusunu yazmayı becermiş kişileri okudukça orgazma yakın bir his yaşıyorum.

eğer onları sunsam kanıt diye etienne kişisine; ya kabul etmeyecek; kimmiş ki evinde yazmış bak burada gazali var şu var bu var benimki doktor prof senin ki ne diyecek. ya da senin adamın ibne olduğu söyleniyor diye ad hominem yapacak. işte bu sebeple knaıt göstermiyorum. işte bu sebeple polemik istemiyorum. işte bu sebeple farklı adreslerde tartışmak istemiyorum.

çünkü hayatım ve edinilmiş tecrübelerim bana tartışma ile polemik arasında farkı; tartışma heyecanı ve ateşi ile attention whore arasındaki farkı çok açık bir şekilde gösteriyor.

zaman zaman özel mesaj kanalı ile tanrı; allah; islam; kötülük problemi ve tanrısal sevgi başlıklarını vermekten çekinmeyeceğim tartışmaları sözlükte bir kaç kişi ile yaşadım ve her birinden zevk aldım. bir sonuca ulaşmak amacı olmadan tartıştık birbirimizi bilerek ama güzel tartışmalardı. etienne de bu tadı bu tonu bu anlayışı bulacağımı sanmadığım için (bu bir hakaret değil tespittir; etienne öyledir demektir.) tartışmaya girmeye gerek görmedim. bu ne beni küçük düşürür ne onu. ya da belki ben çok safım bilemiyorum.
kendisine geçmiş olsun dileklerimizi sunduğumuz (her nasılsa) yazar yapılmış şahsiyet. bundan sonraki hazin yaşamında başarılar diliyoruz...

not: yediği onca lafa rağmen erkek gibi çıkıp da yazarlığını iptal edememiştir. yapmış olduğu çağrının ardından soru-cevap kısmı ve sonucu yukarıdan görülebilir. neyse, kalıbının adamı olamayan cahil cüheladan sadece biriymiş...
ya inanamıyorum bu kadar salaklığa ,diyorum ki sözlük formatını daha fazla delmeyelim,gel adam gibi tartışalım yeterli bilgin görgün varsa,sonra vardığımız noktayı kısaca ahaliye duyuralım diyorum,adam bana tartışmaktan kaçan korkak diyor.

bak,ben senin gibi ağzı bozuk belki bin tane zibidiyle konuştum,tartıştım şimdiye kadar.senin kadar salağı az çıktı ama onlarla da tartıştım.madem cevap istiyorsun vereyim,erkek olduğumu veya bilgili olduğumu göstermek için değil,tarih biliminden habersiz bir cühelayı ifşa etmek için vereyim bu cevabı.

efendim,bildiğiniz gibi islam tarihi dediğimiz şey,zaman ve yer olgularından daha çok sosyolojik ve siyasi olgulara bağlı olarak oluşturulmuş bir sınıftır.yani islam tarihinin temelinde o günkü müslüman toprakları veya müslümanlar tarafından yönetilen topraklar yer alır.

bu topraklarda da sırasıyla dört halife dönemi denilen dönem boyunca islam devleti söz sahibi olmuştur.daha sonra ayrışmalar olmuş ve doğal olarak büyük,güçlü devletler ve daha güçsüz teşkilatlar şeklinde yapılar oluşmuştur.

bu güçlü devletler arasında da emevilerin ayrı ve islam tarihi açısından yüz karası denebilecek bir yeri vardır.çünkü emeviler,dinle hiçbir alakası olmadığı,hatta yasakladığı halde arap ırkçılığı yapmışlardır.milliyetçilik filan da değil,düpedüz ırkçılıktır yaptıkları.şarap içen halifeler de onlardan çıkmıştır,peygamber torununu katlettirenler de.bu nedenle de yüz yıl bile sürememiştir hükümranlıkları,alaşağı edilmişlerdir.

söylediği şeyleri ilk defa kendisinin bulduğunu ve müslümanların bunlardan habersiz olduğunu düşünen yarıaydın arkadaşın iddia ettiği 5 maddeden dördü de bu dönemde yapılan kıyımlardır.zaten hiçbir müslümanın tasvib etmediği,bu durumun da biraz okuyup eden herkes tarafından bilindiği bir durumdur yani.

ama türkler islamla bu baskılardan ve ölümlerden geriye neredeyse hiçbir iz kalmayan,mükemmel bir abbasi-türk dostluğu ortamında tanışmışlardır.acıların üzerinden 200 yıl geçmiştir,aradan yaklaşık 10 nesil geçmiştir,ve abbasilerin sergilediği dostça tavra aynı samimiyetle karşılık veren türk kavimleri kitleler halinde dinlerini değiştirmişlerdir.

diğer bir madde,hazreti osman'ın oğlunun türkleri esir etmesi ve satması maddesi islamda esirlik adı altında incelenmesi gereken apayrı bir durumdur,zira esir etme ve esiri satma,toplum ile kaynaştırma,köleyi kardeş gibi görme gibi kavramlar kuran'da geçmekte ve tefsirlerde de detaylıca anlatılmaktadır.o konuda muhtemelen hiçbirşey okumadın,o yüzden körcahillik edip bir de savaşta esir düşmeye onay verdi bu ya muhabbeti yapma bana,git oku,anlamazsan bir daha oku,anlayana kadar oku.

daha ne diyeyim,bu cehaleti ve forumdan okuduğu iki satır şeyi sözlükte pazarlamaya çalışan yarıaydın zihniyeti allah düşmanıma vermesin inşallah.

edit:ozz le grand kişisi,karakter(sizliğ)ine bayıldım resmen.sorduğun sorulara çarşaf çarşaf verdiğim cevaplara gık diyemeyip okurlara ey ahali bu adama cevabın alasını verdim demeyi nasıl yediriyorsun kendine,yazarların uzun entry okumayacağı teorisi üzerinden nasıl böyle bir karaktersizliği yediriyorsun kendine;klavye delikanlılığı böyle birşey olsa gerek.senin yazarlığını filan iptal etmeni istemiyorum ben,paspas niyetine kullanılıyosun,gidersen ayağımız tozlu kalır.
tartışamayacağı insanlara hakaret edebilen, kendini cümle aleme rezil ettikten sonra da ancak başkalarının başlığına sçarak kurtulmaya çalışan acınası kişilik. bırakalım acındırmaları, onu bunu, yok buradan iki cümleyle duyuracakmış da bilmem ne. herkesin önünde konuşacak cesareti olmayan tırsaklardan olmadan cevaplayalım. sonra herkes soruyor, ozz bu adamı itin bir tarafına soktun da bizi neden çağırmadın diye...

çok basit birkaç soru sorup, olayı bitiriyorum. öyle dansöz gibi kıvırıp "e o zamanın koşulları, ehhhm işte o dönemin bilmemnesi" demeden erkekçe cevaplar bekliyor sözlük ahalisi:

1. muaviye'nin horasan valisi ubeydullah bin ziyad zamanında müslüman olmakta direnen horasan'da katledilen türk sayısı kaç bindir?

2. hazret dediğiniz halife osman'ın oğlu said semerkant'tan kaç bin islamı tanımayan türk gencini esir pazarına satmış, kaç bin genci dönüş yolunda katlettirmiştir?

3. girdiği her yeri talan edip arapça konuşmayan diğer halkların dilini kestiren abdulmelik zamanında türkler tarafından perişan edilen islam ordusu ile türkler arasında neden anlaşma yapılmamıştır? abdulmelik'in komutanı haccac türk beyi rutbil ile 7 yıllık anlaşma yaptıktan sonra neden anlaşmayı bozup türk kasabalarına saldırmış ve rehin aldığı türklerin boynuna damga vurdurarak köle yaptırmıştır?

4. kuteybe ibni müslim zamanında velid'in 2 defa çağrısı üzerine islam'a geçmeyen türk boylarına horasan ve baykent'te yapılan soykırımda kaç bin türk katledilmiştir. neden o yıllardan bugüne baykent'ten kalan hiçbir eser yoktur? yoksa baykent boydan boya yakılmış mıdır?

5. yine kuteybe zamanında merv'de ve horasan'da (özellikle ikinci horasan kuşatmasında) neden teslim olan türkler kılıçtan geçirilmiştir? kuteybe'nin önüne kadar getirilen göçmen türk kadınlarına islam askerleri neden tecavüz etmiştir? Basra'ya gönderilen türk kadınları kime cariye yapılmıştır? islam bu mudur, tecavüz, katliam serbest midir?

şimdilik bu kadar olsun diyelim. daha yüzlercesi var ama bu kadar yeter sanırız, erkek gibi cevap veremeyen mümkünse iptal ettirsin yazarlığını.

not: fetoş'tan kopya çekebilirsiniz...
* kendisinin önerdiği tartışma teklifi jackskellington tarafından kabul edilmemiş kişi.üstteki entryleri okuyup noldu acaba diyenler için söylüyorum bunu.

ayrıca ozz le grand arkadaşımıza da aynı şekilde bir öneri sundum,madem bana onca kanıt sunduğunu iddia ediyorsun,gel tartışalım,görelim boyunun ölçüsünü babında.sonucunu da burdan iki cümleyle duyurup bitireceğim inşallah bu bahsi.
ona buna hakaret yağdırarak bilgi düzeyine erişemediği kişilere küfür yoluyla erişebileceğini sanan bir zevat. "kendisine yapılan her türlü cemaatçi,fethullahçı,dinci yaftalamalarına ve sayfalar dolusu sövmelere rağmen..." şeklinde imla kurallarından ve tarih bilgisinden bihaber sızlanırken karşısındaki şahıs(lar)ın neden bahsettiğini bile anlamaktan aciz olması oldukça acı, demek ki yazar olmak bu kadar kolay bu sözlükte.

kendisine şimdilik verdiğimiz onca cevaba karşın, "arap milliyetçiliği ve türkler"* adlı tuğla gibi kitabı okumasını önerir, kısa zamanda "ooo bu da kitap mı yaa" tadında über bilimsel açıklamalarını sunmasını bekleriz.

bilgisi, görgüsü, kültürü yeterse -ki yazım kurallarını bile bilmeyen birinden beklediğimiz şeye bakın- her konuda fikir verilebilir, belki şimdiye kadar masallarla yoğrulan beyni biraz gerçek bilgi görmüş olur. kendi başlığına yazıldığında sözlük formatı aklına gelen birinin özel mesaj fasilitesini kullanmak yerine başkalarının başlığına etmesini ise hoş görüyoruz. dedik ya, bilgi görgü işi bu...
efendim,madem sövüp hakaret etmekten kanıt göstermeye,fikir üretmeye doğru evrimleşme belirtileri var,hiç vakit kaybetmeden bundan yararlanıp fikirleri kanıtlama eksenli birkaç birşey söyleyeyim yazarı.

türklerin nasıl islamı kabul ettiği konusunda jean paul roux'un türklerin tarihi diye bir kitabı vardır,tabiri caizse tuğla gibi birşeydir.bu kitapta islamı ilk kabul eden bulgarlardan 10.yy'daki toplu kabullere kadar bu olgu temellendirilmiş ve sonraki çağlara uzanan etkilerine de değinilmiştir.ayrıca mustafa armağanın bu konuya değindiği çalışmaları ve söyleşileri vardır,her ne kadar olayı temellendirmese de,daha çok bunun safsata olduğunu göstermeye çalışsa da,o yazıları da değerlidir.kaynakça uzayıp gider ama bu konuda özellikle bu iki yazarın yazdıkları net ve olayın aslını vurgulayıcı niteliktedir.

din konusuna gelelim:her insan savunduğu düşünceyi kendi kanıtlarıyla destekler.yani nasıl ki bir ateist kendi düşüncesini hadisle anlatmıyorsa bir müslüman da hey dostum boşver şimdi hadisleri,bak şimdi ne diycem üslubunu kullanamaz,çünkü temel yol göstericisi hadislerdir.ki bu hadis dediğimiz şeyler de bir konu hakkında belirtilen fikirlerdir sonuçta,yani daha önce pek hadis okumamış jack gibilerce efsunlu birşey zanedilebilir korkmayın,hepsi bir konuda bir fikirdir.değerli olmaları söyleyen kişiden ve anlamlarından kaynaklanır sadece.

son olarak kardeşimizin sözlükte kendisinden farklı gördüğü şeylere sövüp sayarak eğlenme modeline değineyim:sözlük tabi ki eğlenme,eğlendirme ve bu arada birşeyler öğrenme yeridir.ama eğlenme ve eğlendirmenin de üslupları ve seviyeleri vardır.ben bu kardeşimizin ve ayaktakımının başka kişilere,başka inanışlara söverek eğlenme biçimlerini seviyesiz ve barbarca buluyorum.ama bu hareketleri barbarca olduğu için sözlükten atılsınlar demiyorum,herkes bir şekilde insan gibi oturup konuşmayı öğrenebilir,ben buna inanıyorum.ha,üsluplarıyla yardıran süper yazarlar olamazlar belki,ama en azından maskaralıktan kurtulup gerçek bir yazar olabilirler belki.

bu nedenle de henüz 0 km olan beyinlerini çalıştırmaları konusunda önayak olmak boynumun borcudur.ne mutlu bana ki,tek tük de olsa,belki google yardımıyla da olsa artık karşıma nispeten azalttıkları küfürleri ve araya serpiştirdikleri kanıtlarıyla gelmeye,bir fikir tartışmasının hoş bir şey olduğuna inanmaya başladılar.şükürler olsun.

bu nedenle bu kardeşlerime tavsiyem şudur,sözlüğü daha çok forumlaştırmayalım,yani bu yazdıklarımızın sözlük formatıyla alakası olmadığını biliyor herkes.o yüzden isterseniz adres verin forumda tartışalım,isterseniz özelden mesajla tartışalım,ama sonuna kadar.en sonunda bir mutabakata varalım ve vardığımız noktayı da paylaşalım diğer arkadaşlarla.bilginiz,görgünüz,kültürünüz yeter mi bilmem,ama formatı daha çok deleceğimize bunu teklif ediyorum ben.
türklerin yeni bir dinle karşılaşır karşılaşmaz "aaa bu ne güzel din lan" deyip dinlerini değiştirecek kadar yavşak ve kaypak bir halk olduklarını düşünen ilginç. bu konuda hikmet kıvılcımlının türklerin müslümanlaştırılması ve germenlerin hristiyanlaştırılması arasındaki benzerlikleri anlattığı bir kaç yazısı vardır. ayrıca da koskoca "nasıl müslüman olduk" isimli erdoğan aydın kitabı bulunmaktadır.

teorik olarak random fool proof olan ama işte, zinde güçler tarih okuyucusunun ve de ortalama bir müslümanın anlayamayacağı çok basit bir durum var.

ortalama bir ateist senin; kanıt olarak sunacağın şeylere ayet-hadis-sünnet inanmıyor. zaten rededilen burada bunların gerçekliği. gerçekliğinin olmadığı söylenilen bir şeyin gerçek olduğunu kanıtlamak için yine o şeyi ortaya koymak; ad hominem bir argüman ama tabi müslümana müslüman propagandası olarak işe yaramadığı da görülmüş şey değil.

öte yandan fetoş hakkında sayfalarca entry girilmiş durumda ve bunlardan bir çoğu da bu kara kanatlı cehalet efendisinin yapıp ettiklerine dair verilen bilgilerden ibaret. en basitinden (bkz: #5478550).

etienne çok ilginç bir kişilik.kendi ortalamalığının (ikincisi tek l); farkında olmadan; diğer insanlar hakkında atıp tutmakta bir beis görmüyor. görmemekle de birlikte kendisi hakkında hiç küfür yazılmamış olduğu halde; yine her ortalama avam gibi küfrediyor; hakaret ediyor ve bunların karşılığında öncesinde kendisine hakaret edildiğini iddia ediyor. sonrasında da dayak yiyince abilerini çağıran her avam gibi bu sefer de tutup, sözlük yönetimini çağırıyor. zaten çağırmadan evvel de pek sevgili sözlük yönetimi tadında hafif bir farkıma varınız tadında göz süzmeler eşliğinde.

tüm bunların sonucunda psikolojik olarak çözmenin pek de zor olmadığı etienne kişisi, bilinen en basit tanımı ile nefreti ile yazıyor. onu besleyen; okuduğunu anlamamasına sebep olan; karşısındakini dinlemeyen; karşısındakini hayvan-aptal-akılsız-okuma yazma bilmeyen diyerek (bir sözlükte yapılacak en kolay aşağılam şekli aslında) hakaretlere tabi tuttuktan sonra da kendisine hakaret edidiğini varsayıyor.

uyandırmak lazım.

birincisi; bu sözlük ya da diğer sözlükler tdk sözlük hariç; hiçbirisi doğru olanın yazıldığı, sayfalarında yalnızca doğru olanın yazıldığı iddiasında değil. olamaz da. bu sebeple de kimse yazdığı hiç bir şey için kanıt göstermek ve onu ispatlamak zorunda değil. çünkü öncelikli hakkı olarak; doğruyu yazmak zorunda değil. çünkü tamamen ve sınırsızca subjektiflik isteniyor yazarlardan. herhangi bir olay/olgu/kişim/kurum hakkında objektf bir bilgi istenmiyor. bu subjektiflik karşılığında vaad edilen de başka subjektifliklerin de okunabilmesi. sadece subjektifliğin talep edildiği yerde kimse kanıt istemez.

bu açıdan etienne kişisinin; "hayır amaağ ben kabul etmiyoüum sizin sölediklerinizi; kanıt getirin kanıt" demesi, hepimizin maskelerimiz ile yeralıp doğruyu söylemek ile yükümlü olmadığımız bir çerçevede eğleniyor olduğumuz gerçekliğinde sike sürülecek bir talep değil.

internet ilginç bir şey. ilginç bir yer. etienne örneğinden hareketle; belki de hayatında boyunca hiç bir şekilde aynı ortamda bulunamayacağı etienne'den kat kat üstün bilgili bilge değerli kişilerle aynı yerde yazma, bulunma, yazdıklarını okuma şansı buluyor. ya da tam tersi belki de etienne'den çok çok aşağı kültürde bilgisiz ve cahillerle yazma; yazdıklarını onlara okutma şansıda buluyor.

bunun farkındalığının içselliğinde anlamsız ama eğlenceli bir hayat bulmak yerine; nefretle ve cahil cesaret ile yazıyor da yazıyor.

sözlük denilen ucubenin yüreğimizde, yaşamımızda bize yaşattığı bir kaç saatlik eğlence. başka bir talebimiz yok sözlükten. yoksa etienne ile uğraşılaksa; onun gibi binlercesi sokaklarda.

tanım : çölün kumu devesi ve kendi bokundan başka bir şey bilmeyen bedevisinin hayranlığı ile dopdolu, hayırlı günler dilediğim; şaka gibi yazamaz.
kendisine yapılan her türlü cemaatçi,fethullahçı,dinci yaftalamalarına ve sayfalar dolusu sövmelere rağmen ısrarla karşısında bilgili ve kendisinin söylediklerinin zıdddını takır takır savunabilecek adam arayan yazar.

ama karşısına da hala bir tek yazar çıkabilmiş değil,söylediklerinin zıddını tarih biliminin ilkeleri doğrultusunda açıklayan birisi.varsa yoksa sen cemaatçisin,sen yurtlarda kalmışsın,sen fethullaha fetoş demiyorsun vs...

evet,fethullah gülen ve cemaati türkiyeyi satmıyor diyorum.

evet,hakkında nasıl eleştiri getirirseniz getirin ama fethullah gülen'i veya başka birisine durmadan sövüp saymak,lakaplar takmak,bu arada yaptığı kötü işlerin bir tanesi hakkında bile konuşamamak cehaletin nirvanasıdır diyorum.

evet,kuran'da tek bir çelişki bulamazsınız,hepsinin birer açıklaması var diyorum.

allah'a sövmeyin,aklınızda allah'la veya dinle ilgili bir paradoks varsa bunu asgari saygı düzeyiyle ifade edin,her türlü cevaplarım ve kuran-hadis-sünnet ekseninde kanıt da gösteririm diyorum.

türkler de islamı zorla filan kabul etmemişlerdir,bununla ilgili hangi kaynağı getirirseniz getirin,ilber ortaylı getirin,halil inalcık getirin isterseniz diyorum.

bunun gibi daha birçok şey diyorum ama aldığım tek cevap sen cemaatçisin tabi ondan öyle düşünüyorsun oluyor.

yahu daha ne yapayım,söylediğimin aksini en küçük bir yayınla bile ispatlayamayıp bunun yerine bana sövüp duran hayvanlara daha bir şey demeyeceğim,allah'tan bulsunlar.
sözlük'te fazlaca heyecan sahibi olan badem bıyıklı çoluk çocuktan biri. yarım yamalak tarih bilgisi ve küf kokulu yurtlarda belletmen abilerinin anlattığı saçma kıssaları tarih bilgisi olarak yemiş hem de sindirmiş olmalı ki sağda solda satmaya bile başlamış.

maveraünnehir önünde kesilen türklerin hangi nedenlerle katledildiğini bilmiyor olacak ki, katliam gerçekleşir gerçekleşmez türklerin islam dinini kabul etmiş olması gerektiği fikrini yumurtlamış. 4 halife döneminden başlayarak katliamcı emevi bedevi döneminin sonuna dek tüm moğol, türk ve pers kavimlerinin ne gibi katliamlara maruz kaldığından bihaber talas savaşı gibi safsataları örnek gösterebilecek geniş bir mezhebe sahip ki, yavuz'u, fatih'i* türklerin islamlaştırılması sürecine aklı ölçüsünde örnek göstererek haklı çıkma çabasına girişirken iyice komik duruma düşmüş.

bu gibi zerzevata verdiğimiz dersler yetmemiş olacak ki biri bitip biri başlıyor mantar misali. islam tarihinden bihaber fikir sahibi olunca da böyle arap yalakası yoz bir nesle dahil olunuyor demek ki. bedevi yalayıcısı adamların elinde büyümek bu olsa gerek, acınası...

bir daha görürsem bu kadar kolay kaçamazsın. hadi bakalım...
adı fethullah olan birine fetoş demek için kanıt göstermek gerektiğine inanan yazar. bu açıdan bakınca ecnebinin attention whore tabir ettiği yapısal bütünlük tamamen sağlanmış oluyor. olmayan hakareti var sanma ve politically correct olayım diye örnekleme eğiliminde. üzerine de ben beceremedim kolluk kuvvetleri çağırayım tadında bir extreme send out yaşıyor. üzülüyorum cortex süt gibi sanırım. böyle yumuşak yumuşak, bıngıl bıngıl.

ekleme : (bkz: #5870402)itibari ile ana bacı küfredildiğini sanmak için ne gerekir diye yüzyıllarca düşünmeye karar verdim. ne içtiyse ondan içip, ne yediyse ondan yiyip, ne okudu ise ondan okuyacağım bu süre içinde. aynı kafayı yakalamak için. corteximi'de ezip sıvı yapayım. anca denklik yaşarım.
2. notre dame vakası yazar. bir çok entariyi götünden anlamaktadır.
galiba 1. dünya savaşında değil de kurtuluş savaşında rusların bize yardım yaptığını yazan ve okunup da akıllarda yanlış kalan,ya da hakkaten bunu yanlış yazmış şahıstır.sözkonusu entry biran önce saklandığı delikten çıkmalı,akıllardaki soru işaretlerlerini temizlemelidir.
(bkz: etienne de la boetie)
1. dünya savaşında rusların bize para ve silah yardığımı yaptığını söyleyen enteresan yazardır. vay anasını.
(bkz: kuyularının kovası ardıç ağacından yapılmış)
(bkz: #2750445)
sözlükte varlığı mütebessim bırakan yazarlardandır.
yukarıdaki entrylerden de anlayacağınız gibi oldukça fazla seveni olan yazardır. hatta bu yazarımızı seven cici okurları ona bir ara * güzel bir sopa çekmeyi bile planlıyorlardır muhtemelen.

ayrıca canı sıkıldığında da kendi başlığına entry giren bir yazardır. başka uğraşlar bulmalıdır;maket uçak filan yapmalıdır, hormonsuz domatesler yetiştirmelidir.
(bkz: sözlüğün namus bekçisi)
(#2010872) turk olmayı bi bok sanmayan insanmış tebrik ediyoruz.
(bkz: at the end)
(bkz: ettiyend ettiyend)
(bkz: serbest çağrışım)
(#761134) entrysiyle ramazan ramazan fazla kaçırmış herhalde diye düşündürten yazar. ayrıca (#760622) nolu entrysiyle koparan yeni gelen yazar.*
ilk entrysini prince of darkness ın giremediği çaylak
(bkz: saint etienne)