bugün

--spoiler--
Hayat başarılı olmanın iki yolu olduğu söyleniyor:
1) Şanslı olmak
2) Hile yapmak.

Bense dayanıklı olmayı tercih ederim. Çünkü dayanıklılık kadar kışkırtıcı bir şey yoktur. Bu yüzden şu ''Intolerance Attention Deficit Hyper Disorder'' dedikleri hastalığa yakalanmayı istemişimdir hep. Ne yazık ki bu hastalığa sonradan yakalanılmıyor, bu hastalıkla doğuluyor, o da on milyonda bir! Hastamız hiçbir acıyı hissetmiyor. Parmakları kesilse, bacakları kırılsa, kolları yansa, kafası yarılsa, kaşı açılsa... vız gelip tırıs gidiyor! Gazetede okumuştum, Londra da yaşayan 9 yaşındaki Calum Clark a arkadaşlarıyla birlikte top oynarken otomobil çarpmış, fakat çocuk ayak bileği kırıldığı ve başından kan fışkırdığı halde gülerek oyuna devam etmiş. Bedensel acı nedir bilmeyen Clark ın bir özelliği de asla ağlamamasıymış...
--spoiler--
sizi hayatınızı gözden geçirmeye iten romanlar, büyük romanlardır. size vay be dedirten romanlar ise size vay be dedirten romanlardır. özeldirler, zekicedirler, harikadırlar, pırıltılıdırlar. bu roman öyle bir romandır, sizi müthiş etkilemez, hayatınızı alt üst etmez ya da müthiş bir edebi lezzet bırakmaz dimağınızda ancak heyecanlandırır, güldürür ve hayran bırakır kendisine. çok zekice işlenmiştir çünkü, zengin bir hayalgücünün ve keskin bir zekanın ürünüdür çünkü.
Bana nefretle bakıyordu.Bir ceylan ne kadar nefret edebilir ki ve sana baktıkça tatlım rus ruletinde kaybetmenin acısını çekiyorum şahanelerini içinde barındıran orgazmik kitap.
--spoiler--
''hayatının geri kalanını birisiyle geçirmek istediğini anladığın zaman, hayatının geri kalanının bir an önce başlamasını dilersin.''
--spoiler--
daha önce okumadım diye kendime kızmama neden olan murat menteş romanı. bazı kitaplar anlatılmaz o kadar güzellikler vardır ki ayrıntılarda, kelimeleri biraraya getiremezsiniz bu kitapta öyledir. etkisinden kurtulunamayan okumaya kıyılamayan ama yinede dayanamayıp okunulan okuduktan sonra enler arasına alacağınız kitaplardan biri. okuyun okutturun.
az önce 138. sayfasını kapatmış bulunduğum, ne mübarek adammışsın sen be murat menteş diye yazarına kendimce övgüler yağdırdığım, zor tarif edilen ama bitirdiğimde bir kere daha okumak isteyeceğime emin olduğum roman.

special thans to zigana34 *

--spoiler--
yaptığınızı, bir budalanın bunu sizden beklediğini düşündüğünüz için yapıyorsanız, onun sizden bunları beklemesi de, sizin onun bunları beklediğini umduğunuzu sanmasından ileri geliyorsa, herkes istemediği bir şeyi yapıyor demektir. o zaman ortaya hakikaten budalaca bir durum çıkar.
--spoiler--
--spoiler--
insanların çoğu itirafın yerine iddiayı acziyetin yerine öfkeyi çaresizliğin yerine
avuntuyu koyarak öldürüyorlar vakitlerini.
--spoiler--
Hey bebek,

Taramalı eşliğinde raks etmek ister misin?
capcanlı, atak ve kıvrak olmalısın, yoksa yere serilirsin.

Güzide dilimizin sözde değil gözde kelime oyuncularından murat menteş coşuyor ve coşturuyor, atıyor ve attırıyor. Bu fazlasıyla lezzetli romanın tek handikabı fazlasıyla Türki olmasından mütevellit evrensel bir değer yakalamayacak olması. Ama bu ispanyol jose, italyan mario ya da galli milly'nin problemi. Onlar adına üzülsem de, ben aldığım keyfe bakarım. Bakıyorum. Bakacağım. (bkz: keyif)
2006'da oynaştığım kitap. yamulmuyorsam şöyle bir ibare var idi bünyesinde ki o kadar olur;
"Kimilerinin hayatı öylesine monotondur ki, insan dünyaya ilk kez geldiklerine inanamaz..."
Kitaplıgınızdan eksik olmaması gereken son 20 yılın en büyük yapıtlarında birisi şiddetle tavsiye ediyorum...
duyduğum övgüler ve murat menteş e olan biraz ilgim sonucu gidip aldığım, bi solukta okuduğum,beni hayretlere düşüren kitaptır.üslubuna mı yoksa içeriğine mi hayran kaldım kitabın hala karar veremedim.okurken menteşin beynine girmek o kadar çok istedim ki onun bildiği herşeyi bilsem kurabilceği bütün cümlerleri duysam..kitaplarda altı çizilesi cümleler olur ya bu altı çizilesi bir kitap olmuş.
Bir kitap ismini bu kadar mı güzel anlatır. Kitabı ilk aldığımda dilemma kelimesi tuhafıma gitmişti. Ama okumaya başlayınca kitaba verilebilecek en güzel isim olduğu kanaatine vardım. Hatta daha iyisi olamaz. Harika bir kitap, harika bir kurgu, mükemmel anlatım. Okunmalı.
türünün tek örneği denilebilecek, hikayeden çok kurgusuyla öne çıkan, muhteşem bir zekanın ve birikimin ürünü..

ayrıca ilginç diyaloglarla çılgın attırabilir..
--spoiler--
+şaka yapıyorsun, değil mi?
-şakaysa şu ebemkuşağı ebeme girsin!
--spoiler--
--spoiler--
+kaç yaşındasınız?
-on sekiz.
+hımmm, on sekiz... dilimizdeki en güzel kelime.
-insanlarla hep böyle mi konuşursunuz?
+evet. biri shakespeare ile aynı gezegende yaşadığımızı hatırlamalı.
--spoiler--
aynı kitabı ikinci kez okumayan ve aynı filmi tekrar izlemeyen biri olarak bu kitabı canımın çektiği bir zaman diliminde tekrar okuyacağıma adım gibi eminim. kitap bittiğinde kitabı sıkıca tutup bir süre öylece kalakalıyorsunuz. çok enterasan şeylerden bahsettiği için değil bu eylem. bitmeseydi iyiydi dedirten cinsten. üzerinde düşünülecek, okurken yüze tebessüm hediye edecek, bir an durup karşıdaki duvara boş boş bakmanıza sebebiyet verecek türden cümleler, paragraflar var bu kitapta. önce okuyun, sonra tekrar okuyun, tavsiye edin, ne yapıp edin bu kitabın hakkını verin.
bir solukta okunası, kelimelerin çağladığı kitap..
roman sevmeyenler için ideal bir roman,
betim betim betimlenmiş ve görmek istemediğiniz, sizi boğan ayrıntıları gözünüze sokmak yerine,
aykırı ve o kadar kopuktur ki,
sizin bile farkında olmadığınız ayrıntılara dikkat kestiren lezzetli bir kitap..
"oturmaktan götüm ağ tuttu" gibi enfes espri ve hayal gücüne sahip bir kitap.
(bkz: enfes ağ tutmuş bir göt)
çok merak ediyordum, merakımı giderdim. beklediğimi buldum mu, hayır. sanırım beklentim fazlaydı.
kitaba kötü diyemem. dil kullanımına da kötü diyemem. ama iyi-süper de diyemiyorum. okunması vakit kaybı değil ama okunmaması da kayıp değil. öyle dilemmatik bi şey işte.
sanırım edebi değeri olmayan kitapları sevemiyorum ki bu kitabın da edebi bi değeri yok.
bu arada yazarın mizahi zekasına da tebrik.

neyse şimdi kitaptan gülümseten güzel cümleleri buraya koyalım, adettendir...

"kayıtsızlık, bir yok etme çabasıdır."
"en doğrusu dilara dilemma'nın dilini kesip anahtarlık yapmaktı."
"whitcomb judson fermuarın mucidi. 21 eylül 1922'de öldüğünde chicago'da bütün fermuarlar yarıya indirilmiş."
"abartıyorum: sürrealizm, resim sanatının mayasında var: filler daima daha küçük, pireler ise büyük çiziliyor."
(bkz: hala okumadınız mı)
"... çünkü, çağımızda, bir şey anlatmanın önemi kalmadı. sır dönemi kapandı. alenilik salgını yüzünden, medyatik ifşaat ve teşhir çılgınlığı yüzünden, monotonluğun sistemleştirilmesi yüzünden... her şey otomatikman pornografikleşti. şeffaflığın ilkeselleştirilmesi de yapılan işlerin faziletliliğine duyulan güvenin açığa çıkmasını kolaylaştıracağı yerde, arsızlığın rahatça ilanına vardı. merak preslendi, bereketini yitirdi. her şey uluorta olunca, sebepsizlik ve sonuçsuzluk neşet etti ve kanıksandı. görünmek de saklanmak da büyük birer mesele haline geldi. meşhur mu oldunuz, demek ki yanlış anlaşıldınız. kayıplara mı karıştınız, bu sizin sorununuz."

nasıl da tercüman olmuş.
her ne kadar ilk bakışta farkedilmese de * kitabın kapağındaki ilanların da kitabın içeriği kadar eglenceli olduğu, gülümseten betimlemelerin, satır aralarına sıkıştırılmış aforizmaların eksik olmadığı, zekice kurgusu olan murat menteş romanı.
Hep aklımda olan ama bir türlü okuyamadığım çok övülen kitap.
afili bir filinta olan murat menteş in bu romanını tam bir günde okudum. abartmıyorum 24 saat içinde tükettim. sanki bozulcakmış gibi. soğuk tükettiğimi de eklemek istiyorum. bu bir romanın sürükleyiciliği açısından bariz başarıdır. 4 karakterin bakış açısı ile yoğrulmuş süpriz de bir finale sahip kitabımızın ülkemizde fazla örneği olmayan yeraltı edebiyatına bir katkısı olduğunu düşünüyorum. hakan günday ın yeraltı edebiyatına ve karga mecmuasının da yeraltı kültür-sanatına verdikleri emek beni her zaman umutlandırıyordu. ama böyle bir dile, sinema senaryosu tarzı romana da ihtiyaç vardı. bu anlamda bir boşluğu doldurdu.

yalnız kendisinden bir ricam olacak; ya da nacizane bir eleştiri olarak da alınabilir:

abi romanını okudum. hayal gücün, zekan ve dilin beni büyüledi gerçek anlamda. zaten sizin afili filinta grubunu sıkı takibe aldım uzun zamandır. bazı biriktirmiş anılarını romanlarına meze etmen de çok hoşuma gidiyor. bu kitapda da rastladığım nuh tufan(tarık tufan), forvet samed( samed karagöz), afili filintalar çetesi... tek korkum şudur ki, kitabın içine sızan bir new orleans(amarikanvari sokak tarzı) havası var. bu türkiye için bir yeniliktir ama gerçekten tehlikeli... bu tarzı türkçeleştirdiğin yerler fazlalıkta ama yine de aman diyim! takibinizdeyim sayın abim.

saygılar, sevgiler...
"aşka peşinen atfettiğimiz yücelik yüzünden, onun basit bir bileşim olduğunu gözden kaçırıyoruz."


üzerinde çok düşünülüp taşınılmış bir çok açıdan türkiye için "yeni" yi barındıran kitap. okuyan oldu mu ? yeterince değil ...

işbu entry'de eserin bütününe "güzel" denmemiştir.
keyifli sıfatını sonuna kadar hakeden kitap.

hayal gücünün zirvelere ulaştığını söyleyebiliriz.

dilara dilemma için yapılan her benzetme bunalımdayken yediğiniz çikolata tadındadır.

:dilara dilemma gölde yürüyen pembe flamingolar gibi gülümüyor.bu gülümseme benim sonum olacak.
muhteşem süper bi kitap çok ilginç.