bugün
- okan buruk'un rakiplerine küfür etmesi18
- keyiflenmek için ne yapıyorsun9
- bütün pitbullar uyutulmalı13
- sinovac mı biontech mı10
- fettullah gülen'in ölmesi26
- kılıçdaroğlu'nun yeniden aday olacağım demesi19
- anın görüntüsü9
- ateist ve deistler bunu açıklasın12
- fenerbahçe23
- karısının onlyfans açmasına izin veren erkek11
- sözlük abazanları kız bulduğu zaman olacaklar8
- galatasaray29
- allah intikam sahibidir15
- fenerbahçe amblemindeki ot11
- kur an çevirisi yapmanın haram olması34
- mauro icardi23
- ülkemde başı açık tavuk is te mi yo rum8
- fransız kızın üzerine işeyen göçmen15
- dilan dere ile evlenmek11
- müslümanların anadili arapçadır13
- ali koç9
- hadise'nin külotla marş söylemesi23
- sevgiliyle uyumak13
- kadın vücudunun olağanüstü bir tasarım olması8
- emre belözoğlu15
- sözlüğün en iyi yazarı olmak11
- mert hakan yandaş16
- abberrline9
- 2023 2024 sezonu süper lig şampiyonu galatasaray17
- israil'in refahta sivil çadırlarını vurmasi27
- online 28 yazar şu an ne yapıyor9
- fenerbahçe'nin gs'nin balonunu patlatmış olması20
- icardi190511
- astrolog meral güven20
- galatasaray ın verilmeyen penaltısı9
- hamas9
- para bok huzur yok10
- albay kemal11
- galatasaray'ın hakemleri kutlamalara çağırması11
- neden yazarlık yapıyorsunuz18
- true karı mı9
- satrançta oyuna beyazın başlaması8
- 195 lik erkek olarak 150 lik kızla çıkmak12
- ismail kartal11
- pornhub com10
- fenevin üzerindeki trabzonspor laneti8
- fenerbahçe taraftarı12
- evlenmelik sözlük erkekleri27
- beşiktaşın en kötü sezonunda bile kupa alması9
- ikizler burcu erkeği10
Pasta ingilizcedeki makarna anlamına gelen pasta olabilir belki, tam emin değilim.
“Tok açın halinden anlamaz” sözünün fransız versiyonu.
Avrupa ve hristiyan tarihini bilmeyince havada kalıyo...
O olayin kökeni aziz bartaleomeus katliamına dayanır. Katolikler protestan katliamı yapar.
Çiftlikler tarlalar dünyanın her yerinde olduğu gibi kırsalda şehir dışındadır. Ve daha sınır kesimlere yakın. Ve o dönem sınır çiftçilerinin büyük çoğunluğu protestandır.
Katliam sonrası hemen diplerindeki o dönem almanyası gibi hollanda gibi protestan ülkelere kaçarlar, göç ederler.
Sonrasında başta buğday bir çok şeyin üretimi düşer.
Yani o dönem en azından cidden ekmek bulmak zordu yani. Ha o oruspu o lafı dedi demedi bilemem.
O olayin kökeni aziz bartaleomeus katliamına dayanır. Katolikler protestan katliamı yapar.
Çiftlikler tarlalar dünyanın her yerinde olduğu gibi kırsalda şehir dışındadır. Ve daha sınır kesimlere yakın. Ve o dönem sınır çiftçilerinin büyük çoğunluğu protestandır.
Katliam sonrası hemen diplerindeki o dönem almanyası gibi hollanda gibi protestan ülkelere kaçarlar, göç ederler.
Sonrasında başta buğday bir çok şeyin üretimi düşer.
Yani o dönem en azından cidden ekmek bulmak zordu yani. Ha o oruspu o lafı dedi demedi bilemem.
Marie Antoinette i kötü göstermek için kendisine mal edilen söz.
Askıda pasta..
Giyotinde Marie Antoinette.
Askıda pasta..
Giyotinde Marie Antoinette.
o pasta sanılan pasta değildir.
Porsiyonlarınızı küçültün söyleminin farklı bir versiyonudur.
aristokrat zihniyetin yoksul insanlara bakış açısını ifade eden bir sözdür. kitaplar böyle yazıyor ama tevatür de olabilir.
“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” diyen kimdir?
“1789 yılıydı ve Fransız Devrimi tüm hızıyla cereyan etmekteydi. Paris’teki yoksullar ayaklandılar çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette “ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklindeki ahmakça öneriyi ortaya attı.” Çoğu kişinin doğru bildiği yanlışlardan birisi daha... ilk sorun şu ki, bahsedilen şey pasta değil brioche adlı verilen ve ekmeğe çok benzeyen bir çörekti. Bu durumda bu sözler iyi niyetli bir girişim olabilir: “Eğer ekmek istiyorlarsa onlara iyi cinsinden verin.” Kaldı ki bu sözleri söyleyen Marie Antoinette değildi. Bu ifade en aşağı 1760’tan beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. Jean-Jacques Rousseau bu ifadeyi daha 1740’ta duyduğunu ileri sürüyordu.
“1789 yılıydı ve Fransız Devrimi tüm hızıyla cereyan etmekteydi. Paris’teki yoksullar ayaklandılar çünkü yiyecek ekmekleri yoktu. Bu sırada Kraliçe Marie Antoinette “ekmek bulamayanlar pasta yesin” şeklindeki ahmakça öneriyi ortaya attı.” Çoğu kişinin doğru bildiği yanlışlardan birisi daha... ilk sorun şu ki, bahsedilen şey pasta değil brioche adlı verilen ve ekmeğe çok benzeyen bir çörekti. Bu durumda bu sözler iyi niyetli bir girişim olabilir: “Eğer ekmek istiyorlarsa onlara iyi cinsinden verin.” Kaldı ki bu sözleri söyleyen Marie Antoinette değildi. Bu ifade en aşağı 1760’tan beri aristokratik çürümenin tasviri olarak yazılı bir biçimde kullanılıyordu. Jean-Jacques Rousseau bu ifadeyi daha 1740’ta duyduğunu ileri sürüyordu.
doğru sözdür. evet
mehterci gevşeğin "domates yiyemiyorsan portakal yiyin" sözünün eski versiyonudur.
domates ve menemen yiyemiyorsanız portakal yiyin cümlesinin çağrıştırdığı cümledir.
"ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyerek halkı aşağılayıp, daşşak geçen cahil kraliçe, giyotinle ödüllendirilmişti.
bu uyduruk mehtaran başı, az dişini sıkarsa, kavun- karpuz sezonuna yetişir.
ver mehteri.
"ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" diyerek halkı aşağılayıp, daşşak geçen cahil kraliçe, giyotinle ödüllendirilmişti.
bu uyduruk mehtaran başı, az dişini sıkarsa, kavun- karpuz sezonuna yetişir.
ver mehteri.
Pasta orda ekmek bulamiyorlarsa daha iyisini verin anlamindadir. Halki doyurun anlaminda, sanirim dunyanin en yanlis anlasilan tumcesi.
Olsa da yesek aq.
Kraliçenin muhtemelen yanlış anlaşıldığı ifade. Makarna demek istemiştir. Araya ingilizce sıkıştırınca fransa halkı da aşırı milliyetçi tabi. Olaylar kopmuş.
ileride yine akp hükümetinde dönecek geyik; ekmek yoksa birbirlerini yesinler.
kendisine de postayı yedirmek istiyorum bir kasım iki bin on beş tarihinde. hadi inşallah.
doğru çevirisi ekmek yoksa makarna yesinler olan cümle.
yanlış anlaşılmış bir söylemdir. düzeltmeye çalışanlar mesela başlığı açan arkadaş gibi hep sıçmışlardır. kraliçe orda ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler derken pasta o dönem kurabiye boyutunda küçük ekmektir böyle tek atımlık galeta gibi bir şey. halk doğrudan buna da sinirlenmiyor ama tabii ki son damladır.
tarihin nasıl bir şey olduğunu, uygun koşullar altında yalanın yayılmasının ne kadar kolay olduğunu gözler önüne seren söz. http://en.wikipedia.org/w..._of_common_misconceptions
özetle bu söz jan jak ruso'ya aittir. bir prensese ithaf edilen o sözde dahi pasta kelimesi geçmemekte, daha pahalı bir ekmek çeşidi olan brioche geçmektedir.
şurada geçen entrileri okuyorum da, kapitalizmin ne boyutlara ulaştığını gösterir diyen bile var. ne desem bilemedim, çüş mü desem, hörst mü desem, brrrrşşşş mi desem. neyse daha fazla çirkinleşmeden açıklayayım. şimdi fransız devrimi dediğiniz devrim, zaten basbayağı burjuva devrimidir. yani burada kapitalist olanlar marie antoinette tarafı değil, onun giyotine götürülmesine sebep olanlar, devrimi fişekleyenlerdir.
sadece bununla kalsalar yine iyi, marie'ye "austrian whore"* lakabını taktılar, 8 yaşında bir çocuğu "ayartmaya" çalıştığını iddia ettiler, onu avusturyadan gelip sarayı yozlaştıran bir sapık ilan ettiler.
tüm bunların sebebi gayet açık aslında. hiç bir devrim hareketi, dört dörtlük adil ve doğru olamaz. bu ancak masallarda olur çünkü. gerçek buysa, o zaman yapılacak tek şey vardır: insanları masallara inandırmak. iyi bir masalın da olmazsa olmazı, mide bulandıran bir kötü karakterdi. işte fransız devrimini de bu kadar eşsiz bir devrim yapan şey bu konudaki başarısıdır. Liberté, égalité, fraternité * diye sloganlar bularak insanların kafasına kazıdılar bazı devrim değerlerini. halbuki ne özgürlük, ne eşitlik, ne de kardeşlik köylü fakir vatandaşın ümit ettiği şey değildi.
sonra zaten devletin yanlış politikaları sonucu aç ve yoksul kalmış halk, saraya karşı kindarlaştırıldı. bu pek de zor olmayacaktı elbette ama, asıl önemli olan saray gibi halk tarafından kutsal sayılan bir makamın itibarının sarsılmasıydı. bu yüzden türlü türlü, ipe sapa gelmez iddialar, dedikodular atıldı ortaya. işte tam da bu noktada, çok küçük yaşta saraya gelip gurbet sancısı çeken, uzunca bir müddet çocuk sahibi olamayan, siyasetten fazla anlamayan ama yazdığı mektuplarda, anılarda görüldüğü kadarıyla gayet de insancıl ve sosyal bir kişilik olan, hayatı boyunca pek çok yetimhane açtırmış, yoksullara yardımda bulunmuş, halkın ekmek bulmakta sıkıntı çektiğini gördüğü vakit: "şu durumda dahi bizden desteklerini kesmediklerini gördükçe, onlar için daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum" diyen bir kraliçe öne çıktı devrimciler için. avusturyalıydı, fraternitenin dışındaydı. sapık bir kadın olduğu dedikodusunu yaydılar. bu sayede kraliyetin halk nezdindeki itibarını darma duman etmişlerdi. şimdi de ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler dediğini iddia ediyorlardı. yani bu kadının égalité'den de anlamadığını ima ediyorlardı. masalın kötü karakteri artık bulunmuştu. şimdi geriye bir tek liberté kalıyordu!
yaa, işte sevgili sözlük. o devrim yapıldı, marie'nin kemikleri bile kalmadı bugüne. o gün yapılan burjuva devrimi ise, bugün en parlak günlerini yaşıyor belkide. senelik cirosu bir çok ülkenin yıllık gayrisafi milli hasılasından daha fazla olan şirketlerin patronları, havyar ve viski eşliğinde yaptıkları sohbetlerde, marie antoinette'nin, tek suçu 14. değil de 16. luinin karısı olmak olmuş olan bu kadının söylediğine inandıkları bu sözü söylüyor ve kahkahalar atıyorlar. bizler de onlara eşlik ediyoruz bu güzel muhabbette. çünkü masal da öyle ya, kötü kalpli kral ve onun hain, yelloz, buz kalpli karısı giyotine vurulmuş. bütün halk 40 gün 40 gece şenlikler yapıp eğlenmişler ve dünyada bir daha hiç bir zaman haksızlıklar adaletsizlikler olmamış. insanlar özgür, eşit ve kardeşçe yaşamaya devam etmişler.
özetle bu söz jan jak ruso'ya aittir. bir prensese ithaf edilen o sözde dahi pasta kelimesi geçmemekte, daha pahalı bir ekmek çeşidi olan brioche geçmektedir.
şurada geçen entrileri okuyorum da, kapitalizmin ne boyutlara ulaştığını gösterir diyen bile var. ne desem bilemedim, çüş mü desem, hörst mü desem, brrrrşşşş mi desem. neyse daha fazla çirkinleşmeden açıklayayım. şimdi fransız devrimi dediğiniz devrim, zaten basbayağı burjuva devrimidir. yani burada kapitalist olanlar marie antoinette tarafı değil, onun giyotine götürülmesine sebep olanlar, devrimi fişekleyenlerdir.
sadece bununla kalsalar yine iyi, marie'ye "austrian whore"* lakabını taktılar, 8 yaşında bir çocuğu "ayartmaya" çalıştığını iddia ettiler, onu avusturyadan gelip sarayı yozlaştıran bir sapık ilan ettiler.
tüm bunların sebebi gayet açık aslında. hiç bir devrim hareketi, dört dörtlük adil ve doğru olamaz. bu ancak masallarda olur çünkü. gerçek buysa, o zaman yapılacak tek şey vardır: insanları masallara inandırmak. iyi bir masalın da olmazsa olmazı, mide bulandıran bir kötü karakterdi. işte fransız devrimini de bu kadar eşsiz bir devrim yapan şey bu konudaki başarısıdır. Liberté, égalité, fraternité * diye sloganlar bularak insanların kafasına kazıdılar bazı devrim değerlerini. halbuki ne özgürlük, ne eşitlik, ne de kardeşlik köylü fakir vatandaşın ümit ettiği şey değildi.
sonra zaten devletin yanlış politikaları sonucu aç ve yoksul kalmış halk, saraya karşı kindarlaştırıldı. bu pek de zor olmayacaktı elbette ama, asıl önemli olan saray gibi halk tarafından kutsal sayılan bir makamın itibarının sarsılmasıydı. bu yüzden türlü türlü, ipe sapa gelmez iddialar, dedikodular atıldı ortaya. işte tam da bu noktada, çok küçük yaşta saraya gelip gurbet sancısı çeken, uzunca bir müddet çocuk sahibi olamayan, siyasetten fazla anlamayan ama yazdığı mektuplarda, anılarda görüldüğü kadarıyla gayet de insancıl ve sosyal bir kişilik olan, hayatı boyunca pek çok yetimhane açtırmış, yoksullara yardımda bulunmuş, halkın ekmek bulmakta sıkıntı çektiğini gördüğü vakit: "şu durumda dahi bizden desteklerini kesmediklerini gördükçe, onlar için daha fazla çalışmamız gerektiğini düşünüyorum" diyen bir kraliçe öne çıktı devrimciler için. avusturyalıydı, fraternitenin dışındaydı. sapık bir kadın olduğu dedikodusunu yaydılar. bu sayede kraliyetin halk nezdindeki itibarını darma duman etmişlerdi. şimdi de ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler dediğini iddia ediyorlardı. yani bu kadının égalité'den de anlamadığını ima ediyorlardı. masalın kötü karakteri artık bulunmuştu. şimdi geriye bir tek liberté kalıyordu!
yaa, işte sevgili sözlük. o devrim yapıldı, marie'nin kemikleri bile kalmadı bugüne. o gün yapılan burjuva devrimi ise, bugün en parlak günlerini yaşıyor belkide. senelik cirosu bir çok ülkenin yıllık gayrisafi milli hasılasından daha fazla olan şirketlerin patronları, havyar ve viski eşliğinde yaptıkları sohbetlerde, marie antoinette'nin, tek suçu 14. değil de 16. luinin karısı olmak olmuş olan bu kadının söylediğine inandıkları bu sözü söylüyor ve kahkahalar atıyorlar. bizler de onlara eşlik ediyoruz bu güzel muhabbette. çünkü masal da öyle ya, kötü kalpli kral ve onun hain, yelloz, buz kalpli karısı giyotine vurulmuş. bütün halk 40 gün 40 gece şenlikler yapıp eğlenmişler ve dünyada bir daha hiç bir zaman haksızlıklar adaletsizlikler olmamış. insanlar özgür, eşit ve kardeşçe yaşamaya devam etmişler.
(bkz: artık geç oldu haydi yat sen)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar