bugün

canımı yakıyor sana diyemediklerim
içim acılarına tümleniyor, çıyanların çay damlıyor yalnızlığımda çok acıtıyorsun çok bilmem ki neden, niye? hani görmezlikten geleyim, hani gamsız defteri açayım diyorum defalarca kendime. her seferinde susamışlığın sefere başlıyor. vazgeçilmezliğin imansız hayallerine dalıyorum. helalim kadar hal misin? celalin cemi cümle akışlar bağlıyor .
beni senden alan beni senden çalan,beni senden gönderen sorular kadar cevapsız tarifler arasında yemek tarifi öğreniyorum.gerçi hep tartışılır erkeğin yemek yapmasının hijyeni ve lezzeti.ve de erkek gerçek sever mi? gerçek kadar tartışılan tüm fikri firarlardan makus talihimi yenmek için affına yek ahenk oldu içsel dünyam.

dostlar her sözce arasında bu sana göre değil diye. bu göreceler arasında sana karalanmış ruh yolculuğumda yorulmadım. bundan sonra kimi gönlüme çalakalem alacam ki. umarsız söyleyiveriyorlar halden, aşktan, sensizlikten ve sana bağılarımın derinliğini bilmeyenler. onlara kızıyorum her şeyin suçlusu onlarmış gibi içten içe. sonra neden beni senden alan nedenlerinde edilmiş onca zorluk tepeleşiyor.neden,ummalarım ummanken,senin çölündeki vahalarda vaveylaların artıyor.
neden bunları bana yapıyorsun. bağırıyorum,aşk bülbülünün gülünü aradığı meçhul arayışlarda. susuyorum.sükun edilmiş kavuşmaların diliyle biraz bizce konuşuyorum,senle bakıştığımız aynada.ayna çatlıyor,yüreğimin aynasında camlar gitmelerine ve gelmelerine batıyor.bitik bir halin bir deri kemik fotojeniğine sürükleniyorum.
kalıyorum.
dinliyorum umut türkülerini,nakaratlarda hep seni buluyor ve seni söylüyorum yalnızlıkla.

baktım son resmine. kalbim dayanamadı yerinden çıktı,nakışladığın mendil sarıp sana koşup gelmeye çalışırken yere düştüm,düşlerim,kalbim bir yana ,ben bir yana düştüm.
kalbimden bir ses:--hala onu bu kadar sevdiğini biliyor mu ki?
yaralıyım, leyla merheminden senli acıyan yerime sürüyorum. nerdesin, ne hallerdesin kimseler bilmeye. geliverirsin diye ekledim düşleri yine peş peşe sıraladım.ne sen geldin ne de düşler yarışı bitin günler boyunca.hüzün hazanın yaprağına seni yazdı,özlem de seni sensizliğin akşam üstüne yazdın.hani benden gidişinin bir akşam üstüne.

dertlerim depreştikçe konuşuyorum böyle kendi kendime. kendim söyleyip kendim inanıyorum beni sevdiğine. hiç demedin ki şöyle ağız dolusu, dobra dobra seni seviyorum diye. hep satır aralarından topladım ben o sevgi kırıntılarını biliyorsun ya sen de. bak işte bir gün daha düştü takvimden yine. sensiz geçen bir gün daha bitti diye düştüm kişisel tarihime. günüm değişti, gecem değişti, miladım değişti sen gittiğinde. doğmadı güneş doğmayacak da sen gelmezsen yüreğimde.

bekledim her an, belki her şeye rağmen, gözyaşlarını yusufun kuyusuna akıtarak, öçlerini haçlı savaşlarının en şiddetli anlarına atarak,kırılışlarını o narin kalbinden atarak, özlemlerime güneş katarak gelmeni. ne sen geldin ne de sensizlik.
öylece kaldık baş başalarımızla.
çıkıp gelmedin.
değmez miymişsin?
demek sevmiyormuşsun?
kızdım, söylendim, bağırdım çağırdım ama gelmedin, gelmedin işte.
ne demeli bilemiyorum ki senin gibi umursamaz,beni bütüncül silmelerine.içimde aşkın hülagüsü olmak geçiyor.,yaşadığın, ayak bastığın her yeri yakıp yıkmak.benim dışında aşki baktığın herkesi gayyalarına atmak,seni everestin uçurumundan atmak..
sitemi siteme ekliyorum içinde sen olan her şeye. dedim ya sensizlik ve de gidişin o kadar dokunuyor, o kadar işlenmiş ki yaşa hülagü, yaşa yaşa sen de yaşa

nedir senin derdin-işin.nedir senin bir ömür susuz bıraktığın büyük yüreğimin ovası?
sevi koleksiyonlarına içlerini, düş-üş-lerini aldığım ala aşkımın asi yanım nedir nedirlerin.
yoksa bir sevilik sevdalarla mı sınırın çizildi,bağdat kadar karışık,gazze kadar viran olmuş viraneden çıkıp güzellerin kumsalındayım; ama acı acı bakıyormuşum herkese.hangi güzelin güneşlenmesine katılsam senli acı fotojenik halim depreşir.
hangisi senin gerçeğin..sen mi bana uzaksın ben mi sana...yoksa ikimiz birden mi uzağız...
aradığımız neydi.ney kendi kamış türküsüne dönüşüne ağlarken, sen benden ağlayarak giderken,ben gelmene ağlarken. neydi aradağımız
biz olanı aratamadın onu-çok gördün..biz olanı yaratamadın,hep en ucuz gitmeleri denedin.
'hiçbir sevda yarasız,dermansız değil ki her aşığın kırdığı niceler var.evet ben kırıkların kırkayağı evet ben gözyaşlarının hazinesi.. evet, bu da aşktan, işte bizli en çok olanıydı.
korkulu düşlerinden uyanmışım, elimde bir bardak abı- hayat suyu,önce kurumuş dudaklarınla tanışıyor dudaklarım sonra suyum.
bakışlarında gezinmelerinin özlem tonu.renkten renge giren beklemenin son hecesi bitiyor gibi. ya of ya.. bu da düşmüş meğer
ben gideyim şimdi seni düşünüp demleneyim demli bir akşam çayından sonra biriktireyim sana dair olanları gelmelere,yollara, yolculara, gelmene dair her şeye.iliştireyim düşlerime,gerçek kadar ,hayal kadar,kadarların kaderi kadar ne kadar ederin varsa..
beklemenin ak saçlı halinde gelmen yeni cennet bahçesindeki kevserin akışıdır.
hadi bekliyorum şimdi gel. sakın bu sefer gelmezlik etme

bıraktığım yerden başlıyorum, yüregimin ha bire takıldığı,ha bire yüreğime takılan diyemediğim bir şeyler var sana dair.yüreğimin derinlerinde,sensizlik gün geçtikçe derinleşiyor.

isyan,,. öfke,.. hüzün...kavuşma
yüregim dile gelmiyor,lal olmuşların ismi geçmişiyim.
takıldım kaldım yüregime,asılı kaldı sarkıt-dikitlerin.buzullarının oğullarından penguen sevinçlerimin
ölümcülerinde kayboluşu sıralanıyor.gece-gündüz,sıcak-soğuk kardeş sensiz yüreğimde.
hadi bekliyorum şimdi gel. sakın bu sefer gelmezlik etme
canımı yakıyor sana diyemediklerim

hayrettin taylan
aşırı duygusal adamın sözü.