bugün

George A. Romero'nun son filmi. dökümanter bir yaklaşımla kurgulanmış bir film. film hakkında biraz bahsedecek olursam: üst metin ile uyanan ölülerin şu yaşadığımız kamusal alanda yarattıkları kaos konu ediliyor. alt metin de ise şu zamanda yaptığımız tüm edimlerin, edilgenebiletisinin neye hizmet ettiği ifade ediliyor.

filmden bir alıntı:
- Sorun, insanların ölü olarak uyanması değil.
- Ölü insanların uyanması!
türkçe karşılığı ''ölülerin günlüğü'' olan, zombi filmlerinin üstadı George A. Romero'dan bir yapıt daha..

--spoiler--
Ormanlık bir arazide korku filmi çekmek isteyen bir grup sinema öğrencisi, çekim yaptıkları alanda gerçek zombilerle karşılaşırlar.

Zombileri kameraya çekmeye başlayan öğrenciler için durum artık kurgudan gerçeğe dönüşmüştür. Fakat olay kısa süre sonra medya tarafından duyulur. Öğrencilerin elindeki canlı kayıtlar, bölgeye gelen ve gerçekleri çarpıtan medya kanallarına rakip olacaktır.
--spoiler--

oyuncular:

Michelle Morgan (Debra Moynihan),
Joshua Close (Jason Creed),
Shawn Roberts (Tony Ravello),
Amy Ciupak Lalonde (Tracy Thurman),
Joe Dinicol (Eliot Stone).
görmemiş romero'nun teknolojisi olmuş , yaşayan ölüleri seksen yoldan tekrar tekrar öldürmüş şeklinde özetlenebilecek bir film. spoiler olması muhtemel olduğu için bunlardan bahsetmek hoş olmaz ama sağlam olduğunu bilmeniz ilgililerindenseniz size yetecektir sanıyorum.
ya bu tip bir filmden insanın beklentileri nedir? korkmak , adrenalinin dibine vurmak türevi şeyler olur değil mi? ama romero herhalde "geldik gidiyoruz bir sosyal mesaj veremedik amuğa ğoyyum" diye düşünmüş olacak ki oldukça eğreti duran eklemelerle dolu bir filme imza atmış. filmin içinde küçük küçük ayrı hikayelerin olması güzel , görüntüler ve efektler de hiç olmadığı kadar iyi , flashback lerle , flashforward larla da süslenmiş ama bu tip bir filme derinlik katmak pek olmamış. yani bindir türlü acıyla yoğrulmuş örneğin bizim gibi milletlerin "bak onu iyi düşündün!" diyeceği tip mesajlardan ziyade yediği önünde yemediği arkasında amerikan ergenlerinin seviyesinde olması filmi vasata doğru çekmiş.(7/10)
öncelikle şunu söylemeliyim ki filmi hiç beğenmedim. tamamen cem yılmaz'ın anlattığı coperfield kampına giden gençler misali yapılmış bir film. her korku filminde olduğu gibi yerimizden sıçratan bir film olmuş fakat tek farkla. diğer filmlerde aniden çıkan bir zombi, gürültülü şekilde kapanan bir kapı vs. bizi yerimizden sıçratırken bu filmde sinirden sıçrıyorsunuz.

--spoiler--
3 km/h hızla gidebilen zombiye etrafında daireler çizerek yakalanan kızımız olsun, sadece kafalarından vurulduğunda öldüklerini bildikleri halde zombileri kafalarından vurmayıp aynı ortamda banyo yapabilen salağımız olsun, sevgilisinin üstüne destursuz zombiler atlarken hala çekim yapabilen kameraman öküzümüz olsun beni yerimden sıçratabilmişlerdir.
--spoiler--

oyuncuları, yapımcı ve yönetmeni buradan kutluyor olmamış diyerek filmimize 10/4 puan veriyoruz. insan bir cloverfield a bakar örnek alır. ama neyse.
ödev olarak verilen korku filmi projesinin çekimi sırasında alınan haberler ve akabinde öğrenciler ve bir profesörden oluşan ekibin yaşadıklarının anlatıldığı diary of the dead, george romero'nun 10 yılı aşkın bir süre sonra çektiği ilk bağımsız film olarak göze çarpıyor.

gene zombiler, ancak ambians farklı; bu kez bir dökümanter şeklinde bir el kamerasına kaydolan görüntüler şeklinde izliyoruz ki bu da blair witch'i biraz andırıyor ancak üstat "diğerleri"nden farkını gene ortaya koyarak, zaman zaman aşırıya kaçsa da, sosyal ve toplumsal mesajlarını veriyor. bilhassa ulusal muhafızlara bakış açısını sert bir şekilde gösteriyor.

bir korku filminden beklenebilecek şeyler var filmde; nedensiz bir başlangıç, sonuçsuz bir bitiş... klasik bir zombi filmi olabilecekken, ki zaman zaman vasatlaşan oyunculuklar da cabası, romero'nun ustalığı konuşuyor ve bizim dikkatimizi bazen dağıtsa da sonuna kadar izlenebilecek ve sonunda sorulan; "kurtarılmaya değer miyiz? siz söyleyin..." sorusunu düşünmeye sevk ediyor.

filmde ana karakterlerden çok yan karakterler dikkat çekiyor, zira romero mesajlarını sık sık onlarla veriyor, amish köylüsü, siyahi yağmacılar ve ulusal muhafızlar ile vereceği tüm mesajları veren kurt yönetmen asıl soruyu da demin dediğim gibi sona saklamayı uygun görüyor...

hani, klasik denemeyecek bir zombi filmi izlemek isterseniz; idealin de ötesinde bir seçim olacaktır "diary of the dead", yalnız vurgulamak istediğim de bir husus var; filmdeki çocukların çektiği filmin adı "dead of the dead", romero'nun koyduğu "diary of the dead"'dan kesinlikle bin kat iyi!
sanatsal bir film olmuş, benim gibi "aksiyon olsun, zombi olsun; neşemizi bulalım" diyenlere göre değil.
ne korkutma amaçlı bir abartı var, ne de aksiyon fazla olsun diye senaryoyu saçmalaştırma. gayet hoş bir zombi filmi.

tamamı filmdeki kameralarıyla (amatör çekim yapmaya çalışan öğrencilerin kameraları, telefon kameraları ya da güvenlik kameraları) çekilmiş bir film. hayatta kalmaya çalışırken bir yandan da yaşadıklarını çekip diğer insanlara nasıl hayatta kalınabileceğine dair fikirler vermeyi amaçlayan bir öğrenci ve arkadaşları çevresinde dönüyor temel konu. ama asla sıkmıyor ya konudan kopmuyor. izlenmesi gereken bir film.


--spoiler--
biz kurtarılmayı hakediyor muyuz?
siz söyleyin.
--spoiler--
final sahnesinde zengin ve züppe zombi esas oğlanı ısırırken, çocuğun kamerayı eline bir silahmış edasıyla alması beni heyecanlandırdı açıkçası. romero yine birşeyler katmak istemiş, en azından arşivlerimize bir romero filmi daha eklemiş.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar