bugün

çok sağlam bir kitap. kitap kapağında özgürlük heykeli bulunur siyah kırmızı. konu olarak çekici gelirse kitabı çok beğenirsiniz.
kitabı okumadım ama zeitgeistde geçen ifade.
inanması ne kadar güç olsa da güzel kitaptır. ne demişler ateş olmayan yerden duman çıkmaz. ya da herifler bizim inanmaya bile cesaret edemediğimiz şeyleri yapmışlar biz de aval aval bakıyoruz.
[http://www.youtube.com/watch?v=iB8kI96vZlc ]
Okunması gereken bir kitap. milyarlarca dolarlık projelerin aslında ne kadar boş işler olduğunu anlamanızı sağlayan bir başvuru kitabı.
3 ciltlik seriden oluşan, her kitabında özünde aynı, fakat konu bakımından farklı şeyleri işlemiştir. bayram değil seyran değil bu ımf bana neden borç vermek için komisyon gönderiyor diye başlar soruları, sonrasında anlarsınız ki biz puzzle ın bir parçasıyız. birinin karşısında sadece borcumuz varsa boynumuz eğik dururuz. gelişmekte olan ülkelere de yapılan tam olarak budur. önce düşük kur yüksek faiz modeliyle borç para vereceksiniz. sonra zincirsiz köleniz olacak.

ayrımsız, herkezin okumasını tavsiye ettiğim kitaplardır. zihin açıcıdır.
kanal istanbul projesinin altında yatan nedenlerin anlatıldığı kitap.
anlatılanların gerçek olduğundan şüphesiz olduğum kitap. 100. sayfalara doğru biraz sıksa da okuduktan sonra bir şeylerin farkında olduğunuzu görebilirsiniz.
gelişmemiş ülkelerin, gelişmiş ülkeler tarafından borçlandırılma yoluyla bağımlı hale getirilip nasıl sömürüldüklerini, yerli tarım ve sanayilerinin nasıl baltalandığını, kamu mallarının neden özelleştirildiğini, nasıl geri bıraktırıldıklarını, krize nasıl sokulduklarını ve krizden sözde çıkmaları için imf ve dünya bankası tarafından alınan "önlemlerin" milyonlarca çocuğun eğitimsiz kalmasına ve hastalıklardan ölümlere nasıl yol açtığını ve benzeri iğrenç emperyalist yöntemleri açık örneklerle anlatan bir kitap. mutlaka okunmalı!
Bu adamın yazdıklarina güvenilirmi sorusu insanın aklına gelir. Bu adam küresel güçlerin tekerine taş koyma ihtimali dahi olan bir şey yazsa yaşatırlarmi. Ben belki fazla evhamli detayli düşünüyorumdur ama fikrim şudur yazılanlarda belkide yönlendirmedir emin olamıyorum.
--spoiler--

3. dünya ülkelerinin ekonomik olarak Amerika'ya bağımlı hale geliş süreçlerini anlatan bir kitap.Kısaca bir ülke nasıl sömürülür onun kılavuzu. Yazarı,kendisi de eski bir ekonomik tetikçi olan John Perkins, işinin bu ülke liderlerini amerikanın çıkarlarını gözeten büyük bir ağın parçası olmaya teşvik etmek olduğunu söylüyor.

Kitapta Amerika'nın başta petrol ve doğal gaz olmak üzere yeraltı zenginliğine sahip ülkeleri modern sömürge yapmak için başvurduğu yolları göreceksiniz. ilk başta ülkelere, çeşitli kuruluşlarla ( mesela imf, world bank... ) altından kalkamayacakları kadar borç veriyorlar, sonra uzun yıllar sürüyor geri ödemesi. E tabi ülkenin ekonomisi sağlıklı olmadığı için ödeyemiyor. Bu sefer başlıyor yeraltı zenginliklerini satmaya.

Eğer ülkenin yöneticileri buna kanmayacak kadar akıllı yada ülkelerini satmayacak kadar dürüstlerse bu sefer çakallar devreye giriyor. Bunlar söz konusu ülkede suikast, halk ayaklanması gibi olayları organize ediyor. 1950'li yıllardan bu yana çeşitli örnekleri var: Endonezya, Küba, iran.

Eğer ülkenin yöneticileri bir yolunu bulup bundan da sıyrılırsa bu sefer tek yol kalmıştır. ABD ordusu müdahele eder. Buna en güncel örnek ırak. Hani nerede savaş nedeni sayılan nükleer başlıklı füzeler ve silahlar? Çıkmadı hiçbiri. Ama Irak petrolü pay edildi çoktan.

Bu kadar yeter sanırım. Zaman ayırıp mutlaka okuyun.Ülkemizin içinde bulunduğu duruma bir de bu açıdan bakın.Okudukça ne yazık ki özgür ve bağımsız bir devlet olmadığımızı daha iyi anlayacaksınız.Şimdi biraz da kitaba kulak verelim:

" * Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç para verip otobanlar, yollar yaptırırız
* Sonra onlara arabalarımızı satarız
* Sonra bankalarını satın alırız
* O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız
* Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.

O ülkeye Dünya Bankası ya da kardeş kurumlardan bir kredi ayarlarız. Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez. O ülkede ‘proje’ yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.

Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev hava yolları yapılır.. Aslında insanların işine yaramayan bi yığın beton. Bizim şirketlerimiz kazanır .. O ülkedeki birileri de nemalandırılır. . Toplum bu düzenekten hiçbir şey kazanmaz. Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur. Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır. Plan böyle işler..

Sonunda ekonomik danışmanlar/tetikçiler olarak gider onlara deriz ki: ‘Bize büyük borcunuz var. Ödeyemiyorsunuz. O zaman petrolünüzü satın, doğal gazı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin! Askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler’de bizim için oy verin!. Elektrik, su, kanalizasyon sistemlerinizi özelleştirin! Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın!

Sosyal hizmetleri, teknik sistemleri, eğitim kurumlarını, sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz Bu, ikili üçlü dörtlü bir darbeler serisidir.

Sonuçta bu liderler,sadakatlerini garanti edecek bir şekilde bir borç batağına saplanırlar.Sonra da politik,ekonomik veya askeri ihtiyaçlarımız için ne zaman istersek onları kullanabiliriz.Karşılığında onlar da, halklarına sanayi siteleri,elektrik santralleri ve hava alanları sağlayarak politik durumlarını güçlendirirler.Bu arada,amerikan mühendislik ve inşaat firmaları inanılmaz derecede zenginleşirler."

Bu ekonomik tetikçiler, hava alanı, santral, liman, otoyol gibi yatırımların ülke için gerekli olduğunu öngören raporlar hazırlayarak yetkilileri ikna etmek,bunların inşası için ABD bankaları veya uluslararası para kuruluşlarından kredi ayarlamakla görevlidirler.Bu kredilerin tek şartı,işlerin Amerikan firmaları tarafından yapılmasıdır.Yani sonuçta verilen para ABD'den asla ayrılmamaktadır.

Ekonomik tetikçiler (ET'ler) yerküre üzerindeki ülkeleri trilyonlarca dolar dolandıran yüksek ücretli profesyonellerdir. Dünya Bankası, ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı ve diğer yabancı "yardım" kuruluşlarından büyük şirketlerin kasalarına ve gezegenimizin tabii kaynaklarını kontrol eden birkaç varlıklı ailenin ceplerine para aktarırlar. Kullandıkları araçlar arasında sahte finansal raporlar, hileli seçimler, rüşvet, zorbalık, seks ve cinayet bulunmaktadır. Oynadıkları oyun imparatorluklar kadar eski olmasına rağmen, günümüzdeki küreselleşme sürecinde yeni ve korkutucu bir boyuta ulaşmıştır. Nereden mi biliyorum; ben de bir ET idim."

http://dusuncesandali.blo...tetikcinin-itiraflar.html

--spoiler--
okunması tavsiye edilir.
ortadoğudaki;

o buna niye girdi?
şu şuna niye saldırdı?
la bunlara noluyo?
dünya karıştı ya,
yakında savaş çıkacak?
olum şunlar ne alaka ta ordan gelip buraya giriyo?

vs. vs. gibi sorulara net cevaplar bulabileceğiniz "ender kitaplardan" değil "tek kitap".
kesinlikle zaman kaybı değildir.

(bkz: https://www.youtube.com/watch?v=Fxvjq29NbJs)
Okumadigim kitap.
cep boyu 10 tl olan kitap.
3 seri 30 tl eder. 3 gün sigara içme al bu 3 kitabı oku. dünyaya bakışın, gazete haberi okuyuşun değişecek.
suudi arabistan ile ilgili kısımlarda hatalar gözüme çarpmadı değil. orjinal metni öyle mi bilmiyorum ama sanki ortadoğudaki komplocu kafalara pazarlanmak amacıyla saçmalanmış bölümler mevcut. özellikle yazarın olaylar hakkında yaptığı kişisel yorumlarda.
dördüncü kitabı okursanız nike markasına ana avrat söversiniz**.
hâlâ tetikçilik yapan bir tetikçinin kitabıdır.
çok şeyden bahseder kitapta. hükümetlerin, bürokratların nasıl avuca alındığından tutun da yerel kültürlerin nasıl yok edildiğine kadar.
anlatır anlatır ve anlatır. sayfalarca bela okutur size kapitalizme, ulusüstü şirketlere karşı.
lâkin son sayfalarında anlarız ki tetikçi mesleğini bırakmamış. kitabının adı bile anlatıyormuş hâlâ tetikçilik yaptığını:
bir ekonomik tetikçinin itirafları.
eski bir ekonomik tetikçinin itirafları değil. bir ekonomik tetikçi tövbe etti değil.
son sayfalar diyorduk.
evet, son sayfalarda "ulusal çıkarların bir kenara konmasından" bahseder perkins. bu, şeker pakedi içindeki zehirdir. kendisinden önceki yüzlerce sayfanın basılma sebebi işte bu cümledir. kapitalizmin, şirketlerin ne denli büyük alçaklar olduğunu perkins ile öğrenmedik. onun da amacı bu değildi. amacı, küreselleşme denen canavarın en büyük argümanlarından birisi olan "ulusal çıkarları bir kenara bırakalım" ı bizlere yutturmaktı.
ben ulus devletçi miyim? hayır.
ne ulus devletçi ne de ulus devlet karşıtlarındanım. iki alçaklığa da kapılmış değilim.
ama bir türk olarak "küresel efendi" denen adamlar ne diyorsa aksini söylemekle görevliyim.
4. kitabı da çıkmıştır.
Gerçekleri görmeye birebirdir.
(bkz: wag the dog)
suyu cikan kitap. seri halde gidiyor, kendini tekrarliya tekrarliya giden kitap.
ilk ikisini okuyun, yeter...
Okuduğum ender kitaplardandır. Okumaya üşenenler için, Türkiye"ye mevcut dış mihrakların baskısı, abd nin ortadoğuya barış getiricez bıdı bıdı sı ile kaynaklarına çökmesi.
aslinda bildiğimiz, hissettiğimiz seyleri yüzümüze Haykıran bir kitap. amerikanin sadece orta doguyla değil guney amerikayla da nasil ugrastigini anlatiyor. ulkeleri kolelestirmek icin kullanilan muazzam yontemler gercekten ustaca ve korkutucu. Kitabın ozeti söyle; bir ulkeyi sömürmek, boyunduruk altina almak istersek (bu ulke ekseriyetle yer alti kaynaklari bakımından zengin bir ulke) once oraya ekonomik tetikciler yollariz. ulkedeki buyume potansiyelini manipüle eder devlet başkanlarıni kandirir ve aslinda ihtiyaçları olmayan projeler icin asla odeyemeyecekleri krediler verir ve isleri de amerikan sirketlerine yaptirtiriz. Örnek ulke suudi arabistan, yunanistan, kismen turkiye. eger ekonomik tetikciler basarisiz olursa cakallar devreye girer ve darbelerle devletin başına amerikan usagi olan adamlar gecirilir. ornegin musaddik in indirilip sah pehlevinin iranin basina gecirilmesi, 80 darbesi, arap bahari... eger cakallar da basarisiz olursa bu defa ordu gider ve o ulkeyi isgal eder. Örnek: vietnam, panama, irak... kisacasi okunmasi gereken faydali ve ufuk açıcı bir kitap. yazarin en son verdigi tavsiyeya katilmamak elde degil. "evinizi, arabanizi ve gardrobunuzu kucultun. alisverise gitmektense oturup bir kitap okuyun."