bugün

böyle zamanlama olmaz arkadaş. gelinip , piç edilip gidilmez. iyisimi ben usuladan gideyim. aklıma geliyor özlü sözler ama biliyorum ki sadece sözdeler.

- gök yüzüne bak. yıldız varsa umut var !!

yıldız çok, umut yok.

gitmek en güzeli gitmek. öyleyse gider bu adam. cebinde umutları...
neden seni bir türlü içimden koparıp atamadığımı şimdi anlıyorum, çünkü bir tek senden çekinmiyorum, senden saklamıyorum. yaralarımdan utanmıyorum senin yanında, çıplak olmaktan rahatsızlık duymuyorum, senden bir şey saklama ihtiyacı hissetmiyorum. ve her şeye rağmen sen yine de beni silmeyi başarıyorsun.
Şimdi ben başkasının ellerini tutucam. Başkasının gözlerine bakıcam. Başkasıyla bir sürü hayaller kurucam. Sırf sen gelmedin diye. Sırf sen beni sevmedin diye ben sevmediğim birinin olucam. Artık gelsen de fark etmez. Özür dilerim. Ben seni çok bekledim. Lanet bir umutla, senden sonra kimseyi sevmedim, kimsenin olmadım diyeceğim günün gelmesini bekledim. Ama anladım ki o gün yok. Elime geçen bütün takvimlerin arasında aradım sayfa sayfa. Belki o gün bugündür umuduyla açtım gözlerimi her sabaha. Seninle beni biz olarak görmek için yattım tüm rüyalarıma. Ama yok, olmayınca olmuyor işte. Kendini de parçalasan olmayınca olmuyor.

Bitirmişsin işte beni. Gözünü bile kırpmadan öldürmüşsün hayallerimizi. Çöpe atmışsın geleceğimizi. Hiçbir şey değilim artık senin için, sıradan alelade öylesine biri.

Şimdi ben de gidiyorum işte. Benim için sıradan alelade öylesine birine içimde senden kalma boşluğu doldurur belki diye.. Ona seni seviyorum demeye gidiyorum. Seninle yaşatamadığımız hayallerimizi onunla yaşamaya gidiyorum. Umrunda bile değil biliyorum ama seni sana bırakıp onunla biz olmaya gidiyorum.
seni çok iyi tanıyor olmasam bile hayatta mutlu olmasını istediğim insanlardan birisisin. nedense samimi buldum seni.
sana yazdığım o kadar çok şey var ki sevgili. belki bir kaç ciltlik kitap bile ederdi. bir gün okumanı çok isterdim. hiç inanmadığın aşkıma bu sayede inanırdın belki.
aslında ben kaç sayfa yazarsam yazayım seni anlatamadım hakkıyla. seni yazmak imkansızdı belki de. ben aşk dedim senin adına. ve benim basit kelimelerim, seni sevdiğimi haykırdığım cümlelerim yetemedi aşkı anlatmaya.
hemcinslerimi anlamıyorum ki karşı cinsi anlıyım.
hayatı anlamıyorum ki kendimi anlıyım.
aslında gayet iyi anlıyorum ama benim doğrularımla çelişiyor hep. ve hayatın istediği gibi biri olmak istemiyorum. bu yüzden de loser i oynuyorum.
ve hiç bir şeyi istemedim seni istediğim kadar...
ne istediysem oldu, senden başka, senin gibi.
böylesi tantanayla olsa olsa bu meczup bir takar, iki takar.
kibrit çakar.
uzun zamandır sözlükle dertleşiyorduk ama sanırım kendimle dertleşme zamanı gelmiş. nasıl mıyım? kendime bile bu soruyu sormayalı uzun zaman oldu. bir tek cevabı olmayan nadir sorulardan biri daha...
her şeyin normal olmasını ne kadar çok isterdim! melis danişmend'in her şey normal şarkısına eşlik edebilmeyi ne kadar çok isterdim bir bilsen!

nereden başlasam bilemiyorum. hayatın vermiş olduğu acılar mı, yükler mi, saçma sorumluluklar mı, yoksa sana kendimi daha ne kadar anlatacağımı düşünmek mi? tanınmak. tanındığını zannetmek. daha ne kadar hatırlatacaksın bana kim olduğumu? ben olmayan beni bana daha ne kadar anlatacaksın? insanın kendisini bilmeyip, başkasından, sevdiğinden duyması ne kadar ağır be! anlaşılamamak bizimkisi.

bilinmemek. daha ne kadar tanıyacağım kendimi? ben olmayan beni daha ne kadar yüzüme vuracaksın? birileri bir uçta, sen bir uçta düşünürken ben ortada kalmışım. safımı belli edememişim. hayatın vermiş olduğu acılar arasında kaybolmuşum. kendimi aramışım. bulamamışım. benim tanıdığım ben mi, yoksa senin bana tanıttığın ben mi gerçek olan? bilmiyorum.
gerçeklerden kaçtım hayatım boyunca. yüzleşemedim. saklandım. sanırım ben kendimden de kaçmışım. tanıyamamışım kendimi. tanıdığımı zannedip devam etmişim yola. yollardaki engelleri geçtim deyip, ileriye yol aldığımı düşünürken en başa dönmüşüm. en başa. tanınmayan ben olmuşum tekrar.

anlatamadım. ifade edemedim kendimi hiçbir zaman. problemleri hallettiğimizi farz edip devam etmişiz. bunları sonradan tekrar duymak o kadar ağır ki! öyle olduğunu bilmeyip, hala öyle olduğunun bilinmesi ne kadar şaşırtıcı! susmaktan başka çare kalmıyor. konuşamıyorsun. konuştuğunu zannederken içten içe susmak. bunca açıklama, bunca konuşma boşuna mıydı? bilinmezlikten başka bir şey değil. her zaman olduğu gibi yine susuyorum. susmak sadece.

biz aynıyız demiştik? bilinmezlikler, anlaşılmazlıklar içinde üzüyoruz birbirimizi. yaptıklarım yüzünden değil de, yapamadıklarımdan dolayı üzüldük sürekli. seni o kadar çok sevdiğimi söylerken, bana hala olmadığım kişiyi anlatman çok acımasızca. karşılığı bu olmamalı di mi?
bir gün içime attıklarımı öyle bir dışarı vurucam ki,
o gün katliam olabilir.
olsun,bu da geçer.
ne diyeyim sana, resmen seninle konuşmak için bahane arıyorum. konuştuğumdaysa saçmalıyorum. bu durum nasıl geçecek bilmiyorum.
dadını yidiğim.

edit:(burada 'dad' tat anlamında kullanılmıştır. dadı değil)
istanbula geliceğim ve suratının ortasına bir tane patlatacağım, yok iki ya da üç. bilmiyorum. o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu göreceksin çok bilmiş kişi.
Seninle geçirdiğimiz bu kadar zaman değil; bir bu kadarı ve daha fazlası da yetmez bana, sana doyamazken,seni sevmeye doyamazken.
Hayatıma girdiğin andan beri hayat çok güzel,ve yaşamak için bir sebebim var seninle.
Hayatımı geçirmek istediğim adam..
Benim mutluluğumsun,her yeni gün yenileniyoruz ve sana yine,yeniden aşık olmaya devam ediyorum.
Seni hep ilk günkü gibi seveceğimi biliyorsun..
iyi ki benimsin
Ve iyi ki seninim.
iyi ki benimlesin
Ve iyi ki seninleyim...
iyi ki biz olmayı başarabilmişiz..
Beni sevdiğin için teşekkür ederim..
Seni çok seviyorum her şeyim...*
http://www.youtube.com/watch?v=_9wKi1keg8g
kısa ve öz konuşacağım. 22 ay, yalnızca ikimiz ve artan sevgi.

seni seviyorum.
evet evet sana yazdım kaks okuma şu entrylerimi bari okuyon çaktırma okuduğunu lan. Rahat rahat klavyeye dökemiyorum fikirlerimi!

Not: kaks aramızda bir hitap şeklidir kanks yada ona benzer ergen seslenişi değil!

size yazmadım diye neden eksiliyorsunuz tamam bir ara size de yazarım. *
bundan aylar önce de gözlerin masmaviydi, bugün de masmavi. okyanusların rengi sararacak diye korkuyorum. sahi nasıl bu kadar maviler? ev arkadaşının inançsız olmasına anlam veremiyorum her gün görmüyor mu onları? gözlerine bakmak allah'ın varlığına tanık olmak. gözlerine bakmak geçmişte her baktığım göz için pişman olmak. kılcal damarlarıma kadar hissederek yazıyorum. güneşin doğuşu kadar gerçeksin. cennet kuzuları rüyalarından öpsün.
gözlerin vardı gerçekte, son bulmaz derinlikler..sözlerin vardı, hayallerin(!).. peki neydi bu kadar acımasızlaştıran seni, neydi bu kadar zorlaştıran bu ilişkiyi, neydi? ya da ne değildi. ne eksikti, ne veremedim sana, nelerden vazgeçmedim? sen hala uykularımı kaçıracak kadar masum ve bencilsin. bense onca şeyden sonra hala susacak kadar anlayışlı ya da acizim. fakat her zamanki gibi hislerim hiçbir şeyi değiştirmiyor. o kadar aptalca gittin ki, gururumu yenip gel diyemiyorum sana. ama geldim desen, aptal gibi yine kanarım. çevremde dikkatimi dağıtacak çok şey var bakma. ama hayallerle de olsa, acı da verse seni düşünmek güzel. hem de her şeyden. çok istedim yanımda ol, hep.. sen hislerini birkaç aya sığdırdın. bense.. neyse... daha fazla konuşup seni konuşmak zorunda bırakmayayım, çünkü konuşursan yine inanırım. hoşçakal sevgilim.. hoşçakal..
sana giden yollarımın hepsi çukur artık, anladım ki sana yazmak aptallık.
her gidişin yeni bir bekleyiş benim için.
Nasıl bir şey ki bu,adı ne, nasıl anlatılır bilmiyorum.Çok farklı bir his,hissettin mi bilmiyorum sende?Sen yokken sanki yarım gibiyim.Evet tam anlamıyla bu sanırım.Bir şeyler yaparken,giyinip dışarı çıkarken mesela bir şeyler hep eksik gibi.Aklımda yanımdasın evet,ama yokken yarımım bunu anlıyorum her defasında.Birbirimizi bu denli tamamlıyor olamaz mıyız sence de?Sormak bile saçmalık çünkü tam da bu,evet,bu denli tamamlıyoruz birbirimizi.Benim diğer yarımsın...
kimse benden kıymetli değil dediğin yerde başlarsın yaşamaya.
bu gönülden çekip gidenler unutmuş gibiler.