bugün

bir soruyu sadece tek sefer sorarım.
bir şeyi sadece bir sefer söylerim.

malesef bu konuda biraz acımasızım.
aslında herkes böyle olmalı.

sallanmadığınız yerde durmamalısınız.
Sayılabilecek her şeyi saymak. Sayamayınca sinirlenip tekrar tekrar saymaya çalışmak. Sanırım bu bir hastalık.
tam saatlere takıntım var.
kırık çikolata yemem.
Pijamalarım ile başka koltuğa vs oturamam. Eğer pijamalarım ile oturma odasında oturduysam yenisini giymek zorunda hissediyorum.
Yatak örtümün üzerine de pijamam harici bir şeyler koymam, kimseye de koydurtmam.
Sanki dışarıda ne kadar pislik varsa gelmiş oluyor gibi hissediyorum.

Kıyafetlerim renklerine göre dizilidir, askılarımın hepsi aynı yöne bakar. Ve koyudan açık renge göre asarım, her rengin kendi grubu vardır.
makarnayı üzerine yoğurt dökmeden yiyemem.
Saçıma uzun süre bakılınca, istemsiz acaba kafamda bir şey mi var düşüncesine kapılıp; saçımı düzeltiyorum.
Yastığı düzeltmeden altını kontrol etmeden uyuyamam. Duvara dayalı olmayan yatakta uyuyamam.
Kelimeleri tersten okuyorum bazen.
odamda digital saat var. kafamda kuruyorum bir sorun var mesela. böyle mi olacak şöyle mi diye. saat dakikasının son rakamı çiftse şu, tek ise şu olacak diyorum. işte öyle bir manyağım.
Yastığa sarılmadan uykuya dalamıyorum.
hoşuma gitmeyen bir kokuyu koklamaya devam ediyorum, dikkatim sadece orda oluyor.
mesela ele sinen sarı bez kokusu, yumurta kokusu, bazı kolonyalar gibi. öğürsem de duramıyorum, durmak için bulaşan yeri temizlemem gerekiyor. bazen kokan şeyi bulamadığımda ağlıyorum.
ıslak herhangi bir şey bana dokunursa orayı yıkamam gerekiyor. ıslak mendil kullanırsam (sadece kokusu iyi olanları kullanırım) kurulamam ya da ellerimi yıkamam gerekiyor o yüzden zorunda olmadıkça ıslak mendil kullanmıyorum.
kullandığım sabun kaygan hissettiriyorsa en kısa zamanda cildi kurutan bir sabunla yıkanmam gerekiyor.
•birini çok sevdiğimde her an gidecekmiş gibi hissediyorum.

•neredeyse her gece uyumadan önce kafamda kurguladığım bir anı yaşar, o bitmeden uyumam. mesela; arkadaşımla bir yere gideceğizdir, o günü kurgulamazsam uykum gelmez.
Benimkiler sizinkilerin yanında hafif kalır. Geçmiş olsun herkese.
Sigara paketini açtığımda ön sıra tam ortadakini ters çevirir, en son onu içerim.

Sürekli kafamın içinde dönen düşünceler vardır. Bazen o kadar yoğundur ki yaptığım işi otokontrole alır, hiçbirşey duymam, görmem, hissetmem.
Yatak örtüsü takıntım var, yarım saat örtü kalıp gibi olana kadar uğraşırım. Beğenmezsem bozup yeniden yaparım. Sadece kendi evimde değil nerede yamuk bir yorgan yatak örtüsü görürsem hiç üşenmeden bozup yeniden yapabilirim. Ayrıca yatağa da bozulmasın diye kimseyi oturtmam. Tesadüfen oturduysa ve kıramayacağım biriyse hemen birşey uydurup lavaboya vs. bir yere gönderip hemen yeniden bozar düzeltirim. Takıntı mı huy mu bilemiyorum. Ama düzelemiyorum.
Başkasının evinde duşa girmem. Wc'sine girdiysem elimde peceteyle dokunurum her yere. Ama her yere. Evde de benim kullandığım duşa başkasının girmesinden rahatsız olurum. Eğer girdiyse yıkanmadan girmem. Ve kendim de yıkayamam.

Bunun değişik olduğunu söylüyorlar. Bence normal.
Geceleri uyurken kendimi rahatsız hissettiğim, çekyatlarda aşağı düşme korkusu, alçak yataklarda duvar tarafından bir şey gelir korkusu vb, yerlere battaniye, yastık vb koymak.

Güvende hissettiriyor.
Psikolojik deliler toplanmis yine aq dedirten baslik.

Her seye ragmen yasamaya calismak benimkisi.
gülmeye ihtiyacım olduğunda, kendi kendime "ehehehe" yaparım, sonra da "gerçekten" gülmeye başlarım.
bir şeyi aşırı derece istiyorum ama onu elde edince soğuma hızım en uzun 1 saniye. şu açıdan daha da tuhaf, bazen bu şeyi yıllarca istiyorum. deli gibi isteyerek 7 yılın sonunda ha bu muymuş diye anında soğuduğum oldu. evet ikizler burcuyum.

ünideyken bölümümün dışında derslerinin whatsapp gruplarına giriyordum. (içimdeki bu ''hiçbir şeyden uzak kalmamalıyım'' hissini yok edemiyorum sözlük). soru bile soruyordum, laf attığım oluyordu ''bunu nasıl anlamadınız'' diye. başka bir gruptan not alıp, sonra aynı dersin diğer grubuna yolladığım oldu.

birçok haltı bilmeme rağmen insanlara bilmiyormuş gibi davranıyorum. hani bildiğimi bilseler problem olacak şeyler değil. nedense insanların beni aptal ve saf zannetmesi beni güvende hissettiriyor.

dışarıdan her duyduğum farklı sesi israfil Sûr'a üflüyor zannediyorum. hayvan-insan-araba sesi hariç istisnasız her sesi. ve bu yıllardır böyle asdasffsa.

odada çıkarılıp bir kenara atılmış bir çorap varsa uyuyamıyorum. nedense o çoraplardan gelen koku yüzünden midem bozulacakmış gibi geliyor.

daha çok var da uzatmayayım neyse.
güzel bir aktivite yapacaksam moralimin iyi olduğu zamanı seçmemdir. daha açayım mesela şöyle, kitaplıkta çok ilgimi çeken bir kitap olduğunu düşünelim, onu hep sıraya koyarım ve genelde yıllık iznimin başladığı gün o kitaba başlarım.
Yeni aldığım her şeyi ilk kullanacağım günü mutlu bir gün olarak seçerim. Örneğin yeni çorap bile giyeceksem ilk seferini eğlenceli bir şey yaparken giyerim.
Yayayken veya bisikletliyken yol isteyeceğimde sürücünün gözü yerine arabanın gözüne (farına) bakıyorum. Kısa bir göz temasından sonra onay almış gibi yoluma devam ediyorum. Bir gün çarpılacağım ama ne zaman.
bütün olarak kendim ayrı bir huysuzluğa sahibim. keşke değişik 3 5 huyum olsaydı daha rahat ederdim ama maalesef komple bir huysuzluk abidesi olarak hayatımı sürdürmeye devam ediyorum.