bugün

Günümüz medyasında olan bitene kimsenin sesini çıkartmadığı ya da çıkartamadığı ortamda cesur yüreklilikle gerçekleri söyleyen delikanlı.
haberlerde bugün röportajına rastlayamadığımız kişi. yemedi dimi ulan.
işte şu videoda her şey apaçık zaten tek kelime yemiyo!
http://www.youtube.com/watch?v=VL2XdOcmLbw
Olm kesin redhack sözcüsü bu lan. Şerrefsizim benim aklıma gelmişti.
candır. kendisine bro derim, o da güler sis der.
bir doğuş değil ben şahsen doğuşun şarkısından daha çok etkilenmiştim. tabi bunda saksılı pozunun etkisi de yok değildi ama ne bileyim barışta, doğuştaki o sıcaklık, o içtenlik ve samimiyet yok gibi geldi bana.

şaka lan şaka... biri çıkar davasını böyle adam gibi savunur, diğeri çıkar gootünün gılıyık der.

biri davası için döverek öldürülür, diğeri elinde palayla saldırır,

birinin davası uğruna sanat hayatı bitirilmeye çalışılır, diğeri başbakanı canımdan cok seviyorum diye her kuytuda domalır.

valisi gavat der, başbakanı ulan der, destekçisi hüloğğ der.

adamlar napsın amına koyim aklı basında biri cıkıp haklarında aklı basında iki demeç vermiyo ki. sikik sikik tipler cıkmış reröre.

helal olsun hemşehrim. hatay arkanda.
Konuşmasının son dakikasındaki yorumlarıyla "evet be evet sonunda demek istediklerimi birisi söyledi" dediğim adam.
Ayrıca ne çabuk unutuldu bu konu hemen dönmüşsünüz kezbanlara, sapıklıklara.
cesur bir adam, ama her seyden ziyade adam.
asıl gözaltına alınmasının sebebi hükümete yolladığı mektup iddiası ortaya atılan oyuncu.
göt kılı olmayanların düşüncelerine tercüman olan güzel mektup aşağıdadır;

--spoiler--
Ben bu ülkenin, durmadan ötekileştirdiğiniz fertlerindenim. Bu ülkede; size rağmen insanca yaşayacağımıza olan inancı kaybetmeyenlerdenim. Ben geleceğine sahip çıkan ve bunu gasp etmeye çalışanlara hesap soran biriyim.

Uzun zamandır bu yazıyı yazsam mı yazmasam mı diye düşünüyorum. Şimdiye kadar karar verememem; sizden çekindiğimden değil, bir vatandaş olarak bana yaşattıklarınızın yarattığı hissi, insanlığımdan çıkmadan ve şu ana kadar taşımaktan gurur duyduğum insan yanımı yok etmeden nasıl yazabilirim diye düşünmektendi. Hala bilmiyorum ama deneyeceğim, çünkü artık dayanamıyorum.

2002'de, ilk geldiğiniz günü hatırlıyorum. Henüz neler olabileceği konusunda ayrıntılı bir değerlendirme yapma fırsatı bulamamıştım. Geçtiğimiz on yılda; yaşadığım ve sevdiğim bu ülkeyi, gün be gün, an be an biraz daha batağa saplayışınızı ve bundan aldığınız garip hazzı gördüm.

Ben bir oyuncuyum. Doğal olarak işim; karakter yaratmak, yarattığım karakterin psikolojisini anlamak ve duruma uygun bir alt metin oluşturmak. Ne yazık ki bu on yılda, başta başbakanınız olmak üzere hiçbirinizin nasıl bir psikoloji içerisinde olduğunuzu anlayabilmiş değilim. Sizlere hangi açıdan bakarsam bakayım, fantastik, sürreal, ve inanılması güç karakterler çıkıyor karşıma. Bu durumu sadece benim hayal gücümün eksikliği olarak tanımlayabilmeyi ve çözüme ulaşmayı çok isterdim fakat öyle değil. Bu olsa olsa; sizlerin, hayal bile edilemeyecek şeyler yapan ve bundan zerre kadar pişmanlık ya da rahatsızlık duymayan, psikoz yaşayan insanlar olduğunuzu gösterir. Çünkü hiçbir insan, bu kadar yanlışı ve zulmü ardarda yapıp, bunu normalmiş gibi anlatıp, bundan bir başarıymış gibi söz edip, zevk alamaz.

Bu ülkenin insanları; geçtiğimiz yıllar boyunca sefalet içerisinde bırakılarak, köleleştirilerek, dilendirilerek, korkutularak yönetildi. Açıkçası farklı yöntemler kullanmadınız. Bu yüzden sizi ayrı bir yere koyamayız. Sadece; idol edindiğiniz büyüklerinizin yöntemlerini geliştirip, manipülasyon araçlarını çok etkili kullandığınızı söyleyebiliriz. Tabi bu yükselişinizde; zayıf muhalefetin ve ağzınızdan hiç düşürmediğiniz, "stockholm sendromu" vakası olmayı çoktan geride bırakıp başka bir boyuta geçmiş olan %50'lik kesimin koşulsuz, sorgusuz-sualsiz biat etmesinin etkisini unutmamak gerekir. Fakat bir noktayı kaçıyorsunuz. Ben sizin %50'nizin içinde değilim. Beni görmezden gelebileceğinizi sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz.

Dersim'i ağzınıza sakız edip, Maraş'ı, Çorum'u da gözden gelemezsiniz. Sivas sanıklarını aklayamazsınız. Hula'da ölenlere üzülüp savaş çığlıkları atarken, Roboski'de çocukları bombalayanları saklayamazsınız. Askeri vesayeti bitirdik deyip, 12 Eylül katillerini yargılıyormuş gibi yapamazsınız. Erdal Eren'in mektubunu okurken timsah gözyaşları döküp, Çayan Birben'i gazla öldüremezsiniz. Metin Lokumcu'ya bir rahmet eylemeyi çok görüp, fetüs haklarını koruyamazsınız. Siz kadınları bir eşya gibi görüp yaşamlarını yok sayamaz, bedenleri ve tercihleri hakkında ahkam kesemezsiniz. Çocuklarımız, canımız çocuklarımız deyip, tecavüzcülerini kollayamazsınız. Kızınız rahat rahat sakız çiğneyemedi diye, tiyatrolara el uzatamazsınız.

Gazetecileri içeri atıp, "onlar gazeteci değil" diye yaftalayamazsınız. Dışarıdaki gazetecileri abluka altına alıp, boğazlarını sıkıp, sizin istedikleriniz dışında tek kelime bile yazmamalarına rağmen "tasmalarınızdan biz kurtardık" diyemez, gerçekleri yazanları hedef gösteremezsiniz. Demokrasi diye zılgıt çekip, emekçilerin grev haklarını gasp edemezsiniz. Vatan, millet, sakarya nidalarıyla bas bas bağırırken, fetihi hayatınızın en önemli günüymüş gibi kutlarken, ülkeyi önüne gelen yabancıya parça parça satamazsınız. "Batarız" diye korku salarak memura üç kuruş zam yapıp, soygunculara "Deniz Feneri" gibi yol gösteremez, kendinize %60 zam yapıp, başbakanlık sarayları inşaa edemezsiniz. Bayramları yasaklayıp, Hitlervari kongreler düzenleyemezsiniz. Orman arazilerini yedi ceddinize peşkeş çekemez, doğayı HES çöplüğüne çeviremezsiniz.

Şimdi bunları okuyup "yaptık ya" diyebilirsiniz. Şu kadarını söyleyeyim. Böyle devam etmez, hiçbir dikta sonsuza kadar sürmez. Çünkü hiçbir toplum; sizin sandığınız ve buna güvendiğiniz kadar aymaz değildir. Şimdi soracaksınız. "Sen kimsin de bunları söylüyorsun?" diye. Ben bu ülkenin, durmadan ötekileştirdiğiniz fertlerindenim. Bu ülkede; size rağmen insanca yaşayacağımıza olan inancı kaybetmeyenlerdenim. Ben geleceğine sahip çıkan ve bunu gasp etmeye çalışanlara hesap soran biriyim. Ben beğenseniz de beğenmeseniz de üreten, okuyan, eleştiren, sorgulayan ve cevap isteyen bir bireyim. Yani anlayacağınız ben; siz değilim!

Peki; asıl siz kimisiniz ?

BARIŞ ATAY
--spoiler--
konuştuğu 1.35 dk da 13 yıllık akp hükümetini sığdırmış ve yapılan bütün yanlışlıkları yalın bir dille anlatmıştır.
medyanın amkmuştur bu adam.
aykırı sorularda akp-mhp-chp gözetmeksizin topyekün giydiren adam.
http://www.youtube.com/watch?v=Qn9B1MfiFuI aykırı sorulara katılmış oyuncu. kendinden emin tavırlarıyla ve sade türkçesiyle direnişin en sağlam adamlarından biri.
arka sıradakiler ile sevdiğmi kişidir.

dizi de de en çok onu sevdim zaten.

karakteri yüksektir.
oyunculuk Bi yana hitabeti kuvvetli bir devrimcidir. ne anlatırsa dinletiyor. Burdan kendisine bir teklifim var; doğru yorumlarla gerçekleri bize ulaştırmak için savaş veya saha muhabiri olmayı düşünür müsünüz sayın barış atay ?
Yargı sanat buluşmasında konuşması çok çok ama çok harikaydı.Tüm gündemi ti ye alacak kadar şekilde güzel özetledi tebrikler.
türkiye barolar birliği'nin yargı-sanat buluşmasındaki konuşması güzeldi. öyle böyle değil, çok güzeldi. gelin gelelim...

13 eylül 1974 yumurtalık olayında yargıç sefa mutlu'yu vuran yılmaz güney'i, "vallahi biz apo yu özledik" diyen ahmet kaya'yı sayarken keşke düşünmek ve düşündüklerini söylemek dışında hiçbir suçu olmayan hüseyin nihal atsız ve nejdet sançar gibilerin 1944 ırkçılık turancılık davası'nda yargılanmalarından da bahsetseydi.

keşke gezi ayaklanması'nda öldürülen, komalık edilen, sakatlanan insanların yanında jandarma karakolu yenilenirken dişi hint keneviri tarlasına halel gelmesin diye tarla sahibinin jandarmanın üstüne saldıklarını saymasaydı.

uludere'ye roboski, pkklı teröristlere masum köylü muamelesi yapmasaydı.

işte burada kaybediyor bu ülke. herkes "birinin teröristi diğerinin özgürlük savaşçısıdır" denmese. keşke "benimle aynı yolda da yürüse suçlu suçludur" dense. yoksa el kaide, ışid ve öso'ya mücahit diyen akp'den ne farkımız kalır?
adı bana oğuz atayı hatırlatan kişidir. nasıl seviyorsam rahmetliyi buraya da damladım.
(#22716071) bu entryde bahsedilen Hukuk Sanatla buluşuyor etkinliğindeki konuşması şöyledir:

http://www.youtube.com/watch?v=9W64ZEiMNEc

bu da metin:

--spoiler--
"sanata ve özellikle tiyatroya olan aşkımın en büyük sebeplerinden biri hayal gücünün sınırsızlığına olan hayranlığımdır. hayal gücünü geliştiren etkenlerden biri de kuşkusuz çocukluğumda dinlediğim, duyduğum masallardır. bir çocukken ağzımız açık dinlediğimiz masallar için bunca yıl sonra söyleyebileceğim en öncelikli şey her masalın sonunda iyilerin bütün zorluklara rağmen kazandığıdır. bir masal kahramanı değiliz elbette ama bu zor günlerde, biliyorum ki, cesur ve iyi bir masal kahramanı gibi karşımızdaki bütün kötülüklerin üstesinden geleceğiz ve karşımıza çıkan bütün engellere, engellemelere rağmen korkusuzca doğruları söylemeye devam edeceğiz. işte bu sebeplerden dolayı sanat, özü itibarıyla muhaliftir. sanatçı, ideolojisi ne olursa olsun, hiçbir durumda, iktidarın ya da egemen güçlerin güdümünde olmaz, olamaz. gördüğü her yanlışı, yarattığı, icra ettiği sanat eseri dahil, fırsat bulduğu her ortamda söyler ve farkındalık yaratır. o yüzden de faşist, dikta rejimlerinin en çok saldırdığı alanlardan biri sanattır ve her defasında yanlışlarını yüzlerine vuran sanatçıları zapturapt altına almaya çalışır.

bunun örneklerini türkiye’de daha önce görmediğimizi söyleyemeyiz ne yazık ki... nâzım hikmet, sabahattin ali, ahmet kaya, yılmaz güney gibi daha birçoklarını sayabileceğimiz nice edebiyatçı ve sanatçı yaşadıkları dönemlerin egemenlerine karşı, cesurca mücadele ettikleri için baskılara maruz kalmış ve bedeller ödemiştir. akp’nin 12 yıllık baskıcı rejiminin en sert zamanlarını yaşadığımız günümüzde de durum pek farklı değil. devlet tiyatroları ve şehir tiyatroları’nı kendi ideolojilerine göre dizayn etmeye çabalayan hükümet, muhalif özel tiyatrolara yardımı keserek, gözdağı vermeye çalışmaktadır. hatta adına “muhafazakâr sanat” dediği bir sözüm ona durum yaratmaya çalışarak, tiyatro başta olmak üzere, sanatın her alanına müdahale etmektedir. “ucube” diyerek heykelleri yıktırmakta, içine tükürmekte, resim sergilerini engellemekte, şarkı sözlerini, tv dizilerini sansürlemekte, sinema filmlerinin ne kadar ahlâklı ve aile yapısına uygun olup olmadığını tartışmakta, balerinlerin eteğini uzatmayı, sunucuların dekoltelerini kapatmayı kendine görev edinmekte; arkeolojik kazılara “çanak çömlek” diye yutturamayacağı kadar büyük olanları barajlarla sular altında bırakmaktadır. bir nevi ortaçağ karanlığı özlemiyle yanıp tutuşanlar, bu ülkenin özgür geleceği için mücadele eden düşünce, edibiyat, sanat ve bilim insanlarının davalarını halkından ve ülkesinden uzaklaştırmak için ellerinden geleni yapmaktadır.

kendi alanlarında çok değerli sanatçılar, mehmet ali alabora’ya yapıldığı gibi, meydanlarda yuhalatılmakta, fazıl say gibi hapse atılmakla tehdit edilmekte ve iktidar yanlısı gazetelerden iğrenç manşetlerle hedef gösterilmektedir. fakat kendilerine sorgusuz sualsiz itaat eden, omurgasız, hiçbir düşünceye ve kendine ait bir fikre sahip olmayan - sözüm ona - sanatçıları, halka “işte sizin sanatınız ve sanatçınız” diye yutturmaya çalışmaktadır. özellikle gezi direnişi’nden bu yana muhalif, karşı sesi bastırmak için insan üstü bir çaba sarf eden iktidar güçleri, sesini kesemediği her kesimle bir şekilde işsiz bırakımayı denemektedir. gazetecisinden sanatçısına herkes, iktidara 12 yıl boyunca sonsuz destek veren tv kanalları ve gazetelerin sahiplerinin de çanak tutmasıyla bu operasyonlardan nasibini almaktadır. işsiz bırakılarak susturamadığı insanları karalamaktan çekinmeyen iktidar, 50 kilogram uyuşturucuyla yakalanan ve “içici” olduğunu iddia eden “başbakan yeğenlerini” görmezden gelmekte, ama oyuncuları sabah operasyonları ile evlerinden alıp, uyuşturucu satan ve durmadan içen müptelalar gibi göstererek, itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır.

bütün bunları tabii ki şaşırdığım için söylüyor değilim. zaten kendileri milyar dolarları ayakkabı kutularında götürürken, baklava çalan çocukları hapseden, başkasının yerine akbil basan ve devleti 4 lira zarara uğratan güvenlik görevlisine 7 yıl isteyen, cezaevinde çocuklara tecavüz edilmesine sessiz kalan, onlarca yaratığın tecavczüne uğrayan küçücük kızları “rızası vardı” diyerek suçlu çıkarmaya çalışan, gencecik, cesur ve yiğit çocuklarını sokak ortalarında, meydanlarda öldürülmesinin emrini verdiğini söyleyip, polisi kahraman ilan eden ama operasyonlar kendilerine ve oğullarına ulaşınca kahraman polislerin binlercesini “ülkesinin güzide yerlerini görsünler” diye oradan oraya gezdiren, daha düne kadar el ele, kol kola ülkeyi beraber mahvettikeri, hatta “ne istediler de vermedik” dedikleri yol arkadaşlarını, çıkarları çatışınca “inde yaşayan çete, paralel devlet” olmakla suçlayan, sabah aynaya bakıp, kendi yüzlerini beğenmeseler, hemen suçunu dış mikralara atan, milyonlarca ağacı kesip, ormanları, sahilleri rant uğruna peşkeş çekip, yeşil sevdalısı olduklarında canlarını kurtarmaya çalışan gençlerini şiddetli polis saldırısı sürerken “camide içki içtiklerini”, üzeri çıplak onlarca erkeğin, başörtülü olduğu için bir kadına saldırdıkları fantazisini yaratan, hatta bu fantaziyi içeren görüntüleri 30 cumadır hâlâ izleteceğini iddia eden, taşı silah sayıp, sapanga atan teyzeyi “terörist” diye yargılayan ama mit eşliğinde satırlarla kafa kesen el-nusra üyelerine “insani silah yardımı”nda bulunan, kendi emirleriyle roboski’de, gezi’de, kötü ve güdümlü dış politikaları yüzünden reyhanlı’da katledilenlere ağzını açmayıp, mısır’da, suriye’de olanları dezenformatif haberlerle besleyip dillerinden düşürmeyen, “dindarız” diye övünüp, başbakan’ın allah’ın bütün vasıflarını taşıdığına inanan, dokunmanın ibadet, doğduğu yerin kutsal olduğunu düşünen, oğulları gözaltına alındığında acı çeken bakanlarla empati kurup, öldürülen çocukların babaları yokmuş gibi davranan, ülkede nerdeyse tutuklanmayan, yolsuzlukları ortaya çıkınca bundan “masumiyet karinesini” hatırlayan ama hâlâ her şeye rağmen sadece yol yapmakla ve toki binaları açmakla övünebilen, inşaat dışında hiçbir yetkinliği olmayan bir zihniyetin; 50 kilogram uyuşturucuyla yakalanan yeğeninin içici olduğuna inanmaması normaldir. çünkü bu fantazi dünyasına başka türlü ulaşılmaz.

ülkemin savcısının hayal gücünü zorlayan sizlere bu ülkenin bir genci olarak şunu söylemek zorunluluğumdur. biz sizden özgürlük talep etmiyoruz. bizler, sizerin hayal dahi edemeyeceği kadar özgürüz. şeyh bedrettin gibi özgürüz. işkence karşısında tek bir geri adım atmayan hallacı mansur, “dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” diyen pir sultan abdal gibi özgürüz. zulmün karşısında eğilmeyen deniz gibi, mahir gibi, üzerinizden nemalanmaya çalıştığınız erdal gibi özgürüz. cesaretlerinden, güzel gülüşlerinden korktuğunuz ali ismail korkmaz, ethem, abdullah, ahmet, medeni, mehmet, hasan ferit ve berkin elvan gibi özgürüz ve sizler asla özgürlüğümüzü elimizden alamayacaksınız."
--spoiler--
hukuk ve sanat adı altındaki konuşmasıyla sadece özet geçen ama ortalığı yıkan, birçok insanın yüreğine tercüman olan sanatçı kişiliktir.
arka sıradakiler gibi bir dizide nasıl oynatılmış merak edilen sanatçıdır.

zira müthiş bir hitabet sanatına , karaktere ve yüreğe sahip kişidir.
sanat ve hukuk hakkında yaptığı konuşmada tüm sanat camiasını kendine hayran bırakırken çıkarlarına ters düşen bazı şerefsizleri de rahatsız etmiştir.

gururumuzdur. eksik olmasındır.

ne kadar özgürüz sorunsalına şöyle bir açıklama yapmıştır ki ;

--spoiler--
ülkemin savcısının hayal gücünü zorlayan sizlere bu ülkenin bir genci olarak şunu söylemek zorunluluğumdur.

biz sizden özgürlük talep etmiyoruz. bizler, sizerin hayal dahi edemeyeceği kadar özgürüz. şeyh bedrettin gibi özgürüz.

işkence karşısında tek bir geri adım atmayan hallacı mansur, “dönen dönsün, ben dönmezem yolumdan” diyen pir sultan abdal gibi özgürüz. zulmün karşısında eğilmeyen deniz gibi, mahir gibi, üzerinizden nemalanmaya çalıştığınız erdal gibi özgürüz. cesaretlerinden, güzel gülüşlerinden korktuğunuz ali ismail korkmaz, ethem, abdullah, ahmet, medeni, mehmet, hasan ferit ve berkin elvan gibi özgürüz ve sizler asla özgürlüğümüzü elimizden alamayacaksınız."

--spoiler--
deniz gezmiş'in ruhunun yeni bedeni. resmen.
nursuz suratına kanalizasyona dönen çenesinin eşlik ettiği zevat.
çoğu insanların konuşmaktan korktukları gerçekleri korkusuz bir şekilde ifade eden oyuncu.
fox tv'de liseli bir ergeni canlandırmak ona yetiyordu. bence yine o tip işlere dönsün, memleketteki bayat solcu kadrosu fazlası ile dolu.

bi bitin olum oldu mu?

edit: ayrıca dhkp c'ye elbette laf edemez, ethem sarısülük pir sultan bilmem ne ayağı yaparak popülizm yapar böyleleri. ama kendi ellerindeki kanı asla görmek istemezler çünkü işlerine gelmez.
barış atay hakkında sağlam bi yazı giydiririm de şimdi o inanç grubunu rencide etmesi de var. o yüzden kendisi için değmez.
ne mal olduklarını çok çok iyi biliyorum bu barış atay gibi ''hatay cumhuriyeti'' sakinlerinin.
söylenecek çok şey var bu adam hakkında övgü dolu fakat bakıyorum bir çoğu zaten söylenmiş. o yüzden ben onu kısaca adam olarak tanımlamak istiyorum.