bugün

zannedilenin aksine bir türkçü islamcı çatışmasında değil, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunda tahsil görürken işgal altındaki okulda komünistler tarafından yakalanıp üç gün süren ve bisiklet pompasıyla ciğerlerine hava basmaya varan ağır işkenceler yapıldıktan sonra, 23 KASIM 1970 günü, okulun üçüncü katından aşağıya atılarak şehit edilmiş kişidir.
http://turkyigitleri.com/goster.php?id=1226

edit: link çalışmıyormuş artık. o zaman şöyle diyelim.

(bkz: alıntıdır)
http://www.youtube.com/watch?v=zQAvm66SxJw *
www.youtube.com/watch?v=gMXAgCJINAA&mode=related&search= *
----------------------
Deniz Türkiye li Önkuzu Türk`tü
Ay-yıldız bayrağı en büyük farktı
Evita sevenler Ülkü`den korktu
Uyan Türk evlâdı! Uyuma uyan
Otuz kupona alınmadı bu vatan
----------------------
`
uyuma uyan` şiirinde bu satırlarda geçmiştir.
Önkuzu hey Önkuzu
Önde Gider Önkuzu
Anası Dursun Demiş
Durmaz Gider Önkuzu

Kuzu Yürür Kuzu Yürür
Önde Önkuzu Yürür
Kuzular Meledikçe
Gönlüme Sızı Yürür *
Önkuzu hey önkuzu
Önde gider önkuzu
Bu bayrak düşmez yere
Ölmedikçe son kuzu
mustafa yildizdogan'in adina yazilmis siiri sarki olarak seslendirdigi kisidir.
karanlık, karışık bir dönemde, meçhule giden öğrencilerinden bir diğeridir. fikri, ideolojisi bir yana, bu ülke gençliği üzerinde oynanan kahpece oyunlara kurban gitmiş insanlardan biri olduğu da su götürmez bir gerçektir.

ama;

asla ve kesinlikle şehit falan değildir. birini, sadece kendi ideolojinize yakın olduğu için durup dururken şehit ilan etmek, şehitlik mertebesine saygısızlıktır.

"madem şehit, hangi kutsal görevi ifa ederken ölmüştür acaba?" diye sorarlar adama.
hakkında bilen bilmeyen herkesin vik vik ettiği insan. evet bak insan diyorum ulan insan. beline silah takıp devletine baş kaldırmamış. sobacılıkla geçinen bir ailenin tek erkek evladı. kalkmış zile den eğitim görmek için ankara'ya gelmiş. derdi; milleti, vatanı, bayrağı.

çıkmış demişler ki; intihar etti. kaynak ne? ekşi sözlük. vay anasını. kaynak kıçım desen daha sağlam olurdu. yok birilerini görseymiş tekrar intihar edebilirmiş. omuzlarınızın üstünde taşıdıgınız o ufacık şeyleri hiç boşuna yormayın anlayamazsınız allaha, peygambere, kitaba inanan insanların asla intihar etmeyeceğini.

onun hayatını, ideallerini anlatmaya ne benim dilim döner ne de bu sözlük kafi gelir. ama belkide tek bir kare onun bütün yaşam öyküsünü bütün ideallerini en güzel şekilde anlatacaktır idrak yolları kapalı olmayanlara. zahmet edin de bakın şuraya :

http://www.youtube.com/watch?v=R7etrZWwVKY&feature=related
3. dakika 38. saniye.

bembeyaz kefenine al kanı bulaşmış. o uğruna canını adadığı bayrağın altında o bayrağın rengiyle ebedi yolculuğuna çıkıyor. birileri hala ona şehit denmeli mi denmemeli mi diye vik vik ededursun. yüce mevlam isterse eşekten düşüp ölene bile verir şehit mertebesini size ne oluyor andavallar?

ben milletim uğruna adamışım kendimi
bir doğrunun imanı bin eğriyi düzeltir.
zulüm azrail olsa hep hakk ı tutacağım
mukaddes davalarda ölüm dahi güzeldir.
(#1777018)
bisiklet pompasıyla ciğerlerine hava basılarak ciğerlerinin patlatılmasıyla mı öldürülmüştür; yoksa camdan atılarak mı öldürülmüştür karar verilsin artık. zira, hem sağcılar hem de solcular kendi arkadaşlarının ölüm şeklini abartıp efsaneleştirmeye bayılıyorlar gördüğüm kadarı ile! hayır, popma ile hava basılan adam en fazla bu işkenceye 4-5 dakika dayanır ardından ölür, yani günlerce ciğerine hava basılıp sonrada canlı canlı aşağı atılması hiç mantıklı gelmedi. belli ki bu işte de bir abartı var. ya ciğerleri işkencede patladı öldü ya da aşağı atılarak öldü! ama öldü bir şekilde ve en iğrenci de bir insanın ölümünü hikayeler ile abartıp böyle şehir efsanelerine döndürmek olsa gerek! ölmüş işte adam, saygınız olsun bari ölüsüne! nasıl bir zevkitr, nasıl bir övünç kaynağıdır genç insanların ölümü sizin için anlamadım gitti! yazık size (size derken sadece ülkücüler değil, solcular içinde geçerli)
bu iş tıpkı alihan'ın boğaz köprüsü üzerinde bedenine benzin dökerek inthar show yapması gibi. hayır, birader ya kendini yak ya da atla köprüden ama artık bir kara ver!
"kurtuluş"u biri moskovada aradı diğeri orta asyada bir diğeri amerikada bir başkası mekkede kudüste şimdilerde avrupada sonraları çinde japonyada ararız

kurtuluşu kimse bu topraklarda aramadı.

her insan ölür öldürülür savaşlarca binlerce yiğit ölür öldürülür idealler gider idealler gelir

kurtuluşa giden yollar geçer yeni yollar eklenir..

baki kalan tek şey üstünde yaşadığın vatanın .

sonrada bu vatanda aynı sonuca varmaya çalışan başka idealler çıkartır delikanlılık çağında deniz gezmişi ,dursun önkuzuyu birbirine kırdırır toprağıda vatanıda insanıda alırlar senden.

kurtuluş ne türkçülükte ne komünistlikte ne avrupa birliğinde ne islamda ne amerikada yada başka biryerde.
"muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda zaten mevcut"

inançları için ölmektense,inançla yaşamak yaşatmak makbuldür.
http://www.onkuzu.com/
Kuzular koç olacak,
Toy, düğün, göç... olacak
Bu yıl ki kuzuların
Adları 'öç' olacak!
23 kasim 1970 tarihinde leninistler tarafından işkence ile öldürülmüş, suratı parçalanmıştır. gömülürken dahi kanı durmamış,kefenini kırmızıya boyamıştır. deniz gezmiş,mahir çayan,ulaş bardakçı'dan farklı olarak tek bir kişiyi bile öldürmemiş, tek bir kişiyi yaralamamış, devletin polis ve askerine kurşun sıkmamıştır.
ülkücülerin sıçtığı yalanlara konu olan genç. ulan bir insanın ciğerlerine bisiklet pompasıyla nasıl hava basılır günlerce. zaten bir kere bunun nasıl başarıldığını aklım almıyor. gırtlaktan aşağıya mı sallamışlar pompayı.

hadi böyle yaptılar diyelim... peki bu olay nasıl oluyorda günlerce sürüyor. havayı ilk basışta ölmesi gerekir insanın. ötesi mümkün değil. var bir bit yeniği ama...ben içinden çıkamadım.

diğer bir yalan için (bkz: apoyu asacağız)

not: sorunum ölen insanla değil ülkücülerin desteksiz sallamalarıyladır.
tek suçu mücadelesini kalemiyle yapmasının yeterli olacağını düşünmesi ve karşıt siyasal görüşteki insanlarında aynı şekilde fikirsel sahada çatışcaklarını sanmasıydı ama öyle olmamış insanlıktan nasibini alamamış bi takım hayvanlar tarafından acımasızca öldürülmüştür ve bu şekilde şehit edilenlerden sadece biridir Dursun Önkuzu..
Bu ülkede Türk olmanın bedellerini ödeyen binlerce gençten biridir Dursun Önkuzu,Suçu sadece Türk olmaktır, Türk'çe (türk gibi demek için kesme işareti kullanılmıştır) düşünmektir Piçce değil!
din ve devlet için atan kalbi solcu katiller tarafından büyük işkencelere uğrayarak durdurulmuş kahraman.
Emine Işınsu hanımefendinin Sancı adlı romanıyla hayat hikayesini anlattığı büyük şehit. dava adamı. ankara üniversitesinde boş bir odada ciğerlerine gözü dönmüş canilerce pompayla hava basmak suretiyle öldürülmüştür.
Önkuzu hey!.. Önkuzu!..
Önde gider Önkuzu..
Anası Dursun demiş..
Durmaz.. gider Önkuzu..

Kuzu yürür, kuzu yürür.
Önde Önkuzu yürür.
Kuzular meledikçe
Gönlüme sızı yürür!

Önkuzu hey! Önkuzu!
Önde gider Önkuzu.
Bu bayrak düşmez yere,
Ölmedikçe sonkuzu!

Dursun adı... Dursun adı...
O gitti, dursun adı.
Dillerde türkü olsun,
Yürekte vursun adı!

Kuzular koç olacak,
Toy, düğün, göç... olacak
Bu yıl ki kuzuların
Adları 'öç' olacak!
terörist olsa yaşamaya, ülkem demediği bir ülkede her adımını kutlamalarla atmaya hakkı olabilecek merhumdur. ama olmadı işte... dolayısı ile p, q ise terörist değildir.

lisedeyken mantık dersini kırmak eylemindekilere göre terörist olabilir. nihayetinde putlatırılmamıştır. ki şu bulunduğumuz ortamda bile bu çok belli oluyor buradan bakıldığında.
askerle, polisle, vesair bir görevli ile, ya da toplumun sivil ya da resmi kurumlarından herhangi biri ile çatışmamış, karşıt görüşlü kişilerin saldırısı sonucu hayatını kaybetmiş bir üniversiteli gençtir. polise devlete askere kurşun sıkanlara *bile gençti yazıktı bu memleketin çocuklarına deme insanlığını gösteren bizim, bu merhuma saygıyı hak ettiğimizi düşünmek, karşıdakinin insani vasıflarını yitirdiğini farketmeyişimizden olabilir... hele bunu din adına yapıyorsa şeytandan aşağı olmalı ki o bile ölenin üzerinden elini dilini çeker.
bu ülkedeki teröriste bile terörist denmezken bu ne cüret ve kan yoksunluğudur. kızılay; acil beş ünite!
uludağ sözlük sınırları içinde kendisi hakkında rahmetli çok iyiydi, bir numaraydı, nur içinde yatsın yazdığınız zaman son 45908697 yılın en beğenilen entry sini yazmış şahış olarak ilan edileceksiniz, aslansınız kaplansınızdır.

eğer faşist itin tekiydi, diğer itler gibi geberip gitti derseniz, vay halinize pkkli sinizdir, kızılderelisinizdir, gaysinizdir, bukalemunsunuzdur ve hatta o.ç sinizdir.

ne desek boş.

uludağ sözlük ; özgürlükte sınır yok...
örnek insan, dava insanı, şehit, ülkücü bir kahraman.
öldürüldüğünde sadece 22 yaşında bir türk genciydi. evin tek erkek çocuğuydu. aynı ülkede birlikte büyüdüğü, kardeşleri tarafından öldürülmüş binlerce türk gencinden sadece biri.

bunu hiçbir ideoloji açıklayamaz. dursun önkuzu'nun, mezara konulduğunda bile akan kanının hesabına hiçbir gerekçe olamaz. olmamalı. sağ-sol davası yüzünden öldürülmüş binlerce gencin hikayesi yılanla, adamın hikayesine benziyor.

vakti zamanında yaşlı bir adam varmış. çok fakirmiş. o kadar fakirmiş ki ekmek alacak parası bile yokmuş.

birgün karşısına alim bir zat çıkmış ve ondan yardım istemiş. alim kişi, ona filanca yerde bir yılan olduğunu ve bu yılanın durduğu yerde hazine olduğunu söylemiş; "yılana benim adımı söylersen sana her gün bir altın verir. bu da sana yeter." demiş.

yaşlı adam, alim zat'a teşekkür ederek yılanın bulunduğu yere gitmiş. yılan, tıpkı alimin dediği gibi yaşlı adama altın vermiş. yaşlı adam, böylece gündelik geçimini, her gün yılandan almış olduğu altınla sağlamış aylarca.

gel zaman git zaman yaşlı adam hastalanmış. yanına, oğlunu çağırmış: "oğlum, filanca yerde bir yılan var. bana hergün altın veriyordu. ben ölürsem sen gidersin, benim adımı ve oğlum olduğunu söylersin. böylece sıkıntı çekmezsin." demiş. oğlu "tamam baba merak etme, tıpkı dediğin gibi yaparım." demiş ve yılanın yanına gitmek için hazırlanmaya başlamış.

adamın oğlu, yılanın bir hazine üzerinde olduğunu öğrendiği için "madem bir hazine üstünde duruyor. ben bu yılanı öldürür ve tüm hazineyi alırım. neden her gün ondan altın dileneceğim?" diye düşünmüş ve yanına bir bıçak alarak yılanın bulunduğu yere gitmiş.

ani bir hareketle yılanın kafasını, bıçakla kesecek iken yılan ondan daha hızlı davranmış ve onu sokarak öldürmüş fakat bu sırada yılanın kuyruğu da gelen bir bıçak darbesiyle kopmuş.

yaşlı adam ise birkaç gün boyunca hasta yatağında ne olup bittiğini anlayamamış. hastalığı geçince de oğlunu ve yılanı merak ederek, yılanın yanına gitmiş. yılanın oraya gittiğinde yaşlı adam, oğlunun ölmüş olduğunu görünce çok üzülmüş ve yılana ne olup bittiğini sormuş. yılan "senin oğlun açgözlülük etti. beni öldürmeye kalkıştı. ben de onu soktum ve öldürdüm." demiş.

bunun üzerine yaşlı adam utanarak ve üzülerek "oğlum yapmış bir hata. seninle kaç yıllık dostluğumuz var yılan. gel biz bu olayı unutalım, sen gene bana her gün bir altın ver yine eskisi gibi. yoksa ben ne yaparım? gel tekrar dost olalım" demiş.

yılan, bir süre durduktan sonra şöyle söylemiş; "sende bu evlat acısı, bende de bu kuyruk acısı olduktan sonra var git yoluna biz seninle tekrar dost olamayız."