bugün

Daha bir gün evvel sonsuzluk gibi bir mavilikte olan denizi seyredip, güneşin o muhteşem batışını izlerken boğaz'ın önünde; şimdi ise mavilik adına tek şeyim olan yukarıdaki gökyüzümün olması ne de acı lostlands değil mi?.. Bazen hayat çok tuhaf.

Neyse hayalimde var en azından, gözlerimin önünde o mavilik..Hayal kurmak bile güzel onun adına!
Sen hala mucizelere inanmaya devam et. Bakalım bu polyannacılık bittiğinde ne yapıcaksın. Pek sayın kendim
defalarca söyledim, hala aynı yerdesin, bırak dedim, boşver dedim, boşvermeyi öğren dedim... ama yok, senden bişey olmaz hacı kusura bakma...
arif'in manchester'a attığı gol, 5 kavanoz balın kaç lira olduğu, kemal kılıçdaroğlu'nun nereli olduğu, son yirmi yılın öss soruları, beşiktaş'ın ilk onbiri, salca'nın bugün girdiği entryler, ergenekon dava süreci, sözlük yazarlarının itirafları, ihl radyo, vikki blows'un kapak resimleri ve leyla ile mecnun'un son bölümü seni ilgilendirmiyor. yaradılışının yegane sebebini unutma.

edit:imla.
yalnızlık diz boyu.

(bkz: yalnızlık ömür boyu)
* *
olum manyak mısın?
kızı dün gece ruyanda gördün. sabah kalktığında rüyadan dolayı efkarlandın, bi sigara çaktın, açtın kızın fotoğraflarını, gözlerine gözlerine baka baka daha da bi efkarla çektin sigarayı.
sonra akşam oldu, kızı düşünerek osbir çektin.
neyin kafası LAN bu, bu ne yaman çelişki, bu ne beter çizgidir bu, bu ne çıldırtan denge, ne boktan bi kafa, ne boktan bi çük...
neyin kafasını yaşıyosun kızım? farkındaysan sıyırmaya başladın, ağlarken aynaya bakıp durduk yere gülüyorsun, korkuyorum lan yapma böyle. beynini kemiren düşüncelerden salağa yatarak kurtulamazsınnn, kendine gel!
herkes kafayı yemiş, aman dikkat et.
oğlum himmet az biraz daha gayret! gün gelecek devran dönecek bitecek bu dert!

ben anlamıyorum artık vasllahi anlamıyorum. nasıl anlayayım ki salaklığımızın sınırları burdan ulaşmış fezaya ben nasıl tahayyül edeyim ötesini berisini.

ne yana baksan kokuşmuşluk ne yana baksan bayağılık ne yana baksan salaklık. artık hiçbir yana bakmamaya başladım. ya aralarına tam karışacağım ya da sıyırılıp siktiripgideceğim. ama yok gitmek de kolay değil ki para lazım mara lazım. hem nereye gideceksin ki salak? gittiğin yer bulunduğun yerden farklı mı olacak sanıyorsun. geç bunları geç!

düşün! düşün! düşün! yok bi bok olmuyor. ciltlerce kitap engin tecrübeler sayısız dostluklar-aşklar bilmem neler yok yine olmayacak tam manasıyla anlayamayacağım.

sonra şu amca gibi oluyorum. yemin ederim aynı böyle kalıyorum gördüklerim, duyduklarım karşısında birisi bir şey soruyor aynı böyle cevap veriyorum artık:

http://www.youtube.com/watch?v=L6JVyeygB14&feature=endscreen&NR=1
''Nasıl bir yalnızlık, unutulmuş bir ışık diliyle
çırpınırken biz üstümüze geliyor büyük gemisi geleceğin
Bir tenis topu, koşan bir çocuk, bir gözyaşı bile değiliz.
Yalnızca bir ağaç ailesi ve bir köşede
yıllardır bizi gözleyen hep aynı balta: Dalgınlık.
Düşünüyorum nasıl budandık bahara ulaşmak için.
Şimdi sessiz duruyoruz kıyısında bir düşüncenin
unutmamak için çünkü unutuşun kolay ülkesindeyiz
ölü balıklar geçiyor kırışık bir deniz sofrasından
ve ellerinde fenerlerle benim arkadaşlarım
durmadan düşünüyorum ne kadar çok öldük yaşamak için.''
Aksilik olmazsa pazar günü fensiz 105 net yapıcaksın. Sadece sakin ol!Herkes senin gibi matematiği fulleyemiyor. Ankara gitmen için en büyük şansın bu! Bastır yavrum! *
edit: boku yedin. 105 i babannen yapsın blizzardb
akşam yediğin hurmalar sabah ... Ne vardı o kadar yiyecek şimdi tuvaletten çıkamıyorsun gördün mü. iyi ki varsın sözlük yoksa nasıl geçerdi vakit.
herkesin küçük parmağıyla yaptığını yapamadın da faraş gibi ellleriyle yapamadığını mı yapabildim diyorsun yani?
hiçbir zaman olamadım hep yarımdım yarm kaldm kendime ait bir kalemim vardı bir de buruşuk bir kağıt parçası. Bu kadarla kaldım ben. Hayatın unuttuğu sıradansallaştırdığı biri oldum ne azdım ne de çok, ne vardım ne de yok... Şimdi de ne olmak istiyorum ne de olmamak.
her insan gibi benimde, kendimi bildim bileli sıkıntılarım vardır elbet ama bunların ağırlığı her geçen gün daha da artıyor.

Bir sonraki dert daha da zor olsa bile bu yaşıma kadar iyi/kötü hep ilerlemeyi başardım. Bir çok defa da istediğimden daha da iyisi nasip oldu hatta. Yine de bir sonraki sıkıntı, dert daha büyük olunca eski mutlulukları göz görmez oluyor. Bu da insanoğlunun iki yüzlü ve daima hep daha fazla, daha iyisini istemesinden, nefsine söz geçirememesinden kaynaklı bir durum. Sadece bana özel bir durum değil yani. Yoksa allah'a çok şükür, şu ana kadarki sahip olduğum herşey için hamd ediyorum.

Her gün günaha giriyor, bazen de az şükrediyor olabilirim. Bu seferde yaradanın affına sığınıp tekrar tövbe ediyorum. Allah cc bizden günah işlemememizi istiyor elbet ama hata yaptıktan sonra tövbe etme kapısını da açık bırakıyor. insanız ve günahkârız. Bunu bilip bütün acizliğimizle beraber rabbimize sığınmalıyız.
Sıkıntıyı veren de o, verdiği sıkıntıyı alacak olan kudret de o. Bizim dua etmemiz gerek. En çok bunu unutmamam/unutmamamız gerek.
bugün çarşamba. pazartesi olacak olan ilk sınavın ertelendi. bu senin için bir mucize sayılırdı. şükredip bugün ki sınavlarına çalışman gerekirdi. ama sen geçen cumadan beri boş olmana rağmen ders çalışmak adına ne yaptın, koca bir hiç. peki şimdi bu saatte kalkmış hem 9daki hem 11deki sınavına aynı anda çalışmaya çalışarak ne yaptığını sanıyorsun? yine bir mucize bekliyor olmalısın.
hadi onu da geçtim neden sözlüktesin. neden günlük takip ettiğin sitelerin açık.
allah akıl fikir versin diyorum.
işin allaha kaldı dua et de kalma derslerinden.
sevgili kendim, seni çok seviyorum iyi ki varsın, iyi ki varım ...
insanlarla dalga geçmemelisin, mert.
o kadın sana söve dursun, bir de üstüne "ay onun kuyruk acısı var" desin, mert.
küfür eden kişinin kuyruk acısı vardır, peltek olmanla dalga geçen kadının kuyruk acısı vardır, "ay çok tatlı" , "ay çok güzel" dediği şeylere ayrıldıktan sonra sövmesi, dalga geçmesi, ezmesi kuyruk acısıdır, mert.
sen onun hakkında yazdıkça o susmayacak, "onun bulunduğu mahalleden taşınmak istiyorum" , "lanet olsun!" diyordu, benim yazdığım yere 9.nesil olarak geldi. ezikliği kendine yakıştırdı, bir de sana laf çambazlığı yapıyor orada burada... at kafasıymışım, bak sen.. aynaya baksa ve gülse, at ile ne kadar benzer noktası olduğunu anlayacak, mert. oysa saçlarımla oynamayı severdi. bak sen... kinimi dökmek istemezdim, ancak durmuyor işte içimde. bir daha asla, mert; ismine yakışmayan kişilere değer verme. çünkü kadınların hepsi namert. öpüşmeyi bilmeyene öpüşmeyi öğret, gelsin o ağızla sana laf yapsın. mahalle karısı ya, mahalle karısı. güldüm yine, neyse. iyi uykular, mert.
iki kırık kemiğiz, aynı bedende.
"Ben hep sıkıntılıyım. Yani bir adamın canı sıkılır, o benim. Çünkü bana en yaraşan durumdur sıkıntılı olmak. Ben silahsız bir askerim de ondan. (...) Ben, kutsal bir bahaneyim, belki de bir sığınağım kendime."
Konusabildigim gibi yazamiyorum. Kimileri de tam tersidir.

Halimden memnunum lakin bir sozluk yazari tanimaliyim, ona anlatmaliyim, dinlemeli beni ve yazmali benden duyduklarini okunabilecek sekilde.

Dedim ya dusundugum gibi, konustugum gibi yazida basarili degilim.

Cok ciddiyim ortaokul ve lisede hep turkce derslerinde ozel ders aldim ve gectim. O da dersi iyi anladigimdan degil... Siz anladiniz.

dusuncelerim bir hayli birikti. Bir yazar bul kendine!
gelen her mesajı ondan sanma gerizekalı.sonra sen üzülüyorsun.
Ruhidir benim adım. hiç çıkamam evimden.. Dostlar uydururum hayali mutluyumdur bu yüzden.
Bir çiçek dürbününden insanlara bakarken Bir gün bir istasyon gördüm trenleri geciken Yolcular ellerinde tek gidişlik bir bilet Henüz bilmeseler de hayat bundan ibaret..istasyon insanları burdalar tesadüfen Aynı rüyayı görüp ayrı yerlere giden..
Eskiden çok eskiden ben daha çok küçükken Henüz cennet plajı otopark olmamışken. Mercanların arasında küçük balıklar vardı. En güzelleri el boyunda kavuniçi olanlardı.. Bir gün bir rüya gördüm o kavuniçi balık benmişim,Büyümem beklenmeden afiyetle yenmişim..
Ruhidir benim adım bir sırrım var saklarım.Ama görünce anlarsınız yalnız dikkat acımayın,Acınmak canımı ençok acıtandır..
vallaha seni seviyorum mükemmel olamazsın.
ama bin kere diyorum sana şunu hemen herkese güvenme her ben iyi biriyim diyene inanma
her iyiliğini düşünüyormuş gibi yapanı sevme diye ama boş akıllanmazsın bu konu da biliyorum.
sarılıp uyuma derdine düştüğünden bahsederken özne kullanamama ve hiç kimseyi yanında isteyecek kadar hatırlayamama durumu, kendini düşünürken yüzünü bir türlü gözünün önüne getirememe bulanıklığı ve bu kadar hatırasızlık sence ruhsal bir hastalık olabilir mi?

ne olur, kendine bir cevap bul.