bugün

Yazarın aklına mıh gibi çakılan ve unutulmayan o cümlelerdir.

""Sabahlar el çırpıyor gibiydi

Beni uyandırmak için."""

görsel
"Kimselere benzemedigim için bana aşık olduğunu söyleyen sen, herkes gibi olduğumu söyleyerek terk ettin beni."
Kahraman taze oğlu - bambaşka.
"gerçeği söylüyordum, inanmıyorlardı, bu kez yalan söylemeye başladım. dünyanın ve toplumun çarklarının nasıl döndüğünü iyice öğrenince yaşam biliminde usta oldum. o zaman, başkalarının böyle bir ustalıkları olmadan nasıl mutlu olduklarını, benim yılmadan ermeye çalıştığım o mutluluğa hiç çaba harcamadan nasıl erdiklerini anladım. işte o zaman bir umutsuzluk çöktü içime. ama tabancayı şakağa dayayarak son verilen umutsuzluklardan değildi benimki. sevimlilikle ve içten bir gülümseyişle gizlenmeye çalışılan soğuk, güçsüz bir umutsuzluktu. ruhsal yönden sakattım artık. ruhumun yarısı yoktu. kurumuş, buharlaşıp gitmiş, ölmüştü. kesip attım o yarısını. oysa öteki yarısı kıpırdıyordu, canlıydı, herkese hizmete hazırdı, ama kimse fark etmedi bunu, çünkü öteki yarısının yok olduğundan kimsenin haberi yoktu."

Zamanımızın bir kahramanı
Yukarıda bulunduğum yerden, ağzınıza geleni söyleyebilirdiniz onlara. Denedim. Hepsi de midemi bulandırıyordu. Bunları gündüz vakti, yüzlerine karşı söyleyecek cürete sahip değildim, ama bulunduğum yerdeyken korkmama neden yoktu. Onlara ‘imdat! imdat!’ diye bağırdım. Sırf onlarda en ufak tepki uyandıracak mı diye merak ettiğim için. Umurlarında bile değildi. Önlerine geceyi gündüzü ve yaşamı katmış gidiyordu insanlar. Kendi gürültülerinden hiçbir şey duymuyorlardı. Sallamıyorlardı. Üstelik kent ne kadar büyük ve ne kadar yüksekse o kadar çok pişkinliğe vuruyorlardı. Diyorum size. Denedim. Değmez...

Gecenin sonuna yolculuk
"Sahtekar olan sen değil benim hayallerimdir."
Son:

Bir zamanlar diyordum ki: Bu Türk'tür, bu Bulgar'dır ve bu Yunan'dır. Ben, vatan için öyle şeyler yaptım ki patron, tüylerin ürperir; adam kestim, çaldım, köyler yaktım, kadınların ırzına geçtim, evler yağma ettim. Neden? Çünkü bunlar Bulgar'mış ya da bilmem neymiş. Şimdi sık sık şöyle diyorum: Hay kahrolasıca pis herif, hay yok olası aptal! Yani akıllandım, artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır, şu kötü. ister Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim için. Şimdi, iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum. Ve ekmek çarpsın ki, ihtiyarladıkça da, buna bile bakmamaya başladım. Ulan, ister iyi, ister kötü olsun be! Hepsine acıyorum işte. Boş versem bile, bir insan gördüm mü içim cız ediyor. Nah diyorum, bu fakir de yiyor, içiyor, seviyor, korkuyor, onun da tanrısı ve karşı tanrısı var, o da kıkırdayacak ve dümdüz toprağa uzanacak, onu da kurtlar yiyecek. Hey zavallı hey! Hepimiz kardeşiz be. Hepimiz kurtların yiyeceği etiz.

Nikos KAZANCAKiS, Zorba
“hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim. ”

sabahattin ali - kürk mantolu madonna
bekleyeceksin.. ve asla ümide kapılmayacaksın.

bonus olarak ;

tunç devri
aşık oldu
utanç devri

her ikiside tutunamayanlar dan.