bugün

dün dolmuşta bir adamın dolmuş şoförüne anlattığı şu olaya kulak misafiri oldum. kolpa olabilir ama adamın cümleleriyle aktarmaya çalışayım;

''engelli bir çocuk var, gözleri görmüyor ama bu atletizm oyunları var ya orada birinci olmuş. yurtdışına gidecek para toplanıyor da 600 milyon bir açık var. bursaspor kulübü de destek veriyor zaten bunlara. babası ertuğrul sağlam ile tanışınca ona söylüyor böyle bir açık kaldı onu tamamlayabilir miyiz otobüs yarın mı öbür gün mü ne diyor. ertuğrul da gerek yok uçakla gitsin diyor ve 3 milyar veriyor.''
şu dönemde dibine kadar pisliğe batmış türk futbolunda parmakla sayılacak adamlardan birisi. bursaspor gibi bir takımı lig şampiyonu yapıp tarih yazdıktan sonra bile omuzlara alınmayı reddeden, abartılı sevinç gösterilerinde bulunup diğer takımlara saygısızlık etmeyen(ki bunu haketti sonuna kadar), ağırlığından gram kaybetmeyen teknik adam. belki müthiş bir teknik direktör değil ama şu tavırlarıyla bile türkiye şartlarında ne ilginç bir adam olduğunu gösterdi, biz tek galibiyetle hacmini üçe dörde katlayan sinyorları da gördük...
Bize avrupa deplasmanlarında tarihimizin en ağır mağlubiyetlerini yaşattın, canın sağolsun güzel adam. biz liverpool'u yenerken de sendin hocamız bunu hiç unutmadık. görevi bırakırken bile nasıl efendi ve klas olunacağını öğrettin tüm türkiye'ye gözün yaşlı ayrılırken canın kadar sevdiğin beşiktaşk'ından. "umarım o maça kalmaz" demiştin ligin son haftasındaki randevu için. o maça kaldı güzel adam, ama tüm sezon olduğu gibi dün akşam da gerçek beşiktaşlıların duaları seninleydi. biz duamızı senden hiç eksik etmedik güzel adam. sen belki hatırlamazsın, ert plakalı beyaz mercedes'inle önümüzde durmuştun biz otostop yaparken ve "haydi atlayın çocuklar" deyip bizi levent'e kadar bırakmıştın topçuluğun döneminde. dün ise başka bir sebeple gözlerin yaşarmıştı. bu sefer gururdan ağlıyordun, bizleri ekran başında gururlandırdığın gibi. başardığın en büyük işlerden biri de koltuk sevdalısı çapsız yöneticilerin birbirine düşürdüğü iki güzide ve büyük camiayı barıştırmak oldu. herkes biliyor ki bursaspor'u şampiyon yapmak kadar zordu bu da. daha bu senenin başında herhangi bir beşiktaş'lıya "sene sonunda bursa için dua edeceksiniz" deseler herhalde bi' garip bakardık on diyene; ama sen bunu da sağladın be güzel adam. biliyoruz ki birgün döneceksin yuvana. ama umarım o günler çok yakın değildir henüz. bizim başımızda bu koltuk işgalcisi tip varken dönmezsin nasıl olsa da, bursa ile ligin gelecek 5 yılına damganı vurmadan ve en az iki şampiyonluk daha kazanmadan dönme güzel adam. dualarımız hep seninle.
teknik direktörlüğü ve saha içi taktik anlayışı pek iç açıcı olmasa da bu basiretsiz yönetim için biraz fazla şerefli ve karakterli bir insandır.
Adam gibi adamdır. Bu akşam Türkiye'nin en ezik en şımarık en ukala taraftar grubu olan Teksas tarafından yanı Bursaspor taraftarı tarafından ağlatılmıştır. Vefasızlık nesir Adamlıktan nasibini almamak nedir çok güzel göstermişlerdir. Ulan bu Ada'm sizi şampiyon etti be istanbul özentisi ezikler ne çabuk unuttunuz düştüğünüz günleri 10. Sıradan yukarı çıkamadığınız günleri.
jet hızıyla beşiktaş'ın başına geçirilmesi gereken hocadır. kendisine yöneltilen "içki içen futbolculara mesafe koyuyor" eleştirisi yapanlar bi siktirsin gitsin. içki içmeyen kadro kursun, futbolcular alemden kafalarını kaldırıp top oynayamıyor.
gol krallığını zorlarken,bir sonraki sezon toshack ile birlikte kendini defansta bulmuş,gelmiş geçmiş en efendi futbolculardan biri
kendisini ifade etmeye ya da hakkinda tanim yapmaya zorlandigim tek futbol adami. o ne müthis bir teveccüh, mütevazilik, samimiyet ve saf duygu yogunlugu. türk futbolunda dönen kirli tezgahlarin magduriyetini, yani bjk'den apar topar ve haksizca gönderilisini kendine yakisir üslup ile " sampiyon olarak" cevaplamistir.

insallah binbir türlü tezgah dönderilmeye calisilan türk futbolunun kirli yüzü ile muhattab edilmez, kendisi muhattab olmaz amenna, ama farkinda olmadan itilebilir, cünkü kendisi iyi niyetli bir anadolu cocugudur.
Hikayesi belki yüzyıllarca anlatılacak kadar güzel bir futbol efsanesidir. Masal olsa, birisi yazsa klişe bir hikaye olduğunu düşündürebilecek bir kariyeri vardır ki, internette hiç görmediğim için bizzat kendim buraya yazacağım:

Ertuğrul'u ilk duymaya başladığımızda Samsunspor'un golcü forveti idi. Milli takıma alınan her Anadolu takımı forveti gibi neler yapacağı soru işareti olan bir adamdı. Kendisinin ilk göze gelir başarısı, daha milli takımımızın şerefli galibiyetler psikolojilerinden yeni çıktığı bir dönemde Çek Cumhuriyeti'ni 2-1 yendiği maçta attığı iki gol olmuştur. Özellikle bu maçtan sonra, kendisini dört büyükler transfer listesine almış, transferi epey konuşulmuştur. iyi hatırlıyorum, spor haberlerinin birinde şu cümle geçtiğinde çok ama çok sevinmiştim:
"Ertuğrul artık Beşiktaşlı. Üstelik yüzde 99 değil, %100."

Ertuğrul'un ilk sezonunda 28, Beşiktaş'ta geçirdiği 5-6 sezonda ise 167 maçta 103 golünün olduğunu belirtmek gerekiyor. Ki bu maçların hatrı sayılır bir kısmını libero olarak oynadığını, bazen orta sahada da sahaya sürüldüğünü hatırlatmamız lazım.

Yani bu o kadar müthiş bir adamdır ki, hangi mevkiye koysanız çok iyi top oynar, ayrıca tekniktir ve iyi şut atar. Ama elbette ki, futbolumuzdan ne zaman atacağımızı kara kara düşündüğüm yönetici bozuntuları, Ertuğrul'u da rahat bırakmazlar. Normalde bu istatistiklerde, bu karakterde ve takım kaptanlığını da yapıyor olan bir futbolcuyu Avrupa'da baş tacı ederler, oynayabileceği kadarıyla faydalanıp emekli ederler değil mi? Ama yok, Ertuğrul'u, ne olacağı belirsiz bir stoperle takas ederek Samsunspor'a geri yollarlar.

Ertuğrul'un bu gelişmeden sonra hüngür hüngür ağladığı, gözyaşlarıyla Samsun'a gittiği söylenir. O zamanki yönetici kadrosundakileri çok irdelemedim, ama teknik direktörün Cristoph Daum olduğunu sanırım bir yere yazmalıyız.

Gel zaman git zaman, Ertuğrul Sağlam Kayserispor'a teknik direktör olduğu zamanlarda ismini tekrar duyurur. Takımı çok iyi futbol oynamakta, kök söktürmektedir. Avrupa dergilerinde umut vaad eden teknik direktörler arasında kendisine yer bulur. Bu gibi başarılarından sonra adı, teknik direktör istikrarını 2003 yılından sonra kaybeden Beşiktaş ile anılmaya başlar. Ve sonunda teknik direktör oluverir.

Ertuğrul Sağlam'ın zaten Türk teknik direktör olarak işi zordur çünkü geldiği haftadan itibaren kuyusu kazılmaya başlamıştır bile. Ama bu adam diğerlerinden farklı olarak, skor başarısızlığı yüzünden asla taraftardan laf yemez. Çünkü aranan her zaman tabelada yazan değil, iyi futbol oynayan istikrarlı bir takım ve karakter sahibi bir teknik direktör pekala olabilmektedir.
Ertuğrul'un kaderi, takımının 8-0 yenildiği Liverpool maçından sonra tersine döner sanki. Böyle bir fırsatı kimse kaçırmayacaktır ve kötü gidiyor gözüktüğü lig maratonuyla birlikte kazan da kaynamaya başlar. Ama o, kimsenin yapmadığı bir şey yapacaktır ve tüpçü başkanı daha ona dil uzatmaya yeltendiği anda adam gibi istifayı basar gider.

Bıraktığı takım lig şampiyonluğunu sezon sonu aldığında bu başarıyı kimse Ertuğrul'a mal etmeyecektir. Ama o, istikrarını sürdürür ve ligden düşecek Bursaspor ile 2008-2009 sezonu ikinci yarısında Beşiktaş'tan sonra en çok puanı toplayıverir.

ve 2009-2010 sezonunda Bursaspor daha ilk haftalarda ön plana çıktığında asla büyük konuşmaz. Yine de şampiyonluktan bahsettiğinde hakarete varan karşılıklar alacaktır. Şimdi lig sonuna bakalım isterseniz:

- Ertuğrul, 4 büyük olarak nitelendirilen takımlar dışındaki ilk şampiyonluğu kazanır. Bu başarı o kadar büyüktür ki, Şampiyonlar Ligi'ni kazanan Türk takımını görmenin Bursaspor'un şampiyon olduğunu görmekten zor olduğunu düşündüğünü itiraf eden Rıdvan Dilmen'in fikrine katılmamak mümkün değildir.

- Ertuğrul, zamanında kendisini kapının önüne koymaya kalkan Beşiktaş'ı ligde 2 defa yener; ilk 4'ten en az birer galibiyet koparır; futbolcuyken kendisinin ağlaya ağlaya gidişini seyreden, ligi kazanmak için getirildiği besbelli Teknik Direktörü şampiyonluktan ve muhtemelen işinden eder.

- O, ülke çapında bir devrimci fenomen artık. Şükür ki kamera maymunları, beyanlarıyla çam devirenler ve diğer Türk teknik direktörlere artık yeni hedefi vermiştir.

- Muhtemelen çok sonra yazılacak ama, sadece işini yaparak, kimseye sitem etmeden, kimseyi üzmeden ve azmederek zafere yürüyenler arasında artık o da var.

Elbette bir bakıma hikaye yeni başlıyor çünkü takımı seneye şampiyonluğa oynamaz, Şampiyonlar Ligi'nde averaj takımı haline gelirse bu başarıları gölgede kalacaktır. Umalım ki büyüdükçe büyüsün, niteliğinden ve kariyerinden hiçbir şey kaybetmeden yoluna devam etsin. Tüm bunlardan sonra, 20 yıl içinde kendisini yönetici saflarında da göreceğimden hiç şüphem yoktur.

Bir de, kendisinin cemaatçi olduğunu söyleyenlere de, iş yapan ve işe yarayan insanları öncelikle yaptıkları üzerinden değerlendirmenin topluma esas katkıyı yapacağını, aksi takdirde kör dövüşü ve boş laftan başka birşey üretemeyeceğimizi; zaten bu tarz insanları da yaptıklarıyla onurlandırmanın yeterli olduğunu söylemek isterim.
vallaha söylenecek tek söz.

süpertuğrul bursağlam... seneye de gençlerbirliği şampiyon olsa keşke.
dış görünüşü, ses tonu ve insanlarla olan iletişimi incelendiği taktirde futbol adamından çok sanki temiz bir siyasetçi, hesabında yanılmayan bir mühendis veya teşhisleri hep tutan bir doktor izlenimi vermektedir.
istifasını saçma bulduğum teknik direktördür. kendi istediyse yorulduysa ayrı olay da. eğer gönderildiyse çok ayıp. ulan adam ilk defa anadoludan şampiyon çıkarmış bir takımı. bu başarının kredisi 2 - 3 yıl mı olmalı yani. gönderirsin de ne olacak. mourinhoyu mu getireceksin.
kayserispor'un teknik direktörüdür. bu sene kayserispor ile çok başarılı bir sezon geçirmiştir. aynı zamanda beşiktaş'ın eski futbolcusudur. futbolculuğu döneminde de teknik direktörlüğü döneminde de sakin, efendi yapısıyla ve başarılarıyla takdir toplamış bir spor adamıdır.
iyiyi de kötüyü de fazlasıyla tatmış hocadır. ama en önemlisi iyiyken kendini göğe çıkartmamış, kötüyken de pes etmemiş olmasıdır. en içten dileklerimle, helal olsun.
ahlakını, efendiliğini sorgulamıycağımız, teknik açıdan daha beklememiz gereken, futbolcusunun önünde dolgun başak eğilir misali eğilip bağcıklarını bağlayan 'enaniyetten geçmişim' görüntüsü ile gönlümüzde taht kuran, insani değerleri olan şahsiyet.