bugün

(Ben) Bu yazıyı sana yazdım.

Bedenimi kapsayan benlik elbisesini, derimi yüzerek portmantoya astım. Ar, namus ne varsa yıldızlardan uçak yapıyorum. Bir çocuk gibi uçması için çabaladığım, yıldızdan uçağımın peşinden koşuyorum. Oyuncağından mutlu bir çocuk gibi.

Kâh uçuruyorum gökyüzüne, kâh indiriyorum yeryüzüne.

Yıldızdan uçağımı diyar diyar uçururken uzuuun ve ince bir yola aday olmuşum. Yolda bir sürü deliyle karşılaşıyorum.

- Selam.
-
- Yolculuk nereye?
-

Hepsinde bir sessizlik. Sanki bir şeye küsmüşler gibi.

Yolun kenarında ki ağaç, yolda karşılaştığım delilerden daha iyi davranıyor bana. Gölgesine sığınıyorum. Sırtımı dayadığım ağaç garip bir şekilde bana huzur veriyor. Ve bu huzurla uykuya dalıyorum.

- Kalk ve yoluna devam et.
-
neredesin? neden benimle değilsin sana ihtiyacım olduğunu bildiğin halde yoksun.
ben de sana bir yazı yazmak isterdim ama layık olabilecek doğru kelimeleri bulamadım.

-üzgünüm.
biliyorum o notu yazarken çok zorlandın spaydi, hatta analitik finali öncesi böyle bir şey istediğim için kızmış bile olabilirsin.ama ben az önce o yazını okudum, ve çok mutlu oldum.ben de seni çok ama çok seviyorum valla bak.tamam sinemaya gideceğiz diye yola çıkıp alışveriş yapmış olabilirim ve seni de benimle sürüklemiş olabilirim, o istediğin yere bir türlü gidememiş olabiliriz, bir kitap alacağım lütfen deyip tüm öğle arasını kütüphanede geçirmek zorunda kalmış olabiliriz, bu yüzden öğleden sonraki bir çok derse aç girmiş olabilirsin benim yüzümden hatta bazen * kitap haklarını da gasp etmiş olabilirim ve yine çok gereksiz alınganlıklarımla seni bunaltmış olabilirim, saçma sapan bir mevzuyu bile uzatıp günlerce seninle konuşmamış olabilirim ve bugün bu dönemin birlikte geçirdiğimiz son günüyken seni umursamayıp kütüphanede kitap seçtiğimi de düşünmüşolabilirsin.ama ben o soğukta o otobüsün peşinden koşup soluk soluğa kalıp akabinde otobüsteki insanların şaşkın bakışlarına maruz kalmayı göze alacak kadar çok seviyorum seni.iyi ki varsın, iyi ki canımsın panpa.
bugüne kadar sana inanmayı bırakmıştım bugün yine inandım o güzel gözlerindeki ışıltıyı masumiyeti gördüğümde
beni değil başkasını istiyorsun öyle demiştin biten bir şey başlamaz.
ben hep ümidimi korudum senin için okulum uzattım senin yüzünden kimseyi sevemedim yalanlarına zerre inancım kalmamasına ramen ümit ettim. bugün yine bana olmaz dedin
neden anlamıyorum
o sevdiğin hödüklerden çok daha elim yüzüm düzgün zekiyim seni anlayan tek insanım
ama bunu anlamıyorum evet.
istediğin adamlara bakıyorum biri cehennemin dibinde diğeri elin gavuru niye yapıyosun bunu kendine bana ihtiyacın var görmüyorsun.
hırsını bilirim yakar yıkarsın ama öyle güzel bir masumiyetin sevgin varki bilirim sensiz olamam ben niye anlamıyosun istedini aldığında atacaksın onları güzel meleğim o zaman ben yine burda olucam. sonunda sözüme geleceksin sadece sana bişey olursa birine zarar vermekten korkuyorum, uzaklaşmayı denedim olmadı, ne yapayayım sen söyle!
ben seni sevmekten hiç yorulmadım.
ben seni sevmiştim. istemedim veda edeyim. ama baksana hayatın bir öyle bir böyle. sürekli gözüm telefonda acaba bugün arayacak mı diye bir ömür bekleyemem ki. zaten 3 ay boyunca 2 kere görüşmüşüz. ben sevmem böyle şeyleri. aynı yerde bile yaşarken upuzak olmak.
o yüzden veda etmem. özür dilerim. istemedim öyle olsun. ama keşke sen de uğraşsaydın biraz.
hoşçakal.
bu akşam dudaklarına yapışabilirdim.
artık beni sevmediğini biliyorum. belki de başından beri sevmiyordun, bana yalan söyledin... ama benim sana olan hislerimi biliyorsun. sana asla hayır diyemeyeceğimi biliyorsun. hala seni düşünüp durduğumu da biliyorsun. tanrı aşkına, sırf bunların hatırına, sırf yaşadıklarımızın hatrına, en azından en yakın arkadaşının bana sulanmasına izin vermeyebilirdin. o kadar mı umursamıyosun ya? allah belanı versin.
ben bu yazıyı birkez daha yeniden tekrar bıkmadan usanmadan sana yazıyorum... şuan yalnızım evimde saat gecenin bir yarısı yine gözlerim dolu dolu ve yine aklımda sen varsın...düşünüyorum düşünüyorum çıkamıyorum bu işin içinden dört senem geçti okulum bitti herşey değişti fakat bir tek içimdeki sen değişmedin...bitmiyosun, gitmiyosun benden... dayanamıyorum artık her gece sensiz uyumaya... dayanamıyorum sesini duyamamaya seni görememeye...sen gittiğinden beri ben çok yalnızım...çok özlüyorum seni, tenini,kokunu...herşeyi biliyorum bana dönemezsin imkanı yok farklı hayatlardayız hatta sen farklı bir insanlasın.sen bana kıyıp beni bırakıp o insanla olabildin ama ben senden sonra sana kıyıp koyamadım kimseyi yerine...senin bende bıraktığın yaraya kimse yara bandı olamadı...her gelen seni arattı yada ben herkeste seni aradım...ben seni bu kadar çok sevdiğimi yanımdayken fark edememiştim...şimdi dönüp dönüp bakıyorum ardıma senle geçirdiğim o güzel zamanlara... senin evinin olduğu sokağın başına kadar gelip geri dönüyorum mesela...biz ne çok eğlenmiştik seninle o evde... ne güzel zamanlar geçirmiştik... en son sevgililer günümüzde sen işteydin ben evde seni bekledim sonra sen geldin beraber masa kurup içtik eğlendik sonra sen bana şarkı çaldın zifiri'yi çaldın,'sensiz kötüyüm beterim dedin' ama beni sensiz ve kötü bıraktın... ne zaman bir gitar çalan görsem aklımda sen, ne zaman denize girsem aklımda sen...hep aklımda olduğun kadar biraz yanımda olabilseydin keşke... arasan beni gene gecenin en olmadık saatlerinde bebeğim desen, tatlım desen anlatsan hiç susmadan yada ben gelip dizlerinde ağlasam her başım sıkıştığında her sorunumda her derdimde...bu kadar çok sevmemek lazımmış...hem dost hem arkadaş hem sevgili hem aile yapında bir adamdan o adam unutulmuyomuş...o kadar dertliyim ki bitanem ve o kadar yalnız...sen hep güvenme kimseye derdin evet haklıydın ve sen kim için ne söylesen sonunda haklı çıktın...vaktinde seni dinlemediğim için o kadar pişmanım ki... şimdi olsan mesela söylediğin emirdir benim için bir dediğini ikiletmem... varlığında değerini bilmedim yokluğunda çok burnum sürttü. hadi dön bana dicem ama diyemiyorum dönemiyseni biliyorum... benden uzak ol ama sadece bir defa konunu duyayım o bana yeter. hep derdim ya kokunu duyup uyumak başka bişey diye hala öyle diyorum senin konunla uyumak huzurunla uyumak bambaşkadır. ben en soluksuz en güzel uykumu senin göğsünde uyudum ama uyuyana kadarda hem seni koklardım hem nefes alıp verişini dinlerdim...ne zaman senden önce uyansam sen uyurken seni izlerdim... olsan keşke yanımda olsanda saatlerce çeksem seni içime sarılsam doya doya, ağlasam mutluluktan,öpsem seni uzun uzun, yatsam göğsüne dinlesem nefesini şükretsem birkez daha allahıma bugün yaşadığın için...hayali bile o kadar dayanılmaz ki...çok özledim seni tahmin edemiycen kadar çok...
hic baslamadik ki bitelim. senin kokunu hic icime cekmeden, daha sana sevgilim diyemeden gitmen neyin nesi? neden istemeden beni? seviyordun, seviyorduk biliyorum. cok kisinin seni sevmesi mi, cok kolay elde edecegini bilmen mi benden kopmana sebep?
oyle boyle degil sana askim, cok fazla. bilmiyorsun. ayni sehirde nefes almak yetiyor lan, yetiyor. buram buram sen kokarken ben yaninda degilim.
sana yillardir tuttugum gunluklerim var benim.sen benim olacaksin ben de onlari okutacagim sana. aptallik etme, hayallerimi yikacak degilsin ya! piclik etme, ben isterken henuz vazgecmemisken don daha. o gunlukleri okumalisin. emin ol hep egonun kalkmasi icin ugrastin ya hani, onlar kadar kaldiramaz gotunu hicbirsey. seviyorum seni. ask az kalir az. herseyimi feda ederim gelsen diyorum da en basitinden bir gururumu feda etsem seninim zaten ama kendin don istiyorum. don it don! ben vazgecmeden don. kopeginim kopegin. it! don.
merhaba, yeniden..

burda mısın ? bilmiyorum, iç monologlarımdan birisi aslında bu. her zaman dalıp gittiğim, merak ettiğin o yerlerden bir parça..

niye yazıyorsun ki bunları diyeceksin. kimsin ki sen, ne kadar tanıyorum ki seni...

çünkü, çıkmak istiyorum artık kendi içimden,
anlıyor musun ?

hayır hayır, canını yakmak istemiyorum yine. seni tanıdığım süre boyunca ne seni üzmeyi isteyecek kadar sadist oldum ne de bundan zevk alacak kadar mazoşist...

çünkü, korkuyordum... sen hiç korktun mu kendin olmaktan ?
anlatabiliyor muyum ?

şimdi bunları döküyorum buraya, sebebi sana teşekkür etmek için. sen gittiğim o psikologlardan çok daha iyi, çok daha çabuk iyileştirdin beni. artık kabullenemediğim ne varsa hepsini gerçeğim olarak benimsemiş durumdayım.

yapma bunu, tanıdığından farklı bir insan olmadım, olamazdım. hatta sen beni bu zamana kadar en iyi tanıyan insan oldun belki de. çok fazla içime kapanıktım, sorun bu. ama o kadar çok istedim ki aileme, sana, yakınlarıma şimdi konuşabildiğim gibi konuşabilmeyi..
tek sorun, kabul edemiyordum...

21 ocak... doğum günün bugün. iyi ki doğmuşsun...

arkadaş olduğumuz süre boyunca sana kardeşim gibi yaklaştım. kafam öyle karışıktı ki, lanet olsun bana farkedemedim... fark ettiğimdeyse, çok geçti. bir süre uzak durmaya çalıştım senden olmadı. başkasına yönlendirmeye çalıştırdım kendimi, o da olmadı... sonra anlamanı istedim çünkü daha fazla sarpa sarmadan bilmen gerekiyordu. senden bir şey bekleyecek kadar aptal olmadım.

beni affet diye yazmıyorum bunları. seninle konuşmayı istediğim zamanlarda da bu yüzden istememiştim. konuşmak için çok ısrar ettim çünkü, benim yüzümden acı çektiğin gerçeği beni kahrediyor.

ikimiz de üzülmemeni istedik aslında. niye böyle oluyor ki... ? belki şaşkındık ikimizde, bu yüzden. yanlış şeyler yaptık, daha çok incindik.

peki sana niye kırgınım bunu biliyor musun ?

çünkü, sen sorunu kökten çözmek istedin ama;
' tırnağın batıyorsa eğer, tırnağını kesersin. parmağını değil...'

ve de dediğim gibi değiştim, daha doğrusu geliştim. kendimi olduğum gibi kabul ettim ve yakınım kim varsa korkmadan söylüyorum kabul ettiğim gerçeklerimi açıkça.

burda mısın? bitiriyorum artık, doğum günün kutlu olsun.

ha bu arada unutmadan,
uzaktan bakınca havalı filan göründüğün yok. sadece, fazla asilsin.
ayrıca, mezuniyet fotoğraflarını çok beğendim.

seni seviyorum. ve sen hep böyle kal...
ben sadece huzur istemiştim ama ortaya karışık seni vermişler.
bugün 21 ocak ve bizim hayatımızda hiç bir anlam ifade etmiyor ve ben bu yazıyı sana yazıyorum sevdiğim...

sonsuz gibi gelen 4 yıl acısıyla tatlısıyla yitip gitti ellerimizden ne seni suçlayacak kadar güçlü ne kendimi suçlayacak kadar acizim ben artık. geriye kalan tek şey var artık nefes almak, yemek, içmek ve uyumak. işte tamda burada 21 ocak anlamlı oluyor benim için çünkü tam tamına 16 gün oldu uykularımı alalı. yazık ömründe çok az rüya görebilen ben seni her gece rüyamda görüp mutluluk içinde uyanıyorum ve sonra gerçeği anımsıyorum. ertesi gün yine aynı rüyalar sen ben ve mutluluk alışıyor insan belki ama her uyandığımda aynı cümle aklıma geliyor gözlerin ve aynı cümle

Ne demiş uçurumda açan çiçek, yurdumsun ey uçurum!..

ve sen günden güne eksiltiyorsun beni kendinden. her şeyimden uzaklaşıyorsun hep dediğim gibi kaçıyorsun yüzleşmiyorsun ve ben sana tek kelime edemiyorum acıyor içim biliyor musun? peki şimdi beni hiç düşünüyor musun? oyun oynuyor musun mesela bilgisayarında yada film izliyor musun benim aldığım harici diskle?

çok canım acıyor sevgili her şeyin bu kadar kolay olması çok yakıyor içimi ve 98 nisanı geliyor aklıma babamı yitirdiğim zaman onu ellerimle toprağa verdiğim zaman üzerine 2 kürek toprak attığım zaman... doğru alışıyor insan sevdiklerinin yokluğuna ama sadece alışıyor o her an seninle yaşamaya devam ediyor acı bu sen hem benimle hem bensiz yaşıyorsun.

şimdi evet az önce bu son okuduğun kelimeyi yazdığım esnada yine nefes aldım ve yine vermeyi başardım Allah insanı böyle mi terbiye ediyor? kaç zamandır yemekte yiyemiyorum ben mesela hani elim gidiyor çatala ama o yemek o mideye gitmiyor be.

seninde dediğin gibi ölüm yok sonunda ölecekmiş gibi hissediyorsun ama ölüm yok korkma ölmeyeceksin bende ölmedim halen ayaktayım halen yürüyebiliyorum peki soruyorum sana hangisi daha kolay? kulağımda neden hep aynı melodi dönüyor?

sana soru işaretleri ile dolu bir mektup yazdım her soru işaretinin önünde farklı bir cümle ve hepsinde aynı anlam neden ? bir cevabı yok ne sende ne bende biliyorum. ama insan bu ya hep cevapsız soruların peşinden koşuyor. çevremde ayrılan onlarca insanın yaşadığını neden yaşamıyorum ben, onlar zaman geçmiyor diyorlardı benim içinse gün o kadar hızlı geçiyor ki her geçen saniye seni benden alıp götürüyor biraz daha uzaklara. ve hemen akşam oluyor başım yastığa iniyor ve sen geliyorsun yine... sonu hüsranla biten bir pencere açılıyor ve ben seni izliyorum bütün gece..

'bir şarkı tuttum sevgilim bir kapı açtım ikimize ikimiz çokmuşuz meğer bu resme kapatmadan bu kapıyı yine de bu yaralar bereler sanadır bileler'

http://www.youtube.com/watch?v=FVSAZW92Fk8
internet cafede 1 numaralı son model bilgisayarda oturan çocuk hem knight hem metin2 oynuyo lanet olsun sana.
sen kimsin lan?
ben bu yazıyı sana yazıyorum ama senden başka herkes okuyor. *
Insan sevgilisine öküz der mi? Öyle olsa bile demez. Kendine çeki düzen ver, öpüyorum. Burdan sana el sallıyorum.
ipin ucu kaçmış tutamamışız
Kanatlarımız kırılmış uçamamışız
Yere düşmüşüz kalkamamışız
Zaman geçip gitmiş tutamamışız
Bi...z senle böyle yapamamışız.
mümkünse, söylediklerimi unuturken beni aklından çıkarma.
--spoiler--
sen dizime yattın, ben bir hikaye anlattım sana...
büyüdün.
kafamda bir hikaye.
bilirsin bunu çok severdim.
ikimize bir mutlu son yazdım sonra.
başka bir yaşamda başka bir mutlu son biz bunu hak etmiştik.
--spoiler--
helal olsun.. cok hizli ciktin.. basindan asagi kaynar su dokulmesi betermis arkadaslar..
hiç kimse görmemiş, nasıl çarpıp kaçtıysan olay mahalinden..
ve nasıl bir hızla uzaklaştıysan kalbimden..
hiç bir yürek izi bulunamamış.. ipucu diye gözyaşlarım alınmış..
ama bu sevdanın balistiğinde suçlu çıkan ben olmuşum..
çığlıklarım nafile, can çekişim hikaye…
katili mechul bir intihara karar verilmiş..
olay mahalinde bıraktığım kan parçalarım ve canımdan damlayanlar kayıp denilmiş..
hangi romanın hangi sayfasında olduğu, belli olmayan bir nokta misali işte.., kayip…
ne kadar kısa değilmi…
herşey tek bir kelimenin sırtına yüklenebiliyor..
vicdan dedikleri aslında şarkılık bir kelimeden öte değilmiş..
ve aşk dedikleri..
karıncanın yüreği kadar temiz ve bir o kadar da korunmasız..
anlık bir zevke bedel , tam da öldürmelik…
ve her şeyin sonunda tek bir kelime…
kayıp.
haberin yok ölüyorum demek isterdim ama yokluğunda ankaranın bu soğuğunda hasta bile olmadım canım napalım başka kışa.
uzun bir geçmiş yok kırışık gözlerimin kenarında,

sadece çok sustum hiç gelmeyenlerin ardından.

belli ki birer mayın tarlasıydı her üstünden geçtiğim kalp.

günahlar zamanında yazılmalıydı o deftere...

belki o zaman orospu ruhlu kafiyelerimi dökebilirdim,

sıkabilirdim tüm ruhsuz bedenlerin şakağına.

ama şimdi sen sevgilim;

karanlık odamın duvarındaki suretten farksız,

güneşime kürtaj yapan kötü bir annesin sadece.

hoşçakal fikrimin ince orgazmı.