bugün

kaan arslanoğlu romanı. usançtan olsa gerek, yakın zamanlarda 'devrim için evrimsel bir sıçrama gerekir' diyen psikiyatrist arslanoğlu'nun sanırım en başarılı işi. türkiye'deki devrimci harekete özgü zaaflar, açmazlar, sekterlikle nihayetlenen marjinal tutumlar, örgütün ortalama profili dışına taşanların birey olma sancıları, geleneği sahiplenme adına türetilen dogmalar vs. vs. romanın omurgası.

yine türk edebiyatında işkenceyi bu denli iyi anlatan roman sayısı bir elin parmağını geçmez; sayfalarca süren yoğun anlatım sahiciliği koyultuyor. bunda mesleki kavrayışı da etkilidir sanırım arslanoğlu'nun. keşkelerimi çoğaltan bir yazar olmasıyla kaan beyin edebi üretimini daha çok önemsemekteyim.
her zaman için başarılı olduklarında haklı, başarısız olduklarında ise haksız olan, kahraman olmakla ölmek arasında gidip gelen, ve her zaman için birilerinin kalbinde ulaşılmaz bir yere sahipken birileri tarafından nefret edilen insanlardır...

hayatlarını belli bir ülküye adamış olmanın mutluluğunu yaşayarak ölen insanlardır.
"...........

dünyanın cesur ulusları yoktu, cesur insanları vardı.
onlar, aşkın ve hayatın havarileri, büyük serüvencilerdi.
onlar, bu ihtiyar cadının maskesini parçalamak ve yeryüzü denilen cenneti bize sunmak istediler. bütün ömürleri bu kavgayla geçti. ne adları vardı onların, ne ulusları, ne dinleri ne de anıtları

ama biz onlar için ölüm fermanları hazırlayıp görkemli mangalar kurduk. savaşlar açtık peşpeşe. kentleri ele geçirip vahşi birer hayvan gibi avladık onları. nerde görülseler kurşuna dizdik ve süslü kemerler yaptık onların kafa derilerinden. biz cellattık ve tarih suratımıza tükürürken, bir kez bile bağışlanmayı istemedi onlar...

derler ki, son büyük servüvenci yaralıdır hala..."

ahmet telli

(cesaretten çok cüretle anlaşılabilirler diyorum ben ahmet abi.)
"1969 istanbul Beyazıt Meydanı'nda 21 yasında insan güzeli Odtü'lü bir devrimciyken 2 metre 95 santim mesafeden arkadan vurularak katledildi. '68 Hareketi'nin ilk faili mechulü olarak tarihe gecti ismi yüzü anısı devrimciligi sembol oldu. dogan cocuklara ismi verildi. ne cok TAYLAN ÖZGÜR vardır aramızda....."

leman
(bkz: eşkiyalar)
benzerleri için:
(bkz: bir peygamberin son beş günü)
(bkz: tahsin yücel)

(bkz: tol)
(bkz: murat uyurkulak)
#23694460

hoşgelmiş kim bilir kimin feyki.
sistemleri deviririrler, aslında devrim sınıf geçişidir. mesela burjuvazi devrimi feodalizmi nasıl çökertiyse burjuvaziyi de proletarya çökertmiştir.
marx ın düşünce mantığı da aslında budur. tüm sınıfların git gide en alt kesiminin güçlenip toplumu eşitleyeceği ve sınıfsız toplum fikri yaratacağı düşüncesidir.

mesela monarşi vardı, sonra oligarşi oldu, ardından demokrasi geldi bu sürece bakarsanız yönetime her daim daha fazla sınıfın katılımı olmuştur ve şu an demorasi revaçta, onun da bir yığın eksiliği var tabi fakat evrimsel sürecine bakarsanız toplumlar git gide halkın tüm kesimini içine katacak bir yönetim anlayışı benimsediğini görürsünüz çünkü katmadığı sürece alt sınıflar her daim örgütlenip isyan edecek ve yönetimi devralacaktır.
burjuva devriminde de olan budur, proletarya devriminde olan da budur.

yani devrim toplumların kaderidir, her daim de gerçekleşecektir. buna direnmek çok saçma.