bugün

zaman zaman birbirine karıştırılan iki kavramın farklılığını vurdulayan söz.

bir ülkenin ekonomisi yüzde 6-7 büyüyebilir ancak bu o ülkenin bütününün yüzde 6-7 kalkındığı anlamına gelmez.
Doğru bir önermedir. Ekonomik büyüme, Gayri Safi Yurtiçi hasıla adını verdiğimiz parametredeki yüzde büyümedir. GSYH, hem üretimin artmasından hem de fiyatların artmasından etkilenerek büyüyebilir. Bu yüzden, fiyat artışlarını saf dışı bırakmak adına belli bir yılın fiyatları baz alınır bu yıla da " baz yılı " adı verilir. Bu fiyatlarla tekrar hesaplanan GSYH ile önceki yılın veya dönemin GSYH'sı karşılaştırılır ve yüzde büyüme veya küçülme ekonomik büyüme olarak adlandırılır.
Kalkınma ise, genel olarak bir ülkedeki alt yapı, hizmet kalitesi ve kişi başına harcama ve hizmetlerin reel artışıdır. Kalkınma, ekonomik büyümeye büyük katkıda bulunabilir ama aynı şey değilidir.
önermenin doğruluğu kabul edilirse; toplam borcun artmasını görerek ekonominin kötüye gittiğini söyleyemeyiz. *
önemli olan boyu değil işlevi esprisiyle kapatılıp arşive yollanacak önerme.
büyüme gelişmiş ülkelerin sorunudur, kalkınma az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin sorunudur.

peki türkiye gelişmiş bir ülke midir? * *
iktisat okumuş kişilerin bile zaman zaman karıştırdığı kavramlardır. Oysa fark nettir. büyük firmalar üretim artışıyla veya fiyat artışıyla daha da büyüyebilir bu da büyüme rakamlarını arttırabilir ancak bunun bize bir katkısı yoksa kalkınmadan bahsedemeyiz.
(bkz: ekonomi büyümeden kalkınmak)
iktisat bölümlerinde ayrı dersler olarak verilmesinin nedenidir.
ekonomik büyüme kalkınmayı getirir.

bu gerçeği günlük hayatınızda da gözlemleyebilirsiniz. yani götlü göbekli iktisat profesörlerinin, ekonomistlerin yorumlarına gerek yok...

for example1;

park bekçisi hasan: 33 yaş. memleketi; amasya.

hasan, bursa'da xxx mahallesinde bulunan ve 3750 m2 yeşil alana sahip bir park alanının bekçiliğinden ve bakımından sorumlu, başbakanımızın(sav) emrettiği üzre 3 çocuk sahibi, 250 tl kira verdiği gecekondusunda ikamet eden bir kişidir. mahallenin taşak oğlanıdır, sinyalcidir...günün birinde hasan'ın merzifon'daki köyüne sulama göleti yapılır, dönümü 250-300 tl olan hasanın tarlaları devlet tarafından dönümü 3000 tl'den istimlak edilir, hasan 40 dönümlük ot bitmeyen tarlası karşılığında devletten 120.000 tl para alır, oturduğu gecekonduyu satın alır, altına bir lada araba çeker, karısı başörtüsünü çıkarır, hasan parlament sigara içmeye başlar...
örnek1'de de görüldüğü üzre hasan'ın edindiği ekonomik büyüme sayesinde götü kalkmıştır.

for example2;

hükümlü mahfuz: 44 yaş, memleketi; erzincan.

mahfuz, "borçlunun ödeme taahhüdünü ihlal" suçundan dolayı adli mercilerce çarptırıldığı tazyik hapis cezasını çekmekte olan bir mahkumdur. 2000 tl borç için 6 aydır cezaevinde bulunmaktadır, bu süreç içinde düzenli olarak hesabına para yatmadığından dolayı mahfuz bulunduğu koğuşta haftalık 3 paket sigara karşılığı meydancılık yapmaktadır, günlerden bir gün açık görüşte kendisine ziyarete gelen ziyaretçiler mahfuz'un amcaoğlunun gönderdiği 100 tl'yi hesabına yatırırlar, önceleri mahfuz delirecek gibi olur. meydancılık vazifesinden istifa(!) eder, kantin fişi doldurur, hesabında bulunan 100 tl ile bir karton sigara yazdıktan sonra, ton balığı, malıç peyniri, meyve-sebze gibi cezaevlerinde zenginlik sembolü sayılan ve statü simgesi şeyler sipariş eder.
mahfuz'da ekonomik büyümeyle gerçekleşen bu göt kalkıklığı görülmeye değerdir, yürüyüşünü bile değiştirmiştir. bir hafta sonra mahfuz parasız kalmış, tekrar meydancı olmak istemiş, yeni meydancı tarafından makatından bıçaklanmış ve revire kaldırılmıştır.

for example3;
bizim evdeki anneanne; 85 yaş, memkeleti; afyonkarahisar.

bizim evdeki anneanne, bildiğin bizim evdeki anneannedir. yaşlı olmasından dolayı kimse tarafından istenmemiş, son 10 senesini protest sanayici'nin huzur dolu yuvasında sıcacık köşesinde geçirmektedir. günlerden bir gün eve polis gelmiş, 1990 yılından beri devam eden eşinden kalan mirasların hususunun görüldüğü miras davasının yargıtay'dan döndüğüne dair bir mahkeme ilamı alınmıştır, mahkeme ilamına istinaden memlekette miras olarak kalan topraklar, bağlar bahçeler haftalar boyu telaffuz edilmiş, protest sanayici'nin bile aklı çelinmiştir, neticede maaile olarak protest sanayici'nin cebinden harcadığı 2000-2500 tl arasında bir bütçe sayesinde mahkemeye gidilmiş, adına tescil edilen tapular kadastro mahkemesince onaylatılmış, bunlar için de 1500 tl para harcanmıştır. eve geri gelindiğinde anneanne toprak sahibi olmanın verdiği vakarla "tapular benim, şöyle yapalım, böyle yapalım" modlarına girmiş, ekonomik büyümenin getirdiği kalkınmanın en nadide örneklerinden birini sergilemiştir.

netice olarak tapudan anneannenin üzerine geçen arazilerin bedelinin siksen 4000 tl olacağı anlaşılmış, anneanne tarla tapa sahibi olurken protest sanayici'nin durduk yere götüne 4000-5000 tl masraf girmiştir.

örnekleri arttırmak, sayılarını 20'lere-30'lara ve hatta 100'lere çıkarmak pek mümkündür. siz de çevrenizde, ailenizde gözlemleyebilirsiniz. ekonomik büyüme kalkınmayı da beraberinde getiriyor...
aynı şey olduğunu iddia edenlere sağlam bir tokat yapıştırılmak istenen şey.
kalkınmayı ülkeler, ekonomik büyümeyi godomanlar hisseder. yurdum insanı için;
(bkz: gene mi şemsiye)
ekonomik büyüme ve kalkınma tabii ki aynı şey değildir. fakat ekonomik büyüme olmadığı müddetçe de kalkınma sağlanamaz. bu bir süreçtir ve istikrarlı bir ekonomik büyüme zamanla kalkınmayı da beraberinde getirir. yani istikrarlı bir ekonomik büyüme önce godamanların cebini ve sonrada yavaş yavaş açılan yeni sektörler, devletin teşviki v.b. yatırımlar sayesinde yaratılan istihdam ile beraber kalkınma gelir yani bu bir süreçtir. ekonomik büyüme olur olmaz devlet size; "alın bu da sizin ekonomik büyümedeki payınız" diye cebinize para koyacak değil tabii ki de...
ekonomik büyüme kişi başına düşen milli gelirle ölçülen bir kavramdır. kalkınma ise toplumun genel olarak refah düzeyinin yükselmesi anlamına gelir. yani sağlık, eğitim, gelir dağılımı.. vb. insanca yaşamak adına aklınıza gelebiecek her türlü veriyi bir kalkınma ölçütü olarak kabul etmek mümkündür. tam da bu nedenle siyasetçiler durmadan büyümeden dem vurur, kalkınmanın lafı edilmez. halbuki kalkınma düzeyi oldukça yüksek ama milli geliri çok düşük ülkelerin yanında, çarpık büyüdüğünden büyüme rakamları tavan yaptığı halde kalkınma sıralamasında sonlarda yer alan ülkelerde mevcuttur. mesela çin, türkiye falan.

bu yıl yüzde bilmem kaç büyüdükle başlayan balkon konuşmalarıyla gaza geldiği halde cebine tek kuruş girmeyen emekçi bunun farkına varmalıdır önce. kişi başı milli gelir dediğin şey, bugün bir deprem olsa ülkenin yarısı ölse ki katına çıkıverir. öneml olan bu değildir.
tartışmasız gerçektir. Ancak elinizde tuğla, çimento, demir vs bulunması eviniz olması anlamına gelmese de evinizi inşa etme ihtimalinizi artırır.
görünüşte türkiye gün geçtikçe büyüyor ama nedense bir türlü kalkınamıyor yargısını akla getirir.
kalkınmanın en yakın göstergesi olarak büyümenin alınmasından dolayı çok da önemli olmayan fark.
büyümeden kalkınan yoktur, ama büyümek kalkınmak demek değildir.
kalkınma siyasal, toplumsal, eğitsel, ekonomik ve kürtülrl açıdan topyekün bir gelişme içinde olmaken; ekonomik büyüme sadece ekonomik açıdan gelişim göstermektedir.

ekonomik büyüme türkiye gibi "gelimkete olan bir ülke" olmak iken; kalkınma "gelişmiş bir ülke" olmakla eşdeğer kavramlardır.
iktidarın (kim olursa olsun) kendini övmek için her fırsatta yanlış olarak dile getirdiği durumdur.
Büyüme gsyh daki artışdır. Fakat kalkınma göreceli bir kavramdır çünkü zenginleşmeyle beraber sosyal yönleride (okuma yazma oranının artması,çoçuk yaşta ölümlerin azalması,doktor sayısının artması vb.) vardır.
iktidarın anlam karmaşası yaşadığı durumdur. ekonominin büyüklüğüyle övünmeyi adet edindiler, koyun milletimiz de bir şey yapıyorlar sanıyor.
(bkz: allah akıl fikir versin)
pek bilinçli yurdum insanının ülkesinin iyiye gittiği yanılgısına düşmesine sebep olan fark. bu iki şey aynı değil arkadaşım. büyüyoruz diye yanlış seçimler yapmayı bırakınız artık. senin anladığın anlamda bir büyüme, ilerleme söz konusu bile değil. hatta gerileme aldı başını gidiyor. ah bir bilsen! yeri gelmişken pek saygıdeğer tüik'in de açıkladığı rakamların ne kadar güvenilir olduğu tartışılır. zira başbakanlığa bağlı bir kurumdur! dünya bankası verileriyle karşılaştırılınca aradaki anlam verilemeyen fark görülecektir. kısaca, kavram kargaşası yaşamayalım ve herşeye hemen inanmayalım. azcık irdelesek incilerimiz dökülmez yahu.
ekeonomiler her zaman büyüme eğilimindedirler mi dersin/büyümenin etkileri neler/büyüyünce neler oluyor ves. türünden sorular cevaplandıktan sonra, anlam ifade edecek olan istiatiksel veri.

meselen gardaş, farzimuhal hanımın, 3 tane de veledin senin gelirine bakıyor. meyhanen var senin de. geçen sene 50 kağıt kazanmışın bu sene 60 kağıt. 20% büyüme gerçekleştirmişin demek. emmaa, geçen sene sen rakının kadehini 3 liraya satıyodun şimdi 4 yapmışın - geşen sene 100 kişi içiyor idiyse şimdi 50 kişi geliyo. ayrıca geçen sene 35 liraya aldığın rakı şimdi olmuş 40 lira. ekmek de zamlanmış, cığara da, çocuk bezi de, benzin de, hiç bi şey de düşmemiş. e o zaman? ekonomi tabi ki büyüyecek. refah peki? çoktan kapatmışlar yegen. ilk soruya cevap, evet, ekonomiler genel itibariyle büyüme eğilimdedirler. hele önceki sezonda hayvani bi zam yapılmışsa, büyümen astronomik boyutlara ulaşır. bu zaman büyüyen sadece ekonomi olmaz, penisler de büyür ve bununla doğru orantılı amlar da. öbür sorular, left as home task.
benim için farketmeyen durumdur. zira devlet sayesinde bu "KALKınmadır", "BÜYÜMEdir" ekonomik anlamlarını yitirmişlerdir; bildiğin pornografik kelimelerdir.
aynı şey olduğuna inandığım görüştür.ekonomoik büyüme varsa ülke zaten kalkınır.
o zaman desenize, bu büyümeden zenginler para elde ediyor!...