bugün

genelde kedi, köpek, kuş gibi hayvanların tüy dökmelerinden ve etrafı pisletmelerinden yakınan annelerin tercihidir. oynayabileceği, gezmeye çıkarabileceği, okşayabileceği bi hayvan isteyen çocuk için fanusun üstünde durduğu komidinden farksızdır bu hayvancıklar. yine de sıkıntılı dönemlerinde balığın huzurlu huzurlu küçücük evinde dolanmasını izlerken rahatlar, bi nebze de olsa huzur bulur insan.
en kolay pet besleme şekli. sadece her gün bir yem atarsınız olur biter. ancak hepsinin sonu aynıdır; birgün onu suda ters yatmış bulursunuz, evet, nalları dikmiştir. *
dokunmatik bir insan evladının, balığın eve geldiği gün, saatte 65 kez sudan çıkarıp, avcunun içine yatırıp, sevip, öpmek sureti ile sevgi gösterilerinde bulunduğu ve akabinde balığın bu işkenceye daha fazla dayanamayarak, günün sonuna doğru yaşama veda etmesiyle sonuçlanacak hadise. bu tür insan yavrularına, kedi, köpek gibi akciğer solunumu yapan bir hayvan beslemeleri önerilmelidir. (bkz: elmyra)
insanlar ikiye ayrılır ;

1- balık avlayanlar

2- balık besleyenler

diyesim geldi birden, nedendir bilmem..
genelde fanus içinde beslenen, kısa bi süre sonra insana bıkkınlık veren durum.
(bkz: balık)
(bkz: balıkları yemlemek)
hayvan sevgisini kaybetmemek , diyer hayvanlar isteklerini size anlatır bazen fakat balıkların isteklerini anlamak insanın kendi kabiliyetine kalmıştır , keyiften çok anlatılamaz bir duygu veriyor şuan itibari ile ben onlara onlarda bana bakmaktalardır.
bir yıl başı hediyesi olarak ilk deneyimleneceğim bir hobi oldu bu başlık.
satmak için besleyenler vardır bi de apayrı bi inceleme konusu oluştururlar.
gideri az olan bir besleme şeklidir. Eğer olay sadece beslemekten ibaret ise.
Beslenen balığın alabalık gibi yenilebilir cinsten olması tercih sebebidir.
(bkz: ölünce yeriz)
(bkz: duygu yoksunu yazar)
zahmetli iştir. yem vermeyi unuttuğumu hatırladım. yazık lan ölüyodu.
en fazla bir hafta sürdürebildiğim olay. üçüncü günde bir tanesi ölüyor sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor.
gece mavisi betam var.
fakat betadan çok süs köpeği gibi hissediyor kendini.
odaya her girişimde yattığı yerden kalkıp abidik gubidik hareketler sergiliyor.
dayanamayıp yem veriyorum bende.
hayvan yakında o küçücük yüzgeçlerle o dobi gövdeyi taşıyamayacak, yüzemeyecek diye endişeleniyorum.

benim huyum kurusun; kaplumbağalarım var, hepsi dobi.
hayvanlar tırstıklarında kabuklarına saklanamıyorlar, bulundukları alanda ben odadayken nereye gidersem bana doğru yönelip camı tırmalıyor, taşları cama vurup ses çıkarıyorlar dikkat çekmek için. hiç de doymuyorlar.
"Kaç tane yem attığını unutup, gereğinden fazla yem atıp
Yarın uyandığında balığının göbeğini sisik ve ters yatarken görünce ağlamak" bana cağrısım yapan bu.
önceki yaz üç günlüğüne yazlığa gittiğimde karşı komşuya sabah akşam yem vermesi konusunda ricada bulunmuştum. meğerse benden sonra o da yazlığına gitmiş. geldiğimde balıklar, en büyük balığımı parçalamışlar, yem verdiğimde de piranaları andıran hareketlerle yemleri yediler. tırstım valla. o nasıl bir vahşetti. birbirlerine kafa attılar resmen yemleri yerken.
çok enteresan şekillerde ölen balıklarım var anlam verebilmiş değilim.
birtanesi meraklı bir lepistesti. hayvancık deniz minaresinin içine sokmuş kafayı bidahada çıkamamış. çok küçüktüm çok ağlamıştım.
diğeride maceracı japon balığı fanustan atlamayı başarmış yavrucak yerde ölü bulduk. hep bana mı denk geldi bu değişik balıklar yoksa hepsi böyle mi bilmiyorum. ama küçük çocuklara almayın derim çok üzülüyorlar değer verdikleri evcil hayvanları ölünce.
arka arkaya aldığınız 10- 15 balık 2 gün arayla ölüyolarsa hayattan soğuma nedenleri arasındadır.
bende mi bi sorun var bilmiyorum
en nankör hayvan kediymiş derler hadi oradan. balıktır efendim balık. bu tatlı renkli hayvanları o kadar bakıyorum açlar mı açıktalar mı diye hep kontrol ediyorum. yeri geldi mi konuşuyorum nafile. eğer unutmuyor balık hafızalı olayı fos ise gerçekten derin depresyonlara girerim. onlara yem verene kadar en değerli insanım. sonra arkasına bakmadan körüklüyor kuyruğuna. ölümüne yüzmeye devam ediyor.. insan bir gulu gulu yapar. bekliyorum bekliyorum nafile..
yaz tatili gelince 'kurtulacağım bunlardan, elimizle evin anahtarını millete veriyoruz', tatil bitince, 'hanım bak şu allahın hikmetine, doğar doğmaz yüzüyor keratalar'dır. *
Balığımın beslenme düzenini kendiminki gibi sanıp gece gündüz tlyedirmiştim onu. Ve öldü tabi ki. Adı kaşelo idi. Hala yasını tutuyorum.
pamukta fasülye yetiştirmekle eş değerdir.
balık beslenmez, balıkla beslenilir. şapşal bir şeyler zaten.
Cok zevkli bir ugras, heleki biranda 30 a yakin yavru cikardiklari zaman.